"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “yargılamanın yenilenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 7. Aile Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 31.07.2015 tarihli yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesinde; tarafların boşanmasına ilişkin kararın 13.03.2015 tarihinde kesinleştiğini, davalının evlilik birliği resmen devam ederken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, eşlerin 05.08.2012 tarihinden itibaren bir araya gelmedikleri hâlde davalının 20.07.2013 tarihinde Osmaniye Devlet Hastanesi’nde kürtaj yaptırdığını, dolayısıyla henüz boşanma kararı dahi verilmemişken davalının eşini aldattığını ileri sürerek tarafların boşanmasına ilişkin Bursa 7. Aile Mahkemesinin 19.09.2013 tarihli ve 2017/270 E., 2013/706 K. sayılı karar hakkında yargılamanın iadesi ile tarafların boşanmalarına, davalı yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların kaldırılmasına, müvekkili yararına 20.000TL maddi ve 20.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 02.12.2015 tarihli yargılamanın yenilenmesi talebine karşı sunduğu beyan dilekçesinde; mahkemenin davalı yararına hükmettiği tazminat ve nafakaların boşanmaya sebebiyet veren kusurlu davranışlara göre belirlendiği, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesinde yer almayan bir iddianın bu aşamada ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle talebin reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Bursa 7. Aile Mahkemesinin 12.01.2016 tarihli ve 2015/813 E., 2016/24 K. sayılı kararı ile; tarafların boşanma davasına ilişkin yapılan yargılama değerlendirildiğinde, boşanma kararının temyiz edilmeyerek 16.12.2013 tarihinde, nafaka ve tazminatların ise karar düzeltme talebinin reddiyle 09.02.2015 tarihinde kesinleştiği, davacının süresi içerisinde ileri sürdüğü yargılamanın iadesi nedeninin yasada sayılan nedenlerden olduğu, Osmaniye Devlet Hastanesinin 05.10.2015 tarihli yazısından, davalının 20.07.2013 tarihinde vajinal kanama nedeniyle doğum servisine yatışının yapıldığı ve yapılan tetkikler sonucunda gebeliğin kürtaj yoluyla sonlandırıldığı, 21.07.2013 tarihinde taburcu edildiği, hâl böyle olunca davalının boşanma davası devam ettiği sırada başka biri ile birlikte olduğu ve bu kişiden hamile kaldığı ancak daha sonra kürtaj yoluyla gebeliğine son verildiğinin anlaşıldığı, böylece evliliğin bu hâle gelmesine erkeğin kadını evden atması ve yüksek sesle konuşması karşısında kadının da birlik görevlerini ihmal ederek ve ayrı kalınan dönemde de olsa başka birisi ile ilişkiye girerek sadakat yükümlülüğünün ihlâl ettiği, hâl böyle olunca kadının eşine göre ağır kusurlu olduğu ve ağır kusurlu eş yararına nafaka ve tazminatlara hükmedilemeyeceği gerekçesiyle 16.09.2013 tarihli ve 2012/270 E., 2013/706 K. sayılı karar ile kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların kaldırılmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 08.11.2017 tarihli ve 2016/7175 E., 2017/12424 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı sunmuş olduğu dava dilekçesiyle; 16.09.2013 tarihli ve 2012/270 E., 2013/706 K. sayılı karar ile tarafların boşanmalarına, davalı kadın lehine aylık 250,00 TL yoksulluk nafakası ile 10.000TL manevi ve 5.000TL maddi tazminata hükmedildiğini, kararın temyiz aşamasından sonra 13.03.2015 tarihinde kesinleştiğini ancak daha sonraki süreçte davacı erkeğin harici duyumlar alması üzerine, evlilik birliği resmen devam ederken ve taraflar henüz boşanmamış iken davalı kadının ağır bir kusur işleyerek davanın esasını bozacak nitelikte ağır kusurlu ve hatalı eylemde bulunduğunu, tarafların, 05.08.2012 tarihinden itibaren ayrı yaşadıkları ve davacı erkek ile bir araya gelmedikleri halde davalı kadının 20.07.2013 tarihinde Osmaniye Devlet Hastanesinde kürtaj yaptırdığını, boşanma davasının davacı erkek tarafından 09.08.2012 tarihinde açıldığını, davalı kadının tahkikat devam ederken ve boşanma kararı dahi verilmemişken evlilik birliğinin gereklerinden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak davacı erkeği aldattığını ve dolayısıyla davalı kadının ağır kusurlu