Logo

Hukuk Genel Kurulu2017/2327 E. 2021/1343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tamamı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılan taşınmazın, yolda kalan ve terkin edilen kısmı dışında bulunan ve Hazine adına tescil edilen bölümünün, kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında tapusunun iptali ve davacı adına tescili mümkün müdür?

Gerekçe ve Sonuç: 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu'nun 6. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 23. ve 41. maddeleri uyarınca, erişme kontrollü karayolları için yapılan kamulaştırmalarda mal sahibinin geri alım hakkının olmadığı ve idarenin de 22. maddeye göre iade işlemi yapmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “kamulaştırılan taşınmazın iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

2. Direnme kararı davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; Sapanca ilçesi, Kırkpınar Beldesinde 1321 parselde kayıtlı 7008,74 m2 miktarındaki müşterek mülkiyete tabî davacılara ait taşınmazın, ... tarafından 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 6. maddesi hükmü gereğince kamulaştırıldığını ve taşınmazın tapudan terkinine karar verilerek tapu kaydının kapatıldığını, davacıların söz konusu kamulaştırma işlemine karşı Sakarya İdare Mahkemesinde kamulaştırma işleminin iptali için açtıkları davanın reddedildiğini ve verilen kararın Danıştay 6. Dairesi tarafından onandığını, bilahare davacıların Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/94 E. sayılı dosyası ile kamulaştırma bedelinin artırımı davası açtıklarını ve bu davanın da kesinleştiğini, ... tarafından taşınmaz üzerinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem yapılmadığından bahisle 5+1 yıllık yasal süre içerisinde taşınmazın geri alınması için Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/52 E. sayılı davanın açıldığını, söz konusu talebin 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca reddedildiğini, bahse konu Kanun’un taşınmaz malikine dava açma imkânını tanımadığını, yakın tarihlerde (12.07.2005 tarihinde) Karayolları Genel Müdürlüğünün davaya konu 1321 parsel sayılı taşınmazın 6913.71 m²’lik kısmının yol inşaat ve emniyet sahası dışında kaldığından Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki 19.11.2003 tarihli ve 5003 sayılı Kanun ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşleri Dairesi Başkanlığının 16.05.1994 tarihli ve B021TKGO.100001-18009/103-2109 ve 2110 sayılı genelgesinde belirtilen hususlar dahilinde yoldan ihdas suretiyle ... adına tescilinin sağlanmasını talep eder yazıyı Sapanca Tapu Müdürlüğüne gönderdiğini, söz konusu yazışmalardan işbu davayı açmadan yaklaşık 10 gün önce haberdar olduklarını, yukarıda belirtilen yazışmaların yasal açılımının kamulaştırma yapan idarenin artık taşınmazın kamulaştırma amacına uygun kullanılamayacağının kabul edilmesi olduğunu, taşınmaza komşu taşınmazların da aynı prosedür takip edilerek amaca aykırı bir şekilde satıldığını, taşınmazın eski malikler dışındaki kişilere ticari amaçla satılması ve bu bedelin kamu giderlerinde kullanılacak olmasının kamu yararı kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen şekilde Maliye Hazinesinin de bu taşınmazı kamu yararında kullanmak üzere ilgili kurumdan herhangi bir talebinin olmadığını, 5018 sayılı Kanun uyarınca Maliye Hazinesi adına re'sen bedelsiz olarak kayıt ve tescil edildiğini, bu aşama itibariyle Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından satışa hazır hâle geldiğini, Karayolları Genel Müdürlüğünün yazışmaları dikkatle incelenecek olunursa, diğer parsellerde olduğu gibi, taşınmazın Maliye Hazinesi adına re'sen tescil edileceğini, Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesinin amaca uygun kullanılmayacak taşınmazın eski malike bedeli karşılığında iadesini içerdiğini ileri sürerek taşınmazın kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında tapu kaydının iptali ile davacılar adına (müşterek hak sahipliği olduğundan) payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu Sapanca ilçesi, Kırkpınar Beldesinde bulunan 2581 parsel sayılı taşınmazın servis alanı, geçitler, toplama yolları inşaatı ve emniyet sahasına rastladığından Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığını ve kamulaştırma bedellerinin hak sahiplerine ödenerek kesinleştiğini, kamulaştırma bedelinin kesinleşmesini müteakip idare tarafından taşınmaz üzerinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem yapılmadığından bahisle yasal süresi içerisinde taşınmazın geri alınması için Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/52 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve davanın reddedilerek kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın fiilen kullanılan toplama yolunun dışında kalan 6913,71 m²sinin Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkındaki 19.11.2003 tarih ve 5003 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmek üzere yoldan ihdas edilerek 2581 parsel sayılı taşınmaz olarak 5018 sayılı Kanun gereğince 16.07.2008 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, 95.03 m²’lik kısmının tescil harici bırakıldığını, yukarıda özetlenen durum karşısında davanın öncelikle süre bakımından reddinin gerektiğini, davacıların kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren taşınmazın geri alınması için dava açtıklarını ancak davalarının reddedildiğini, hâl böyle iken 5018 sayılı Kanun gereğince hazine adına tescili yapılan taşınmazın geri alınması için işbu tescilin bahane edilerek tekrar dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacıların kamulaştırma bedellerini aldıklarını, işbu dava tarihi itibariyle dava konusu gayrimenkulle hiçbir ilişkilerinin kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin Birinci Kararı:

6. Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.05.2010 tarihli ve 2010/59 E. 2010/138 K. sayılı kararı ile; davacıların mülkiyet hakkının kamu gücü kullanılarak ihlal edildiği, taşınmazın kamulaştırma amacı dışına çıkılmak sureti ile Hazine adına tapu kaydı oluşturulmak sureti ile satışa çıkarıldığı, oysa ki kamulaştırma amacı ortadan kalktığı için idare tarafından, taşınmazın öncelikle eski sahipleri olan davacılara kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında taşınmazı satın alıp almayacakları hususunda bir teklif yapılmasının gerekeceği, davalı idarece taşınmazın 5018 sayılı Kanun gereğince Hazine adına tescilinin yapıldığı bildirilmiş ise de, Anayasa ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları nazara alındığında davacıların mülkiyet haklarının üstün tutulmasının gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, Sakarya ili, Sapanca ilçesi, Kırkpınar Köyü, 2581 parsel sayılı taşınmazın Maliye Hazinesi adına olan tapusunun iptaline, taşınmaz 8 pay itibariyle, 1/8 payının ..., 1/8 payının ..., 1/8 payının ..., 1/8 payının Neriman Bağdat, 4/8 payının Maliye Hazinesi uhdesinde bırakılmak suretiyle adlarına tapuya kayıt ve tesciline, davacılar tarafından 2.139,46TL kamulaştırma bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesine, kamulaştırma bedeli depo edildiğinde ve karar kesinleştiğinde kamulaştırma bedelinin Maliye Hazinesine ödenmesine, kararın infazı için tapu müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 16.03.2011 tarihli ve 2010/17068 E. 2011/4648 K. sayılı kararı ile; “…Dava konusu taşınmaz 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu uyarınca kamulaştırılmıştır. Adı geçen Kanun 6001 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış ise de; aynı Kanunun 22/3 maddesi uyarınca bu maksatla yapılan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Kanunun 23. maddesi uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Zaten daha önceden 23. maddeye göre açılan dava mahkemece bu gerekçeyle reddedilmiştir. Yol dışında kalan ve kamulaştırmaya konu olan bölümün iadesi için idarenin Kamulaştırma Kanunun 22. maddesine göre bir işlemi de olmamıştır.

