"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu aleyhine ödenmeyen 23.067TL bedelli fatura alacağı ile 6.475,04TL işleyen faiz için toplam 29.542,04TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin bizzat borçluya tebliğ edildiğini, satılan malzemelere ait faturalar icra takibine dayanak yapıldığı hâlde, kira alacağının dayanağı olan kira kontratının aslı icra kasasında bulunmadığından bahisle davalının icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek itirazın iptali ile asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirkete borcunun olmadığını, icra takibine konu faturaların ve içeriği malzemelerin müvekkiline teslim edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.11.2014 tarihli ve 2014/848 E., 2014/302 K. sayılı kararı ile; icra takibine dayanak faturalara konu malzemelerin davalıya teslim edildiğine dair yazılı delil bulunmadığı, davacının sevk irsaliyelerinin de imzasız olduğunu beyan ettiği, davacıya dayandığı deliller de dikkate alınarak davalı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hususunun hatırlatıldığı ve davacı tarafça da yemin teklifinde bulunulduğu, teklif edilen yeminin davalı tarafça usulüne uygun şekilde eda edildiği, davalının teklif olunan yemini eda etmiş olması ve yemininde sebat ettiğini bildirmesi karşısında davacının faturalara dayanak malları davalıya teslim ettiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temsilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 18.01.2016 tarihli ve 2015/2826 E., 2016/222 K. sayılı kararı ile;
“…Hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Zira bilirkişi raporunda vergi dairesine bildirilen BA ve BS formlarına göre sonuca gidilmediği yolunda görüş bildirilmiş ise de bu konuda ilgili vergi dairesinden KDV beyannameleri ve ekleri ile ilgili olarak yeterince araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece yeni bir bilirkişiye dava konusu satış ile ilgili olarak vergi dairesine verilen KDV beyannameleri ve ekleri üzerinde inceleme yaptırılıp BA ve BS formlarının kim tarafından verildiği de inceletilmek suretiyle ayrıntılı ve yargı denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu ve icapsız yemine de dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.06.2016 tarihli ve 2016/476 E., 2016/559 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe yanında, davacının incelenen ticari defterlerinin lehine delil vasfına haiz olmadığı, davalının götürü usulde vergiye tâbi BA ve BS formları verme zorunluluğu bulunmayıp ayrıca KDV beyannameleri ve formların incelendiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı, mahkemece yeni bir bilirkişiye dava konusu satış ile ilgili olarak vergi dairesine verilen KDV beyannameleri ve ekleri üzerinde inceleme yaptırılıp BA ve BS formlarının kim tarafından verildiği de inceletilmek suretiyle rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
13. İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
14. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
15. Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tâbi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
16. Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
17. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; İstanbul 8. İcra Dairesinin 2011/10995 E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış, icra takibine dayanak fatura örnekleri de takip talebi ekinde sunulmuştur. Ödeme emri borçluya 02.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekilince 05.08.2011 tarihinde takibe itiraz edilmiş ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
18. Davacı temsilcisi, icra takibine dayanak fatura konusu malzemelerin bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, icra takibine ilişkin faturalar konusu malzemelerin teslim edilmediği yönünde savunmada bulunmuştur.
19. Mahkemece alınan 11.06.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının ticari defter ve kayıtları incelenmiş ve sonuç olarak taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, icra takibine konu faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair belge bulunmadığı, davalının imzasını içeren sevk irsaliyelerinin dosyaya sunulmadığı, dosyada yer alan ve davalıya ait KDV beyannamelerinde sadece alış ve satış tutarları ile bunlara bağlı matrahlara yer verildiği, bu nedenle KDV beyannameleri üzerinden kesin bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davacının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 19.441.40TL alacaklı olduğu belirlenmiştir.
20. Kocamustafapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17.07.2013 tarihli müzekkere cevabında, davalının işletme hesabına göre deftere tabi olduğu, bu nedenle BA ve BS formu verme yükümlülüğünün bulunmadığı belirtilmiştir.
21. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olması nedeniyle uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş olup, davacı tarafından söz konusu faturalar konusu malzemelerin davalıya teslim edildiğinin kanıtlanması gerekir.
22. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığı için lehine delil vasfını haiz olmadığı, icra takibine konu faturalara ilişkin malzemelerin davalıya teslim edildiğine ilişkin belge ibraz edilmediği, davalının işletme hesabına göre deftere tabi olduğu ve bu nedenle BA ve BS formu verme zorunluluğunun bulunmadığı, davacı tarafça söz konusu malzemelerin davalıya tesliminin ispatlanamadığı, icra takibine dayanak yapılan faturalar yönünden davacının alacağının bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
23. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup direnme kararının açıklanan gerekçelerle onanması gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı temsilcisinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.