"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Silvan Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Silvan İlçe Belediye Başkanlığında (Belediye) kadrolu işçi olarak çalışmaktayken 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun (6111 sayılı Kanun) 166. maddesi gereğince 11.11.2011 tarihinde davalı ... Müdürlüğüne (Kurum) devredildiğini, çalışmasının hâlen burada devam ettiğini, dava dışı Belediyede çalıştığı sırada Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetleri İşçileri Sendikasının (Belediye İş Sendikası) üyesi olarak 01.03.2011-28.02.2013 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanan müvekkilinin devredildiği davalı Kurumda 14.04.2012 tarihine kadar bu toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaya devam edildiğini, müvekkilinin üyesi olmadığı davalı işyerinde örgütlü sendika olan Türkiye Kooperatif, Ticaret ve Büro İşçileri Sendikası (Koop-İş Sendikası) ile Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) arasında 15.03.2012-13.03.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi imzalanması üzerine davalı Kurumun yeni sözleşme yapıldığını belirterek müvekkilinin ücretini eksik ödediğini, Kanundan, iş sözleşmesinden ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklı sosyal haklarının da ödenmediğini ileri sürerek müvekkilinin yenisi yapılıncaya kadar devir işleminden önce tabi olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücret ile diğer malî ve sosyal haklarını alması gerektiğinin tespitine ve yıllık izin ücreti alacağının ilk işe başlama tarihinden itibaren hak ettiğinin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı, hak düşürücü süre, taraf sıfatı itirazında bulunduklarını, dava dışı Belediyeden devir ile gelen işçilere 2012 yılının Mayıs ayına kadar düzenli olarak Belediye ile yapılan toplu iş sözleşmesine uygun ödeme yapıldığını, TÜHİS ile Koop-İş sendikası arasında 05.08.2011 tarihinde imzalanan 15.03.2012-14.03.2015 yürürlük süreli işletme toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girmesi üzerine 6111 sayılı Kanun gereği devredilen işçilerin çalıştıkları işyerlerinde yeni toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde bu işçilerin taraf sendikaya üye olmaları ve dayanışma aidatı ödemeleri hâlinde işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmalarının mümkün olduğunun, üye olmamaları hâlinde ise nakil öncesi işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığının, işçilere yalnızca günlük ücretleri ile ilave tediye ücretlerinin ödeneceğinin TÜHİS görüş yazısında belirtildiğini, davacıya da bu görüş yazısı doğrultusunda ödeme yapıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 16.01.2015 tarihli ve 2013/120 E., 2015/28 K. sayılı kararı ile; 6111 sayılı Kanun’un 166. maddesinin 6. fıkrasında yenilenmesinden söz edilen toplu iş sözleşmesinin, işçinin daha önce çalıştığı işyerinde yararlanmış olduğu toplu iş sözleşmesi olduğu, davacının davalı işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin yenilenmesine kadar devreden işyeri ile Belediye İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etmesi gerektiği, ayrıca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 54. maddesi gereği de farklı işverenler yanında geçen süreler yönünden işyeri devri, iş sözleşmesinin devri, kanunla başka bir kuruma nakil gibi durumlarda işçilerin iş sözleşmelerinin kendiliğinden devralan kuruma geçeceği, yerleşik Yargıtay uygulamaları ve aynı konuda Yargıtay tarafından onanan dosyalar da göz önünde bulundurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 18.06.2018 tarihli ve 2017/12459 E., 2018/15066 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya içeriğine göre davacının Silvan Belediyesinde daimi işçi statüsünde çalışmakta iken 6111 sayılı Yasa gereğince davalı kuruma devredildiği ve İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda 14.11.2011 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, davacının Silvan Belediyesinde çalıştığı esnada iş yerinde yetkili olan Belediye İş Sendikasının üyesi olarak 01/03/2011-28/02/2013 