"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Dosyada Davacı İstemi:
4. Davacılar ... ve arkadaşları vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkillerinin hissedarı bulunduğu ... ili ... ilçesi ... mahallesi 1704, 1794, 1883, 2035 parsel sayılı taşınmazlara davalı idarelerce kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atılarak yol yapıldığını, bu itibarla idareye yapılan müracaatların da olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile 100TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/581 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:
5. Birleşen dava dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ... adına kayıtlı ... ili ... ilçesi ... mahallesi 1794 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın fiili olarak el atıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile 100TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerden tahsiline, ayrıca muris adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın diğer mirasçıları tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/368 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, davaların aynı parsele ilişkin olması ve aralarında hukukî ve fiili bağlantı bulunmasından dolayı işbu davanın söz konusu dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.
Asıl Dava Dosyasında Davalı Cevabı:
6. Asıl dava dosyasında davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların idarelerince kamulaştırıldığını, 1794, 1883 ve 1704 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, 2035 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise kamulaştırma işlemlerinin devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Asıl dava dosyasında davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlara ... tarafından el atıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
8. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.11.2016 tarihli ve 2014/368 E. 2016/478 K. sayılı kararı ile; asıl dava dosyası yönünden davacılar ..., ..., ..., ... ve ...’in davalı ... Müdürlüğüne yönelik açmış oldukları 1794 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulü ile, taşınmaza iştirak hâlinde malik olduklarından her birine eşit oranda ödenmek kaydıyla 70.567,63TL kamulaştırmasız el atma tazminatının mevcut dava tarihi olan 21.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Müdürlüğünden alınarak davacılara ödenmesine, aynı davacıların davalı ... yönünden açmış oldukları davalarının husumet yokluğu nedeniyle reddine, 1794 parsel sayılı taşınmazda bu davacılar adına bulunan toplam 59/6182 hisse karşılığı 35,28 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine, tapu kayıtları üzerinde herhangi bir takyidat var ise bedele yansıtılmasına, asıl dosya yönünden davacı ...'ın açmış olduğu 1704 parsel sayılı taşınmaz yönünden davalı idare tarafından kamulaştırma işleminin yapıldığı yine bu davacı tarafından bedel artırım davasının açılarak bedelini aldığı anlaşılmakla şartları oluşmayan davanın reddine, davacı ... tarafından 2035 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak dava açılmış ise de, anılan davacının bu taşınmazı 14.02.2013 tarihinde ...'a satarak devrettiği, malik sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla şartları oluşmayan davanın reddine, yine ..., ..., ... ve ...'ın açmış oldukları 1883 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise davalı idare yönünden kamulaştırma işleminin yapıldığı ve bu davacılara tebligatın çıkartıldığı anlaşılmakla süresinde olmayan davanın reddine, 1794 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapu maliki olan ... mirasçıları ..., .., ... ve ... yönünden ise davanın davalı ... yönünden kabulü ile davacı ... için 48.739,16TL, davacı ..., ... ve ... yönünden ise ayrı ayrı 36.554,37TL kamulaştırmasız el atma bedelinin davalı ... Müdürlüğünden yasal faiziyle birlikte alınarak davacılara verilmesine, bu davacıların davalı ... yönünden açmış oldukları davalarının ise husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/581 E. sayılı dava dosyasında 1794 parsel sayılı taşınmaz yönünden malik ... mirasçıları olan ... ve ...'nin davalarının davalı ... yönünden talep miktarı esas alınarak davacı ... için 9.139TL, davacı ... için ise 27.416TL kamulaştırmasız el atma bedelinin bu davanın dava tarihi olan 28.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacılara ayrı ayrı ödenmesine, gerek asıl gerekse birleşen dava dosyası yönünden bedel kararı verilen 1794 parsel sayılı taşınmazda malik gözüken davacıların murisi ...'ye ait toplam 163/6182 hisse karşılığı 97,48 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine, söz konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir takyidat mevcut ise bedele yansıtılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
9. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı asıl ve birleşen dosya davacıları vekili ile davalı ... vekili süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 08.02.2018 tarihli ve 2017/822 E. 2018/231 K. sayılı kararı ile; “…Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri, istinaf sebepleriyle bağlılık ve kamu düzeni ilkesi de dikkate alındığında;
Kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve mahkeme kararındaki sair hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Kamulaştırma Kanununun 13. ve 25. maddeleri uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından, usulüne uygun yapılan tebligatla başlar. Dava konusu 1883 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak yapılan kamulaştırma tebligatları muhtara yapıldığından geçersizdir. Geçersiz tebligatın geçerli hale gelmesi için kamulaştırma bedelinin ilgililere ödenmesi gerekir. İlgili davacılara kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu parsel yönünden yazılı gerekçeyle red kararı verilmesi,
2-Dava konusu taşınmalara 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davalar yönünden davacılar lehine nispi vekalet ücreti yerine, maktu vekalet ücreti verilmesi,
Doğru görülmediğinden…davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun ...nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/11/2016 tarih ve 2014/368 - 2016/478 sayılı ilamının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,…” dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
11. Karara karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.03.2019 tarihli ve 2018/8161 E. 2019/4068 K. sayılı kararı ile; “…4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/3. maddesi uyarınca kamulaştırma davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 47.530,00-TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.
