Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/596 E. 2022/793 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının tarım BAĞ-KUR sigortalısı sayıldığı sürelerin tespiti ve özellikle ürün bedelinden kesilen primin Kurum’a intikal etmemesinin sigortalılık tesciline etkisine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tarım BAĞ-KUR sigortalısı sayıldığı tarih aralığının tespiti için Kurum’dan bilgi istenmesi, talep edilen dönemde ürün teslimi veya prim kesintisi olup olmadığının araştırılması ve ürün bedelinden kesilen primin Kurum’a intikal etmemesinin sigortalılık tesciline engel teşkil edeceği gözetilerek eksik incelemeyle verilen direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2001 yılından itibaren tarım faaliyeti ve süt üreticiliği yaptığını, geçmiş yıllara dayanan tarım faaliyetlerinden dolayı Nestle Gıda Sanayi A.Ş'ye ait 31.01.2001 tarihli müstahsil makbuzunu da ekleyerek davalı Kurumdan kesintinin Bağ-Kur hesabına aktarılarak geçmişe dönük hizmet verilmesini talep ettiğini ancak tevkifat faturası karşılığı olmadığından ve kesintinin tespit edilemediğinden bahisle talebinin reddedildiğini, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi kararlarında kesintilerin Kurum hesabına aktarılmamasında sigortalının kusurunun olmadığı dolayısıyla kesinti yapılmış olması hâlinde Kurum hesabına yatırılmamış olsa dahi bu döneme ilişkin hizmetin verilmesi gerektiğinin belirtildiğini ileri sürerek 31.01.2001 tarihli müstahsil makbuzu ile müvekkilinden kesilen 2.808,840TL Bağ-Kur prim kesintisinden dolayı hizmet verilmesi gerektiğinin tespitini talep etmiş, 05.10.2016 tarihli beyan dilekçesinde taleplerinin ilk kesinti tarihi olan 31.01.2001 tarihini takip eden ay başı 01.02.2001 tarihinden 19.03.2012 tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti olduğunu belirtmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... (Kurum/SGK) vekili cevap dilekçesinde; Kurum Genelgesine göre sattıkları ürün bedellerinden 01.04.1994 tarihinden itibaren prim tevkifatı yapılan çiftçilerin tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri eklemek suretiyle Kuruma yazılı başvuruda bulunmaları hâlinde tevkifat tutarlarının Kurum hesabına intikal etmesi şartıyla sigortalılığının başlatıldığını, Kuruma böyle bir tevkifat intikal etmediği için yapılacak bir işlem olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 02.03.2017 tarihli ve 2015/189 E., 2017/68 K. sayılı kararı ile; davacının 1994 yılından 2004 yılına kadar hayvancılık ve süt üretimi işi yaptığı, bu durumun tanık beyanları ve kolluk araştırma tutanağı ile doğrulandığı, davacının sunduğu 31.01.2001 tarihli müstahsil makbuzu ile ilk Bağ-Kur prim kesintisinin yapıldığı, başkaca müstahsil makbuzunun bulunmadığı, ziraat odası kaydının 12.04.2001 tarihinde başladığı, davacının bulunduğu köyde bu işi yapan aynı isimli başka bir şahsın bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının 01.02.2001-31.12.2004 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı:

7. Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 11.04.2018 tarihli ve 2017/1029 E., 2018/617 K. sayılı kararı ile; davacının dava dışı Nestle Türkiye Gıda San. A.Ş'ye süt satışından dolayı 31.01.2001 tarihli Bağ-Kur prim tevkifatı yapıldığını gösterir makbuz suretini ibraz etmesine rağmen NestleTürkiye A.Ş’ye yazılan müzekkereye cevaben "şirket arşivinde herhangi bir belge bulunmadığı, 10 yıllık yasal defter ve belge tutulması zorunluluğunun tamamlanmış olduğundan imha edildiğine dair" yazı ile tevkifatın Kuruma aktarılmış olmaması karşısında her ne kadar tanık dinlenilmişse de ilgili belgelere dayalı ispat zorunluluğu bulunduğu ve geçmişe yönelik hizmet tespiti davası açmanın kanunî düzenlemeler çerçevesinde mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Bozma Kararı:

9. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarihli ve 2018/3122 E., 2019/2644 K. sayılı kararı ile; “...E)Temyiz:

Davacı vekili: -Davacının tarım ürünü teslim ettiğini ve bunlardan Bağ-Kur kesintisi yapıldığının da dosyaya ibraz edilen makbuzlar ile de sabit olduğunu,

-Kesintinin kurum hesabına yatmamış olmasından dolayı davacıya kusur izafe edilemeyeceğini

-Yargıtay İçtihatları da kesinti yapılmış olması halinde kurum hesabına yatmamış dahi olsa bu döneme ilişkin hizmet verilmesi gerektiği şeklinde olduğunu

-Davacının 01/02/2001-18/03/2012 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi için temyiz yoluna başvurduklarını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:

Dava, davacının tarım bağkur sigortalısı olduğunun tespiti istemine yöneliktir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla Bölge Adliye Mahkemesince karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 19.03.2012 tarihli başvurusuna istinaden 01/06/1994 tarihinden 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının başlatıldığı, 01.06.1994 tarihi itibariyle prim borcu olduğundan durdurulduğu, 01.05.2008 tarihi itibariyle yeniden başlatıldığı ve Nestle Türkiye Gıda San.A.Ş'ye süt satışından dolayı 31.01.2001 tarihli bağkur prim tevkifatı yapıldığına ilişkin müstahsil makbuzunun mevcut olduğu, 12.04.2001 tarihinden itibaren de ziraat oda kaydının mevcut olduğu anlaşılmaktadır.

Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.

İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.

Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıl dışında süreklilik arzettiği hallerde de tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.

1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesi ve 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın geçici 17. maddesinde; "Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır." Anılan Tebliğ 14.01.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Öte yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa'nın uygulanmasına ilişkin 26/03/1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.'nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup, kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.

Somut olayda ; davacının 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığı 19/03/2012 tarihli başvurusuna istinaden 01/06/1994 tarihinde başlatılmasına rağmen 1479 sayılı Yasanın Ek 19. ( 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.) maddesi gereğince beş yılı aşkın prim borcu olması nedeniyle durdurulmuş olup kurumun davacıyı hangi tarihe kadar sigortalı kabul ettiği anlaşılamamakta olup, davacının da 2001 yılından sonra prim kesintisi bulunup bulunmadığının da araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

Yapılacak iş; Kurum'a ihtilaf konusu hakkında davacının hangi dönemlerde sigortalı kabul edildiğini sormak, 2001 yılına ait uyuşmazlık olup olmadığını belirlemek, uyuşmazlık bulunması halinde yapılan tevkifatın kuruma intikal etmemesinin tescile engel olmayacağını da göz önünde bulundurmak, devamla davacının 2001 yılından 2011 yılına kadar sigortalılık talebi de olduğu dikkate alınarak 2001 yılından sonra ürün teslimi veya prim kesintisi bulunup bulunmadığını araştırarak bunlara ilişkin belgeleri getirtmek, bu tarihten sonra prim kesintisi veya ürün teslimi bulunmaması halinde davacının 31.01.2001 tarihli bağkur prim tevkifatı yapıldığına ilişkin makbuzu takip eden aybaşından 31.12.2001 tarihine kadar tarım bağkur sigortalısı olduğunu kabul etmek, bulunması halinde ise yukarıda anlatılan ilkeler ışığında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu süreleri tespit etmekten ibarettir.

