Logo

Ceza Genel Kurulu2023/86 E. 2023/447 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bozma kararına direnen yerel mahkemenin direnme kararının gerekçeli olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin direnme kararında, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya neden uyulmadığı açıklanmadan, bozma ilamına konu önceki hükmün gerekçesinin tekrarlanması nedeniyle, direnme kararının Anayasa'nın 141. maddesine ve CMK'nın 34, 230 ve 232. maddelerine aykırı şekilde gerekçesiz olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu

Mahkemesi :Ceza Dairesi

Sayısı : 14-21

Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 09.04.2019 tarih ve 117-55 sayı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba karar verilmiştir.

Hükmün, sanık müdafii ve Yargıtay Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 17.03.2022 tarih ve 475-177 sayı ile; "...Tanık beyanları, dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler ile sanık savunmasına göre; sanığın, 2011 yılında yapılan Yargıtay üyeliği seçimlerinde örgüt mensubu olduğu belirtilen HSYK üyelerince hazırlanıp HSYK Genel Sekreteri ...'nın evindeki toplantıda görüşülen ve içinde örgüt mensubu olmayanların da bulunduğu listede yer almakla birlikte tanıklar ..., ... ve ... tarafından söz konusu listede olmasaydı bile mesleğindeki başarısı nedeniyle üye seçilmesini gerek kendilerinin gerekse Adalet Bakanlığı Müsteşarı ...'ın sağlayacaklarının dile getirilmesi karşısında söz konusu toplantıda belirlenen ilk 80 kişi arasına girmesi sonrasında Yargıtay üyesi seçilmesinin liyakati nedeniyle mi yoksa örgütsel bir irade ve kasıtla mı gerçekleştiğinin belirlenemediği, 2011 yılındaki Yargıtay üyeliği seçiminde üyeliğe getirilmesi düşünülen kişiler ile ...'dan gelen örgüt mensubu temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ve zikredilen seçimden bir müddet önce tanık ...'ın ...'teki yazlık evinde gerçekleştirilen bölgesel nitelikteki örgütsel toplantıya gerek soruşturma aşamasında alınan ifadelerinde gerekse mahkemedeki beyanında sanığın katılıp katılmadığı hususunda emin olmadığını belirterek kesin, net ve istikrarlı bir şekilde görgüye dayalı bilgisini ortaya koymadığı ve ayrıca 2006 yılı Ağustos ayında ... Adliyesine tayin olan sanığın söz konusu toplantı tarihi itibarıyla anılan adliyede görev yapıyor olmasının da maddi gerçekle uyuşmadığı, tanık ...'un ve hükme esas alınmamakla birlikte dosya kapsamında mevcut olan ... ile ...'ın beyanlarının soyut nitelik arz ettiği nazara alınıp sanığın, tanıklar ... ve ...'un girişimiyle 2013 yılında organize edilen ve örgüt mensubu olmayan Yargıtay üyelerinin katıldığı toplantılara Yargıtaydaki tavır ve ilişkileri sebebiyle çağrılmaması ve tanık ...'ın sanığın başkan vekili olduğu Yargıtay 5. Ceza Dairesinde tetkik hâkimi olarak görev yaptığı esnada 2014 yılındaki HSYK seçimleri için örgüt adına aday olduğunu sonradan anladığını belirttiği 5-6 kişi lehine oy kullanmasını tanığa telkin edip liste vermesi şeklinde sübut bulan eylemlerinin, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi nedeniyle örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı gözetilerek FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütünün amaçlarını gerçekleştirmeye hizmet eden ve örgüt yararına gerçekleştirilen bu eylemleri nedeniyle TCK'nın 220/7. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine suç vasfında düşülen yanılgı sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı ile dosyanın devredildiği Yargıtay 3. Ceza Dairesince yapılan yargılama neticesinde 05.12.2022 tarih ve 14-21 sayı ile bozma kararına direnilerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bu hükmün de sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama istemli 18.01.2023 tarihli ve 8043 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:

Ceza Genel Kurulunca yapılacak temyiz incelemesi sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanığın sübut bulan eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulması sonrasında direnme kararı verilerek silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de uyuşmazlığın esasına geçilmeden önce Ceza Genel Kurulu Başkanvekili ve bir kısım Ceza Genel Kurulu üyelerince gerekçeli kararın, Anayasa'nın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu husus değerlendirilmiştir.

İncelenen dosya kapsamından;

İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.03.2022 tarihli ve 475-177 sayılı bozma kararından sonra 18.10.2022 tarihli celsede CMK'nın 307/4. maddesi gereğince bozmaya direnilmesine karar verilerek sürdürülen yargılamanın 05.12.2022 tarihli celsesinde sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verildiği,

Gerekçeli kararda dosyanın geçirdiği safahata değinildikten sonra bozma kararına direnildiği ifade edilip direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan bozma ilamına konu Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09.04.2019 tarihli ve 117-55 sayılı kararındaki gerekçenin tekrarlanmasıyla yetinildiği,

Anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın 141 ve CMK'nın 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağına kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK'nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak yeniden hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;

Direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, bozulmakla ortadan kalkan önceki hükmün gerekçesinin aynen alınmak suretiyle hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında, direnme kararına konu hükmün Anayasa'nın 141 ve CMK'nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; kararın yeterli gerekçeyi içerdiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

Açıklanan nedenlerle;

1) Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 05.12.2022 tarihli ve 14-21 sayılı direnme kararına konu hükmünün, Anayasa'nın 141 ve CMK'nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde yasal ve yeterli gerekçeyi içermemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2) Dosyanın, Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.