Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/460 E. 2022/754 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşletenleri aynı olan iki aracın çarpışması sonucu, kasko sigortası ödemesi yapan sigorta şirketinin, karşı aracın zorunlu trafik sigortacısından rücu talep edip edemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: İşletenleri aynı olan iki aracın çarpışması halinde, kasko sigortası ödemesi yapan sigorta şirketinin, diğer aracın zorunlu trafik sigortacısına rücu etme olanağının bulunmadığı, zira işletende alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiği ve zorunlu trafik sigortasının yalnızca üçüncü kişilerin zararlarını karşılamayı amaçladığı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “ tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirkete zorunlu malî sorumluluk sigortası ile sigortalı olan aracın geri manevra yaptığı esnada müvekkili şirkete kasko sigortası ile sigortalı kamyona çarptığını, çarpışan iki aracın dava dışı ... Liman İnşaatı San. Tic. Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, müvekkilinin sigortalısına ödediği hasar bedelinin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız yere itiraz edildiğini ileri sürerek takibe vaki itirazın iptali ile davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaza ile ilgili olarak müvekkiline müracaat edilmediğinden hasar dosyası açılmadığını, müvekkiline sigortalı aracın kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, trafik sigortası kapsamında müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, hasarın bu kaza sonucu oluştuğunun da belli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2015 tarihli ve 2014/295 E., 2015/765 K. sayılı kararı ile; bilirkişi raporları benimsenmek suretiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin 4.966,47TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 993,29TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 03.05.3017 tarihli ve 2016/11448 E., 2017/4989 K. sayılı kararı ile;

“…1- Bir borç bakımından alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi borcu sona erdiren sebep olarak TBK 135.maddesinde düzenlenmiştir.

Somut olayda, davacı kasko sigortasına sigortalı 34 EY 3629 plakalı araç ile davalı ZMSS sigortasına sigortalı ... plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş ve davacı kasko sigortası, sigortalısına hasar bedelini ödeyerek icra takibi başlatmıştır. Ancak her iki aracın da işleteni... Liman İnşaatı San. Ve Tic. Ltd. Şti'dir.

Bu durumda, her iki aracın işleteni aynı kişi (şirket) olup, her iki araç bakımından da 3.kişi durumunda olmadığı gibi, TBK'nın 135/1 maddesindeki alacaklılık ve borçluluk sıfatı işleten... Liman İnşaatı San. Ve Tic. Ltd. Şti'de birleşmiştir. KTK'nun 85/1.maddesi uyarınca, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Zira, ZMSS üçüncü kişilerin zararlarını karşılamakla yükümlü olup, işleten aynı zamanda üçüncü kişi olamaz. (YHGK 15.4.2011 gün 2011-17-13 Esas, 2011/191 Kararı)

2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesinin yer olmadığı…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.06.2018 tarihli ve 2017/814 E., 2018/579 K. sayılı kararı ile; sahipleri aynı olan araçlardan biri bir sigorta şirketine diğeri başka bir sigorta şirketine sigortalı olup kasko ve trafik sigortası ile yapılmış olan bu ayrı ayrı araçlara ait sigortalar kapsamında alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmeyeceği, davalının bu doğrultuda üzerine düşen poliçe kapsamındaki sorumluluğunu yerine getirmesinden kaçınmasının da mümkün olmadığı sahipleri aynı olan aracın her bir sigorta şirketinin farklı tüzel kişiliklere sahip olup aynı sigorta şirketi kapsamında olmadığı ve her biri yönünden yapılan poliçelerle ve ödemelerle sigorta riskinin garanti altına alındığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; işletenleri aynı olan iki aracın çarpışması sonucu oluşan kaza nedeniyle davacının kasko sigortası kapsamında sigortalısına ödediği hasar bedelini karşı aracın zorunlu malî sorumluluk sigortacısından talep edip edemeyeceği, bu durumda alacaklılık ve borçluluk sıfatının birleşip birleşmediği, işleteninin üçüncü kişiye vermiş olduğu zararı karşılamayı üstlenen davalı ... şirketinin oluşan hasar nedeniyle sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

13. İşletenin hukukî sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85/1. maddesinde düzenlenmiş ve bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı belirtilmiştir. Kanun’un 91. maddesi ile işletenlerin bu madde uyarınca sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu tutulmuştur.

14. Zorunlu malî sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar aynı Kanun’un 92. maddesinde tahdidi olarak sayılarak, (a) bendinde; “İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler” sigorta teminatı kapsamı dışında bırakılmıştır. Vurgulamakta yarar vardır ki, bu hüküm işletenin eyleminden sorumlu olduğu kişilere yönelik kendi zararına dayalı talepleri noktasında önem arz etmektedir. Kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere göre, salt sigorta şirketinin dava edildiği ve üçüncü kişinin zararının söz konusu olduğu durumlarda bu hükmün uygulama alanı bulamayacağı açıktır. Nitekim aynı ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.11.2013 tarihli ve 2013/17-72 E., 2013/1558 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2017/1718 E., 2021/180 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

15. Kazanın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Malî Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” hükmüyle sözleşmenin kapsamı ve amacı net olarak belirlenmiş, tazminat kapsamında kalan hususlar da A-6. maddede sayılarak “İşleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri” sigorta teminatı kapsamı dışında bırakılmıştır.

