"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Yozgat Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’nde eğitim görürken 2013-2014 ve 2014-2015 yılları arası eğitim döneminde Yozgat Devlet Hastanesi ile Yozgat Kadın Doğum Hastanesi’nde ... (Bakanlık) bünyesinde staj yapıp çalışmasına karşın, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25. maddesi gereği bu süre için ödenmesi gereken staj ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yargı yolu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre ile taraf sıfatı bakımından davanın reddi gerektiğini, ayrıca alacak miktarı kesin ve belirlenebilir olduğundan kısmi dava açılamayacağını, bu bakımdan davacının hukukî yararının da bulunmadığını, esas yönden ise davacının beceri eğitimi aldığını, ücret talebinin yerinde olmadığını, sözleşme ilişkisi gereği bir ücret ödemesi yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı:
6. Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.01.2016 tarihli ve 2016/7 E., 2016/54 K. sayılı kararı ile; dava konusu alacağın davalı Bakanlığın görevi kapsamında yaptığı işleme ilişkin olduğu, dolayısıyla idare mahkemelerinin görev ve yetki alanında kaldığı gerekçesiyle yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Birinci Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.10.2016 tarihli ve 2016/9863 E., 2016/10224 K. sayılı kararı ile; davacının 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25. maddesine dayalı olarak özel hukuk hükümleri çerçevesinde hizmet karşılığı ve kanunda belirtilen esaslara göre hesaplanacak staj ücretini talep ettiği, bu durumda uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğundan işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesinin kanuna uygun düşmediği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 21.11.2017 tarihli ve 2017/5 E., 2017/210 K. sayılı kararı ile; davacının Yozgat Devlet Hastanesi'nde beceri eğitimi yaptığı dönemde ücret almadığı, taleple bağlılık ilkesi gereği ıslah ettiği miktar dikkate alınarak davanın kabulü ile 100TL alacağın dava tarihinden, bakiye 4.115,44TL alacağın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire İkinci Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.02.2019 tarihli ve 2018/3113 E., 2019/463 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, staj eğitimi nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin 05/01/2016 gün, 2016/7 esas, 2016/54 karar sayılı ilk kararı, Dairemizin 19/10/2016 gün, 2016/9863 esas, 2016/10224 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında 10/04/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı tarafından dava değeri arttırılmıştır.
Mahkemece, dava ve ıslah dilekçeleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olup 1086 sayılı HUMK'un 83 ve devamı maddelerinde, 6100 sayılı HMK'nın 176 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Her iki Kanunda da ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiği öngörülmüş, 04/02/1948 tarih ve 1944/10-1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmiştir. Şu durumda eldeki davada; bozma kararından sonra yapılan ıslah ile arttırılan istemin kabulü yasal düzenlemeye ve İçtihadı Birleştirme kararına aykırıdır. Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesiyle bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin oy çokluğu ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.06.2019 tarihli ve 2019/107 E., 2019/442 K. sayılı kararı ile; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararında "bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 1948 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine" dair verilen kararda usulü müktesep hakları ihlâl etmeyen ıslahtan bahsedildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 177. maddesinin 1. fıkrasında ıslahın yalnız tahkikatın sona ermesine kadar mümkün olacağının belirtildiği, direnme kararına konu uyuşmazlıkta ise mahkemece tahkikat aşamasına geçilmeden dosya üzerinden yargı yolu nedeniyle usulden red kararı verildiği, mahkemece yanlış verilen kararın davacının ıslah hakkını ortadan kaldırmayacağı ve adil savunma hakkını ihlâl etmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece ön inceleme aşamasında dosya üzerinden verilen yargı yolu bakımından görevsizlik kararının Özel Dairece bozulması sonrasında bozmaya uyularak yapılan yargılamada davacı tarafından yapılan ıslaha değer verilerek hüküm kurulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 83 ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; 83. maddede davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 84. maddede, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği hüküm altına alınmış; benzer hükümlere 6100 sayılı HMK’nın 176 ve 177/1. maddelerinde de yer verilmiştir.
16. Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.
17. Eş söyleyişle, ıslah, iyi niyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur.
18. Bu konuda HUMK zamanında verilmiş olan 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 E., 1948/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında (İBK) yukarıda bahsi geçen hükümler benimsenmiş; ayrıca ıslahın tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı kabul edilmiştir. Sözü edilen kararda taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınmasının davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olacağı, bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılmasının, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlâl edebileceği gibi davanın tamamen ıslah edildiği hâllerde işin sonuçlandırılmasını güçleştireceği vurgulanmıştır.
19. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 177/1. maddesinin tahkikat sonuçlanıncaya kadar ıslah yapılabileceğini öngördüğü, bu sebeple Yargıtayın bozma kararı sonrasında tahkikat safhasına dönüleceğinden bozmadan sonra ıslah yapılabileceği, HMK’nın 177. maddesinin yanlış yorumlandığı, 1948 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının HMK karşısında güncelliğini kaybettiği, bozma kararı sonrasında ıslah yapılıp yapılamayacağına dair Yargıtay daireleri arasında görüş aykırılığı bulunduğu ileri sürülerek 1948 tarihli içtihadın birleştirilmesi kararının değiştirilmesi talep edilmiş ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararında 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 E., 1948/3 K. sayılı içtihadı birleştirme kararındaki benzer gerekçelerle “bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
20. Aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 19.10.2021 tarihli ve 2017/3-2281 E., 2021/1257 K., 20.04.2021 tarihli ve 2017/3(13)-572 E., 2021/518 K. sayılı kararlarında da yer verilmiştir.
21. 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğine ilişkin hüküm getirilmiş ise de, bu Kanun’un “geriye yürümeme ilkesi” ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usulî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada ıslah tarihi itibariyle bu yeni hükmün uygulanamayacağı açıktır.
22. O hâlde bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece Özel Dairenin 19.10.2016 tarihli ve 2016/9863 E., 2016/10224 K. sayılı bozma kararına uyulduğu belirtilerek ve bozmadan sonra ibraz edilen davacı vekilinin 10.04.2017 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 E., 1948/3 sayılı K. ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararları dikkate alındığında bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün olmadığından mahkemenin direnme gerekçesi hatalıdır.
23. Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aynı Kanun’un 440. maddesinin III/1. bendine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.