Artık bu durumda taşınmazın başka kişilere davalı idarece satılması halinde hakkın kötüye kullanılmasından bahsetmek mümkün değildir. Yapılan işlemler yasaya uygun olup davacıların taşınmazı Kamulaştırma Kanunun 22 ve 23. maddeleri uyarınca geriye almaları söz konusu olamaz. Davacı kamulaştırma yapılması sonunda bedelini aldığına ve idarece yapılan işlemler yasaya uygun olduğuna göre taşınmazın kişilere satışa arzedilmesi halinde eşit koşullarda satışa katılması mümkündür.

Davanın bu gerekçe ile reddedilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin İkinci (Direnme) Kararı:

9. Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.07.2011 tarihli ve 2011/167 E. 2011/205 K. sayılı kararı ile; önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı:

10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2012 tarihli ve 2012/5-187 E. 2012/435 K. sayılı kararı ile; “…5018 sayılı Kanunda ...’nün tüzel kişiliğini kaldıran açık bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, 13.07.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'daki düzenlenmede de kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli idare olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Başka her hangi bir yasal düzenlemeyle de ...’nün tüzel kişiliği kaldırılmamıştır. Kanunla kurulan bu kamu tüzel kişiliğinin, Anayasanın 123/3. maddesi uyarınca yine bir kanunla kaldırılıncaya kadar devam edeceği belirgindir.

Açıklanan bu hukuksal durum karşısında somut olay değerlendirildiğinde, kamulaştırma işlemi ... tarafından yapılarak bedeli de aynı idare tarafından ödenmiş, bilahare taşınmaz 5018 sayılı Kanun'un 45/1. maddesi uyarınca Hazine adına tescil edildikten sonra eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 6001 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin 5. fıkrası “Genel Müdürlüğün mülkiyetinde iken 5018 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesi gereğince Hazine'ye devredilen taşınmazlardan satışı yapılmamış, başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilmemiş ve devredilmemiş olanların mülkiyeti, bu Kanun'un yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde Genel Müdürlüğe devredilir.” hükmünü içermektedir. Bu durumda, kamu tüzel kişiliği ve medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan ...’nün davada taraf olma ehliyeti bulunduğu ve eldeki davada davalı tarafta yer alması gerektiği kuşkusuz olduğundan, mahkemece ...'nün davaya dahil edilerek 6001 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesinin 5. fıkrası da değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiğinden ön sorun kabul edilip, hükmün bu nedenle bozulması benimsendiğinden, işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.

Yerel mahkemenin direnme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekir…” gerekçesiyle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmek suretiyle karar bozulmuştur.

Mahkemenin Üçüncü Kararı:

12. Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.03.2013 tarihli ve 2012/553 E. 2013/89 K. sayılı kararı ile; Yargıtay dairesinin bozma ilamında olaya uygulanması gerektiğini belirttiği iç hukuk mevzuatı ile uluslararası sözleşme hükümleri ve AİHM’in sözleşme hükümlerine göre oluşturduğu içtihatları arasında bir uyuşmazlık olduğu, Anayasa ve Medeni Kanun ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının iç hukuk yönünden bakıldığında da ihlal edildiği, ancak kamulaştırma bedelinin davalı ... tarafından ödenmiş olması sebebiyle, mahkememiz veznesine yatırılan bedelin de önceki karardan farklı olarak, dahili davalı ... Müdürlüğüne ödenmesine dair karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

13. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

14. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 04.11.2013 tarihli ve 2013/17521 E. 2013/18606 K.sayılı kararı ile; “…Mahkemece, uyulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmaz 6001 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 5. fıkrası gereğince kamulaştırma amacına uygun bir şekilde “servis alanı” özelliği ile kamulaştırmayı yapan Karayolları Genel Müdürlüğünün uhdesinde olup, idarenin yol dışında kalan ve “servis alanı” olarak kamulaştırmaya konu dava konusu bölümle ilgili Kamulaştırma Kanununun 22. maddesine göre bir işlemi bulunmamaktadır.

