Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/695 E. 2022/1162 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tescilli bir tasarıma konu taklit ürünleri satan davalı şirketin, ürünleri nereden temin ettiğini açıklamaması halinde 554 sayılı KHK'nın 48/1-d maddesi gereğince ürünlerin üreticisi sayılıp sayılmayacağı ve manevi tazminat miktarının buna göre belirlenip belirlenemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin temyiz istemi, direnme kararının verildiği tarihteki temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından, HMK'nın 362/1-(a) maddesi gözetilerek miktar itibariyle reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, asıl davada davacı vekili tarafından manevi tazminat yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HKM) 369. maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373. maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek temyiz eden davacı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Asıl ve Birleşen Davada Davacı İstemi:

4. Asıl ve birleşen davada davacı vekili; müvekkili şirketin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini ve birçok tescilli tasarımının bulunduğunu, müvekkili adına tescilli 2014/00326-9 ve 2013/05648-1 sayılı tescilli tasarımlara konu ürünlerinin davalılar tarafından taklit edilerek “www.tesetturısland.com.tr” adlı internet sitesinde satışa sunulduğunu, buna ilişkin İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/29 D. İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, davalılar eyleminin müvekkilinin tescilli tasarımına tecavüz oluşturduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek asıl davada tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 30.000TL manevi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; birleşen davada ise 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) 52/1-c maddesi gereğince şimdilik 1.000TL maddi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında maddi tazminat talebini 19.537,50TL olarak belirlemiştir.

Asıl ve Birleşen Davada Davalılar Cevabı:

5. Asıl ve birleşen davada davalılar vekili; davacı tasarımlarının harcıalem olduklarını ve davacının davaya konu tasarımları kötü niyetle tescil ettirdiğini ileri sürerek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 28.12.2016 tarihli ve 2014/258 E., 2016/520 K. sayılı kararı ile; davalı şirkete ait internet sitesinde davacı adına tescilli tasarımlarla iltibas yaratacak derecede benzer ürünlerin satışa sunulduğu, aynı nitelikteki ürünlerin davalı tarafa ait mağazada da tespit edildiği, 554 sayılı KHK’nın 49. maddesi uyarınca tasarımdan doğan hakları tecavüze uğrayan tasarım hakkı sahibinin tecavüzün giderilmesi ile birlikte maddi ve manevi zararlarının tazminini talep edebileceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davacı adına tescilli tasarımlara tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına ve önlenmesine, 20.000TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı ... hakkındaki davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 19.537,50TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 08.03.2018 tarihli ve 2017/1399 E., 2018/266 K. sayılı kararı ile; TMK’nın 50/3. maddesi gereğince bir tüzel kişinin organlarının kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olduğu, davalı ...'ın, diğer davalı şirketi tek başına temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu, dolayısıyla dava konusu tecavüz eylemlerinden davalı ... Kızak’ın da kişisel olarak sorumluğunun bulunduğu, öte yandan maddi tazminatın davalı şirketin işyerinde ele geçirilen 214 adet ürün miktarı esas alınarak hesaplanması gerektiği, ayrıca ele geçirilen ürünlerin niteliği, sayısı, değerleri ve tecavüzün süresi gözetildiğinde 5.000TL manevi tazminatın uygun olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, asıl davanın kısmen kabulü ile davacı adına tescilli tasarımlara tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 5.000TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 836,20TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen asıl davada verilen kararı, süresi içinde davacı vekili tarafından manevi tazminat yönünden temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarihli ve 2018/2686 E., 2019/4362 K. sayılı kararı ile; “…Olaya uygulanacak mülga 554 sayılı Tasarım KHK’nın 48.maddesi uyarınca, tescilli tasarıma konu ürünleri veya belirgin şekilde benzerlerinin üretimi, piyasaya sunulması, satılması, sözleşme yapmak için icapta bulunulması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlarla depolanması ve elde bulundurulması tasarım hakkına tecavüz sayılmaktadır.

Tasarım hakkına tecavüz halinde tescil hakkı sahibi KHK’nın 49.maddesi uyarınca tecavüzün giderilmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. Manevi tazminata karar verilirken, tecavüz eyleminin şekli, süresi, mütecavizin üretici veya satıcı olup olmadığı, yapılan üretim veya satış miktarı gibi hususların dikkate alınması gerekir.

