"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Çerkezköy İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... tarafından müvekkili şirket aleyhine iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle Çerkezköy İş Mahkemesinin 2012/80 E. sırasına kayden açılan davadaki yargılama sırasında müvekkiline meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti için dava açmak üzere iki haftalık kesin süre verildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Malûliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 30.04.2010 tarihli ve 11467 sayılı kararı ile davalı ...’nın iş kazası nedeniyle oluşan meslekte kazanma gücü kaybı oranının %6,2 olarak belirlendiğini, bu kararı kabul etmediklerini ayrıca Çerkezköy İş Mahkemesinin 2012/80 E. sayılı dosyasında bulunan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda sigortalının maluliyetine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 5 aya kadar uzayabileceğinden bu süre zarfında %100 malul sayılması gerektiğinin bildirildiğini ileri sürerek Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 30.04.2010 tarihli ve 11467 sayılı kararının iptali ile davalı ...’nın malul olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 30.04.2010 tarihli ve 11467 sayılı tespit kararının mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamış; 21.10.2014 tarihli duruşmada davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Çerkezköy İş Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli ve 2013/220 E., 2015/173 K. sayılı kararı ile; toplanan deliller, Adli Tıp Kurumu raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının %0 olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı ...’nın malûliyet oranının %0 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Çerkezköy İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.11.2017 tarihli ve 2015/20854 E., 2017/7748 K. sayılı kararı ile; “..Olayın iş kazası olduğunun sabit olduğu, uyuşmazlığın sürekli iş görmez oranına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Genel Kurulunun 19.3.2015 tarihli raporunda, davacının, maluliyetine neden olacak düzeyde fonksiyonel ve anatomik sekel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan maluliyet oranı tayinine mahal olmadığı gerektiği bildirilmiştir.
Mahkemece, iş kazası sonucunda Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınıp alınmadığı, iş kazası sonucu meydana gelen yaralanmanın, hangi tarihten itibaren sigortalıyı sürekli iş göremez hale getirdiği, hangi tarihte iyileşme ile sona erdiği tarih tespit edilmeksizin eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, Yüksek Sağlık Kurulu raporunda belirtilen sürekli iş göremezlik oranının Kurum yönünden bağlayıcı olduğu gözetilerek, öncesinde alınmış Yüksek Sağlık Kurulu raporu olup olmadığı araştırılarak, yoksa Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, varsa Adli Tıp İhtisas raporu ile çelişip çelişmediği gözetilerek çelişmiyor ise %6,2 (meslekte kazanma gücü kaybının) iş kazası sonucu meydana gelen yaralanmanın, hangi tarihten itibaren sigortalıyı sürekli iş göremez hale getirdiği, hangi tarihte iyileşme ile sona erdiği tarihin tespiti için Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor doğrultusunda varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Çerkezköy İş Mahkemesinin 11.04.2018 tarihli ve 2018/41 E., 2018/276 K. sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirtilen iş görmezlik oranının tespitinde izlenecek usule aykırı olarak Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmadan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alındıktan sonra meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespitine ilişkin dava açması için davacı işverene süre verilmiş ve sigortalının meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmış ise de iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle Çerkezköy İş Mahkemesinin 2012/80 E. sırasına kayden açılan davada karar verilmiş olması nedeniyle 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde düzenlenen iş göremezlik oranının belirlenmesinde izlenecek silsileden geriye doğru gidilerek Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmasının HMK’nın 30. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti istemli eldeki davada mahkemece yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve mevzuat hükümlerine kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır.
14. Sürekli iş göremezlik; sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az yüzde on oranında azalmış olması durumu olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Lûgatı Cilt I, Ankara 2021, s. 1030).
15. İş Hukukunda ve Sosyal Güvenlik Hukukunda "sürekli iş göremezlik" olarak adlandırılan bedensel zararlara "kalıcı sakatlık" denildiği gibi Yargıtay kararlarında ve Adli Tıp Kurumu raporlarında "beden gücü kaybı" veya "çalışma gücü kaybı" ya da "meslekte kazanma gücü kaybı" da denilmektedir.
16. Sigortalıda oluşan meslekte güç kaybı oranı ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin saptanması ancak bu hususta yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 E. 2013/1749 K. sayılı kararı).
17. Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 13. maddesinde, iş kazaları ile meslek hastalıkları hâlinde sigortalıya yapılacak sağlık yardımlarının sigortalının hekime muayene olması sonrası hekimin teşhis için gereken klinik ve laboratuvar muayenelerinin sağlanması, gerekirse sağlık kuruluşuna yatırılarak her türlü tedavisinin yapılması, tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme araçlarının sağlanması şeklinde olacağı belirtilmiş; 14. maddesinde ise sağlık yardımlarının süresi düzenlenmiştir.