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesinden yararlandığı, 6111 sayılı Yasanın 166. maddenin 6. fıkrası gereğince devirden sonra da anılan sözleşmeden yararlanmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı 17 nolu işkolunda faaliyet gösteren işyerleri için Koop-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 29.03.2012 tarihinde imzalanan 15.03.2012-14.03.2015 süreli Toplu İş Sözleşmesinin geçici 1. maddesinde, genel müdürlüğe bağlı işyerlerine kanunla devredilen ve taraf işçi sendikasına üye olan işçilerin bu toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olacağı, bu işçilerin devir tarihinden önceki işyerlerinde kendileri hakkında uygulanan bireysel veya toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasına 14.03.2012 tarihi itibariyle son verileceği, ayrıca devreden işyerlerinde her ne ad altında olursa olsun ödenen mali ve sosyal yardımlara bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinden itibaren son verileceği, işyerine devren gelen ve taraf işçi sendikasına üye olan bu işçilere 15.02.2012 tarihinden itibaren yalnızca bu toplu iş sözleşmesi ile belirlenen ücretler ile diğer mali ve sosyal hakların ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, 6111 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davacının çalıştığı Silvan Belediyesi'nden davalı kuruma devredildiği, davacının Silvan Belediyesi'nde çalıştığı esnada iş yerinde yetkili olan Belediye İş Sendikasının üyesi olarak, Silvan Belediyesi ile Belediye İş Sendikası arasında imzalanan 01.03.2011-28.02.2013 süreli Toplu İş Sözleşmesinden yararlandığı, 6111 sayılı Yasanın 166 maddenin 6. fıkrası gereğince devirden sonra da anılan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmaya devam ettiği, davalı kurumda Koop-İş Sendikası ile TÜHİS arasında imzalanan 15.03.2012-14.03.2015 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesinin imzalandığı, Toplu İş Sözleşmesinin geçici 1. maddesinde, “..Genel müdürlüğe bağlı işyerlerine kanunla devredilen ve taraf işçi sendikasına üye olan işçilerin bu toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olacağı, bu işçilerin devir tarihinden önceki işyerlerinde kendileri hakkında uygulanan bireysel veya toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasına 14.03.2012 tarihi itibariyle son verileceği,..” düzenlemesine yer verildiği, 15.03.2012 tarihinden sonra dava dışı Silvan Belediyesinin tarafı olduğu Toplu İş Sözleşmesinin uygulanmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek davacının yeni bir sözleşme imzalanıncaya kadar devir işleminden önce tabi oldukları Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin tespitine yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olmuştur….” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 22.05.2019 tarihli ve 2018/559 E., 2019/212 K. sayılı kararı ile; 6111 sayılı Kanunun 166. maddesinin 6. fıkrasında devredilen işçilerin devralan kuruma geçtiklerinde taraf işçi sendikasına üye olmazlarsa devredildikleri kurumdaki toplu iş sözleşmesinin süresi bitene kadar bundan faydalanmaya devam edecekleri, eğer devralan kurumda işçi sendikasına üye olmuşlarsa üyeliklerinin kuruma bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren devredildikleri kurumdaki toplu iş sözleşmesinden faydalanacakları, süresi bittikten sonra işçinin kendi seçimine göre isterse yetkili sendikaya üye olarak nakledildiği kurumda yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden faydalanacağı, istemezse ücret ve diğer hakları yönünden nakledildiği şartlarda bireysel iş sözleşmesi ile çalışmaya devam edeceklerinin öngörüldüğü, davacının da Belediye İş Sendikasına üye olduğu, dava dışı devreden Belediye işçisi iken davalı Kuruma 14.11.2011 tarihinde iradesi dışında devir edildiği, buna göre iradesi dışında başka bir kuruma nakledilen işçinin lehine olan mevcut toplu iş sözleşmesinden yürürlük süresi boyunca yararlanması gerektiği, ancak bu toplu iş sözleşmesinin süresi bittikten sonra davacının yetkili sendikaya üye olmaması durumunda ücret ve diğer hakları yönünden nakledildiği şartlarda bireysel iş sözleşmesi ile