"İçtihat Metni"
İTİRAZ
HÜKÜMLÜ
İtirazname No : 2023/130375
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 908-1165
I. HUKUKİ SÜREÇ
Teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan sanıkların, katılan ... ve mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle ayrı ayrı ve üç kez olmak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına; katılan ...’a yönelik eylemleri nedeniyle yine ayrı ayrı olmak üzere TCK’nın 81/1, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına; tüm sanıklar yönünden TCK’nın 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına ve mahsuba; ayrıca sanıklar ....’ün cezalarının aynı Kanun’un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.10.2020 tarihli ve 560-288 sayılı hükümlerin, sanıklar ve müdafiileri ile katılanlar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine inceleme yapan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 08.09.2021 tarih ve 908-1165 sayı ile; sanık ... hakkında katılanlara yönelik eylemleri nedeniyle kurulan hükümlerin TCK’nın 58. maddesinin uygulanması yönünden düzeltilmesi suretiyle tüm istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar ve müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.06.2023 tarih ve 1371-4400 sayı ile; sanık ... hakkında katılanlara yönelik eylemleri nedeniyle verilen düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararların, duruşma açılmaksızın sanığın durumunu ağırlaştıracak şekilde infaz rejiminin değiştirilmesi isabetsizliğinden bozulmasına; diğer tüm istinaf başvurularının esastan reddine dair kararların ise onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 13.12.2023 tarih ve 130375 sayı ile; "...Silahlı çatışmanın başlamasına sebep olan ilk atışın hangi tarafça yapıldığının tespit edilememesi, Yerel Mahkemenin ve Özel Dairenin kabulünün de bu yönde olması ve olayda meşru savunma şartlarının oluşmaması karşısında, sanıklar hakkında TCK'nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiği," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 05.03.2024 tarih ve 9359-1452 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında katılanlar ve mağdurlara yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan verilen hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
25.04.2017 tarihinde saat 13.00 sıralarında Sakarya 1. Organize Sanayi Bölgesi Nakliyeciler Sitesinde bulunan bir iş yeri önünde çok sayıda kişiden oluşan farklı iki grup arasında silahlı çatışma yaşandığı, olayla ilgisi bulunmayan ... isimli çocuğun ateş arasında kalarak hayatını kaybettiği, olay nedeniyle yaralanan şahısların da bulunduğunun güvenlik güçlerine ihbar edilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı,
Olay yeri inceleme tutanağında; olayın meydana geldiği sitenin içinde bulunan komşu iş yerlerinin ve park hâlindeki birçok aracın mermi isabeti nedeniyle hasar gördüğü, sitenin ön girişinden başlayarak bahçe içerisinde bulunan alanda 75 adet kovan, 18 adet mermi gömlek parçası ve 3 adet nüve ele geçirildiği, katılanlara ait iş yerinin bulunduğu bina ve çevresinde yapılan incelemede ise; binanın iki kattan ibaret olup zemin katta kafeteryaların faaliyet gösterdiği, üst katta ise yazıhane olarak kullanılan bölümlerin bulunduğu, çatışmanın binanın güney-batı ve doğu cephelerinde gerçekleştiği, güney cephesindeki cam ve pencere doğraması yüzeylerinde 65 civarında mermi giriş çıkış deliğinin bulunduğu, cam yüzeylerin isabet noktalarında geniş kırıkların meydana geldiği, mermi