Bu nedenle davacılardan ... dışındaki davacılar bakımından davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacı ... yönünden yapılan incelemede;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki ... ili, ... ilçesi 1794 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve asıl dosya davacılarından ... tarafından Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın kabulüne, asıl dosya davalısı ... yönünden davanın husumetten reddine, asıl dosya davacıları ... ve ... yönünden davanın reddine ilişkin olarak ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda; kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve sair hükümlerde bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise; dava konusu taşınmazlardan 1883 parsele ilişkin olarak yapılan kamulaştırma tebligatlarının geçersiz olduğu, usulsüz tebligatın geçerli hale gelmesi için kamulaştırma bedelinin ilgililere ödenmesi gerektiği, bu nedenle ilgili davacılara kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu parsel yönünden yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesinin ve dava konusu taşınmazlara 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davalar yönünden davacılar lehine nispi vekalet ücreti yerine, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediğine işaret edilmiş ancak eksik delillerin toplanması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a maddesi uyarınca kararın kesin olarak verildiği belirtilmiş ise de; Öncelikle, bölge adliye mahkemesince verilen bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmelidir. Bu bağlamda;
Bölge adliye mahkemesinin dosyayı geri gönderme kararının yasal dayanağı 6100 sayılı HMK'nun 353. maddesidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde bölge adliye mahkemesince duruşma yapılmadan verilecek kararlar şu şekilde belirtilmiştir.
Madde 353 -(1)“ Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması,
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması,
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3)Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.
Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile eksik inceleme sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair hüküm kurulduğundan HMK 353/1-a-6. maddesi uyarınca karar verildiği görülmektedir.
HMK 353/l-a-6. maddesinde ise, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir.
İş bu dosyada, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar temyizi kabil bir karar olduğu gibi, ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin çoğu toplanmış olup ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemez.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır. Kanunda sayılan geri gönderme sebepleri arasında "delillerin eksik toplanması" bulunmamaktadır. "Delillerin hiç birinin toplanmaması ve gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" vardır. O halde kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince delillerin eksik toplanması sebebiyle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır
İlk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin çoğu toplandığından Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/l-a-6. maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nın 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu maddelere bakacak olursak;
HMK 353/l-b-3 maddesinde; "Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir”
HMK 354. maddesinde “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.
(2) İnceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi istinabe edilebilir.