çalıştırılmaya devam etmesi gerektiği, öte yandan toplu iş sözleşmelerinin kazanılmış hakların korunmasına yönelik düzenlemeler içermesi gerektiği, aksi durumun kazanılmış hakların korunması ilkesine aykırı düşeceği, hak ve adaletle de örtüşmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Silvan Belediyesinde çalışırken işyerinde yetkili sendikanın üyesi olarak Belediye ile Belediye İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanan davacının 6111 sayılı Kanun kapsamında 11.11.2011 tarihinde davalı Kuruma devredildiği ve devirden sonrada bu toplu iş sözleşmesinden 14.04.2012 tarihine kadar yararlanmaya devam ettiği dikkate alındığında; devredildiği davalı Kurumda üyesi olmadığı Koop - İş Sendikası ile TÜHİS arasında toplu iş sözleşmesi imzalandıktan sonra imzalanan toplu iş sözleşmesinin Geçici 1. maddesi karşısında yararlandığı toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmaya devam etmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Direnmeye konu uyuşmazlığın niteliği dikkate alınarak öncelikle konuya ilişkin kavram ve yasal düzenlemeler açıklanmalı; devamında somut uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçilmelidir.
13. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 53. maddesinin 1. fıkrasında, “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.” şeklindeki düzenleme ile işçi ve işverenlerin sosyal özerklik kapsamında tabi olacakları kuralları toplu iş sözleşmesi ile yapmaları öngörülmüştür. Aynı maddenin 2. fıkrası ile de toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
14. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında da belirtildiği üzere çalışanlar ile işverenlerin karşılıklı ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma koşullarını düzenlemek amacıyla yaptıkları, iş sözleşmesinin yapılmasını, içeriğini ve sona ermesini konu alan sözleşmeye toplu iş sözleşmesi denir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Ankara 2021, Cilt I, s. 1110).
15. Diğer bir anlatımla toplu iş sözleşmesi işçi kuruluşları ile işveren kuruluşları veya işveren arasında iş (hizmet) sözleşmesine uygulanabilecek çalışma şartlarını belirleyen ya da düzenleyen bir sözleşmedir. Toplu iş sözleşmesi işçilerle işverenler arasındaki iş ilişkisini değil; sadece bir veya birçok işyerinde, bir işletmede ya da işkolunda uygulanabilecek çalışma/çalıştırma şartlarını düzenlemekte; bu konuda genel, objektif ve emredici kurallar öngörmek (koymak) suretiyle tarafların üyeleri arasındaki ilişkilerin de tabi olacağı bir statü yaratmaktadır (Narmanlıoğlu, Ünal: İş Hukuku II Toplu İş İlişkileri, Yeni Mevzuata Göre Yazılmış 2. Baskı, İstanbul 2013, s. 292).
16. Nitekim 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 2. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendindeki tanıma göre, toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeyi ifade etmektedir.
17. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 33. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında 2. maddedeki tanıma uygun düzenlemelere yer verilmiş ve toplu iş sözleşmesinin, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içereceği ayrıca tarafların karşılıklı hak ve borçları ile sözleşmenin uygulanması, denetimi ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yollara ilişkin düzenlemelere yer verilebileceği belirtilmiştir.
18. Sonuç olarak toplu iş sözleşmesi hem sözleşmeye taraf olanlar arasında söz konusu olabilecek hükümleri hem de genel nitelikli çalışma ve çalıştırma şartlarını düzenleyen, böylece tarafların üyelerine yani üçüncü kişilere uygulanabilecek normatif hükümleri de ihtiva eden bir sözleşmedir (Narmanlıoğlu, s.292).
19. Hukukumuzda toplu iş sözleşmeleri bir işyeri veya birden fazla işyeri esas alınarak yapılabilir. Nitekim 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 1. fıkrasında, “Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.” kuralına yer verilmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere toplu iş sözleşmelerinin aynı işverene ait olsa dahi istisnası dışında farklı işkollarındaki işyerlerini kapsayabilmesi mümkün değildir.
