Logo

Hukuk Genel Kurulu2013/1924 E. 2015/1668 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Amme alacağından dolayı haczedilen taşınmazın üçüncü kişiye yapılan satışının muvazaalı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında misli aşan bir fark bulunması ve satış bedeli dışında ödeme yapıldığına dair yasal ve geçerli delil sunulmaması, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 28/2. maddesi uyarınca tasarrufun bağışlama hükmünde sayılması ve iptaline karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 09/04/2013

NUMARASI : 2013/30 E-2013/160 K.

Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.10.2011 gün ve 2010/329 E.-2011/709 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 02.05.2012 gün ve 2011/13092 E.-2012/5471 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, davalı borçlu N.. M.. aleyhine vergi borcundan ötürü icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu Necati'nin üzerine kayıtlı taşınmazını mal kaçırma amaçlı davalı T.. Ş..'e sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı T.. Ş.. vekili, davanın reddini savunmuştur.

Davalı N.. M..'na usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece davalı Necati'nin vergi dairesinden temin ettiği sahte haciz kaldırma yazısı ile Sakarya Gümrükönü Vergi Dairesinin dava konusu taşınmaz üzerine tatbik ettirdiği haciz şerhini kaldırdığı, davalı Turan'ın taşınmazın rayiç değerini ödeyerek satın aldığı, Turan'ın haczin kaldırılması işleminin usulsüz olduğunu bilmediği ve bilebilecek durumda olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalı Turan'ın taşınmazın rayiç değerini ödeyerek satın aldığı, Turan'ın haczin kaldırılması işleminin usulsüz olduğunu bilmediği ve bilebilecek durumda olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç toplanan deliller ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasanın 28/2 maddesi uyarınca “kendi verdiği malın, aktin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler” bağışlama hükmünde sayılmış ve bu tasarrufların iyi niyet koşulu aranmaksızın iptale tabi oldukları kabul edilmiştir. Bu bedel farkının hesaplanmasında satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtlarının bulunduğu hallerde, alıcının taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağı, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilerek, oransızlığın belirlenmesinde, tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarlarının da göz önünde tutulması gerekecektir. Ayrıca lehine tasarruf yapılan üçüncü kişilerin resmi akit tablosunda belirtilen satış bedeli dışında daha fazla ödemede bulunulduğunun banka kayıtları gibi yasal ve geçerli belgelerle kanıtlanması da mümkündür.

Somut olayda, davalı Turan'a yapılan taşınmaz satışında tapuda gösterilen satış bedeli 10.300,00.-TL olmasına karşın, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri 600.000,00.-TL olarak belirlenmiş olup, taşınmazın ipotek ve haciz ile yükümlü olarak satılmadığı da tapu kayıtlarında görülmektedir. Bunun yanında davalı Turan'ın resmi akit tablosunda gösterilen bedel dışında yaptığını iddia ettiği ödemelerin ispatı için ortaya koyduğu delillerin, banka kayıtları gibi yasal ve geçerli belgelere dayanmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda Dairemizin yerleşmiş içtihatları gözönüne alınarak taşınmazın tapuda gösterilen satış değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan değer farkının bulunduğunun dikkate alınarak davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 17.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.