Kaldı ki; 6495 sayılı Yasanın 26. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun 22. maddesinin 1. fıkrasına eklenen “Kamulaştırmayı yapan idare, kamulaştırma amacına uygun tesis yapıp en az 5 yıl kullandıktan sonra ihtiyacın ortadan kalkması nedeniyle kamulaştırma amacında kullanılamayan taşınmazlar önceki mal sahibi veya mirasçılarına iade edilmez.” cümlesi göz önüne alındığında halen idare tasarrufunda olan ve kamulaştırma amacı dışında herhangi bir işlem yapılmayan taşınmaz için Kamulaştırma Kanununun 22. maddesinin uygulanması mümkün olmadığı gibi, Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinin de uygulanma olanağı yoktur. Şöyle ki;

Dava konusu taşınmaz, 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu uyarınca kamulaştırılmıştır. Adı geçen Kanun 6001 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış ise de; 6001 sayılı Kanunun 22/3 maddesi uyarınca bu maksatla yapılan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Kanunun 23. maddesinin uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Daha önce 23. maddeye göre açılan dava da mahkemece bu gerekçeyle reddedilmiştir. 6001 sayılı Kanunun 22/3 maddesi karşısında Kamulaştırma Kanununun 23. maddesine göre davanın kabulü de mümkün değildir.

Bu itibarla, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi,

Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemenin Dördüncü (Direnme) Kararı:

15. Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2015/82 E. 2015/180 K. sayılı kararı ile; önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

16. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

17. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tamamı ... tarafından kamulaştırılan taşınmazın yolda kalan ve terkin edilen kısmı dışında bulunan ve Hazine adına tesciline karar verilen bölümünün kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında tapusunun iptali ile tesciline karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

18. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ve kavramların irdelenmesinde yarar vardır.

19. 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 6. maddesinde “Erişme kontrollü karayolunun yapımı, gelişmesi ve çevresinin korunması ve düzenlenmesi için gereken genişlikte arazi şeridi kamulaştırılır ve bu maksatla yapılan kamulaştırmalarda 6830 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi uygulanmaz.” hükmü bulunmaktadır.

20. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 22. maddesi “(1) Genel Müdürlük, görev alanına giren her türlü karayolunun yapımı, geliştirilmesi, çevresinin korunması ve düzenlenmesi ve/veya tesislerin yapımı için gerekli taşınmazları kamulaştırma yetkisine sahiptir.

(2) İşletme hakkı verilen veya devredilen erişme kontrollü karayollarında, ihtiyaç doğması hâlinde yapılacak kamulaştırma işlemleri Genel Müdürlükçe yapılır. Sözleşmelerde, kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının işletici şirketçe ödenmesi hususu hükme bağlanabilir. Kamulaştırılan taşınmazlar ile üzerinde yapılan yapı ve tesisler Devlet malı hükmündedir.

(3) Karayolu güzergâh planlarına uygun olarak yapılan kamulaştırmalarda ilgili karayolu güzergâh planı yürürlükte olduğu sürece 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 23 üncü maddesi hükmü uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

21. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Mal sahibinin geri alma hakkı” başlıklı 23. maddesi; “Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22 nci maddenin (DEĞİŞİK İBARE RGT: 11.09.2014 RG NO: 29116 MÜKERRER KANUN NO: 6552/100) dördüncü fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir.

Doğmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmayan geri alma hakkı düşer.

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 11.09.2014 RG NO: 29116 MÜKERRER KANUN NO: 6552/100) Birinci ve ikinci fıkrada belirtilen süreler geçtikten sonra kamulaştırılan taşınmaz malda hakları bulunduğu iddiasıyla eski malikleri veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir sebeple hak, bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz ve dava açılamaz.

Aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz mal birlikte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek yukarıdaki fıkralar buna göre uygulanır.