O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile tevkifatın kuruma intikal etmemesi gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 26.06.2019 tarihli ve 2019/786 E., 2019/925 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacının 15.05.1994 tarihli kesintisine dayalı olarak 01.06.1994 tarihi itibariyle başlatılan ve 5510 sayılı Kanun’un geçici 19. maddesi uyarınca durdurulan sigortalılık süresini ilişkin prim ödeme olanağının 20.03.2012 tarihli ve 5.412.802 sayılı yazıyla bildirildiği ve 01.05.2008-07.08.2014 tarihleri arası dönemde 6 yıl 3 ay 7 gün çekişmesiz sigortalılığının bulunduğunun sabit olduğu, 2001 yılına ilişkin prim kesintisi dışında çözümü gereken uyuşmazlık dile getirilmediğinden taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek istem dışı dönemler yönünden araştırma ve inceleme yapılmasına gerek duyulmadığı, teslim edilen ürün bedellerinden özel kuruluş tarafından yapılan ve Kuruma intikal etmeyen kesintiye dayalı sigortalılık tescili ve geçmişe yönelik Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi tespiti olanağının bulunup bulunmadığı konularında yerleşik Yargıtay içtihatlarından ayrılan ve içtihat değişikliğine yol açacak olan uygulamanın Hukuk Genel Kurulu tarafından karara bağlanması gerektiği de belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edildiği sürelerin sabit olup olmadığı ve Kurumdan sorulmasının gerekip gerekmediği ile davacı adına tevkifat yoluyla kesilen Bağ-Kur priminin Kurum hesabına intikal etmediği takdirde sigortalılık tescili ve geçmişe yönelik Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi tespiti olanağının bulunup bulunmadığı ve davacının 2001-2011 (01.02.2001-19.03.2012) yılları arasında ürün teslimi veya prim kesintisi bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak 31.01.2001 tarihli prim tevkifatı dışında ürün teslimi veya prim kesintisi bulunmadığı takdirde 01.02.2001 tarihinden 31.12.2001 tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

15. Davanın yasal dayanağını oluşturan ve 17.10.1983 kabul tarihli olup 20.10.1983 tarihli ve 18197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu (2926 sayılı Kanun)'un 2. maddesinin ilk hâlinde kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların bu kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 15.04.1987 tarihli ve 3350 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile eklenen fıkra ile de uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkeklerin istekleri hâlinde kapsama alınacağı hükme bağlanmıştır.

16. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun sözü edilen 2. maddesi 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile değişikliğe uğramış olup madde;

"Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.

Yukarıdaki fıkra hükmüne göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

İlk tescil tarihinde ellisekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

17. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: "Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar..." şeklinde tanımlanmıştır.

18. Bu itibarla 2926 sayılı Kanun'un 2. ve 3. maddeleri kapsamında kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan kanunda öngörülen belli bir yaşı dolduran kadın ve erkekler dışındakiler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde olup sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz (2926 sayılı Kanun m.5).

19. Sigortalı sayılanlar 2926 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanun'a göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca re'sen yapılacak ve Kanun'un 5. maddesi hükmü gereğince tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.

20. Diğer yandan 2926 sayılı Kanun'un 10. maddesinde kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği (Pankobirlik), Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı belirtilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu anlaşılmaktadır.

21. Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulaması ile de Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kanıtlanması yönünde ziraî kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2010 tarihli ve 2010/10–359 E., 368 K.; 08.02.2017 tarihli ve 2016/10-1906 E., 2017/215 K. ile 15.02.2017 tarihli ve 2015/10-1283 E., 2017/242 K. sayılı kararları).

22. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki, 2926 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu hâlde 2. madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Kuruma ödenmesi durumunda kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Kurumun prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re'sen kayıt ve tescil etmemesi kanunun kendisine yüklediği re'sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.