20. Bir işverene ait tek bir işyeri bütünlüğü içinde yapılan toplu iş sözleşmesi işyeri toplu iş sözleşmesi adını alırken, bir işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerini kapsayan toplu iş sözleşmesi işletme toplu iş sözleşmesidir. Bu itibarla bir işverenin aynı işkolunda birden fazla işyeri bulunduğu taktirde bu işyerlerinin her biri için ayrı ayrı işyeri toplu iş sözleşmesi yapılması mümkün değildir.
21. Nitekim bu konuda 6356 sayılı Kanunun 34. maddesinin 2. fıkrasında, “Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.” hükmü yer almaktadır. Şu hâlde işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasına ilişkin hüküm emredici niteliktedir. Tarafların anlaşmak suretiyle dahi işletme bütünlüğünü bölmeleri ve işletmeye dahil işyerleri için ayrı ayrı toplu iş sözleşmesi yapmalarına olanak bulunmamaktadır.
22. İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında, birden çok işverene ait aynı işkolunda kurulu işyerlerini veya işletmeleri kapsayan toplu iş sözleşmesi de grup toplu iş sözleşmesidir. 6356 sayılı Kanunun 34. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen grup toplu iş sözleşmesi, tarafların anlaşması üzerine bir işçi sendikası ile bir işveren sendikası arasında, birden çok üye işverene ait aynı işkolunda kurulu işyerlerini kapsamak üzere yapılmaktadır.
23. Sonuç itibariyle hangi tür toplu iş sözleşmesi yapılırsa yapılsın üye işverenlere ait işyerlerinin aynı işkolunda bulunmasının zorunlu olduğu unutulmamalıdır. Zira hukukumuzda çerçeve sözleşme dışında farklı işkollarındaki işyerlerinin ve/veya işletmelerinin aynı toplu iş sözleşmesinin kapsamına girmesine yasal olarak olanak bulunmamaktadır.
24. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 33. maddesinin 3. fıkrasında, “Çerçeve sözleşme, sözleşmenin tarafı olan işçi ve işveren sendikasının üyeleri hakkında uygulanır ve meslekî eğitim, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk ve istihdam politikalarına ilişkin düzenlemeleri içerebilir.” şeklinde düzenleme ile ekonomik ve sosyal konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarına üye işçi ve işveren sendikaları arasında maddede yer alan konulara ilişkin olarak işkolu düzeyinde toplu iş sözleşmesi yapılabilmesine imkân tanınmıştır (Narmanlıoğlu, s. 312).
25. Öte yandan 6356 sayılı Kanunun 35. maddesinin 1. fıkrasında toplu iş sözleşmesinin yazılı yapılması gerektiği belirtilirken, 2. fıkrasında ise toplu iş sözleşmelerinin bir yıldan az üç yıldan fazla süreli olmayacağı düzenlemesi ile belirli süreli toplu iş sözleşmesi yapılmasına imkân tanınmıştır. Ancak niteliği itibariyle bir yıldan az süren işlerde örneğin mevsimlik işlerde işin bitimine kadar devam edecek bir toplu iş sözleşmesi yapılması olanaklıdır.
26. Bu kapsamda imzalanmasından sonra toplu iş sözleşmesinin süresinin uzatılması, kısaltılması mümkün olmadığı gibi; sözleşmenin süresinden önce taraflarca anlaşarak dahi sona erdirilmesi mümkün değildir.
27. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 35. maddesinin 4. fıkrasında, “Toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki yüz yirmi gün içinde, yeni sözleşme için yetki başvurusunda bulunulabilir. Ancak, yapılacak toplu iş sözleşmesi önceki sözleşme sona ermedikçe yürürlüğe giremez.” düzenlemesi ile de aynı dönem için birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamayacağı ve uygulanamayacağı öngörülmüştür. Toplu iş sözleşmesi yapılsa dahi bu durumda mevcut toplu iş sözleşmesi sona erdiğinde, yeni toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Aksi taktirde aynı işyerinde birbirinden farklı birden fazla toplu iş sözleşmesinin uygulanması söz konusu olur ki bu durum işyerinde kaosa sebep olabilir.