KHK’nın 48/1-d maddesinde “Kendisinde bulunan ve haksız olarak üretilen veya ticaret alanına çıkarılan eşyanın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak” tasarıma tecavüzün diğer bir şekli olarak düzenlenmiştir. Tescilli bir tasarıma konu taklit ürünleri elinde bulunduran kişilerin bu ürünleri nereden, kimden ve nasıl sağlandığını ayrıntılı ve samimi bir şekilde bildirmemesi halinde, taklit ürünleri kendisinin üretmiş olduğu kabul edilmelidir. Bir taklit ürünün kaç adet üretilmiş olduğu ise varsa yazılı delil ve belgelere göre, aksi takdirde alanında uzman bilirkişiler yardımıyla böyle bir ürünün çeşidi ve özellikleri itibariyle ortalama kaç adet üretilmiş olduğu farazi olarak tespit edilmelidir. Somut olayda da, ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında rapor alınan bilirkişi kurulu tarafından, usulüne uygun olarak davaya konu taklit ürünün minimum 2.500 adet üretilmiş olduğu tespitine varılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafın bu miktar taklit ürünü izinsiz olarak ürettiği ve piyasaya sunduğu kabul edilerek manevi tazminat belirlemesi yapılması gerekirken, davalı işyerinde ele geçirilen toplam 214 adet ürün miktarı esas alınarak manevi tazminata hüküm olunması doğru olmamış ve hükmün temyiz edenin sıfatı ve temyiz sebepleriyle bağlı olarak sadece bu nedenle davacı taraf yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 23.10.2019 tarihli ve 2019/1110 E., 2019/1041 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, 554 sayılı KHK'nın 48/1-d bendinin ihlâli nedeniyle tecavüz teşkil eden ürünleri elinde bulunduran kişinin doğrudan ürünün üreticisi olarak kabulünün mümkün olmadığı, dolayısıyla davalının tasarıma tecavüzü tespit edildiğine göre genel hükümler çerçevesinde, davacının talep edebileceği maddi ve manevi tazminatın tespitinin gerektiği, davalının tecavüze konu ürünlerin üreticisi olduğu hususunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asıl davada manevi tazminat miktarı belirlenirken tescilli bir tasarıma konu taklit ürünleri elinde bulunduran davalı şirketin bu ürünleri nereden, kimden ve nasıl sağlandığını ayrıntılı ve samimi bir şekilde bildirmemesi karşısında anılan davalının 554 sayılı KHK'nın 48/1-d maddesi gereğince taklit ürünleri kendisinin üretmiş olduğunun kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, uyuşmazlık konusu olan asıl davada manevi tazminat olarak talep edilen miktarın 30.000TL olduğu dikkate alındığında Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 23.10.2019 tarihi itibariyle 58.800TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre asıl davada davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

16. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiili olarak göreve başlamıştır.

17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde yer alan;

“(Değişik:22/7/2020-7251/34 md.) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

a) Nihai kararlar.

b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.

(2) (İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 24/2/2022 tarihli ve E.:2021/34, K.:2022/21 sayılı Kararı ile) (…) (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.

(3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.

(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.

(5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir” şeklindeki düzenleme ile istinaf yoluna başvurulabilen kararların neler olduğu düzenlenmiştir.

18. Öte yandan HMK’nın 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamaz.

19. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınır her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle ile belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre direnme kararının verildiği 23.10.2019 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 58.800TL’dir.

20. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağından duraksama bulunmamaktadır.

21. Bundan başka kesinlik sınırı kamu düzenine ilişkin olup sınırın belirlenmesinde dava konusu alacağın değeri dikkate alınır. Başka bir deyişle alacak davalarında istinaf kesinlik sınırı belirlenirken yalnız alacağın aslı yani asıl talep nazara alınır; faiz, icra tazminatı, ihtarname, delil tespiti ve yargılama gideri gibi giderler hesaba katılmaz (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, Cilt II, s. 1342).

22. Somut olayda, davacı vekili asıl davada tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 30.000TL manevi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; birleşen davada ise 554 sayılı KHK 52/1-c maddesi gereğince şimdilik 1.000TL maddi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; yargılama sırasında maddi tazminat talebini 19.537,50TL olarak belirlemiştir. İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulü ile davacı adına tescilli tasarımlara tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına ve önlenmesine, 20.000TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı ... hakkındaki davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 19.537,50TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi sadece asıl ve birleşen davada davalı ... hakkında verilen karara yöneliktir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, asıl davanın kısmen kabulü ile davacı adına tescilli tasarımlara tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 5.000TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 836,20TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

23. Bölge Adliye Mahkemesince verilen asıl davaya ilişkin kararın davacı vekili tarafından sadece manevi tazminat miktarı yönünden temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, karar, manevi tazminat yönünden davacı yararına bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnme kararı verildiği anlaşılmıştır.

24. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk karar, sadece davacı vekili tarafından asıl dava yönünden manevi tazminat miktarına ilişkin olarak temyiz edildiğinden, temyiz konusu edilmeyen diğer hususların kesinleştiği gözetildiğinde direnmeye konu alacağın sadece manevi tazminat miktarına ilişkin olduğu açıktır. Bu durumda direnme kararının sadece davacı vekili tarafından temyiz edildiği de gözetildiğinde uyuşmazlık konusu olan 30.000TL manevi tazminat bakımından Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 23.10.2019 tarihi itibariyle geçerli olan 58.800TL temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.

25. Hâl böyle olunca davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.09.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.