"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “asıl davada kooperatif üyeliğinin tespiti ile tapu iptali ve tescil, birleşen davada kooperatif üyeliğinin ve borçlu olmadığının tespiti ile tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin karar asıl davada davacı vekili ile birleşen davada davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı asıl davada davacı vekili ile birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada Davacı İstemi:
4. Asıl davada davacı ... vekili; müvekkili ile dava dışı ... arasında düzenlenen ... Noterliğinin 16.12.2002 tarihli ve ... yevmiye nolu kooperatif hisse devir senedi uyarınca müvekkilinin, kura çekim tutanağında belirlenen A blok 7. kat 16 nolu bağımsız bölümün üyeliğini devraldığını ve kooperatif yönetim kurulunun 16.12.2002 tarihli kararı ile ortaklığa kabul edildiğini, ancak sonradan müvekkili ile kooperatif arasında oluşan şahsî husumetler nedeniyle davalı kooperatifin haksız şekilde müvekkilinden üyelik aidatları istediğini, müvekkilinin, davalı kooperatif aleyhine ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/65 E. sayılı dosyasında talep edilen aidatlardan dolayı borçlu olmadığının tespiti için dava açtığını, davalı kooperatifin 02.03.2007 tarihli ön protokol ve 06.11.2007 tarihli sözleşme ile davalı arsa sahipleriyle arasındaki dava ve takiplere yönelik sorunların çözümü için kura zaptında müvekkiline ait olduğu belirlenen A blok 16 nolu bağımsız bölümü arsa sahiplerine teminat olarak ve hapis hakkı kullanılmak üzere verdiğini, davalılar arasında yapılan 06.11.2007 tarihli sözleşmenin 7. maddesinin doğrudan müvekkilini ilgilendirdiğini ve geçersiz olduğunu, zira bir kısım arsa sahiplerinin diğer arsa sahipleri aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/179 E. sayılı dosyada açtığı tapu iptali ve tescil davasının davacılar lehine sonuçlanması hâlinde müvekkiline ait bağımsız bölümün icra yolu ile satılacağını, oysa müvekkilinin noter kura çekimi ile hak sahipliğini kazandığı taşınmazda davalı kooperatifin tasarruf yetkisinin kalmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalılar arasında düzenlenen dava konusu 06.11.2007 tarihli sözleşmenin 7. maddesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu (KK) ve Ana Sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle geçersizliğine ve baştan itibaren yok hükmünde olduğunun tespitine, müvekkilinin üyeliğine karşılık kura çekim tutanağında davacıya verilen ... Mah. 6731 ada 1 parseldeki A blok 16 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Davada Davalı Cevabı:
5. Asıl davada davalı arsa sahipleri ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilleri ile davalı kooperatif arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, yüklenici kooperatifin sözleşme gereğince edimlerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle ... Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2005/176 E. sayılı davada kooperatifin müvekkillerine tazminat ödemesine karar verildiğini, alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla müvekkillerinin icra müdürlüğünden İİK’nın 94/2. maddesine göre aldıkları yetki ve belgeye dayalı olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/179 E. sayılı tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, tüm arsa sahipleri ile yüklenici kooperatif arasında yapılan 02.03.2007 tarihli ön protokolde tapu verme koşullarının ve çekişme konusu işlerin çözüm şeklinin belirlendiğini, sonradan 06.11.2007 tarihinde arsa sahipleri ile kooperatif arasında paylaşım ve tescile ilişkin imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/176 E. 2006/307 K. sayılı kararı ile ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/179 E. sayılı dava ile ilgili olarak A blok 16 ve 23 nolu bağımsız bölüm üzerinde arsa sahiplerinin hapis hakkı bulunduğunun kararlaştırıldığını, düzenlenen 02.03.2007 tarihli ön protokol ve 06.11.2007 tarihli sözleşme kapsamında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/179 E. sayılı dosyasında