28. Toplu iş sözleşmesinin taraflarını sözleşmeyi imzalayan işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverenler oluşturmaktadır. Öte yandan sendikalar da ancak kurulu bulundukları işkoluna giren işyerlerinde toplu iş sözleşmesinin tarafı olabilirler. Bu işkoluna göre sendikalaşma ilkesinin bir sonucudur.
29. Borçlar Hukukunun genel kuralları çerçevesinde bir sözleşmenin tarafları kural olarak o sözleşme ile bağlı olup sözleşmenin getirdiği hak ve yükümlülükler sözleşme süresince taraflar için söz konusu olmaktadır. Ancak toplu iş sözleşmeleri içerik olarak normatif hükümler de içerdiğinden ve bu normatif düzenleyici hükümlerin kanunun öngördüğü belirli koşulları taşıyan kişilere uygulanması mümkün olduğundan sözleşmeden yararlananlar sadece toplu iş sözleşmesinin tarafı olanlar değildir.
30. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 39. maddesinde “Toplu iş sözleşmesinden yararlanma” başlığı altında;
(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. (İptal dördüncü cümle:Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli ve E.:2020/57; K.:2020/83 sayılı Kararı ile)
(5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.
(6) Faaliyeti durdurulmuş sendikalara dayanışma aidatı ödenmez.
(7) Bu Kanun anlamında işveren vekilleri ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar, toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.
(8) Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden, 65 inci maddeye göre zorunlu olarak çalışanlar dışında işyerinde çalışmış olanlar aksine hüküm bulunmadıkça yararlanamaz.” şeklinde düzenleme öngörülmüştür.
31. Yukarıdaki maddeden de anlaşılacağı üzere kural olarak toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyesi olan işçiler yararlanmaktadır. Üye olmayanların dayanışma aidatı ödeme ya da teşmil dışında toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları mümkün değildir (Şahlanan, Fevzi: Toplu İş Hukuku, İstanbul 2020, s. 431).
32. Toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren sözleşmeden yararlanırken, imza tarihinden sonra sendikaya üye olanlar ise ancak üyeliklerinin sendikaca işverene bildirildikleri tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmektedirler. Ancak toplu iş sözleşmesinin tarafları, sözleşmeye işçinin sendikaya üye olduğu tarihten itibaren, bildirimden de önceki bir tarihten itibaren sözleşmeden yararlanabileceklerine ilişkin bir hüküm koymuşlarsa bu hüküm geçerlidir. Taraf sendikaya üye olan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması işçi sendikasına üyeliğin herhangi bir nedenle son bulmasıyla veya işçinin iş sözleşmesinin sona erecek şekilde işyerinden ayrılmasıyla sona erer.
33. Taraf sendikaya üye olmayan işçiler de sözleşmeyi yapan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemeleri şartıyla talep tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinin hükümlerinden yararlanabilmektedirler.
34. 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 166. maddesi ile mahalli idarelerin ihtiyaç fazlası işçilerinin nakline ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Söz konusu düzenleme;
“(1) İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına, belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadroları ile sürekli işçi norm kadro dâhilinde olmak üzere ihtiyacı bulunan mahalli idarelere atanır.
(2) İhtiyaç fazlası işçilerin tespitini yapmak üzere vali veya görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında, il emniyet müdürü, defterdar, il milli eğitim müdürü, Türkiye İş Kurumu il müdürü, Karayolları Genel Müdürlüğü bölge müdürü, il mahalli idareler müdürü ve işçi devreden işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili işçi sendikası temsilcisinden oluşan bir komisyon kurulur.
