"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacılar vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin miras bırakan babaları ...'ın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla 2705 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı ile 2688 ada 180 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalı ...’a satış ile, 2740 ada 2 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü ise gelini olan davalı ...’a ölünceye kadar bakım akdi ile temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar Cevabı:
5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; miras bırakanın dava konusu taşınmazları müvekkili ...’a vefa borcu ve minnet duygularıyla temlik ettiğini, müvekkillerinin murisin ölümüne kadar birlikte yaşayarak tüm bakım ve ihtiyaçlarını karşıladığını, miras bırakanın sağlığında davacılara da maddi yardımlarda bulunduğunu, başka taşınmazlar da bıraktığını, dava konusu diğer taşınmazı müvekkili ...’a bakım karşılığında devrettiğini, on üç yıl boyunca sözleşme yükümlülüklerinin yerine getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2014/52 E., 2015/187 K. sayılı kararı ile; 2740 ada 2 parseldeki 3 nolu bağımsız bölüm yönünden taşınmazın ölünceye kadar bakım akdi ile davalı ...’a temlik edildiği ve davalı ...’ın akdin yükümlülüklerini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine, davalı ...’a satış suretiyle devredilen diğer taşınmazlar yönünden ise muvazaanın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 2688 Ada, 180 Parsel sayılı taşınmaz ile 2705 Ada, 3 Parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile dosyada bulunan veraset ilamındaki davacıların hissesi oranındaki kısmın davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın davalı ... üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.06.2018 tarihli ve 2015/13414 E., 2018/11596 K. sayılı kararı ile;
“ Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan ...'ın ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...'e devrettiği 12740 ada 2 parseldeki 3 nolu bağımsız bölüm yönünden mal kaçırma kastının olmadığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği saptanarak davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddine.
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;…somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakan ...'ın gerçek irade ve amacının diğer mirasçıdan mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan oğlu davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazları temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.2019 tarihli ve 2019/1 E., 2019/110 K. sayılı kararı ile; murisin iradesinin bağış olduğu, diğer mirasçılarından mal kaçırma iradesi olsun olmasın yapılan muvazaalı işlem nedeniyle diğer mirasçılarının haklarının zarar gördüğü, yapılan bağışın şekil şartlarını taşımadığı, dolayısıyla satış işleminin geçersiz olduğundan iptalinin gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda dosya kapsamı ve toplanan delillere göre miras bırakanın 2688 ada 180 parsel sayılı taşınmazını 13.07.2001, 2705 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payını 19.10.2004 tarihinde oğlu davalı ...’a satış suretiyle yapmış olduğu temliklerin gerçekte diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığının kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre temlikin minnet duyguları ile bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda yer hükümler karşısında, dava konusu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında mahkemece belirlenen değeri üzerinden alınması gereken eksik karar ve ilam harcı tamamlatılmadan davaya devam edilmesine hukuken olanak bulunup bulunmadığı; dolayısıyla belirtilen harçlar tahsil edilmeden işin esasının çözümlenip çözümlenemeyeceği hususu ön sorun olarak ele alınıp tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (16.12.1983 tarihli ve 1983/5 E., 1983/6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ).
14. Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu ya da işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
15. Yargı harçlarının konusunu oluşturan harçlardan ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup; bunlar başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcıdır.
16. Harcın kimden alınacağı konusu, 492 sayılı Harçlar Kanununun “Mükellef” başlığını taşıyan 11. maddesinde düzenlenmiş; bu madde ile, genel olarak yargı harçlarının, davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerce ödenmesi yükümlülüğü getirilmiştir.
17. Harçlar Kanununun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin 1.fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23.07.2010 gün ve 6009 Sayılı Kanunun 18.maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilam harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
18. Aynı Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
19. Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
20. Nitekim 492 sayılı Kanunun 30. maddesinde, yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı belirtildiğine göre, yargılama sırasında tespit olunan yeni dava değeri üzerinden tarife uyarınca alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı ilgilisince tamamlanmadan davaya devam edilmesi olanağından söz edilemez.
22. Yukarıda vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 29.01.2014 tarihli ve 2013/1-410 E., 2014/46 K., 10.07.2013 tarihli ve 2013/14-474E.,2013/1050 K. ile 23.10.2013 tarihli ve 2013/7-31 E., 2013/1481 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
23. Somut olayda, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır…” hükmü uyarınca eldeki uyuşmazlıkta nispi harç alınması gerekmektedir.
24. Ne var ki; davacılar eldeki davayı açarken dava değerini 100.000TL olarak göstermiş ve bu bedel üzerinden peşin nispi karar ve ilam harcını yatırmışlardır. Yargılama sırasında ise, yapılan keşif sonucunda direnme konusu taşınmazların değeri saptanmış, ancak alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlatılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur.
25. Oysa ki Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır.
26. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler göz ardı edilerek, direnme konusu taşınmazlara ilişkin açılan davada eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi ilk kararda harcı tamamlanmayan bu değer üzerinden vekâlet ücretine karar verilmiş olması, direnme kararında ise söz konusu eksiklik fark edilerek çelişki oluşturacak şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir.
27. Buna göre mahkemece yapılacak iş; davacılara anılan yargı harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
28. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle direnme kararının bozulmasına; bozma nedenine göre, davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.