23. Nitekim 2926 sayılı Kanun'a tabi sigortalıların ödeyecekleri primlerin ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilmesine ilişkin olmak üzere 01.04.1994 tarihinde uygulanmaya başlanılan 03.04.1993 tarihli ve 93/4384 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve eki 13.05.1993 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. 08.01.1994 tarihli ve 94/5173 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile de tevkifat oranı %1'e indirilmiştir. 2926 sayılı Kanun ve kararnameler kapsamında konuyu değerlendiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalan Kanunu 4 Seri Nolu Uygulama Tebliği (Tebliğ) düzenlenerek 26.03.1994 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 01.04.1994 tarihinden itibaren tarım sigortalılarının prim borçlarının teslim ettiği ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili ile yersiz olarak alınan tutarların ilgililere geri verilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Tebliğin (B) bendinde tevkifat yapacak olanlar, (C) bendinde çiftçi primlerinin ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsiline ilişkin usul ve esaslar, (E) bendinde tevkifat tutarlarının Kurum hesaplarına yatırılması ve tevkifat bildirimlerinin verilmesi, (G) bendinde 2926 sayılı Kanun kapsamına girmeyenlerin durumu, (H) bendinde 2926 sayılı Kanun kapsamına giren ve prim borcu bulunmayan veya prim borcu taksitlendirilen çiftçilerin durumu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Tebliğin (D) bendinde ise çiftçilerden ürün alımı sırasında tevkifat yapmak zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu satın alma işlemleri nedeniyle mevzuat gereği düzenlemek zorunda oldukları belgelerin uygun bir yerine (gerek kendilerinde kalacak, gerek çiftçiye verecekleri örneklerde) çiftçinin ad ve soyadını, adresini, yaptıkları tevkifat tutarını, Bağ-Kur numarasını, bu numara yoksa veya bilinmiyorsa ayrıca çiftçinin baba adını, doğum tarihi ve yerini kaydetmek zorunda oldukları; çiftçilerin de Bağ-Kur primlerinin sattıkları ürün bedellerinden tevkif suretiyle ödendiğini ispatlayabilmelerinin kendilerine verilen belgeleri muhafaza etmelerine bağlı olduğu belirtilmiştir. Çiftçilerin sattıkları ürün bedellerinden prim borçlarına mahsuben yapılan tevkifatların, tevkifatın Kurum hesaplarına intikal etmesi koşuluyla tevkifatın gerçekleştiği tarih itibariyle cari ve geçmiş dönem prim borçları ile iadenin talep edileceği dönemin sonuna kadar tahakkuk ettirilecek prim borçlarına mahsup edileceği, Kurum hesaplarına intikal etmeyen tevkifatların mahsup işlemine esas alınmayacağı ise Tebliğin (F) bendinde düzenlenmiştir.

24. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu 4 Seri Nolu Uygulama Tebliğinin "Prim Tevkifatı Nedeniyle Tescil ve Sigortalılığın Başlangıcı" kenar başlıklı (I) bendinde ise, "2926 sayılı Kanun'un 2 inci maddesine göre sigortalı sayıldıkları halde, Kanunun 7 nci maddesinde öngörülen üç aylık süre içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayan sigortalıların tescil işlemleri, Kanunun 9 uncu maddesine göre Kurumca re'sen yapılmakta ve sigortalıların hak ve yükümlülükleri de kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlamaktadır.

Ancak Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği halde, Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle yazılı talepte bulunmaları halinde, söz konusu talepleri tescil için irade beyanı olarak değerlendirilecek ve tevkifat tutarının Kurum hesaplarına, bildirimin ise Kurum kayıtlarına intikal etmesi koşuluyla, sigortalılıkları tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle başlatılacaktır.

Sigortalının bu yönde bir talebinin olmaması halinde, sigortalılık Kurumca re'sen tescil işleminin yapıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır." yönünde düzenleme bulunmakta iken bu bent 21.03.2002 tarihli ve 24702 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4 seri nolu Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmış ise de daha sonra 22.05.2007 tarihli ve 26529 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7 seri nolu Tebliğ ile yeniden düzenlenerek tekrar yürürlüğe konulmuştur.