deliklerinin geniş kırıklı bölümler hariç, iş yeri içerisinden dışarıya doğru istikamet ettiği, aynı cephenin dış duvar yüzeyindeki mermi isabet noktalarının ise iş yeri dışarısından gerçekleştirilen atışlarla mümkün olabileceği, binanın doğu cephesinde de yoğunluğu üst kattaki yazıhaneye ait olmak üzere 25 adet mermi giriş çıkış deliğinin bulunduğu, iş yeri içerisinde ikisi uzun namlulu silaha ait toplamda 35 adet kovan, 28 adet mermi çekirdeği gömleği parçası, 9 adet nüve, 3 adet deforme olmuş mermi çekirdeğinin ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
Yakalama ve el koyma tutanaklarına göre olayın hemen sonrasında yapılan üst aralamalarında katılanlar, mağdurlar ve sanıklardan çok sayıda tabanca, mermi, kovan gibi suç eşyası ele geçirildiği,
20.06.2017 tarihli ve 8519 sayılı uzmanlık raporunda; olay mahallinden ele geçirilen ve 12 ayrı ateşli silahtan atılmış oldukları tespit edilen toplam 110 adet kovan ile 30 adet mermi çekirdeği ve mermi çekirdeği gömleği parçalarının yapılan karşılaştırılmalarında, 21 adet kovanın mağdur ...’ya ait tabancadan; 9 adet kovan ile 1 adet deforme olmuş mermi çekirdeğinin katılan ...’a ait tabancadan; 3 adet kovan ve 6 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının mağdur ...’a ait tabancadan; 4 adet kovan ile 4 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının sanık ...’a ait tabancadan; 18 adet kovan ile 5 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının sanık ...’ye ait tabancadan; 1 adet kovanın sanık ...’e ait tabancadan atılmış olduklarının; inceleme konusu tabancalardan atılmamış oldukları tespit edilen 42 adet kovanın 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar olmak üzere 6 ayrı ateşli silahtan; 10 adet kovanın 7,65 mm çaplı Browning tipi fişek atar aynı (tek bir) tabancadan; 2 adet 7,62x39 mm çaplı kovanın ise aynı (tek bir) tabancadan ateşlendiklerinin tespit edildiğinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... aşamalarda; daha önceden borç olarak verdiği parayı geri istemesi nedeniyle olaydan bir gün önce dava dışı sanık ... ile telefonda tartıştıklarını, ...’in, İstanbul'da bulunan bir yere ait konum göndererek kendisini buraya çağırdığını, kendisinin de Sapanca İskele Restaurant'ta buluşmaya yönelik mesaj attığını, ancak bu yere gitmediğini, olay tarihinde iş yerinde bulunduğu sırada mağdur ...’nın kendisine seslenerek "Abi aşağıya baksana, burada çok kalabalık toplandı." dediğini, pencereden dışarıya baktığında aşağıda kalabalık bir grubun toplandığını, ...'in kuzeni olan sanık ...'ın, yanında 7-8 kişi ile birlikte ofise doğru gelmekte olduğunu gördüğünü, bu sırada meydana başka araçların da geldiğini, bir gün önce telefonda yaşadıkları gerginlik sebebiyle paniğe kapılarak ....’a "Beni bunlar öldürecekler." deyip hızlıca ofisin camlı kapısını kilitlediğini, ancak kapıyı kilitlerken anahtarın kırıldığını, kapıya kalabalık bir grubun geldiğini, sesinden tanıdığı .....’a niye bu kadar kalabalık geldiklerini sorduğunu, ...’ın da "Konuşacağız merak etme." şeklinde karşılık verdiğini, bunun üzerine "Siz aşağıya inin, ben geliyorum." diyerek grubu aşağıya gönderdiğini, yeniden pencereden dışarıya baktığında meydanda 40-50 kişiyi gördüğünü, aralarında ...’in de bulunduğunu, ...’in ofise doğru ilerlemediğini, elleri arkasında orada beklemekte olduğunu, bu nedenle kendisini ziyarete gelmediğini anladığını, buzlu camı sandalye ile kırarak ofisten çıkıp aynı bina içerisinde ve karşı tarafta bulunan diğer bölüme geçtiğini, kendisini içeriye kilitlediğini, daha sonra merdivenlerden yukarı doğru çıkanların olduğunu duyduğunu, ardından da silah seslerinin gelmeye başladığını, hem içeriden hem de dışarıdan gelen silah seslerinin 15-20 dakika sürdüğünü,