Özel kanunlarda bu maddenin uygulanmayacağına ilişkin hükümler saklıdır. 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununa dayanılarak yapılan kamulaştırmalarda ve bu Kanunun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklindedir.

22. Somut olayda dava konusu taşınmaz, ... tarafından servis ve geçit sahasında kalması nedeniyle mülga 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca kamulaştırılmış, kamulaştırma işleminin iptali istemiyle Sakarya İdare Mahkemesine açılan davanın reddine karar verilmiş ve karar Danıştay 6. Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. Bunun üzerine davacılar tarafından bedel artırım davası açılmış ve mahkemece 02.12.1993 tarihli ve 1993/234 E., 1993/205 K. sayılı karar ile kamulaştırılan taşınmazın bedelinin artırılmasına karar verilmiş, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ve karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın karar kesinleşmiştir.

23. Davacılar ... ve arkadaşları tarafından 05.04.2000 tarihinde ... aleyhine açılan Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesine dayalı geri alım davasında ise, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve karar derecaattan geçmek suretiyle 23.05.2002 tarihinde kesinleşmiştir.

24. Kamulaştırma nedeniyle 26.02.1991 tarihinde yola terki yapılarak sicilden silinen 1321 parsel sayılı 7008,74 m2 yüzölçümlü taşınmaz, değişiklik beyannamesinde belirtilen 6913,71 m2’lik kısmı yol inşaat ve emniyet sahası dışında kalması nedeniyle yoldan ihdas suretiyle yeniden ihya edilerek 2581 parsel numarası ile 27.07.2005 tarihinde ... adına, 16.07.2008 tarihinde de 5018 sayılı Kanun gereğince re’sen Maliye Hazinesi adına tescil edilmiştir.

25. Davacılar vekili, tamamı ... tarafından kamulaştırılan taşınmazın yolda kalan ve terkin edilen kısmı dışında bulunan ve Hazine adına tesciline karar verilen bölümünün kamulaştırma bedelinin iadesi karşılığında tapusunun iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi istemi ile eldeki davayı 11.02.2010 tarihinde açmıştır.

26. Davanın açıldığı tarih itibariyle mülga 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu yürürlüktedir. Anılan Kanun, 13.07.2010 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe konulan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun ile yürürlükten kaldırılmış olup, somut olayda mülga 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

27. Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesinin son fıkrasında (§ 21) hangi hâllerde malikin geri alma hakkını kullanamayacağı düzenlenmiş olup, mülga 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 6. maddesinde erişme kontrollü karayolunun yapımı, gelişmesi ve çevresinin korunması ve düzenlenmesi için gereken genişlikte arazi şeridinin kamulaştırılacağı, bu maksatla yapılan kamulaştırmalarda 6830 sayılı İstimlak Kanunun 23. maddesinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “İstimlak Kanununa yapılan atıflar” başlıklı 41. maddesinde “Diğer kanunlarda İstimlak Kanununa veya belli maddelerine yapılan atıflar bu Kanuna veya bu Kanunun aynı konuları düzenleyen madde veya maddelerine yapılmış sayılır.” hükmü ile mülga 1593 sayılı Erişme Kontrollü Karayolları Kanunu’nun 6. maddesi göz önüne alındığında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesinin eldeki davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.

28. Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesinde ise, kamulaştırılan taşınmaza kamu hizmetleri için ihtiyaç duyulmaması hâlinde idare tarafından taşınmazın eski malikine iadesine ilişkin koşullar düzenlenmiş olup, dosya kapsamında idarenin dava konusu bölüm ile ilgili Kamulaştırma Kanunu’nun 22. maddesine göre bir işlemi bulunmamaktadır.

29. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan kanun hükümleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

30. Diğer taraftan davacı “...” olduğu hâlde, gerekçeli karar başlığında “...” olarak yazılmasına ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

31. Hâl böyle olunca direnme kararının açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.