"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : (Kapatılan) Yargıtay 14. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Kargı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/1395 E. sayılı dava dosyasında terekeye iade, mümkün olmazsa tenkis istemli açılan davanın 03.09.2014 tarihli duruşmasında mahkeme hâkimi ... tarafından taraf teşkili sağlanması bakımından dava dilekçesinde öncelikle terekeye iade talep edilmiş olduğundan muris ...’nın davacı ... davalılar dışındaki diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin veya terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacı vekiline yetki ve bir sonraki celseye kadar süre verilmesi yönünde ilk kez ve kesin olmayan süre verildiğini, 25.11.2014 tarihli duruşmada ise verilen süre içinde taraf teşkili sağlanamadığından bahisle davanın reddedildiğini, temyiz üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 25.06.2018 tarih ve 2017/5086 E., 2018/4810 K. sayılı kararıyla verilen sürenin kesin olduğunun belirtilmediği ve usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle kararın bozulduğunu, mahkeme hâkiminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesinin açık hükmüne ve yerleşmiş içtihatlara rağmen verdiği usulden ret kararı ile yargılamanın gereksiz yere dört yıl uzamasına neden olduğunu, bu sürede müvekkilinin psikolojik olarak yıprandığını, dosyanın takibi için Ankara’ya geliş-gidiş vs. masraflar yapıldığını, müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, yapılacak bilirkişi incelemesi ile zararın ortaya çıkacağını ileri sürerek 20.000TL manevi tazminat ile şimdilik 3.000TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; Kargı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/1395 E. sayılı dava dosyasında terekeye iade talep edildiğinden eldeki davada da davacının tek başına dava açma hakkı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, HMK’nın 46. maddesinde sınırlı olarak sayılan hâkimin hukukî sorumluluğunu gerektirecek nedenlerden hiçbirinin bulunmadığını, hâkimin özel amaç ile hareket etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. İhbar olunan; davanın iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davacının konu ettiği kararın 24.11.2014 tarihinde verildiğini, eldeki davanın ise zamanaşımı süresi geçtikten sonra 22.10.2018 tarihinde açıldığını, davacı tarafa taraf teşkilinin sağlanması için makul sürenin verildiğini, davacı vekilinin 25.11.2014 tarihli celseye katılmayarak mazeret bildirdiğini, mazeret dilekçesinde ara kararın neden yerine getirilemediğine dair açıklama yapılmadığı gibi yeni bir süre de istenmediğini, taleple bağlılık ilkesi gereğince ikinci kez süre verilemediğini, yargılamayı uzatmak ve tarafları zarara uğratmak şeklinde kasıtlı bir davranışının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
7. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 09.04.2019 tarihli ve 2018/7 E., 2019/6 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğunun hukuksal nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin hukuki sorumluluğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunda gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Yargılaması devam eden bir davada hakimin verdiği ara kararlarının yanlış verildiğinin savunulması halinde kanun yolları düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunda belirtilen "kanun hükmüne aykırı hüküm verilmiş olması" kapsamında değildir.
Dava edilen talebin konusu, Hukuk Muhakemeleri Kanununda sınırlı sayıdaki sorumluluk gerektiren hususlardan olmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
8. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
9. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
10. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması” düzenlemesi bulunmaktadır.
11. Somut olayda, HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
12. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 12.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.