Katılan ... aşamalarda; olay günü saat 12.30 sıralarında iş yerinin bulunduğu binanın girişinde önceden tanıdığı ve yanında arkadaşları olan .... ile karşılaştığını, .....’ın ziyaret amacıyla ....’i görmeye geldiklerini söylediğini, onlara eşlik ederek binanın ikinci katında bulunan ofislerinin olduğu yere çıktıklarını, ancak ofisin giriş kapısının açılmadığını, .....’in "Siz inin, ben geleceğim." dediğini, bunun üzerine hep birlikte aşağıya indiklerini, bu sırada meydanda ilk başta 4-5 araç varken araç ve insan sayısının arttığını, kalabalık içerisinden 3-5 kişinin de binaya doğru yöneldiklerini gördüğünü, bir anda aşağıdan yukarıya doğru silah sesleri duyduğunu, silah seslerinin bahçe içerisinden geldiğini, olay nedeniyle kendisinin de yaralandığını,
Mağdurlar ... ve... aşamalarda aynı yöndeki beyanlarında özetle; iş yerinde birlikte oturdukları sırada sitenin giriş bölümüne çok sayıda araç geldiğini fark ederek ....’e haber verdiklerini, ....’in pencereden baktığında sanıkları görmesi üzerine panik hâlinde "Bunlar beni öldürmeye geldiler, polisi arayın." diyerek koridora doğru kaçtığını, daha sonra ofisin içinden cam kırılma sesi geldiğini, devamında dışarıdan ateş başladığını, kendilerinin de ofisten bahçe kısmına doğru atışa karşılık verdiklerini,
İnceleme dışı mağdur ..... aşamalarda; site içerisinde nakliyesini yapabileceği yük aradığı sırada aniden bir silah sesi ile oradaki bir lokantanın üzerindeki yerin camının patladığını, yüzünü o tarafa doğru çevirdiğinde bacağından vurulduğunu hissederek kendisini yere attığını, başını kaldırmadığından olayı gerçekleştiren şahısları görmediğini,
Tanık .....; arkadaşları ile birlikte öğle yemeği yemek için okulun yakınlarında bulunan bir lokantaya geldiklerini, inceleme dışı maktul olan....’ın 15-20 adım gerisinde kaldığını, lokantanın önüne geldiğinde 5-6 erkek şahsın kavga edercesine tartışmakta olduklarını gördüğünü, bir anda dışarıdan 5-6 el silah sesi geldiğini, silah seslerinin dışarıdan geldiğini düşündüğünü,
Beyan etmişlerdir.
Sanıklar aşamalarda aynı yöndeki beyanlarında özetle; ...'in, kendilerini Sapanca'da bulunan İskele Restaurant'a davet etmesi üzerine İstanbul'dan yola çıktıklarını, yolda seyir hâlindeyken bahse konu yerin kapalı olması nedeniyle Hendek ilçesindeki sanık ...'in evine geçtiklerini, burada bir araya gelerek konvoy hâlinde Sakarya'ya doğru ilerlediklerini, önce sebze hâline gittiklerini, ...'in burada bir arkadaşı ile görüştüğünü, devamında olay yerine geldiklerini, sanıklar ... ve .... ile birkaç kişinin daha katılana ait binaya girdiklerini, buradan katılanı alıp yemeğe gideceklerini düşündüklerini, bekledikleri sırada ...'in olay yerine gelmesiyle birlikte katılanın iş yerinin bulunduğu binadan kendilerine doğru yoğun bir şekilde ateş edilmeye başlandığını, içlerinden bazılarının da bu ateşe karşılık verdiklerini, katılan ve ... arasındaki husumetten haberlerinin olmadığını, sonradan olayın, ...'in, ...'e "Çakallık yapma!" demesinden kaynaklandığını öğrendiklerini savunmuşlardır.
V. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar ve İlgili Mevzuat
İnsanın dış dünyaya yansıyan iradi davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s. 225).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14).