(3) Tespitin yapılmasına esas işçilerin listesi; birinci fıkrada belirtilen mahalli idareler tarafından 1/8/2011 tarihinden itibaren kırkbeş gün içinde gerekçesi ile birlikte komisyona sunulur. İhtiyaç fazlası olarak bildirilen işçilerden norm kadro fazlası olanlar komisyon tarafından birinci fıkrada belirtilen kurumlara atanmak üzere tespit edilir. Mahalli idarelerin norm kadrosu dâhilinde olup da ihtiyaç fazlası olarak bildirilen işçiler ise, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesindeki oranlar, kurumun bütçe dengesi, norm kadrosu ve yürütmekle görevli olduğu hizmetin gereği ile nüfus kriterleri değerlendirilmek suretiyle birinci fıkrada belirtilen kurumlara atanmak üzere tespit edilir. İldeki diğer kamu kurum ve kuruluşlarının talepte bulunması halinde, özelleştirme programında bulunan kuruluşlar hariç olmak üzere işçinin muvafakatı alınmak kaydıyla bu idarelerde sürekli işçi statüsünde istihdam edilmek üzere atama işlemi yapılabilir. Komisyon çalışmasını kırkbeş gün içinde tamamlar. Bu listelerin tespitinden sonra valilerce atama yapılır.
(4) Bu madde kapsamında valilikler tarafından atama işleminin kamu kurum ve kuruluşlarına bildirim yapıldığı tarih itibarıyla sürekli işçi kadroları, diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas ve tahsis edilmiş sayılır. İlgili kurumlar sürekli işçi kadrolarına yapılan atama işlemini onbeş gün içinde tekemmül ettirerek sonuçlandırır. Atama işlemi yapılan personel ilgili valilikler tarafından en geç on gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
(5) Ataması tekemmül ettirilen işçiler, çalıştıkları kurumlarınca atama emirlerinin tebliğini izleyen günden itibaren beş iş günü içinde yeni görevlerine başlamak zorundadırlar. Bu süre içinde yeni kurumunda işe başlamayan işçilerin atamaları iptal edilerek 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesine göre iş sözleşmeleri sona erdirilir.
(6) Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.
(7) Bu madde kapsamında işçi nakleden mahalli idarelerin nakil sonrasında oluşan işçi sayısında beş yıl süreyle artış yapılamaz.
(8) (Mülga:29/11/2018-7153/28 md.)
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak gerekli görülmesi halinde, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve ilgili diğer kurumların görüşünü alarak uygulamayı yönlendirmeye ve ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilidir.” şeklindedir.
35. Yukarıda belirtilen düzenleme ile devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurumun sorumlu tutulmayacağı öngörülürken, devir sonrası ücret ile diğer malî ve sosyal hakları bakımından ise devreden kurumda yararlandıkları toplu iş sözleşmesi olup olmamasına göre bir ayrım yapılmıştır. Buna göre devredilen işçilerin yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi varsa devralan kurumda yeni bir toplu iş sözleşmesi yapılıncaya kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödeme yapılması öngörülmüştür. Eğer yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi yoksa bu durumda da 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre ödeme yapılacağı belirtilmiştir.
36. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili davacının dava dışı Silvan İlçe Belediyesinde kadrolu işçi olarak çalışmakta iken 6111 sayılı Kanun gereği ihtiyaç fazlası personel olarak 11.11.2011 tarihinde davalı Kuruma devredilen Belediyede çalıştığı sırada üyesi olduğu Belediye İş Sendikasının Belediye Başkanlığı ile imzaladığı 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden yararlandığını, davalı Kuruma devrinden sonra da 14.04.2012 tarihine kadar bu sözleşmeden yararlanmaya devam ederken başka işkolunda yapılan sözleşme gerekçe gösterilerek tabi olduğu toplu iş sözleşmesinin hükümlerine göre ücret ile diğer malî ve sosyal haklarının ödenmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek bu durumun tespitini talep etmiştir.