Yine HMK'nun 357/3. maddesinde "İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen hükümler değerlendirildiğinde de, eksik delillerin bölge adliye mahkemesince toplanması gerektiği anlaşılmaktadır. O halde bölge adliye mahkemesince 1883 parsele ilişkin olarak kamulaştırma bedelinin asıl dosya davacıları olan ..., ..., ... ve ...'a ödenip ödenmediği araştırılarak ve dava konusu taşınmazlara 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığından asıl ve birleşen dosya davacıları lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği hususu da dikkate alınmak suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
13. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 13.06.2019 tarihli ve 2019/718 E. 2019/1294 K. sayılı kararı ile; bölge adliye mahkemelerince HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince verilen kesin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı, davalı idare yönünden mevcut istinaf itirazları nedeniyle esastan ret kararı verilmiş ise de; sonuç itibariyle verilen kararın kesin olması nedeniyle mahkemece yapılacak inceleme sonunda yeniden verilecek karara karşı davalı idarenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunduğu, esasa kaydedilen ve yargılaması yapılan bir dosyanın esası kapatılmadan temyize konu edilmesi ve dosyanın doğrudan Yargıtaya gönderilmesinin istinaf mahkemeleri ile yerel mahkemeler arasında usul karışıklığına yol açtığı, mahkemece davalı idarenin temyiz talebi bölge adliye mahkemesine gönderilmeksizin doğrudan Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderildiğinden, usulüne uygun olarak yapılmış bir temyiz başvurusunun da bulunmadığı, bölge adliye mahkemesince iade kararı verildiği ve yerel mahkemece de işin esasına girildiği gözetildiğinde davacıların paylarının da henüz kesin olarak belirlenmediği, bu nedenle kesin karar yönünden bozma kararı verilmesinin kanuna uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davada; istinaf mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre somut olayda eksikliklerin ilk derece mahkemesince mi yoksa bölge adliye mahkemesince mi giderilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
16. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
17. İstinaf ile ilgili monografilerin karşılaştırmalı hukuka ilişkin bölümlerinde “geniş (tam) istinaf sistemi” ve “dar istinaf sistemi” ayrımına yer verilmektedir. Geniş istinaf sistemi davanın istinaf merciinde adeta yeniden görülmesi ve yeniden hükme bağlanması esasına dayanmaktadır. Dar istinaf sistemi ise ilk derece mahkemesinde hükme bağlanmış olan davanın yeniden görülmesinden ziyade o davada verilen hükmün denetlenmesi esasını benimsemektedir. Buna göre geniş istinafta ikinci derece mahkemesi önüne yeni vakıa ve deliller getirtilmesi konusunda bir sınırlama bulunmamakta, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlanmamakta, istinaf yoluna başvurmanın hükmün icrasını erteleyici etkisine getirtilen istisnalar sınırlı tutulmaktadır. Buna karşılık dar istinafta kanun yolu incelemesinin kural olarak istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı tutulduğu görülmekte, ikinci derece mahkemesinde yapılabilecek taraf işlemleri sınırlamalara tabi kılınmakta, yeni vakıa ve deliller ileri sürülmesi istisnai hâllerle sınırlı tutulmakta, istinaf incelemesi sırasında hükmün teminat karşılığında icrasına imkân veren hükümler bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu dar istinaf sistemini benimsemiştir. Gerçekten istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı tutulması, bölge adliye mahkemesinde yapılan istinaf incelemesinde kural olarak re’sen göz önünde tutulacak olanlar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen savunmaların dinlenmemesi ve yeni delillere dayanılamaması ve bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp dosyayı bu mahkemeye geri göndermek konusunda geniş bir yetkiye sahip olması dar istinaf sistemine ait özelliklerdir (Budak, Ali Cem; İlamat Torbası İstinaf Mahkemesi Karar İncelemeleri, Ekim 2020, s. 1-2).
18. İstinaf sistemi kavram olarak açıklandıktan sonra istinaf kanun yolu aşamasına da değinmek gerekmektedir. Öncelikle kararı veren ilk derece mahkemesi dilekçeler (istinaf dilekçesi ve cevap dilekçesi) verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak ilgili istinaf mahkemesine gönderir (HMK m. 347/3, m. 343/4). İstinaf mahkemesinin görevli hukuk dairesi, ilk önce yetkili olup olmadığını re’sen inceler. Yetkili olduğu kanısına varırsa dosya üzerindeki ön incelemesine devam eder. Ön inceleme sonunda incelemenin aynı istinaf mahkemesinin başka bir dairesince (veya başka bir istinaf mahkemesince) yapılması gerektiği, istinaf edilen kararın kesin olduğu, başvurunun istinaf süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında gerekli karar verilir (Kuru, Baki; Medeni Usul Hukuku, Cilt II, Mart 2020, s. 1366-1368).
