Logo

Hukuk Genel Kurulu2018/71 E. 2022/1 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespitinde, davanın açıldığı tarih mi yoksa yasal değişiklik sonrası davanın bedel davasına dönüştürüldüğü tarih mi esas alınacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesi kapsamında, davacının dava tarihinden sonra yasal düzenleme gereği talebini bedele dönüştürdüğü ve bu tercihi kullandığı tarihin değer tespiti için esas alınması gerektiği gözetilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

2. Direnme kararı davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin maliki oldukları Kocaeli ili Başiskele ilçesi Kullar köyünde kain 5598 parsel sayılı 1281 m² yüzölçümlü taşınmazın 35,64 m²'lik kısmına tecavüzlü bulunan trafo binasının çekilen noter ihtarnamelerine rağmen hâlen kaldırılmadığını, tüm bu nedenlerle davalının davaya konu taşınmaza vaki el atmasının önlenmesine, taşınmaz üzerindeki tesislerin kal'ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2000TL ecrimisile karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı SEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili; ilk itirazlarının değerlendirilerek öncelikle esasa girilmeden davanın reddine, esasa girilmesi hâlinde hukukî dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

6. Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili, davanın sonuçları doğrudan TEDAŞ Genel Müdürlüğünü ilgilendirmesi nedeniyle davaya taraf olarak kabul edilmelerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin Birinci Kararı:

7. Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2009 tarihli ve 2008/389 E., 2009/296 K. sayılı kararı ile; davacıların 1/2'şer pay sahibi oldukları Kocaeli ili, Başiskele ilçesi, Kullar köyünde kain 5598 parsel sayılı 1281,00 m² yüzölçümlü taşınmaza davalı idarenin fen bilirkişi raporunda işaretli 35,64 m²'lik kısmına herhangi bir kamulaştırma işlemi olmaksızın trafo yapmak suretiyle haksız müdahalede bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının 5598 parsel sayılı, 1281,00 m² yüzölçümlü taşınmazın, fenni bilirkişinin 11.05.2009 tarihli raporu ve ekindeki ölçekli krokisinde belirtilen kırmızı kalemle taralı 35,64 m² yüzölçümlü kısmına vaki müdahalesinin men'ine, üzerindeki tesislerin kal'ine, sözü edilen bilirkişi krokisinin karara eklenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000TL ecrimisil alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

9. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12.10.2010 tarihli ve 2010/12481 E. 2010/17107 K. sayılı kararı ile; “…Dosyada bulunan delil ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden önce el atıldığı anlaşılmaktadır.

16.05.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, taşınmazına el konulan kişi, el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, dilerse kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası da açabilmekte ise de;

30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 6. madde uyarınca “09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması halinde uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği veya 2. fıkradaki sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir” hükmü karşısında, davacıya talebi açıklattırılmak suretiyle yeni düzenleme doğrultusunda işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi,…” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkemenin İkinci Kararı:

10. Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2012 tarihli ve 2011/26 E. 2012/47 K. sayılı kararı ile; (bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra) davacı vekilinin el atılan yerin bedeli olarak daha önce tespit edilen 16.038TL üzerinden davayı harçlandırıp 20.09.2011 günlü celsede fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, beyan tarihi (20.09.2011) itibariyle, dava konusu yerin bedelinin tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istediklerini bildirdiği, bozmadan sonra mahallinde yapılan keşfe katılan bilirkişi heyetlerince tespit edilen 500TL/m² birim değerinin bilimsel metodlara ve dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle vaki ıslah talebi de dikkate alınarak davanın kabulü ile, 17.720TL alacağın 20.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğünden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

12. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 06.12.2012 tarihli ve 2012/20537 E. 2012/25526 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyada bulunan delil ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 1978-1979 yılllarında el atıldığı anlaşılmaktadır.