25. Somut olayda davacının 19.03.2012 tarihli başvurusu ile tarımsal faaliyetine dayalı sigortalılık talebi üzerine 01.06.1994 tarihi itibariyle sigortalılığının başlatıldığı ve beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu olması nedeniyle aynı tarih itibariyle sigortalılığının durdurulduğu, 17.11.2014 tarihli tarım sigortalı bilgileri cetvelinde de görüldüğü üzere sigortalılığının 01.05.2008 tarihinde yeniden başlatılarak 07.08.2014 tarihi itibari ile sonlandırıldığı, davacının 04.12.2014 tarihinde Kuruma başvurarak 20.05.1996 tarihli tevkifat kesintisine istinaden, davacı vekilinin ise 30.01.2015 tarihli dilekçe ile 31.01.2001 tarihinde Nestle Süt firmasına süt tesliminden dolayı hizmet verilmesini talep ettiği, 12.06.2015 tarihli cevabi yazı ile Kurum tarafından tevkifat faturası karşılığı olmadığından işlem yapılamadığının bildirilmesi üzerine 31.01.2001 tarihli müstahsil makbuzu kesintisinden dolayı tarım Bağ-Kur sigortalılığı tespiti talepli eldeki davanın açıldığı, davacı vekilinin yargılama aşamasında 05.10.2016 tarihli dilekçe ile taleplerinin 31.01.2001 tarihini takip eden ay başı olan 01.02.2001 tarihinden Kuruma kayıt ve tescil tarihi olan 19.03.2012 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti olduğunu belirttiği anlaşılmıştır.

26. Dava açıldıktan sonra davalı Kurumca 20.05.1996 tarihli tevkifat kesintisine göre davacının sigortalılık süreleri yeniden düzenlenerek 03.11.2015 tarihli tarım sigortalı bilgileri cetvelinde 01.06.1994 tarihnde başlatılan sigortalılığının 31.12.1996 tarihi itibari ile sonlandırıldığı daha sonra 19.03.2012 tarihli başvurusu kapsamında yeniden başlatılarak 07.08.2014 tarihinde çıkışının yapıldığı tespit edilmiştir.

27. Dava tarihinden önce düzenlenen 17.11.2014 tarihli tarım sigortalı bilgileri cetveli ile dava tarihinden sonra 03.11.2015 tarihinde düzenlenen sigortalılık cetvelinde Kurum tarafından kabul edilen sigortalılık sürelerinin farklı olduğu görülmüş ve bu durum Kurumdan sorularak açıklığa kavuşturulmamıştır. Davacı vekilinin talebinin de 01.02.2001-19.03.2012 tarihleri arasında müvekkilinin tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ilişkin olduğu gözetildiğinde anılan dönemlere yönelik ürün teslimi veya prim kesintisi olup olmadığı yönünde araştırma yapılması ve teslim edilen ürün bedellerinden özel kuruluş tarafından yapılan ve Kuruma intikal etmeyen kesintiye dayalı sigortalılık tescili ve geçmişe yönelik tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi tespiti olanağı da bulunmadığı dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken davacının 01.05.2008-07.08.2014 tarihleri arası dönemde de 6 yıl 3 ay 7 gün çekişmesiz sigortalılığının bulunduğu ve 2001 yılına ilişkin prim kesintisi dışında çözümü gereken uyuşmazlık bulunmadığı belirtilerek verilen direnme kararı doğru bulunmamıştır.

28. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı Kurumdan davacının hangi tarihler arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu, hangi tarihler arasındaki süreyi ihya edebileceği sorulmalı, davacının talep ettiği ihtilaf konusu dönem içerisinde Kurum tarafından kabul edilmeyen tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi olup olmadığı tespit edilmeli, davacının talebinin 01.02.2001-19.03.2012 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına ilişkin olduğu gözetilerek anılan dönemler yönünden davacının ürün teslimi veya prim kesintisi olup olmadığı yönünde araştırma yapılmalı ürün tesliminin özel kuruluşlara veya gerçek kişilere yapılması hâlinde bu tevkifatın Kurum hesabına intikal etmesinin zorunlu olması gerektiği dikkate alınarak direnme kararında olduğu gibi tevkifat yoluyla davacı adına kesilen primin Kurum hesabına intikal etmediği durumlarda Tarım Bağ-Kur sigortalısı olamayacağı gözetilmek suretiyle yapılan araştırma ve inceleme neticesinde karar verilmelidir.

29. Hâl böyle olunca, direnme kararı yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi gereği dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 31.05.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.