37. Davalı vekili ise dava dışı Silvan İlçe Belediyesinden 6111 sayılı Kanun gereği devir yoluyla gelen işçilere 2012 Mayıs ayına kadar Belediye’nin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesine uygun ödeme yapıldığını ancak daha sonra devredilen işçilerin çalıştıkları işyerlerinde yeni toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinden bu işçilerin taraf sendikaya üye olmaları ve dayanışma aidatı ödemeleri hâlinde işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmalarının mümkün olduğu, üye olmamaları hâlinde ise nakil öncesi işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
38. Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasının 29.03.2012 ve 10.04.2012 tarihli iki görüş yazısı dosya kapsamına alınmıştır. 29.03.2012 tarihli görüş yazısında devredilen işyerinde yapılan toplu iş sözleşmesinin geçici 1. maddesinden bahsedilerek devirle gelen işçilerin intibaklarında bu maddenin uygulanması gerektiği; 10.04.2012 tarihli görüş bildirilen yazısında ise 6111 sayılı Kanunun 166. maddesinin 6. fıkrasında belirtilen devredilen işçilerin çalıştıkları işyerlerinde yeni toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe konulma şartı gerçekleştiği bu sebeple taraf işçi sendikasına üye olmayıp, dayanışma aidatı da ödemeksizin imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçiye devirden önceki işyerlerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
39. Davacının 15.02.1995 tarihinde dava dışı Silvan Belediyesinde temizlik işçisi olarak işe başladığı ve çalışması devam ederken 6111 sayılı Kanun gereği 14.11.2011 tarihinde Silvan İlçe Emniyet Müdürlüğüne devredildiği, hâlen çalışmasının devam ettiği, öte yandan Silvan Belediyesinde çalıştığı işyerinin Genel Hizmetler işkolunda yer aldığı devredildiği İlçe Emniyet Müdürlüğünde ise Ticaret, Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar işkolunda olduğu anlaşılmaktadır.
40. Ayrıca davacının dava dışı Silvan Belediyesinde çalışırken Belediye ile Belediye-İş Sendikası arasında 25.05.2011 tarihinde imzalanan 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük süreli işyeri toplu iş sözleşmesinden yararlandığı, 14.11.2011 tarihinde devredildiği Silvan İlçe Emniyet Müdürlüğünde de 1. dönem işletme toplu iş sözleşmesi imzalanarak yürürlüğe girene kadar da bu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam ettiği tespit edilmiştir. Dosyada bulunan en son 15 Mart- 14 Nisan 2012 tarihleri arası dönemi kapsayan ücret bordrosundan davacıya devreden Belediyede uygulanan toplu iş sözleşmesi gereği ücret ile diğer malî ve sosyal haklarının ödendiği, 15 Nisan- 14 Mayıs tarihleri arasındaki döneme ait bordroda ise günlük ücreti yine önceki ücreti gibi “64,94TL” olmakla birlikte malî ve sosyal haklara yönelik bir ödeme yapılmadığı belirlenmiştir.
41. Mahkemece 6111 sayılı Kanun’un 166. maddesinin 6. fıkrasında yenilenmesinden söz edilen toplu iş sözleşmesinin, işçinin devirden önce çalıştığı işyerinde tâbi olduğu sözleşme olduğu, devirden süresi bitene kadar davacı işçinin bu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
42. Ancak mahkemenin bu tespiti yerinde değildir. Zira 6111 sayılı Kanunun 166. maddesinin 6. fıkrasında “yenilerinin düzenlenmesinden” kastedilen devirden önce çalışılan dava dışı Belediyede tabi olunan toplu iş sözleşmesi olmayıp işçinin devredildiği, naklen gittiği işyerindeki toplu iş sözleşmesidir. Aksi taktirde aynı işyerinde birden fazla toplu iş sözleşmesinin uygulanması ve toplu iş sözleşmelerinin çakışması hâli söz konusu olacaktır.