18. Bununla birlikte mülga 506 sayılı Kanun’un 109. maddesinde; sigortalının sürekli iş göremezlik, malullük ve erken yaşlanma hâllerinin saptanmasında, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen kararlara ilgililer tarafından itiraz edilmesi hâlinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı ve Kurumun yaptıracağı incelemelerin kendi açısından Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararı ile sona ereceği hükme bağlanmıştır.
19. Öte yandan 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 18. maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği; 19. maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
20. Sürekli iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usûl ise 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirlenmiştir.
21. 5510 sayılı sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı hâlinde durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
22. Diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’un “Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu” başlığını taşıyan 58. maddesinde bu Kanunda yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulacağı, Kurulun, sigortalılar hakkında vazife malullük derecesi, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma gücünün malûliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen kararlardan itiraza konu olanları inceleyerek karara bağlayacağı, Kurulun bu Kanunda yazılı görevlerle sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi istenilen dava dosyaları hakkında, gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği, Kurulun görev, yetki, çalışma usûl ve esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
23. Anılan maddeye dayanılarak çıkarılan 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde söz konusu Kurulun, sigortalıların çalışma gücü kaybına ilişkin düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlar ile malûl durumdaki sigortalıların başka birisinin sürekli bakımına muhtaç olup olmadığına ilişkin Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara karşı ilgililerin itirazlarını ve Kanunla ve diğer mevzuatla Kurum Sağlık Kuruluna verilen görevler üzerine düzenlenen kararlara yapılan itirazları inceleyip karara bağlamakla görevli bulunduğu; 8. maddesi ile de Yönetmeliğin 7. maddesinde belirtilen konularla sınırlı olmak kaydıyla mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında gerekli incelemeleri yaparak görüş bildireceği hüküm altına alınmıştır.
24. Daha sonra 02.07.2013 tarihli ve 28695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile yukarıda anılan yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ve yine Yönetmeliğin 7. ve 8. maddelerinde söz konusu Kurulun görevleriyle ilgili benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
25. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5510 sayılı Kanun’un 107. maddesine dayanılarak 5510 sayılı Kanuna tabi işyeri, işverenler, sigortalı, hak sahipleri ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar açısından, sosyal sigorta işlemlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsayan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği hazırlanmış, anılan Yönetmelik 28.08.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Daha sonra bu Yönetmelik 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 125. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, Yönetmeliğin “Malullük durumunun tespiti” başlıklı 51. maddesinde, sigortalının malullük durumunun, kendisinin veya işverenin istemi üzerine; Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca yöntemince düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin, varsa sigortalının maluliyetine sebep olduğu ileri sürülen hastalığı ile ilgili daha önce başvurulan sağlık hizmeti sunucularından temin edilecek rapor, tıbbî belge ve epikrizlerin, sigortalı hakkında daha önce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu veya Kurum Sağlık Kurulunca verilmiş bir karar mevcut ise, bu kararın bir örneği ile dayanağı rapor ve tıbbî belgelerin, Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği belirtilmiştir. Bu Yönetmelikten önce yürürlükte bulunan 28.08.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.10.2008 günü itibarıyla yürürlüğe girmiş olan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin aynı başlığı taşıyan 55. maddesinde de aynı yönde düzenleme söz konusudur.
26. Konuyla ilgili olarak anılan Yönetmelik hükümlerinin yollamada bulunduğu 5510 sayılı Kanunun 107. maddesine dayanılarak çıkartılıp 5510 sayılı Kanun’un sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş olup 23. maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümlerin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir. Bu Yönetmelik ise 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış olup hâlen bu yönetmelik yürürlüktedir.
27. 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 11. maddesinde çalışma gücü kaybı ile kadın sigortalının başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğunun tespitinde esas alınacak sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkilendirilmiş devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastaneleri, Devlet üniversite hastaneleri, belgelenmesi kaydıyla yukarıda belirtilen hastaneler dışında kalan yataklı sağlık hizmeti sunucularının yoğun bakımında tedavisi devam eden ve başka bir hastaneye nakli hayati risk taşıyanlar için yatmakta olduğu hastanelerin yetkili olduğu belirtilmiş, 16. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen kararlara yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Aynı yönde düzenleme 12.05.2010 tarihli ve 27579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 52. maddesinde de yer almakta olup Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna intikal ettirileceği belirtilmiştir.
28. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 tarihli ve 1976/4 E., 1976/6 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere Kurulun kararları, Sosyal Sigortalar Kurumunu (Sosyal Güvenlik Kurumunu) bağlayıcı ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı yoktur.
