Logo

Hukuk Genel Kurulu2017/1454 E. 2021/1652 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından davacıya yönelik hakaret ve basit yaralama fiilleri nedeniyle hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Olayın tarihi, davalının eylemlerinin niteliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın amacı gözetilerek, hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olmadığı ve direnme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine eşi tarafından açılan boşanma davasında müvekkilinin tanıklık yaptığını, davalının olay günü müvekkilinin önünü keserek tanık olarak verdiği ifadesini geri alması için zorladığını, herkesin içinde müvekkilini darp ettiğini ve "Paçavra, orospu" diyerek hakaretlerde bulunduğunu, müvekkilinin uzun süre kendisine gelemediğini, hakaret ve saldırının etkisiyle bunalıma girdiğini, saldırı ve hakaretin yaşandığı caddeden geçemez olduğunu, "Sen kaç paralık kadınsın benim karşımda söz söyleyecek. Açlıktan nefesin kokuyor..." sözleriyle de müvekkilini aşağılamaya çalıştığını, Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 13.10.2009 tarihli ve 2009/303 E., 2009/1091 K. sayılı dosyası ile davalının cezalandırılmasına karar verildiğini ileri sürerek 6000TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, sulh ceza mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme yapıldığından kararı temyiz ettiklerini, kararın kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiğini, yaşanan olayla davacının psikolojisinin bozulduğuna ilişkin dosyada delil bulunmadığını, müvekkilinin boşandığı eşinin kiracısı olan davacının onun talimatlarıyla hareket ettiğini, müvekkilinden intikam almak ve onu zarara uğratmak isteyen eşinin planlarına alet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.04.2015 tarihli ve 2010/17 E., 2015/242 K. sayılı kararı ile; davalının, eşiyle arasındaki boşanma davasında yaptığı tanıklık sebebiyle davacıya hakaret ettiği ve basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaraladığı, maruz kaldığı eylemler nedeniyle davacının sıkıntı ve ızdırap çektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 6000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 07.12.2015 tarihli ve 2015/11008 E., 2015/14274 K. sayılı kararı ile;

“…Gerek Türk Borçlar Kanunu’nun 56. (818 sayılı BK 47. maddesi) ve gerekse 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükümlerine göre, hakimin manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği MK.m.4’de belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Somut olaya gelince; olayın gelişim şekli ve olay tarihi ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2016/9 E., 2016/291 K. sayılı kararı ile önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.

13. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.

14. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde bedensel zarara uğrayanların, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 24. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58.) maddelerinde ise kişilik hakları zedelenen kişilerin manevi tazminat isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

15. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde;

“Hâkim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” düzenlemesi mevcuttur.

16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi;

“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”

hükmünü içermektedir.

17. Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise;

“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.

Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”

hükmü yer almaktadır.

18. Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve Borçlar Kanunu’nun 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.

19. Borçlar Kanunu’nun 47 (Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) ve 49. ( 6098 sayılı TBK’nın 58.) maddesi hükümlerine göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

20. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.

21. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.

22. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK'nın 4. maddesinde belirtilmiştir.

23. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.

24. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.

25. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

26. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davalının davacıya yönelik gerçekleştirdiği eylemlerin kişilik haklarına saldırı ve haksız eylem niteliğinde olduğu hususunda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

27. Ancak olay tarihi, davalının davacıya yönelik iki ayrı fiilinin bulunması, olayların gelişim biçimi ve ağırlığı ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olmayıp uygundur.

28. Hâl böyle olunca mahkemenin manevi tazminatın miktarının fazla olmadığı gerekçesiyle verdiği direnme kararı yerindedir.

29. Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.

IV. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı (380,66TL) harcın temyiz edenden alınmasına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.