"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “TPE YİDK kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.01.2011 gün ve 2009/290 Esas, 2011/3 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.09.2012 gün ve 2011/5578 Esas, 2012/13411 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin tescilli Saray markasının tanındığını, müvekkilinin gofret ürününü konu alan çoklu 2 adet tasarımın tescili için TPE’ne başvurduğunu, başvuruya davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın kabul edildiğini ve 2008 00148/2 sıra numaralı tasarım tescilinin iptal edildiğini ancak müvekkilinin tasarımının davalı şirket tasarımına benzemediğini ileri sürerek, TPE YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, verilen kararın usulüne uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin Ferrero Rocher markalı, çikolatalı pralinleri ihtiva eden ürününün uzun yıllar önce piyasaya sürüldüğünü, tanınan bir ürün hale geldiğini, davacı tasarımının müvekkili tasarımına benzediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, bilirkişi incelemesine karar verilip ücretini yatırmak üzere davacı vekiline 20 günlük mehil verildiği, ücretin yatırılmaması nedeniyle yeniden mehil verildiği ancak ücretin yine yatırılmadığı, davacı vekilince üçüncü defa süre istendiği, ikinci mehilin kesin mehil olarak addedileceği, bu şekilde iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
HUMK'nun 163. maddesine göre, kanunun belirlediği süreler kesin olduğu halde, hakimin tayin ettiği süreler, kural olarak kesin nitelikte değildir. Hakim, belirlediği süreyi, süre geçmeden azaltıp, çoğaltabileceği gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine ikinci bir süre de verebilir. Hakim, vermiş olduğu sürenin kesin olduğuna karar vermiş ise, bu sürenin kesin olduğunun ara kararında hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık şekilde ifade edilmesi, yapılması gereken işlerin teker teker açıklanması, tayin edilen sürenin bu işlemleri yapmaya elverişli bulunması ve de süreye uymamanın sonuçlarının açıklanarak tarafların uyarılması gerekir.
Mahkemece, 06.07.2010 tarihli celsede ve müteakip 15.10.2010 tarihli celsede bilirkişi ücretini yatırması için davacı vekiline süre verilmiş ve bu süre içinde bilirkişi ücretini yatırmadığından davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, mahkemece ara kararı ile verilen sürenin ne kadar olduğu ve kesin olup olmadığı açıkça belirtilmediği gibi, bu süreye riayet edilmediği takdirde sonuçları hakkında da herhangi bir açıklama içermeyip, davanın tarafına bu yönde bir ihtar da yapılmadığından, usulüne uygun oluşturulmayan kesin mehile riayet edilmediği gerekçesiyle davanın reddi görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.