29. İlgililerce Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararına itiraz edilmesi hâlinde uygulamada genellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmakta olup Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra iki olasılık ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, Adli Tıp Kurumu raporunun Yüksek Sağlık Kurulu raporunu doğrulamasıdır. Bu durumda Adli Tıp Kurumu raporunu çürütecek önemli bir neden, somut bir veri yoksa Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilebilir. Çünkü, iki üst sağlık kuruluşunun görüşü birbirini doğrulamaktadır. İkinci olasılık ise Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının birbirine aykırı olmasıdır. Bu durumda, çelişkinin giderilmesi gerekmektedir.
30. 14.04.1982 tarihli ve 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun (2659 sayılı Kanun) 1. maddesinde diğer görevleri yanında adalet işlerinde bilirkişilik yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu ve Adli Tıp Grup Başkanlıkları bünyesinde bir veya daha çok adlî tıp ihtisas daireleri kurulabileceği belirtilmiştir. Kanun’un 2. maddesinin (a) bendinde mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklar ile Kurumun uygun gördüğü alanlarda kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek Adli Tıp Kurumunun görevleri arasında sayılmış ayrıca Adli Tıp Genel Kurulunun görevlerinin düzenlendiği 15. maddenin (f) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin olarak karara bağlamak da bu görevler arasında gösterilmiştir.
31. Daha sonra 24.11.2016 tarih ve 29898 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun (6754 sayılı Kanun) 30. maddesi ile 2659 sayılı Kanun’un 15. maddesi değiştirilerek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu yerine Adli Tıp Kurumu bünyesinde Üst Kurullar kurulmuştur. 2659 sayılı Kanun’un 6754 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 15. maddesinin (f) bendi uyarınca Adli Tıp Üst Kurulları, “Adlî Tıp İhtisas Kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar”.
32. 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu’nun başlığı 02.07.2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61. maddesi ile Adli Tıp Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun olarak değiştirilmiş, Kanun’un 1 ilâ 28. maddeleri aynı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır.
33. Nihayet 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (4 sayılı Kararname) ile de Adli Tıp Kurumu yeniden düzenlenmiştir.
34. 4 sayılı Kararnamenin 7. maddesinde Adli Tıp Üst Kurulları hakkında düzenleme yapılmış olup Kararnamenin 16. maddesinin (d) bendinde Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri inceleyip kesin karara bağlamak Adli Tıp Üst Kurullarına verilen görevlerden biri olarak hükme bağlanmıştır.
35. Anılan düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Üst Kurulları çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Kurulları raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak bağlamakla görevli kılınmıştır.
36. Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Malûliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 30.04.2010 tarihli ve 11467 sayılı kararı ile davalı ...’nın 29.05.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle oluşan meslekte kazanma gücü kaybı oranının %6,2 olarak belirlendiği, davalı ...’nın Çerkezköy İş Mahkemesinin 2012/80 Esas sırasına kayden maddi ve manevi tazminat istemiyle açtığı davada Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 25.11.2011 tarihli ve 10208 karar numaralı raporda davalı ...’nın maluliyetine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 5 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında %100 oranında malûl sayılmasına karar verilmesi üzerine mahkemece taraflara meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti için dava açmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesi nedeniyle davacı şirket tarafından açılan eldeki davada Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınan 19.03.2015 tarihli ve 578 karar numaralı raporda ise iş kazası geçiren davalı ...’nın maluliyetine neden olacak düzeyde fonksiyonel ve anatomik araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan malûliyet oranı tayinine mahal olmadığının belirtildiği, mahkemece bu rapor doğrultusunda değerlendirme yapılarak davanın kabulü ile davalı ...’nın malûliyet oranının %0 olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
37. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacının malûliyetinin tespiti amacıyla Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunca belirlenen maluliyet oranının Kurum yönünden bağlayıcı olduğu gözetilmeden eldeki davada sonuca gidilmesi doğru bulunmamıştır. Bu durumda 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesindeki yasal prosedür işletilmeli, öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan alınan raporun bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bulunmadığının anlaşılması hâlinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmalı, alınacak raporun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporu ile çelişip çelişmediği gözetilmeli, çelişki olmadığı takdirde %6,2 oranında iş kazası sonucu meydana gelen yaralanmanın hangi tarihler arasında davalı sigortalıyı sürekli iş göremez hâle getirip iyileşmeyle sona erdiğinin tespiti için Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınacak rapor doğrultusunda varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
38. Öte yandan, dava tarihinin “05.08.2013” olmasına rağmen direnme kararında “14.02.2018” olarak yazılması maddi hata olarak kabul edilmiş ve esasa etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
39. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
40. O hâlde direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.04.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.