43. Öte yandan ücret bordrolarından da anlaşıldığı üzere devredilen Kurumda yeni toplu iş sözleşmesi imzalanması ile de davacının günlük ücreti devreden Belediyede uygulanan toplu iş sözleşmesi gereği yapılan artışlar uygulanarak ulaştığı miktar düşürülmeksizin sadece toplu iş sözleşmesi gereği ödenen sosyal ve malî haklardan yararlandırılmaksızın ücretinin ödendiği belirlenmiştir.
44. Özel Daire devredilen Kurumda imzalanan toplu iş sözleşmesinin geçici 1. maddesindeki düzenlemeye dayanarak davanın reddi gerektiğini belirtmişse de bir toplu iş sözleşmesinden ancak o toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasına üye işçi veya üye olmaksızın dayanışma aidatı ödeyen işçinin yararlanması mümkündür. Oysa davacı ne taraf işçi sendikası olan Koop-İş Sendikasına üyedir ne de dayanışma aidatı ödemektedir. Bu nedenle uyuşmazlığa devredilen Kurumda yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanarak ücret ve malî haklarının belirlenmesi mümkün değildir.
45. Öte yandan 6111 sayılı Kanunun 166. maddesinin 6. fıkrası gereği de yeni imzalanan toplu iş sözleşmesiyle birlikte artık devreden Belediyede uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin davacı açısından uygulanması mümkün değildir. Davacı yeni imzalanan toplu iş sözleşmesine taraf sendikaya üye olarak o toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanma imkanına sahip iken bu haktan yararlanmadığı taktirde de o tarihe kadar artışlarla belirlenen ücretinde indirim yapılmaksızın belirlenen ücretini almaya devam edecek ve artık devredilen işçi yönünden kanun gereği uygulanması olanaklı olmayan toplu iş sözleşmesinde belirtilen sosyal ve malî haklardan yararlanması söz konusu olamayacaktır. Ücret bordrolarında da anlaşıldığı üzere davacının günlük ücretinde bir indirim söz konusu değildir. Direnme kararında davacının iradesi dışında atama yapıldığı, bu nedenle devreden Belediyede uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden davacının yararlanmaya devam etmesi gerektiği belirtilmişse de, bu devir Kanun gereği yapılmakta olup davacıya devir sonrası devredilen Kurumda toplu iş sözleşmesi imzalanmasından sonra da toplu iş sözleşmesinden taraf sendikaya üye olarak veya dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanma imkânı getirilmiştir. Sendikaya üye olmayarak veya dayanışma aidatı ödemeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmamayı ve 6111 sayılı Kanun’da öngörülen düzenlemenin uygulanmasını kabul etmek davacının iradi davranışıdır.
46. Sonuç itibariyle davacının üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı ödemek suretiyle de yararlanmadığı devredilen Kurumda imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması bozma kararının aksine mümkün olmadığı gibi 6111 sayılı Kanun’da belirtilen yeni toplu iş sözleşmesinden kastedilenin de devredilen Kurumda imzalanan toplu iş sözleşmesi olduğundan ve devredilen Silvan İlçe Emniyet Müdürlüğünü de kapsar şekilde Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı 17 nolu işkolunda faaliyet gösteren işyerleri için TÜHİS ile Koop-İş Sendikası arasında 29.03.2012 imza tarihli 15.03.2012-14.03.2015 yürürlük süresinin belirlendiği toplu iş sözleşmesi imzalandığından, davacının devreden Belediyede imzalanan toplu iş sözleşmesinden de yararlandırılması mümkün değildir.
47. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 6111 sayılı Kanun’un 166. maddesini 6. fıkrasında yenilenmesinden bahsedilen toplu iş sözleşmesinin işçinin daha önce çalıştığı devreden Belediyede uygulanmakta olan sözleşme olduğu, Belediyede toplu iş sözleşmesinin yenilenmesine kadar davacının devreden Belediye ile Belediye İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaya devam edilmesinin yerinde olduğu ve direnme kararın onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
48. Diğer taraftan, dava tarihi 12.03.2013 olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında 23.10.2018 olarak hatalı yazılmış ise de bu durum mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
49. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.02.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.