dava dilekçesini ıslah eden müvekkillerinin alacaklarının tahsili amacıyla 16 ve 23 nolu bağımsız bölümlerin yüklenici kooperatif adına tesciline karar verilmesini talep ettiklerini, kooperatif üyesi olduğunu iddia eden ve yüklenicinin halefi olan davacının, yüklenici edimini yerine getirmediği için müvekkillerinden tapu talep etmeye hakkının bulunmadığını, müvekkillerinin davacının muhatabı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Asıl davada davalı arsa sahipleri ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazda 3/5 hissedar olan davalıların 06.11.2007 tarihli sözleşmede imzası bulunmadığından, bu sözleşmenin müvekkillerini bağlamadığını, müvekkillerinin dava konusu bağımsız bölüm üzerinde pay sahibi olmaya devam ettiğini, 02.03.2007 tarihli protokolün şartları gerçekleşmediğinden sonuç doğurmadığını, müvekkillerinin kooperatif ile yaptıkları inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeden kaynaklanan haklarını henüz alamadıklarını, kooperatif üyesi olan davacı ile müvekkilleri arasında tapu devrini gerektirecek ya da davacının tapu talep etme hakkını doğuracak herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının taleplerini ancak üyesi olduğu diğer davalı kooperatife karşı ileri sürebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Asıl davada davalı arsa sahibi ... yargılama aşamasında 24.07.2012 tarihinde vefat etmiş, davaya dahil edilen mirasçılar ..., ...(...) ve ... (...) vekili duruşmada alınan beyanında davanın reddini savunmuştur.
8. Asıl davanın davalısı yüklenici kooperatife usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı kooperatif vekili yargılama aşamasında alınan beyanlarında davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Davada Davacı İstemi:
9. Birleşen davada davacı ... vekili; müvekkilinin, davalı kooperatifte çekilen kura sonucu ...’ya isabet eden A blok 7. kat 16 nolu bağımsız bölümdeki her türlü üyelik hak ve hissesinin tamamını ... Noterliğinin 14.10.2002 tarihli ve ... yevmiye nolu kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi ile devraldığını ve henüz inşaat hâlinde olan bu daireye bir kısım tadilatlar yaparak taşındığını, dava dışı ... ve ... ile davalı kooperatifin imzaladığı 06.11.2007 tarihli sözleşme uyarınca ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/176 E., 2006/307 K. sayılı davanın teminatı olarak müvekkilinin yıllardır oturduğu 16 nolu bağımsız bölümün hapis hakkı kullanımına ayrıldığını öğrendiğini, kooperatifin üyelik işleminden haberi olduğu hâlde tapuyu devretmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu 6731 ada 1 parseldeki 16 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, bu mümkün olmaz ise müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunun ve borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş; davacı vekili 14.10.2010 havale ve harç tarihli ıslah dilekçesinde; dava dilekçesindeki diğer tüm beyanları aynı kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak müvekkilinin dava konusu 16 nolu bağımsız bölüm yönünden davalı kooperatife 14.10.2002 tarihinden itibaren sabit ödemeli (tek ödemeli) sistem ile üye olduğunun tespitine, müvekkilinin 14.10.2002 tarihli 108 nolu yönetim kurulu kararı gereğince kooperatife hiç borcu olmadığının, sadece inşaat bitiminde 4.000TL tapu iskân masrafı için ödeme yapacağının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davada Davalı Cevabı:
10. Birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu bağımsız bölümün müvekkilleri ... ve ... adına tapuda kayıtlı olmadığını, davacının kooperatif üyesi olduğunun ve borcu bulunmadığının tespitine yönelik talebini de ancak üyesi olduğunu iddia ettiği kooperatife karşı yöneltebileceğini, bu nedenle müvekkilleri ... ve ...’ya husumet düşmeyeceğini belirterek bu davalılar yönünden davanın husumetten reddini; davacının, davalı kooperatifin kayıtlı üyesi olmadığını; kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinde 16 nolu bağımsız bölümün üyeliğinin ... adına kayıtlı olduğunu, 14.10.2002 tarihinde alınan kararın Kooperatifler Kanunu’na ve Ana Sözleşmesine uygun olmadığını, yönetim kurulunun tamamının imzası ile üyeliğe ilişkin karar alınabileceğini, davacının, müvekkili kooperatiften tapu talep etmeye hakkı olmadığını, tapuyu talep etme hakkının ancak davalı kooperatif tarafından arsa sahiplerine karşı ileri sürülebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
11. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.07.2013 tarihli ve 2009/158 E., 2013/313 K. sayılı kararı ile; asıl dava yönünden, dava konusu A blok 16 nolu dairenin 12.02.2001 tarihli düzenleme şeklindeki kura zaptı ile kooperatif üyesi ...’ya tahsis edildiği, ... tarafından aynı dairenin 14.10.2002 tarihinde birleşen davanın davacısı ...’e, 16.12.2002 tarihinde de davacı ...’a devredildiği, kooperatifin 14.10.2002 tarihli, 137 nolu karar defterinde 30.11.2002 tarihli 111 nolu yönetim kurulu kararı gereği açıklaması yapılarak ...’in 14.10.2002 tarihinde devir aldığı üyeliğini 30.11.2002 tarihinde ...’ya tekrar devrederek üyelikten çıkarıldığının kaydedildiği, kooperatif genel kurul toplantı tutanakları ve hazirun cetvellerinde kooperatif üyesi olarak davacı ...’ın kaydının bulunduğu, kooperatif üyesi olan ...’ın davalı arsa sahipleri ile arasında herhangi bir ilişki bulunmadığı ve muhatabının kooperatif olduğu, yüklenici kooperatifin kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre arsa sahiplerine isabet eden C blok inşaatına hiç başlamadığı ve henüz A blok 16 ve 23 nolu bağımsız bölümlerin tapularını hak etmediği, davacının arsa sahiplerinden tapu talep etme hakkının olmadığı, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği için arsa sahiplerinden tapu isteme hakkı bulunmayan kooperatifin kura zaptında üyesi olan davacıya isabet eden bağımsız bölümün tapusunu veremeyeceği gerekçesiyle arsa sahipleri aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle, kooperatif aleyhine açılan davanın ise henüz tapu verme koşulları oluşmadığından esastan reddine karar verilmiş; birleşen dava yönünden ise, davacı ...’in muhatabının kooperatif olduğu, davalı ... ve ...’ya husumet yöneltilemeyeceği, davacının A blok 16 nolu bağımsız bölümle ilgili 14.10.2002 tarihinde ...’dan devraldığı kooperatif üyeliğini 14.10.2002 tarihli 137 nolu karar ile ...’ya bedel karşılığı tekrar devrettiği, davacının kooperatif üyeliğini devretmediğini iddia ettiği, incelenen kooperatif kayıtlarında da davacının imzasını taşıyan devre ilişkin belgelere rastlanılmadığı, ancak dosyada bulunan ve davacının imzasını inkâr etmediği protokol başlıklı belgede ...’in kooperatifte bulunan ve noter vasıtasıyla devraldığı dairedeki tüm haklarını ...’ya devrettiği hususunda mutabakata varıldığı, ..., ... ve ...’nın müşterek ve müteselsil borçlu olmak kaydıyla ...’e 41.000TL ödeme yapmayı taahhüt ettikleri, bu ödeme için senet tanzim edildiği, davacının kooperatif üyeliğini yeniden ...’ya devretmesi karşılığında aldığı senedi ... İcra Müdürlüğünün 2004/7312 (yeni esas no: 2010/1414) sayılı dosyada tahsile koyduğu, davacının kooperatif üyeliğinden ve kendisine düşen bağımsız bölümden vazgeçerek üyeliğe ilişkin ...’dan aldığı senedin (bononun) tahsili yoluna gitmek suretiyle üyelik ve daireye ilişkin tüm haklarından feragat ettiği gerekçesiyle davacının kooperatif aleyhine açtığı davada tüm taleplerinin esastan reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
12. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davanın davacısı ... vekili ile birleşen davanın davacısı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 04.06.2014 tarihli ve 2014/2220 E., 2014/4297 K. sayılı kararı ile;
“…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, asıl dava davalı arsa sahipleri aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, husumetten reddine karar verilmiş olması sonucu itibariyle doğru olduğundan, asıl davada davacı ve birleşen davada davacı vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir...” gerekçesiyle karar onanmıştır.
14. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davanın davacısı ... vekili ile birleşen davanın davacısı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
15. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 16.06.2015 tarihli ve 2014/8882 E., 2015/4634 K. sayılı kararı ile;
“…1-Asıl ve birleşen dava, kooperatif ortaklığına bağlı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Asıl davada davacı ... ile birleşen davada davacı ..., A blok 7. kat 16 no'lu bağımsız bölümün bağlı olduğu kooperatif ortaklığını, ...’dan devralmak suretiyle, davalı kooperatif ortağı olduklarını ileri sürüp, anılan dairenin tapu kayıtlarının iptal ve tescilini istemişlerdir. Davaların birleştirilmesi usul ekonomisi ve yargılamanın en az giderle yapılması ilkelerine uygun ise de, birleştirilen her bir davanın bağımsızlığını koruduğu ve asıl davada verilecek kararın birleşen davada davacının; birleşen davada tesis edilecek hükmün asıl davada davacının haklarını etkileyeceği muhakkaktır. Asıl davada, ...'in ve birleşen davada ...'ın yokluğunda verilen kararın, adı geçenlere karşı infaz edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Davada taraf olmayanın durumu tartışılarak, onun leh veya aleyhinde bir karar verilemez. Bu durumda Dairemizce, mahkemece, asıl davada davacı ...'ın, birleşen davada davacı ...'a; birleşen davada davacı ...'in de asıl davada davacı ...'a davayı yöneltmesi gerektiği gözetilerek, bu eksikliğin giderilmesi için asıl ve birleşen davada davacı vekillerine süre verilerek davaların açılması halinde iş bu dava ile birleştirilmeleri sağlandıktan sonra taraf delilleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği belirtilerek, temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmeksizin kararın re'sen bozulması gerekirken, sehven onandığı anlaşılmakla, Dairemizin onama ilamı kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davada davacı vekillerinin karar düzeltme itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
16. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.03.2016 tarihli ve 2015/731 E., 2016/172 K. sayılı kararı ile; her iki tarafın kooperatif aleyhine ayrı ayrı açtıkları davaların birleştirildiği, birleşen davanın davacısı ...’in kooperatif üyesi olduğunun tespiti davası yönünden tüm araştırmaların yapıldığı ve neden kooperatif üyesi olmadığı hususunun önceki kararda gerekçesi ile irdelendiği, asıl davanın davacısı ile birleşen davanın davacısının birbirleri aleyhine ayrı ayrı dava açmasının ve eldeki dava ile birleştirilecek iki ayrı davanın yargılamaya katkısının bulunmayacağı, bu durumun yargılamayı gereksiz yere uzatacağı ve usul ekonomisine de aykırı olduğu, önceki hükmün her iki davacının da taraf olduğu dosya üzerinden verildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
17. Direnme kararı süresi içinde asıl davanın davacısı ... vekili ve birleşen davanın davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
18. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu 16 numaralı bağımsız bölüm için kooperatif üyeliğinin tespiti ve tapu iptali tescil istemiyle açılan asıl ve birleşen davanın mahkemece işin esası incelenerek ayrı ayrı reddine karar verilen somut olayda; asıl davanın davacısı ...’ın birleşen davanın davacısı ...’e, birleşen davanın davacısı ...’in de asıl davanın davacısı ...’a dava açmasının ve açılacak olan iki davanın eldeki dava ile birleştirilmesinin gerekli olup olmadığı, bu şekilde açılacak olan davaların yargılamaya katkısının bulunup bulunmayacağı, bu durumun usul ekonomisine uygun olup olmadığı ve yargılamayı gereksiz yere uzatıp uzatmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
19. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda vardır.
20. Kooperatif, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (KK) 1. maddesinde; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” şeklinde tanımlanmıştır.
21. Türk Hukuk Lûgatında da kooperatifin Kanun’da düzenlenen tanımı aynen muhafaza edilmiş; kooperatiflerin amaçlarına ve ortaklarının niteliklerine göre “tüketim kooperatifi”, “üretim kooperatifi”, “kredi kooperatifi”, “yapı kooperatifi” gibi çeşitli adlarla çalıştıkları belirtilmiştir(Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 712).
