"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı şirketin, Orhanlı kasabasında yöre halkının tarlalarındaki ekili mahsullerini sulamada kullandıkları tarımsal sulama aboneliğine ilişkin elektrik enerjilerini herhangi bir bildirim yahut uyarıda bulunmaksızın 01.08.2012 tarihinde ana enerji hattından iptal etmek suretiyle kestiğini, on beş gün boyunca devam eden kesinti sebebiyle müvekkilinin yetişmekte olan mahsulünün sulanamadığını ve büyük ölçüde zayi olduğunu, davalı kurumun elektrik enerjisi alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle kesinti yaptığını, alacaklarını tahsil etmediği sürece elektrik vermeyeceğini beyan etmesine rağmen on beşinci günün sonunda yine hiçbir gerekçe göstermeksizin elektriği verdiğini, elektrik kesintisinin hukuka aykırı şekilde gerçekleştirildiğini, bu şekilde yapılan kesinti nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, 15.000TL maddi tazminatın hasar tespit tarihi olan 16.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesiyle talebini 55.115TL olmak üzere artırmıştır.
Davalı cevabı:
5. Davalı vekili; davacının elektrik tüketim borcunun ödenmediğini, kesintinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesinin kendisine verdiği yetki ile yapıldığını, bölgede yaşanan sorunlar ve can güvenliğinin sağlanamaması sebebi ile davalı müvekkili şirketin mağdur olduğunu, delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, davacı tarafın tespit tarihi itibariyle dava konusu taşınmazlarda hak iddia edemeyeceğini, patateslerin davacı tarafından ekildiğinin belli olmadığı gibi talebinin zamanaşımına uğradığını, faiz oranının da hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2015 tarihli ve 2012/701 E., 2015/93 K. sayılı kararı ile; tarımsal sulama abonesi olan davacının su kuyuları vasıtasıyla dava konusu taşınmazları suladığı, kuyu sularının yeterli miktarda olduğu, başka sulama kaynağının bulunmadığı, davalı ... tarafından mevzuata ve sözleşmeye aykırı elektrik kesintisi yapıldığı, elektriğin kesik olduğu dönemde taşınmazlarda ekili bulunan patateslerin sulanamadığı ve zarar gördüğü, benimsenen bilirkişi raporuna göre gelir kaybının 55.115TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27.10.2016 tarihli ve 2016/12694 E., 2016/12235 K. sayılı kararı ile;
“…Uyuşmazlık; davalı ... tarafından yapılan elektrik kesintisi nedeniyle davacıya ait patates ürününde yeterli sulama yapılamamasından kaynaklanan verim kaybına ilişkin tazminat talebidir.
Somut olayda; davacı ve kurum arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu, dosya içerisinde davalı ile yapılmış abonelik sözleşmesi yer almadığı, davalı ... tarafından 01/08/2012-15/08/2012 tarihleri arasında abonenin borcu olduğu gerekçesiyle elektrik kesintisi yapıldığı, bu süre içerisinde tarımsal sulama yapılamadığı ve patates ürününde verim kaybı olduğu iddia edilmektedir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesinde “Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir.” hükmü yer aldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı adına kayıtlı abonelik sözleşmesi kapsamında borcun bulunduğu, belirtilen borç kapsamında elektriğin kesildiği belirlenmektedir. Anılan yönetmelik hükmü ve abonelik sözleşmesine göre elektrik kesilmesi için her hangi bir bildirim şartının öngörülmediği, ödemelerin zamanında yapılmamasının elektrik kesilmesi için yeterli olduğu açıklanmıştır.
