Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/452 E. 2022/1595 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen iştirak nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarının az olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, hükmedilen iştirak nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu ve daha uygun miktarlarda hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı-Karşı Davalı İstemi:

4. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların 12.09.2011 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, evlendikleri günden beri davalı ile ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, evlilikleri süresince birçok kez tartışıp ayrıldıklarını, aralarında saygı ve güven kalmadığını, birlikte yaşamalarının imkânsız hâle geldiğini, ayrı evlerde yaşamak zorunda kaldıklarını, evlilik birliğinin devamının mümkün olmadığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-Karşı Davacı İstemi:

5. Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkarla, müvekkilinin evlilik hayatı boyunca iyi bir eş olabilmek için her türlü çabayı gösterdiğini, buna karşılık davacının eşine fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilini her zaman aşağılayıp küçük düşürdüğünü ileri sürerek karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 7.000TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 5.000TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 1.000.000TL maddi ve 2.000.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. ... 8. Aile Mahkemesinin 18.10.2016 tarihli ve 2014/554 E., 2016/666 K. sayılı kararı ile; davalının istememesi nedeni ile davacının Suudi Arabistan’daki işine gidemediği, evlendiklerinde oturdukları evin küçük olması nedeni ile davalının evi beğenmeyerek sık sık kendi ailesinin evinde kaldığı, davacıya “gerizekalı, gönlüm soğudu” şeklinde sözler söylediği, eşinin kendisine belli bir bütçe ayırması karşılığında eşi ile birlikte Katar'a gittiği, tarafların birlikteliklerinin son dönemlerinde ayrı yataklarda yattıkları, buna karşılık erkeğinde eşi doğum yaptığı esnada onunla ilgilenmediği, “gerizekalı kadın, salak kadın” şeklinde sözler sarf ettiği, ortak çocuk ile yeterince ilgilenmediği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, Katar dönüşünde ev bulup evliliği yürütme konusunda içten davranmayarak ortak ev temin etmediği, bu nedenle tarafların ayrı yaşadıkları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 1.000TL iştirak, kadın eş yararına 1.500TL yoksulluk nafakası ile 200.000TL maddi ve 100.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.

8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 03.05.2017 tarihli 2017/274 E., 2017/410 K. sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda mahkemece kabul edilen tarafların kusurlu davranışlarının yanında ayrıca erkeğin eşine “kanımı emiyorsun, bu çocuğu senden alacağım” dediği sabit bulunan kusurlu davranışlarına göre erkeğin ağır kusurlu olduğunun doğru olduğu, ne var ki tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası miktarı hakkaniyete uygun ise de, evliliğin süresi, kadının az da olsa kusurlu bulunması, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat ile tazminata esas fiillerin ağırlığına göre hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğu gerekçesiyle hüküm fıkrasının maddi ve manevi tazminata ilişkin bentlerinin kaldırılmasına, yerine kadın yararına 80.000TL maddi, 60.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Bozma Kararı:

9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2017/6079 E., 2019/713 K. sayılı kararı ile;

“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

3-İlk derece mahkemesi, her iki tarafın davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğunu kabul ederek davalı-karşı davacı kadın yararına 200.000TL maddi tazminat ve 100.000TL manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) ile aylık 1000 TL tedbir ve 1500 TL yoksulluk nafakasına (TMK m.169,175) karar vermiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince 18.10.2016 tarih 2017/274 Esas-2017/410Karar sayılı kararla, kadının tüm, erkeğin diğer istinaf taleplerinin esastan reddine, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak davalı-karşı davacı kadın yararına 80.000TL maddi tazminat ve 60.000TL manevi tazminata karar verilmiştir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre ilk derece mahkemesi tarafından kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarı uygun iken erkeğin tazminatlara yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince tazminatlara yönelik yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir …” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 08.05.2019 tarihli ve 2019/718 E. , 2019/1824 K. sayılı kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; ilk derece mahkemesince hükmedilen iştirak nafakasının ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve tarafların tespit edilen ekonomik sosyal durumlarına uygun olduğu, kaldı ki çocuğun artan ihtiyaçlarına göre iştirak nafakasının ileri dönemlerde de arttırılabileceği, aynı zamanda kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında az da olsa kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaate göre ilk derece mahkemesince kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile nafakanın niteliği dikkate alındığında çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı ile davalı-karşı davacı kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A- Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece direnme kararı öncesinde verilen kararın taraflarca temyiz edildiği, Özel Dairece davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazları reddedilerek bozma kararı verildiği, direnme kararının ise yeniden taraf vekilleri tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, direnme öncesi verilen kararı temyiz eden ve temyiz itirazları reddedilen davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararını temyizinde hukukî yararının bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