22. Gerçek ve tüzel kişiler, ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını sağlayıp korumak amacıyla kooperatiflere ortak olurlar. Bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda ortaklara katılma hakları, koruyucu haklar, malî haklar ve belli sayıda ortağın kullanabileceği haklar şeklinde birtakım haklar tanınmış, yükümlülük ve sorumluluklar getirilmiştir.
23. Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı” başlıklı 8. maddesine göre; kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi hâlinde değer taşır.
Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.
24. Ortaklık devredilebilir, ancak ortaklık sıfatı payın devralınması ile otomatik kazanılamaz, devralanın KK’nın 8. maddesi uyarınca giriş isteminde bulunması, yönetim kurulunun da aynı maddenin 2. fıkrasına göre gerekli incelemeyi yapması ve bu kişinin ortak olabilmek için gerekli şartlara sahip bulunması hâlinde, anılan kişiyi kooperatife kabul etmesi, aksi hâlde talebin reddedilmesi gerekir. Kanun “devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması hâlinde” o kişiyi kabul etmesi zorunluluğunu yüklemiştir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması hâlinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder (KK m. 14). Devralanın kooperatif tarafından ortaklığa kabulü ile devir eden kooperatiften çıkmış olur. Ortaklığın devri için alacağın temliki hükümleri uygulanır, ancak devrin kooperatifçe kabulü şarttır. Kooperatif kabul etmemiş ise yapılan devir geçersizdir (Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal/ Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2005, s. 966, 972).
25. Kooperatifler Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; ortakları şahsen sorumlu veya ek ödemelerle yükümlü bir kooperatifte, durumunu bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur.
26. Kural olarak, payın devralınması suretiyle ortak olunması hâlinde kooperatife yeni giren ortak tüm hak ve borçları ile ortaklık sıfatını kazandığından devreden ortağın önceden kabul ve taahhüt etmiş olduğu şahsi sorumluluk veya ek ödeme yükümlülükleri ortaklık sıfatını sonradan kazanan ortak için de geçerlidir. Hâliyle bu kişilerin ayrıca bir kabul ve taahhütte bulunmalarına lüzum yoktur (Örnek, Özge: Yargıtay Kararları Işığında Kooperatif Ortaklarının Hakları, Yükümlülükleri ve Sorumlulukları, Ankara 2020, s. 135).
27. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 23.03.2021 tarihli, 2017/(23)15-846 E., 2021/327 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
28. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; asıl davada davacı ... ile birleşen davada davacı ..., A blok 7. kat 16 numaralı bağımsız bölüme ilişkin kooperatif ortaklığını ...’dan kooperatif hisse devir senedi ile devraldıklarını ileri sürerek kooperatif üyeliğinin tespiti ve anılan bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tescil edilmesine yönelik talepte bulunmuşlardır. Başka bir anlatımla her iki davanın davacısı da aynı bağımsız bölümle ilgili hak iddia etmektedir ve aynı kooperatife karşı aynı taşınmazla ilgili istemde bulunan davacılar arasında menfaat çatışması vardır.
29. Mahkemece birleştirme kararı verilerek her iki dava birlikte görülmüş olsa da, asıl ve birleşen dava bağımsızlığını korumaktadır ve asıl davada verilecek karar birleşen davanın davacısı ...’i, birleşen davada verilecek karar da asıl davanın davacısı ...’ı etkileyecek mahiyettedir. Asıl davada ...’in, birleşen davada ise ...’ın yokluğunda tesis edilecek olan hükmün, ... ve ...’e karşı infaz edilmesi mümkün değildir. Ayrıca her iki davanın konusu olan aynı bağımsız bölüm hakkında verilecek olan kararın, asıl davanın davacısı ... ile birleşen davada davacı ... yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm de oluşturmaması gereklidir.
30. Bu durumda mahkemece asıl davanın davacısı ...’ın, birleşen davada davacı ...; birleşen davanın davacısı ...’in de asıl davada davacı ... aleyhine dava açması için asıl ve birleşen davanın davacılarına süre verilerek açılacak olan davaların eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmek suretiyle taraf teşkili sağlanıp, dosyada bulunan tüm delil ve belgeler de değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
31. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Asıl davada davacı vekili ile birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.