Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/42 E. 2022/1506 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mahkemenin ilk kararında birleşen dosya davacısı hakkında hüküm kurulmaması ve bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle, davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece verilen ilk kararda birleşen dosya davacısının hissesine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz etmemiş olması davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “asıl ve birleşen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince davalı ... yönünden verilen davanın kabulüne ilişkin karar asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda düzeltilerek onanmış, asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi üzerine düzelterek onama kararı kaldırılmak suretiyle hüküm bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.

2. Direnme kararı asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl Dosyada Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin maliki olduğu ... ili ... ilçesi Merkez Mahallesi 6 ada 82 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadan fiilen el konulduğunu, taşınmaz bedelinin ödenmediğini ileri sürerek dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faiz ile birlikte toplam 10.000TL'nin davalılardan tahsiline ve davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, 12.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır.

Asıl Dosyada Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; yargı yolu nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, müvekkilinin husumet ehliyetinin bulunmadığını, idarece fiilen el atılmadığı sürece bir taşınmazın imar planında kamu hizmetine tahsis edilmesinin maliklere dava açma hakkı vermeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/62 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:

7. Birleşen dosya davacısı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden olduğunu, davaya konu taşınmaz üzerinde imar kısıtlılığı bulunduğunu, müvekkilinin maliki bulunduğu taşınmaza Kanuna aykırı olarak el atılması nedeniyle dava konusu taşınmazın hiçbir şekilde kullanılabilir olmadığını ileri sürerek 2.000TL'nin el atma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, tensiple daha önce açılan mahkemenin 2012/44 E. sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş, 12.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır.

Birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/237 E. Sayılı Dosyasında Davacı İstemi:

8. Birleşen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, daha önce 2012/44 E. numarası ile dava açıldığını, davalı ... İdaresinin, ... ile birlikte dava konusu taşınmazı kamulaştırma yetkisi de olduğundan ... İl Özel İdaresinin dava konusu olayda hasım olması muhtemel olduğu için ... ile birlikte müteselsilen ve müştereken dava açmak gerektiğini ileri sürerek daha önce açılan 2012/44 E. sayılı dava dosyası ile işbu dava dosyasının tensiben birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiş, 12.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır.

Birleşen Dosyada Davalı Cevabı:

9. Birleşen dosyada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; imar planları ve plan değişikliklerinin belediyelerce yapıldığını, 5302 sayılı Kanun’un 6. maddesinde özel idarenin görevlerinin sayıldığını, dava konusu taşınmaz için dava açılıncaya kadar milli eğitim müdürlüğünden ödenek ayrılması ve kamulaştırma yapılması için talep gelmediğini, il özel idaresine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur

Mahkemenin Birinci Kararı:

10. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 2012/44 E. 2013/148 K. sayılı kararı ile; davacıların maliki olduğu taşınmazdaki hisselerine davalı idarelerce imar kısıtlılığı konularak kamulaştırmasız el atıldığı ve imar kısıtlılığının devam ettiği gerekçesiyle; davalı ... yönünden; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden; davanın ve ıslah talebinin kabulü ile, 580.627TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'ndan alınarak davacılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, davacıların hissedar olduğu 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın 24.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda turuncu renkle taralı olarak gösterilen 2.907,00 m2'lik kısmında davacıların hissesinin iptali ile davalı Hazine adına sağlık tesisleri alanı olarak tapuya kayıt ve tesciline, davalı ... yönünden; davanın ve ıslah talebinin kabulü ile, 475.813TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... idaresinden alınarak davacılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, davacıların hissedar olduğu 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın 24.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda sarı renkle taralı olarak gösterilen 2.382,23 m2'lik kısmında davacıların hissesinin iptali ile davalı ... adına ilköğretim tesis alanı olarak tapuya kayıt ve tesciline, davalı ... yönünden; davanın ve ıslah talebinin kabulü ile, 704.719TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Başkanlığından alınarak davacılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, davacıların hissedar olduğu 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın 24.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda yeşil renkle taralı olarak gösterilen 1802.05m2'lik kısmında davacıların hissesinin iptali ile davalı ... adına park alanı olarak tapuya kayıt ve tesciline, davacıların hissedar olduğu 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın 24.04.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda toplam 1726,25 m2 olarak tespit edilen kısımda davacıların hissesinin iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Bozma Kararı:

11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

12. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 13.01.2014 tarihli ve 2013/16903 E. 2014/140 K. sayılı kararı ile; “…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, ... ve il Özel İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava konusu taşınmaz imar planında, Kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmen sağlık tesis alanı, kısmen de park, yol ve refüj alanı olarak ayrılmış olup, mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre, taşınmazın bir kısmına kamuya ait sağlık ocağı, eklentisi ve lojman yapılmak suretiyle davalı ... tarafından fiilen el atıldığı, ancak davalı ... tarafından taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.

