"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.04.2015 gün ve 2014/207 E., 2015/70 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23.11.2015 gün ve 2015/28866 E., 2015/34156 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrasında gereği görüşüldü:
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
HMK’nın 294 üncü maddesinin 3 üncü bendinde ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Öte yandan, direnme kararları yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, yerel mahkemece bozulan ilk kararda “1- Davanın KABULÜNE, 2- 25.000,00 TL'nin dava tarihi olan 07/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE” hükmedilmesine karşılık, direnmeye ilişkin kısa kararda “Davanın kabulü ile 25,00 TL nin dava tarihi olan 07/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilerek bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında çelişki oluşturulmuştur.
Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 19.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.