30.06.2010 tarihlerinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 6. maddesi uyarınca uzlaşma esas ise de; tarafların uzlaşmadıkları anlaşılmakla, işin esasının incelenmesinde;

Arsa niteliğinde taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğrudur. Ancak;

1) Davanın niteliği gereği, dava tarihi 21.10.2008 günü esas alınarak değerlendirme yapılması gerekirken, el atmanın önlenmesi davasının bedel davasına dönüştürüldüğü 20.09.2011 tarihine göre değer belirleyen rapora göre hüküm kurulması,

2) a) Bilirkişi kurulunca değerlendirmede esas alınan somut emsalin satışını gösterir satış akit tablosu getirtilmeden,

b) Değerlendirme tarihi itibariyle, dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri getirtilip karşılaştırılmadan,

Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Mahkemenin Üçüncü (Direnme) Kararı:

13. Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.01.2016 tarihli ve 2013/459 E. 2016/8 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeye ek olarak; dava tarihi itibariyle davacının men'i müdahale ve kal talep etme hakkı olduğu hâlde yargılama sırasında yürürlüğe giren Kanun ile ancak yer bedelinin tazminini talep edebileceğinin hükme bağlandığı, davacının da 20.09.2011 günü "...biz davamızı bedele dönüştürüyoruz, beyan tarihi olarak bugünkü tarih esas alınarak davalı tarafça el atılan yerin bedelinin davalı taraftan tahsili ile müvekkile ödenmesini talep ediyoruz, harçlandırdığımız dava değeri bilirkişi raporuna göre 16.038TL dir. Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz, keşfe karar verilmesini istiyoruz..." şeklinde imzalı beyanda bulunduğu, davacının yeni yasal düzenleme nedeniyle işbu davayı takipten vazgeçip yeni bir dava açmış olsa değerlendirme tarihinin açacağı yeni dava tarihi olacağı, davacının bu yolu izlemeyip aynı dava üzerinden sürdürdüğüne göre hakkaniyet gereği tercih hakkını kullandığı tarihin esas alınması gerekeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin eldeki davada, somut olay yönünden değerlendirme tarihinin dava tarihi mi yoksa el atmanın önlenmesi davasının bedel davasına dönüştürüldüğü tarihin mi esas alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A- Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;

16. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin kısaca açıklanmasında yarar vardır.

17. Kamulaştırmasız el atma müessesesi, kamulaştırma yetkisi bulunan bir idari makamın Anayasa’ya ve yasalara uygun işlemleri oluşturmaksızın bir kişinin malına kalıcı olarak el koyması ve onun üzerinde bir yapı ya da tesis yapması yahut o taşınmazı bir hizmete özgülemesi suretiyle mal sahibinin taşınmazı dilediği gibi kullanmasına engel olması hâlidir (Türk Hukuk Lügatı, Cilt I, Ankara 2021, s. 646).

18. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 5999 sayılı Kanunla eklenen ve 30.06.2010 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmin” başlıklı Geçici 6. maddesinde;

“Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır.

…..

İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği veya ikinci fıkradaki sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde malik tarafından sadece tazminat davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının müracaat tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece tespit ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine ve malike tazminat ödenmesine hükmedilir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen tazminata ilişkin temyiz hakkı saklıdır.

…..

Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir..." hükümleri getirilmiştir.

19. 11.06.2013 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi değiştirilmiştir.

20. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun’un “Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti” başlıklı Geçici 6. maddesinin 1, 6 ve 10. fıkraları:

“Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi halinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.

İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir. Dava açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, ikinci fıkranın birinci cümlesindeki esaslara göre mahkemece bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir. Tespit edilen bedel, bu maddenin sekizinci fıkrasına göre idarece ödenir. Tescile veya terkine ilişkin hüküm kesin olup tarafların hükmedilen bedele ilişkin temyiz hakkı saklıdır.

Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. (MÜLGA CÜMLE RGT: 07.09.2016 RG NO: 29824 KANUN NO: 6745/34) Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır…” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

21. Bu bağlamda kamulaştırmasız el atma kavramı hukuk sistemimize ilk olarak 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 E. 1956/6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile girmiş, bu içtihadı birleştirme kararından sonra 13.01.1961 tarihinde yürürlüğe giren 221 sayılı Kanun ile 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nun yürürlük tarihi olan 09.10.1956 tarihinden önce idareler tarafından fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş bulunan taşınmazların kamulaştırılmış sayılacağı hükme bağlandığından, sadece 09.10.1956 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olacağı kabul edilmiştir. 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. madde ile ilk defa kamulaştırmasız el atma konusuna ilişkin yasal düzenleme yapılmış, daha sonra Geçici 6. madde 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir. Geçici 6. madde ile temel olarak 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz maliklerinin herhangi bir hak düşürücü süre olmaksızın bu madde hükümleri çevçevesinde dava açabilecekleri düzenlenmiştir.

22. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacılar vekili tarafından müvekkillerinin malik olduğu 5598 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne idarenin trafo yapmak suretiyle el atıldığı gerekçesiyle davalı idarenin el atmasının önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki tesislerin kal’ine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece idarenin taşınmaza vaki el atmasının önlenmesine ve tesislerin kal’ine karar verilmesi üzerine, Özel Dairece “30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Kanunla Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. Madde uyarınca 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihleri arasında malikin rızası olmaksızın taşınmaza fiilen el atılması durumunda … sadece tazminat davası açılabilir” hükmü dikkate alınmak suretiyle davacının talebinin açıklattırılması hususunda bozma kararı verilmiş, mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra, davacılar vekilinin 20.09.2011 tarihli celsede dava konusu yerin bedelinin tespiti ile davalı idareden tahsiline yönelik talebi dikkate alınarak el atmanın önlenmesi davasının bedel davasına dönüştürüldüğü 20.09.2011 tarihine göre değer belirleyen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Dosyada bulunan delil ve belgelere göre de, dava konusu taşınmaza idare tarafından 1978-1979 yıllarında el atıldığı anlaşılmaktadır.

23. Az yukarıda da açıklandığı üzere davanın açıldığı tarih itibariyle davacının el atmanın önlenmesi ve kal talep etme hakkı olduğu hâlde yargılama sırasında yürürlüğe giren Kanunla sadece tazminat talep edebileceğinin hükme bağlandığı, Özel Daire bozma kararı sonrası davacının da 20.09.2011 günlü celsede "...biz davamızı bedele dönüştürüyoruz, beyan tarihi olarak bugünkü tarih esas alınarak davalı tarafça el atılan yerin bedelinin davalı taraftan tahsili ile müvekkile ödenmesini talep ediyoruz, harçlandırdığımız dava değeri bilirkişi raporuna göre 16.038TL dir. Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz, keşfe karar verilmesini istiyoruz..." şeklinde imzalı beyanda bulunduğu anlaşılmakla; eldeki dava yönünden davacının yasal düzenleme doğrultusunda talebini bedele dönüştürdüğü, tercih hakkını kullandığı tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.

24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Kamulaştırma Kanunu Geçici 6. maddenin tasfiye hükmünde olduğu, el atmanın önlenmesi isteminin 21.10.2008 tarihinde yapıldığı, idare ile malik arasında ihtilafın 21.10.2008 tarihinde dava konusu edildiği, bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

25. Hâl böyle olunca el atmanın önlenmesi davasının bedele dönüştüğü 20.09.2011 tarihi itibariyle değerlendirme yapan direnme kararı yerindedir. Ne var ki davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

B- Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilinin uyulan kısımlara yönelik temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;

26. Temyize konu bozma kararında yer alan ve “…2) a) Bilirkişi kurulunca değerlendirmede esas alınan somut emsalin satışını gösterir satış akit tablosu getirtilmeden,

b) Değerlendirme tarihi itibariyle, dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri getirtilip karşılaştırılmadan,

Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,…” gereğine işaret eden, 2 nolu bozma nedenine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır. Bu durumda bozma kararına uyularak oluşturulan hüküm Özel Dairesince incelenmediğinden, bu hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

I- A bendinde (§16-25) gösterilen gerekçelerle direnme uygun olduğundan, davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy çokluğu ile,

II- B bendinde (§26) gösterilen gerekçelerle, uyulan kısımlar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy birliği ile,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2022 tarihinde kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Davacı 21.10.2008 tarihinde taşınmazına trafo binası yapılması nedeniyle el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talepli dava açtı.