olduğunu, nafaka ve tazminata hak kazanmaması gerektiğini, sundukları evrakların yargılama sürecinde ele geçirilemediğini, davalı kadının boşanma davası devam ederken başka birisiyle birlikte yaşadığı, ondan hamile kaldığı ve kürtaj yaptığının ispatlandığını, davalı kadının bu durumu mahkemeden gizlediğini, mahkemece ilgili hastaneden kayıtların istenmesi durumunda davalı kadının kusurlu olduğunun anlaşılacağını, dolayısıyla tarafların boşanmalarına karar verilerek davalı kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların açıklanan nedenlerle davalı kadının ağır kusurundan dolayı iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkemece verilen karar hakkında yeni deliller ışığında yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 Sayılı HMK'nın 374 ve devamı maddelerinde yargılamanın yenilenmesi sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir istisnai ve olağanüstü bir yoldur. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde yargılamanın yenilenmesine dair yasal mevzuat bir arada değerlendirildiğinde yargılamanın yenilenmesi şartları oluşmamış olup davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuş ve bozmayı gerektirmiştir,…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bursa 7. Aile Mahkemesinin 08.03.2019 tarihli ve 2019/72 E., 2019/182 K. sayılı kararı ile önceki karar gerekçesi yanında; daha önce verilen kararın kesinleştiği, süresinde yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğu ve yargılamanın iadesi nedeni olarak ileri sürülen hususun yasada sayılan nedenlerden olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; sadakat yükümlülüğünün evlilik birliğinin sürüyor olması nedeniyle eşlerin boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesine kadar devam ettiği gözetildiğinde, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edemediği bir delili kararın verilmesinden sonra elde etmesi hâlinde bu delilin; yargılamanın iadesi nedeni olarak ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; Mahkemece verilen ilk kararda davalı yararına hükmedilen maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verildiği hâlde, Özel Daire bozma kararı sonrasında direnmeye ilişkin kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sadece “direnilmesine” şeklinde hüküm kurulması karşısında, direnme adı altında verilen kararın usul ve yasa hükümlerine uygun olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Bilindiği üzere, Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
14. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
15. Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
16. Nitekim Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1991 tarihli ve 1991/323 E., 1991/391 K.; 10.09.1991 tarihli ve 1991/281 E., 1991/415 K.; 25.09.1991 tarihli ve 1991/355 E., 1991/440 K.; 05.12.2007 tarihli ve 2007/981 E. 2007/936 K.; 23.01.2008 tarihli ve 2008/29 E., 2008/4 K.; 05.10.2011 tarihli ve 2011/607 E., 2011/604 K. sayılı kararları).
17. Somut olaya gelince; Mahkemece verilen ilk kararda “Mahkememizin 2012/270 Esas ve 2013/706 Karar nolu boşanma ilamının hüküm kısmının 2. paragrafı ile davalı kadın için verilen aylık 250,00 TL yoksulluk nafakası ile aynı ilamın hüküm kısmının 3. paragrafı ile davalı kadın lehine verilen 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaldırılmasına” karar verilmiş, Özel Daire bozma kararı sonrasında usule uygun karar oluşturulmamış, direnmeye ilişkin kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04/12/2018 tarihli, 2018/1563-14006 E.K sayılı ilamı ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı önceki kararımızın maddi manevi tazminat ve nafaka davaları yönünden yargılama yenilenmesi yönündeki şartlar oluştuğu anlaşıldığından önceki kararımızda direnilmesine” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve gerekçeli karar kurulmamıştır.
18. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
19. O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz usule uygun karar oluşturulmasıdır.
20. Hâl böyle olunca direnme kararının usulden bozulması gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.