"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Balıkesir 1. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 08.12.2004 tarihinden iş sözleşmesinin feshedildiği 31.01.2011 tarihine kadar çalıştığını, sendikaya üye olduktan sonra rızası alınmaksızın yevmiyesinin 27,44TL’den 25,42TL’ye düşürüldüğünü, ücretlerinin eksik ödendiğini ileri sürerek 2.000TL alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.07.2013 havale tarihli dilekçesi ile taleplerini 1.200TL ücret farkı, 500TL kıdem tazminatı farkı ve 300TL ihbar tazminatı farkı olarak açıklamıştır.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 17.11.2011 tarihli ibranamede davacının müvekkilinden hiçbir alacağının kalmadığını beyan ettiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Balıkesir 1. İş Mahkemesinin 29.12.2015 tarihli ve 2012/260 E., 2015/807 K. sayılı kararı ile; somut olayda, davacının sendikaya üye olduktan sonra ikramiye ve bir kısım sosyal haklara kavuştuğu, bu durumda toplu iş sözleşmesi ile davacı işçi lehine düzenleme yapıldığının açık olduğu, önceki yevmiyesi ile sendikaya üye olduktan sonraki yevmiyesi arasındaki fark nedeniyle eksik hesaplanan alacakların davacıya ödenmesi gerektiği, emsal dosyalarda bu yönde verilen kararların Yargıtay tarafından onandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Balıkesir 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.06.2019 tarihli ve 2016/5278 E., 2019/14407 K. sayılı kararı ile; “…Taraflar arasında davacının fark tazminat ve ücret alacağı olup olmadığı hususunda uyuşmazlık vardır.
Mahkemece, davacının sendikaya üye olmadan önceki günlük yevmiyesinin 29,20 TL. iken, sendikaya üye olduktan sonra 27,44 TL.ye indirildiği ve buna göre fark tazminat ve ücret alacağı olduğu kabul edilmiştir.
Dosyada mevcut 22/12/2004 tarihli iş sözleşmesinin 8. maddesinde "İşçi sendikaya üye olduğu tarihten itibaren işyerinde mer'i Toplu İş Sözleşmeleri ile öngörülen şartlar ve esaslar dahilinde diğer işçilere tanınan hak ve menfaatlerden istifade edecektir." şeklinde hüküm bulunmakta olup bu hüküm karşısında davacının fark ücret alacağı talebi yerinde değildir. Mahkemece, talebin yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Balıkesir 1. İş Mahkemesinin 22.08.2019 tarihli ve 2019/299 E., 2019/323 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, toplu iş sözleşmesinden faydalanmaya başlayan davacı işçinin çıplak ücretinin, daha sonra yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi hükümleri ile düşürülüp düşürülemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre davacı işçinin fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; Mahkemece hüküm altına alınan toplam alacak miktarının 2.073,95TL olduğu ve iş sözleşmesinin sona erdiği dikkate alındığında, davalı vekilinin temyiz isteminin direnme karar tarihi olan 22.08.2019 tarihi itibariyle 3.200TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buna göre temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
13. 01.10.2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte kanun koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
14. Bu bağlamda HMK’nın geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin 2. fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
15. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
16. Bilindiği üzere 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırı bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınır da altı milyar TL olarak değiştirilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
17. Somut olayda, direnme kararının kararın verildiği 22.08.2019 tarihinde bu miktar 3.200TL’dir.
18. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla dava hangi tarihte açılmış olursa olsun temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
19. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, mahkemenin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı vekili dava dilekçesinde 2000TL olarak talep ettiği alacaklarını 343,92TL fark kıdem tazminatı, 500,03TL ihbar tazminatı farkı ve 1.981,33TL ücret farkı olarak ıslah etmiş; 29.12.2015 tarihli duruşmada ise ücret farkı alacağı için yaptığı ıslah talebinden feragat ettiğini, ücret farkı olarak 1.200TL’ye hükmedilmesini talep etmiştir.
21. Mahkemece 373,92TL kıdem tazminatı, 500,03TL ihbar tazminatı ve 1.200TL ücret alacağı hüküm altına alınarak fazlaya dair talebin reddine dair verilen karar Özel Daire tarafından fark ücret alacağı talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine direnme kararı verilmiştir.
22. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan toplam 2.073,95TL alacağın açık biçimde direnme kararının verildiği 22.08.2019 tarihinde geçerli olan 3.200TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğu anlaşılmaktadır.
23. Hâl böyle olunca davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.