19. Konuya ilişkin olarak HMK’nın 352. maddesinin 1. fıkrası “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir:
a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması
b) Kararın kesin olması
c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması
ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi…” şeklinde düzenlenmiştir.
20. Ön inceleme aşamasında verilecek kararlar, incelemenin başka bir daire tarafından yapılması gerektiğine ilişkin “gönderme kararları”, ilk derece mahkemesine ait kararın istinaf kanun yolu açık olmayan kesin bir karar olması nedeniyle ve ayrıca başvurunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle verilen “dilekçenin reddi kararları” ve istinaf başvuru şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle verilen “başvurunun yapılmamış sayılmasına” ilişkin kararlardır. Bu aşamada verilecek olan kararların temel niteliği işin esası ve ilk derece mahkemesine ait kararla bir ilgisinin olmamasıdır. Nitekim bu aşamada yapılan incelemede dairenin görevli olup olmadığı, inceleme konusu olan ilk derece mahkemesine ait kararın kesin olup olmadığı ve başvurunun süresinde ve kanunda öngörüldüğü biçimde yapılıp yapılmadığı denetlenmektedir. Dolayısıyla ön incelemede verilen kararlar tamamen istinaf başvurusu ile ilgili olup, başvurunun kabul edilebilir olmadığını tespit eden usule ilişkin nihai kararlardır (Akkaya, Tolga; Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 319).
21. Ön inceleme aşamasında eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosyalar incelemeye alınır.
22. İstinaf bölümünde, aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü istinaf mahkemesinde de uygulanır. İstinaf incelemesi duruşmasız veya duruşmalı yapılır. Duruşmasız istinaf incelemesi HMK’nın 353. maddesinde düzenlenmiştir.
23. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin ilk hâlinde “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” hükmü yer almakta iken;
7035 ve 7251 sayılı Kanun’lar ile yapılan değişiklikler sonucu 353. madde “…(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29)
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, (Mülga ibare RGT: 05.08.2017 RG No: 30142 Mükerrer Kanun No: 7035/29) karar verilmiş olması.
(Değişik alt bent RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35)
6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra (Eklenmiş ibare RGT: 28.07.2020 RG No: 31199 Kanun No: 7251/35) başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
24. Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelerden sonra somut olay özelinde HMK’nın 353/1-a-6 bendi değerlendirildiğinde;
Anılan hüküm istinaf kanun yolunun ne şekilde uygulanacağı konusunda son derece belirleyicidir. Bir taraftan istinaf mahkemelerinin hukukî denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisini haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da söz konusu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesi kabul edilmektedir. HMK’da kabul edilen dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak istinaf mahkemelerinin hukukî denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkân verecek bir uygulamanın benimsenmesi ancak ortada hukukî ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerekmektedir. Olaya ve maddi delillere en yakın olan mahkeme ilk derece mahkemesidir (Kurtoğlu, Tülin; Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 152-153).
25. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılmış olan usule ilişkin hukuka aykırılık durumlarında, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın geri gönderilmesine, (b) bendinde “başvurunun esastan reddine” “düzelterek yeniden esas hakkında karar” ve “yeniden esas hakkında karar” şeklinde hüküm kurulacağı belirtilmiştir.
26. Bu kapsamda HMK’nın 353/1-a maddesinin 1-6 bentleri arasında sayılan usule ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edildiğinde, ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecektir. HMK’nın 353/1-a maddesinde belirtilen durumlarda istinaf mahkemesi kararı esas yönünden inceleyemez (Kurtoğlu, 187-188). Bu nedenle madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere HMK’nın 353/1-a maddesinde altı bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin esası incelemeden verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez.
27. Öte yandan 7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesine eklenen (g) bendine göre “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup madde gerekçesinde de; 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353. madde hükmü ile uyum sağlanarak Kanunun bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek 353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.
28. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemelerinin HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren kararlarının kesin nitelikte olduğu cihetle ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen direnme kararı yerindedir.
29. O hâlde, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.