11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, Dava konusu taşınmazın kamuya ait sağlık ocağı, eklentisi ve lojman yapılmak suretiyle fiilen el atılan kısmının yüzölçümü belirlenip yalnızca fiilen atılan bu kısım yönünden, davalı ... aleyhinde açılan davanın kabulüne, davalı ... İdaresine karşı açılan dava yönünden ise, dava konusu taşınmaza bu idare tarafından fiilen bir el atma olmadığı anlaşıldığından, bu idareye karşı açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, davalı ... aleyhine açılan dava yönünden dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Doğru olmadığı gibi;

2-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiği…” gerekçesiyle oy çokluğu ile karar bozulmuştur.

Mahkemenin İkinci Kararı:

13. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.01.2015 tarihli ve 2014/101 E. 2015/25 K. sayılı kararı ile; (bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra) davacıların davalı ... idaresine karşı açmış oldukları davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden davalı ... aleyhine açılan davada dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dava konusu taşınmazın kamuya ait sağlık ocağı eklentisi ve lojman yapılmak suretiyle fiilen el atılan 1.246,18 m2'lik kısmı yönünden davacıların davalı ... aleyhine açmış oldukları davanın kabulü ile; toplam 251.480TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Bakanlığından alınarak davacılara tapudaki hisseleri oranında (... 202.345TL, ... 7.370TL, ... 7.370TL, ... 9.830TL, ... 9.820TL ve ... 14.745TL) ödenmesine, davacıların hissedar olduğu 6 ada 82 parsel sayılı taşınmazın 24.07.2014 tarihli fen bilirkişilerinin ortak raporunda kırmızı renkle taralı ve A harfi ile gösterilen ve davalı ... tarafından fiilen el atılan 1.246,18 m2'lik kısmında davacıların hissesinin iptali ile; davalı ... adına sağlık tesisleri alanı olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Özel Dairenin Düzelterek Onama Kararı:

14. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

15. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 06.07.2017 tarihli ve 2016/25520 E. 2017/17685 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.

Davalı ... vekilinin aşağıdaki husus dışındaki temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde değildir. Ancak;

Davacı ...'un ad ve soyadının karar başlığında gösterilmemesi

Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,

Gerekçeli karar başlığının davacılar bölümüne (...'un) ad ve soyadının eklenmesine,…” gerekçesiyle karar düzeltilerek onanmıştır.

Özel Dairenin Bozma Kararı:

16. Özel Dairenin düzelterek onama kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

17. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 30.05.2018 tarihli ve 2017/35192 E. 2018/10764 K. sayılı kararı ile; “…Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin dava ve birleşen davalarda, davanın ... ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen hüküm davalılardan ... vekilinin temyizi üzerine düzelterek onanmış; bu karara karşı, davalılardan ... vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Birleşen dosya davacısı ... hakkında bozma öncesi kararda lehine hüküm tesis edilmediği ve bu kararı temyiz de etmediği bu kez yapılan incelmede anlaşılmakla,

Dairemizin 06.07.2017 gün ve 2016/25520 - 2017/17685 karar sayılı düzelterek onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde;

Dava ve birleşen davalar kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.

Mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılmış ise de;

Birleşen dosya davacısı ... hakkında ilk kararda hüküm tesisi edilmediği bu kararı da temyiz etmediği anlaşıldığından, bu durumda davacı idare yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi

Doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Mahkemenin Direnme Kararı:

18. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/303 E. 2018/380 K. sayılı kararı ile; dosya arasında bulunan 2012/62 E. sayılı dosyada, davacının ..., davalılarının ..., ... ve ... olduğu, 03.02.2012 tarihinde açılan tazminat davasının 13.02.2012 tarihinde direnmeye konu dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, her dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinden birleşen dosya hakkında hüküm kurulmamasının kanundan kaynaklanan kamu düzenini ilgilendirdiği, kamu düzeni ile ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

19. Direnme kararı süresi içinde asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

20. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece verilen ilk kararda birleşen dosya davacısı ... hakkında hüküm kurulmadığı ve ilk kararın ... vekili tarafından temyiz edilmediği hususu gözönüne alındığında, davalı idare lehine usulî kazanılmış hakkın oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

21. Öncelikle usulî kazanılmış hak ile ilgili şu açıklamaların yapılmasında yarar vardır.

22. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

23. Bu kurum davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

24. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 E. 1960/9 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukukî alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.

25. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır; çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.

26. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 E. 1988/89 K. sayılı kararında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.

27. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; mahkemece verilen ilk karar (2012/44 E. 2013/148 K.) başlığında birleşen dosya davacısı ...’un isminin bulunmadığı, hüküm kısmında ise isim belirtilmeksizin davanın kabulü ile davacıların hissesinin iptaline, takdir olunan bedelin davacılara ödenmesine karar verildiği, payların açıkça belirtilmediği anlaşılmaktadır.

28. Hâl böyle olunca mahkemece verilen ilk kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmemesi hususunun asıl ve birleşen dosyada davalı ... yönünden usulî kazanılmış hak oluşturmadığı cihetle mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

29. Ne var ki, Özel Dairece diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olup, asıl ve birleşen dosyada davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.