Bu düşünceden hareketle TCK'nın 29. maddesinde haksız tahrik; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir." şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
TCK'da, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ağır-hafif tahrik ayrımına son verilerek tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlemediği önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı; ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Evrensel bir ceza hukuku ilkesi olan kuşkudan sanık yararlanır prensibi uyarınca bir olayda ilk haksız hareketin sanıktan mı, yoksa maktul ya da mağdurdan mı kaynaklandığının her türlü şüpheden uzak ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması hâlinde, oluşan kuşku sanık lehine yorumlanarak sanığın TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünden yararlandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamakta ise de bu kabulün dosya kapsamından anlaşılan olayın gerçekleşme biçimine, somut olayın özelliklerine ve hayatın olağan akışına uygun düşmesi zorunluluğu karşısında her olayın kendine özgü koşulları değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Kendilerine İstanbul-Düzce-Hendek adını verdikleri, liderliğini kovuşturma sırasında hakkında tefrik kararı verilen dava dışı sanık ...'nin yaptığı ve içinde sanıkların yer aldığı grup ile yine kendilerine Sakarya adını verdikleri ve katılanlar ile mağdurların oluşturduğu grup arasında önceye dayalı anlaşmazlık bulunduğu, olay tarihinden bir gün önce, katılan ...'in telefon ile aradığı ...’den kendisine olan borcu ödemesini istediği, bu şekilde başlayan konuşmanın, katılan ...'in ...'e çakal (kaşar) demesiyle gerginleşerek tartışma yaşandığı, devamında tarafların görüşmek amacıyla bir yer kararlaştırdıkları, ancak bu yere kimsenin gitmediği, ...'in diğer sanıkları Hendek ilçesinde bulunan sanık ...’in evine çağırarak burada toplandıkları, sonrasında on bir araçlık konvoy hâlinde Sakarya il merkezine geldikleri, sanık ...’un beyanlarından anlaşıldığı üzere sebze halinde Megane marka bir aracın bagajından aldıkları silahlarla birlikte katılan ...' in iş yerinin bulunduğu Nakliyeciler Sitesine geçtikleri, sanıklar .....in, katılan ...’in iş yerine çıktıkları, önceki konuşmaların ve husumetin etkisiyle katılan ...'in iş yeri kapısını kilitlediği, o esnada ....ve....'ın da olay yerinde bulunduğu, aralarında kısa bir diyalog yaşanmasının ardından sanıkların aşağıya indikleri, korkuya kapılan katılan ... ve yanındaki mağdurların tertiplenmeye başladıkları, olay mahalline ...'in gelmesiyle birlikte başlayan atış üzerine silahlı bir çatışmanın yaşandığı, yaklaşık yirmi dakika süren, İstanbul-Hendek-Düzce grubunun iş yerinin bahçesinden, Sakarya grubunun ise iş yerinin bulunduğu binanın ikinci katından karşılıklı olarak gerçekleştirdikleri ve uzun namlulu silahların da kullanıldığı çatışma sonucunda, olayla ilgisi bulunmayan maktul ...’ın, mağdur ...’ın kullandığı silahtan yapıldığı tespit edilen atışlar sonucunda sağ omuz bölgesinden aldığı isabetle hayatını kaybettiği, katılan ... ile sanıklar ...... ile olay yeri yakınında bulunan ve olayla ilgisi olmayan inceleme dışı mağdurların yaralandıkları, suç yerinde toplam 110 adet kovanın bulunduğu, birisi uzun namlulu olmak üzere en az on üç ayrı silahın kullanıldığının anlaşıldığı, bu kovanlardan 75 adedinin Nakliyeciler Sitesinin bahçe alanında; ikisi uzun namlulu silaha ait olmak üzere 35 adedinin ise katılan ...’in iş yerine ait bina içi ve çevresinde ele geçirildiği olayda,
İlk atış anına dair olayı gören tanık bulunmaması, her iki tarafın da ilk atışın karşı taraftan geldiğini iddia etmesi, kovanların sayısı ve yerine göre ilk ateş eden kişinin tespitinin mümkün olmaması karşısında, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediği ve olayın karşılıklı çatışma şeklinde gerçekleştiği anlaşılmakla birlikte, katılan ...’in olaydan bir gün önce gerçekleşen telefon görüşmesinde dava dışı sanık ...’e hitaben "Kaşarlık-çakallık yapma!" demesi şeklindeki sözlerin haksız fiil bağlamındaki niteliği ile bu görüşme ve önceye dayalı alacak verecek meselesi nedeniyle oluşan husumet üzerine dava dışı sanık ...’in, arkadaşları olan sanıklarla birlikte ve on bir araçlık konvoy hâlinde katılanın iş yerinin bulunduğu suça konu mahalle gitmesi, kalabalık grubu gören ve sayıca az durumda olan katılanlar ve mağdurların paniğe kapılmaları ve devamında gerçekleşen olayın ulaştığı boyut dikkate alındığında, katılanlar ve mağdurlardan sanıklara yönelen haksız bir saldırıda bulunduğuna ilişkin herhangi bir delil elde edilememesi de gözetilerek, etki-tepki arasındaki dengenin sanıklar lehine bozulmadığı ve sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.10.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.