Mahkeme tarafından yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazın 35,64 m2'lik kısmına kamulaştırma işlemi yapılmaksızın idarenin trafo binası yaptırdığı tespit edildi.

Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğünün cevap yazısı ve tapu kayıtları ile dava konusu taşınmaza 1978-1979 yıllarında fiilen el atıldığı, kamulaştırma işlemi yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemenin verdiği kabul kararı Yargıtay Özel Daire tarafından 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Yasasına eklenen geçici 6. madde gereğince tazminat davası açılabileceğinden davacıya talebinin açıklattırılması için bozma yapılmış; mahkeme bu bozmaya uymuş; davacı taraf davasını anılan yasa uyarınca bedele dönüştürmüştür.

18.06.2010 tarihinde 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. madde 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazların hukukî durumunu düzenleyen tasfiye hükmü niteliğindedir. Bu madde metninin başlığı "kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların durumu" başlığını taşımaktadır.

Dava konusu taşınmazımıza 1978-1979 yıllarında fiilen el atıldığı anlaşılmakla bu yasa kapsamında olmaktadır.

Geçici 6. maddede el atılan taşınmaz maliki yada zilyedi ile el atan idare arasındaki uzlaşmanın ne şekilde olacağı düzenlenmiştir. Geçici 6. maddenin ilk hâlinde uzlaşma dava şartı değildir. Ancak bu maddede 11.06.2013 tarihinde yapılan değişiklik ile 11.06.2013 tarihinden sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olmuştur. Eldeki davanın dava tarihine göre uzlaşma şartına tabî değildir, nitekim idarenin cevabi yazıları ile uzlaşma olmadığı anlaşılmaktadır.

Yine geçici 6. madde de uzlaşma olmadığı takdirde 3 ay içinde bedel tespiti davası açılabileceği düzenlenmişse de bu süre hak düşürücü süre değildir.

Geçici 6. maddenin 6. fıkrasında dava açılması hâlinde fiilen el konulan taşınmazın veya üzerinde tesis edilen irtifak hakkının değeri dava tarihine göre aynı maddenin ikinci fıkradaki esaslar çerçevesinde belirleneceği düzenlenmiştir.

Yine geçici 6. maddenin karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanacağı da bu madde kapsamında düzenlenmiştir.

Süre yönünden sınırlandırmanın olmadığını yasadan anlamaktayız, yine eldeki davalara ve kesinleşmeyen davalara da uygulanacağı açıkça düzenlendiğinden davacı tarafından daha önce açılan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davada aynı hukukî ihtilafın dava konusu edilmesi aynı maddi vakıanın ileri sürülmesi nedeniyle dava tarihindeki değerin esas alınacağı açıktır. Bu noktada 16.05.1956 tarihli 1/16 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararına baktığımızda kamulaştırmasız el atma davalarında taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerektiğini görmekteyiz. Yargıtayın yerleşik uygulamaları bu yönde olup; kamulaştırmasız el konulan taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenir, el koyma hukuksal nedenine dayalı açılan bedel davalarında da dava tarihinden itibaren faiz işletilir. Bu faiz yasal faizdir.

Yukarıda açıklandığı üzere mahkeme ile Özel Daire arasındaki ihtilaf taşınmaz bedelinin 21.10.2008 tarihi olan dava tarihi mi yoksa geçici 6. madde düzenlemesi sonucu bedel davasına dönüştürülen 20.09.2011 tarihi mi esas alınarak tespit edilip edilmeyeceği noktasındadır.

Geçici 6. madde tasfiye hükmünde olup, taraflar uzlaşmaya gitmediğinden dava konusu taşınmaza yapılan el atmanın tarih itibariyle bu yasa kapsamında kalıp; el atmanın önlenmesi istemi 21.10.2008 tarihinde dava konusu yapıldığından, idare ile malik arasındaki ihtilafın dava konusu yapıldığı tarihin dava tarihi olması itibariyle, uzlaşma dava şartı olmadığından davanın niteliği gereği 21.10.2008 dava tarihi esas alınarak değer tespiti gerektiğinden direnme kararının bozulması gerektiği yolunda kanaat oluşmuştur.