16. Görüldüğü gibi, karayolları zorunlu malî mesuliyet sigortasında, sigorta ettirenin zarar verdiği kişi, sigorta sözleşmesinin tarafı olmadığı hâlde bu sigortadan yararlanmaktadır (Karasu, Rauf: Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, Ankara 2016, s. 23). Zira zorunlu trafik sigortası motorlu araç işleteninin KTK’nın 85/1. maddesinde yer alan üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu belirlenen limitler dâhilinde üstlenir. Bu nedenle zarar görenler, bu zararın giderilmesi amacıyla, araç işletenine karşı KTK hükümlerine göre başvuru hakkına sahip değilse, zarar verene ait aracın trafik sigortacısına da başvuramayacaktır. İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri sigorta teminatı kapsamına dâhil değildir. Şu hâle göre, sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Dolayısıyla, araç işletenin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hâllerde, sigortacısının da tazminat sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğünden söz edilemeyecektir (Mustafa Çeker, Sigorta Hukuku, Adana 2004, s. 172). Bu açıklamalar karşısında; davaya konu talebin, yukarıda içeriği açıklanan poliçe eki genel şartlar gereğince açık biçimde teminat dışında kaldığı belirgindir.

17. Uyuşmazlığın çözümünde üzerinde durulması gereken bir başka konu da alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleşmesi olgusunun hukukî sonuç ve mahiyetine ilişkindir:

18. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) ''Birleşme'' başlıklı 135. maddesi;

“Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle borç sona erer. Ancak, üçüncü kişilerin alacak üzerinde önceden mevcut olan hakları birleşmeden etkilenmez.

Birleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalkarsa, borç varlığını sürdürür.

Taşınmaz rehni ve kıymetli evraka ilişkin özel hükümler saklıdır.” hükmüne haizdir.

19. Kural olarak, hukuken geçerli bir borç ilişkisinin bulunabilmesi için alacaklı ve borçlu olmak üzere iki tarafın varlığı aranmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu ise, alacaklısı ve borçlusu aynı olan bir borç ilişkisinin düşünülemeyeceğidir. Aksi düşünce, bir kimsenin kendi alacağının borçlusu olması sonucunu doğurur ki, bunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.

20. Alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesine yol açan olay, hukuksal işlemden doğabileceği gibi kanundan da doğabilir. Birleşmenin söz konusu olabilmesi için alacak ve borcun aynı mal varlığına dâhil olması gerekir. Birleşmenin hukukî sonucu ise, alacak ve borcun kural olarak sona ermesidir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2011 tarihli ve 2011/17-13 E., 2011/191 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

21. Somut olayda, davacı kasko sigortasına sigortalı 34 EY 3629 plakalı araç ile davalı trafik sigortasına sigortalı 34 EH 5716 plakalı aracın çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş ve davacı kasko sigortası, sigortalısına hasar bedelini ödeyerek icra takibi başlatmıştır. Ancak her iki aracın da işleteni... Liman İnşaatı San. Ve Tic. Ltd. Şti.'dir. Dava halefiyet ilkesi gereğince açılmıştır. Sigortacı, halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının haklarına sahip olacaktır. Bu durumda, her iki aracın işleteni aynı kişi (şirket) olup, her iki araç bakımından da üçüncü kişi durumunda olmadığı gibi, TBK'nın 135/1 maddesindeki alacaklılık ve borçluluk sıfatı işleten... Liman İnşaatı San. Ve Tic. Ltd. Şti'de birleşmiştir. KTK'nın 85/1. maddesi uyarınca, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Zira, trafik sigortası, üçüncü kişilerin zararlarını karşılamakla yükümlü olup, işleten aynı zamanda üçüncü kişi olamaz. Davaya konu talep, içeriği açıklanan poliçe eki genel şartlar gereğince teminat dışında bulunmaktadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle; davacının, KTK'nın 85/1. maddesi uyarınca işleten sıfatıyla kendi sorumluluğunu üstlenen zorunlu trafik sigortacısından talepte bulunması olanaklı değildir.

22. Öte yandan, her ne kadar gerekçeli karar başlığında dava tarihi “24.01.2013” yerine “18.09.2017” olarak gösterilmiş ise de, bu yanlışlık mahallinde düzeltilebilir bir maddi hata olarak kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

23. O hâlde yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.05.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.