15. Hukukî yarar, dava şartı olduğundan temyiz incelemesi yapılabilmesi için de gerekli bir şarttır.

16. Mahkeme kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukukî yararı bulunmamaktadır.

17. O hâlde davacı-karşı davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

B- Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

18. Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

19. Boşanma nedeni ile oluşan maddi ve manevi tazminat 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 174. maddesi ile “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Görülüyor ki hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.

20. Maddi tazminat, kişinin malvarlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.

21. Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesinde düzenlenen manevi tazminata boşanmaya sebep olan olayın, kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi hâlinde hükmedilir (Türk Hukuk Lugatı, s. 763). Manevi zarar ise, insan ruhunda kişinin iradesi dışında meydana gelen acı, ızdırap ve elem olarak ifade edilmektedir. Manevi tazminat da, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir. Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak TMK’nın 174/2. maddesi genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat bedeli maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir. Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlal edilen eşe “uygun bir tazminat” verileceğini belirtmektedir. O hâlde hâkim; manevi tazminatın miktarını belirlerken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak takdir hakkını kullanmalıdır.

22. Uyuşmazlığın çözümü açısından iştirak nafakasına ilişkin düzenlemelerin de açıklanması gerekmektedir.

23. Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesinin 2. fıkrası ile “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır” hükmü düzenleme altına alınmıştır. İşte boşanma davası sonucunda velâyeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen bu nafaka türüne iştirak nafakası denilmektedir.

24. Türk Medeni Kanunu’nun 327. maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK m. 328/1). Küçüğe fiilen ana veya babadan her biri diğerine karşı “çocuğun bakım ve eğitim giderlerine harcanmak üzere” çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK m. 329). Nafaka miktarının tayininde çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınır ve ayrıca varsa çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur (TMK m. 330/1). Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır (TMK m. 331).

25. Yukarıda da açıklandığı üzere, ana babanın bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yönelik olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenledir ki hâkim talep bulunmasa dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.

26. Eldeki davada; tarafların 12.09.2011 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, çocuğun 2012 doğumlu olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, mahkemece ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakıldığı, ilk derece mahkemesince çocuk için 1000TL iştirak, kadın için 1.500TL yoksulluk nafakasına ve 200.000TL maddi ve 100.000TL manevi tazminata hükmedildiği, hükmün taraflarca istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilerek kadın yararına 80.000TL maddi ve 60.000TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece ortak çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu ve ayrıca ilk derece mahkemesince kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının uygun olduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmaktadır.

27. Dosya kapsamı itibari ile tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgiler ve toplanan tüm deliller incelendiğinde; davalı-karşı davacı kadının üniversite mezunu olduğu, geçiminin ailesi tarafından temin edildiği, davacı-karşı davalı erkek ise bankacı olup üzerine kayıtlı üç adet taşınmaz olduğu, aylık 2.250 dolar kira gelirinin bulunduğu, bir dönem Suudi Arabistan’da da çalıştığı anlaşılmaktadır. Kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; kadının erkeğe “gerizekalı, gönlüm soğudu” şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği, birlikte kaldıkları evi beğenmeyerek ailesinin yanında kaldığı, erkeğin ise eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret içerikli sözler söylediği, “kanımı emiyorsun, bu çocuğu senden alacağım” şeklinde ibarelerde bulunduğu anlaşıldığından boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu ve gerçekleşen bu olaylara göre evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiği hususunda Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

28. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, tazminatların ve nafakanın niteliği, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, kişilik haklarına yapılan saldırı, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi-manevi tazminat miktarları ile çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, Mahkemece hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesi gerektiği, Öte yandan Özel Daire bozma ilamının üçüncü bendinde yer alan “…ilk derece mahkemesi tarafından kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarı uygun iken erkeğin tazminatlara yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince tazminatlara yönelik yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…” şeklindeki ibarenin yerinde olmadığı, hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulması gerektiği sonucuna varılarak direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

I- A bendinde belirtilen gerekçelerle davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE,

II- B bendinde belirtilen gerekçelerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara ayrı ayrı geri verilmesine,

Dosyanın HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.