"İçtihat Metni"
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 8. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 929-902
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 109/2, 109/5 ve 53/1. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Mersin 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.06.2019 tarihli ve 55-548 sayılı hükmün, katılan vekili ile sanık müdafileri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 22.06.2020 tarih ve 1806-639 sayı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hüküm kaldırılarak "Her ne kadar sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı 5237 sayılı TCK'nın 109/2-5 maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurları oluşmadığından sanık ...'ın müsnet suçtan CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine," denilmek ve diğer hususlar aynen bırakılmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.02.2024 tarih ve 16942-1373 sayı ile; "... olay günü sanığın, iş yeri çalışanı katılanın yalnız olarak iş yerinde bulunduğu sırada, aracının anahtarını almak için geldiği, bu esnada katılana yönelik cinsel eylemini gerçekleştirmek için katılanı depo denilen yere ellerinden tutarak çekiştirdiği sırada katılanın direndiği, kamera kayıtlarına göre tarafların depo kısmına geçtikten yaklaşık bir dakika sonra katılanın ağlayarak gelip sandalyesine oturduğu anlaşılmakla, eylemin teşebbüs aşamasında kalmış cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacağı"nın gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi ise 22.05.2024 tarih ve 929-902 sayı ile bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.07.2024 tarihli ve 71780 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.12.2024 tarih ve 21594-9646 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU VE ÖN SORUN
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa isnat edilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince bozma sonrası yapılan yargılamada istinabe olunan Mersin 12. Asliye Ceza Mahkemesince sanığa tebliğe çıkartılan duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin iade edildiği, sanığın duruşmaya gelmediği ve yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan müdafilerinin beyanlarıyla yetinilerek önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafinin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup hükmün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK'un 326/3. maddesine paralel şekilde düzenlenen 5271 sayılı CMK'nın 307/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 5271 sayılı CMK'nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
B. Hukuki Değerlendirme
Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince bozmadan sonra yapılan yargılamada Özel Daire bozma nedeninin aleyhe olduğu gözetilmeden, bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmaksızın yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmasının kanuna açıkça aykırı olduğu ve savunma hakkını kısıtladığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin direnme kararına konu hükmünün, sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince verilen 22.05.2024 tarihli ve 929-902 sayılı direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.02.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.