O halde; mahkemece, davacının kullandığı aboneliğin borcu bulunması nedeniyle sözleşme ve olay tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2 . maddesine uygun olarak elektriğin kesildiği anlaşıldığından; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemenin 09.03.2017 tarihli ve 2017/7 E., 2017/79 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, bozma kararının taraflarca imzalanmış abonelik sözleşmesinin açık hükmüne aykırı olduğu gibi Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin "Zamanında ödenmeyen borçlar" başlıklı 24/2. maddesi ile Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Parekende Satış Sözleşmesinin "Zamanında ödenmeyen borçlar" başlıklı 15. maddesine de aykırı olduğu, bu hususların bilirkişi raporunda da belirtildiği, bunların yanı sıra Özel Dairece bildirilen hususların hukuk sistematiğine uygun görülemediği, sağlayıcı konumunda olan davalı idareye karşı zayıf durumda olanın tüketici davacı olduğu, dolayısıyla davalı idare lehine yapılacak yorumun hukuk sistemimize uygun olamayacağı, ayrıca bozma kararının seri dosyalardaki bozma hükümleriyle de çelişki hâlinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacının elektriğinin olay tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olarak kesilip kesilmediği, buradan varılacak sonuca göre davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Somut olayda; tarımsal sulama abonesi olan davacının elektrik enerjisinin 01.08.2012 tarihinde bildirimsiz şekilde on beş gün boyunca kesilmesi neticesinde mahsulün sulanamaması nedeniyle uğranılan zararın istenildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada önem arz eden husus yapılan kesintinin mevzuata uygun olup olmadığıdır.
13. Dosya kapsamından, kesinti tarihi itibariyle davacı abonenin davalıya ödenmemiş borcunun olduğu açıktır. Bu durumda, borçlu olan davacıya uygulanması gereken mevzuatın tespiti için olay tarihi, yani kesinti tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğin tespiti önemlidir.
14. 20.02.2001 tarihli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuş, kurumun yetkili organı olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından da Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği çıkartılmıştır.
15. 08.05.2014 tarihli ve 28994 sayılı Resmî Gazete ile mülga olan 25.09.2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesi “zamanında ödenmeyen borçlar” başlığı altında;
“Zamanında ödenmeyen borçların tahsiline ilişkin hususlar; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında düzenlenir.
Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde, nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine, en geç 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir. Söz konusu durum iki gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.
Perakende satış sözleşmesinde belirlenen gecikme zammı fatura son ödeme tarihinden itibaren uygulanır. Uygulanacak gecikme zammı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranını aşamaz.
Aynı kullanım yerine ait başka müşterilerin önceki dönemlere ilişkin tüketimlerinden kaynaklanan borçları, yeni müşterinin üstlenmesi talep edilemez” şeklinde düzenlenmiştir.
16. Ancak maddenin ikinci fıkrası 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 28513 sayılı 30.12.2012 tarihli ikinci mükerrer Resmî Gazete ile yukarıdaki şeklini almış olup değişiklikten önce “Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.
17. Yine, maddenin üçüncü fıkrası 08.09.2010 tarihinde yürürlüğe giren 27696 sayılı Resmî Gazete ile yukarıdaki şeklini almış olup değişiklikten önce “Perakende satış sözleşmesinde belirlenen gecikme faizi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammını aşamaz.” şeklindedir.
18. Dosya kapsamında taraflar arasında imzalanmış Perakende Satış Sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmakla, uygulanacak mevzuatın Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin yukarıda açıklanan değişiklikler yapılmadan önceki hâli olduğu kuşkusuzdur.
19. Anılan mevzuatta ise olay tarihi itibariyle zamanında ödenmeyen abonelik borçları yönünden bildirim yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ödemelerin zamanında yapılmamış olması elektriğin kesilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Bu durumda, davacının kullandığı aboneliğin borcu bulunması nedeniyle olay tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2. maddesine uygun olarak elektriğin kesildiği anlaşılmakta olup davalının yaptığı işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
20. Diğer taraftan, bozma kararının birinci paragrafının birinci satırındaki “babasının” kelimesinin dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı, sehven yazıldığı anlaşılmakta ise de anılan durum esasa etkili görülmemiş; ayrıca dava tarihi 30.11.2012 olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında 04.01.2017 olarak hatalı yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
21. Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.