"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 5. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.12.2013 gün ve 2011/605 E., 2013/578 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.02.2014 gün ve 2014/3269 E., 2014/3874 K. sayılı kararı ile;
"…Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen ve babası üzerinden kendisine hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı bağlanan davalının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davacı Kurumca yersiz ödenen aylığın tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptalinin talep edildiği, Mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
İnceleme konusu davada; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu'nca gerçekleştirilen soruşturmada elde edilen somut veri ve saptamalar, bahse konu soruşturma sırasında ve yargılamada ifadeleri alınan tanık beyanlarıve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, her yasanın yürürlüğe girdikten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanacağını, 5510 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi ile geçici 4. maddesine bu yönde hüküm koyarak 506 ve 5434 sayılı Kanunlar uyarınca bağlanmış olan ölüm aylıklarının kesilmesinde 506 ve 5434 sayılı Kanunların uygulanması gerektiğinin belirtildiği, ilgili Kanunlar da ise boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşama olgusuna yer verilmediği, öte yandan gerek tanık beyanları, gerek ilgili kolluk birimleri ile yapılan araştırmalarda davalı ve eski eşinin faklı evde kaldıkları, bu durumda dahi davalının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının kesin olarak tespit edilemediği, buna göre 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yasanın kendisine verdiği hakkı kötüye kullandığının kesin olarak söylenemeyeceği, tüm bu nedenlerle Kurumun aylığın kesilmesine yönelik işleminin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, 5510 sayılı Kanunun geçici birinci maddesindeki düzenleme ve yasaların geriye yürümemesi ilkesi gereğince davalının aylığının kesilmemesi gerektiği, öte yandan davalının eski eşi ...’nun 07.11.2013 tarihinde Ayşe Kolu ile evlendiği, yapılan kolluk araştırmasında ise davalının eski eşinin Ayla Sitesi B Blok No: 3 Gölcük Kocaeli adresinden İstanbul Esenler adresine taşındığı ve bu adreste ablası ve eniştesi ile birlikte 13 ay yaşadığı daha sonra ise Ayşe Kolu ile evlendiği, davalının ise Ayla Sitesi B Blok No: 3 Gölcük Kocaeli adresinde kızı ile birlikte yaşadığı, adres araştırmalarında da aynı sitede farklı dairelerde oturduklarının tespit edildiği, tüm bu nedenlerle Kurumun aylığın kesilmesine yönelik yapmış olduğu işlemin hatalı olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararı davacı ... Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise, Özel Daire bozma kararı sonrasında 17.03.2014 ve 07.04.2014 tarihlerinde UYAP sistemi üzerinden davalının eski eşinin nüfus kayıtlarıçıkartılarak dosya arasına konulduğu, ilgili nüfus kayıtlarında davacının eski eşinin üçüncü bir kişi ile evlendiğinin tespit edildiği, Mahkemece bozma kararı sonrası dosyaya giren nüfus kayıtlarına dayanılarak “kaldı ki davalının eşinin daha sonra yeniden evlenmiş olduğu durumu da dikkate alındığında tüm dosya kapsamıyla davalı ve eski eşinin fiili olarak birlikte yaşadıklarının dosyadaki belgeler de dikkate alındığında ispatlanmamış olduğu” gerekçesiyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın bu haliyle, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Kurum vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.