"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... İli Keşan İlçesi .../Bulvarı No:60/1 adresinde otel, restoran ve pavyon olarak faaliyet gösteren ... isimli işletmenin sahibi olduğunu, Keşan Belediye Meclisinin 04.05.2006 tarihli ve 2006/67 E. sayılı kararı ile içkili yer bölgesinin tespitinin yapıldığını, müvekkilinin sahibi olduğu işletmeye Keşan Belediyesi tarafından 09.05.2012 tarihinde işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı verildiğini, İçişleri Bakanlığının Belediye aleyhine 15.08.2016 tarihinde meclis kararının Efes yolu ile ilgili kısmının iptali için yürütmenin durdurulması istemli iptal davası açtığını, ... İdare Mahkemesinin 2016/1186 Esas sayılı dosyasında görülen davada 01.09.2016 tarihinde davanın müvekkiline ihbarına karar verildiğini, davaya katılma taleplerinin ... İdare Mahkemesince kabul edildiğini, mahkemece 16.02.2017 tarihinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 17.05.2017 tarihinde teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, davalı Keşan Belediyesinin karara itiraz ettiğini, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesinin 23.06.2017 tarihli ve 2017/295 YD itiraz numaralı kararı ile itirazın reddedildiğini, yapılan yargılama sonucunda ... İdare Mahkemesinin 19.09.2017 tarihli ve 2016/1186 E., 2017/1325 K. sayılı kararı ile ruhsat sahibinin kazanılmış hakkının da bulunmadığı gerekçesiyle müvekkiline ruhsat verilmesine dayanak olan Belediye Meclis kararının iptaline karar verildiğini, istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesinin 28.02.2018 tarihli ve 2018/149 E., 2018/159 K. sayılı kararı ile dava konusu idari işlemin davacı idare tarafından öğrenildiği tarihten itibaren 60 günlük süreden sonra açılması nedeniyle süre aşımı sonucu inceleme olanağı bulunmadığından işin esası yönünden verilen idare mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı belirtilerek istinaf talebinin kabulüne ve ... İdare Mahkemesinin kararının kaldırılması ile davanın süreden reddine kesin olarak karar verildiğini, davanın süresinde olup olmadığı ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın işin esası hakkında karar verildiğini, bu konudaki itirazların görmezden gelindiğini, yoruma yer vermeyecek şekilde açık olan bir kanun hükmüne aykırı karar verilerek yürütmenin durdurulmasına neden olunduğunu, dava açma süresinin dava şartlarından olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1. maddesinin (c) ve (e) bentlerine aykırı hareket edildiğini, bu süreçte müvekkilinin 10 aydan fazla bir süre boyunca işyerini çalıştıramadığını, kazanç kaybına uğradığını, son karar ile yürütmenin durdurulması kararının açıkça hukuka aykırı olarak verildiğinin ortaya çıktığını, ayrıca işletmenin ruhsata aykırı işletiliyormuş gibi görünmesi nedeniyle müşteri ve itibar kaybına uğradığını, çalışanlarının işsiz kalması, komşu işyerleri ve müşteri çevresi arasında çıkan olumsuz söylentiler nedeniyle moral ve motivasyon kaybı yaşayan müvekkilinin psikolojik travma nedeniyle manevi zarara da uğradığını, İçişleri Bakanlığı aleyhine idari yargıda da dava açtıklarını, müvekkilinin uğradığı zarar tam ve kesin olarak belirlenemediğinden hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak 1.000TL maddi tazminat ile 10.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 04.02.2020 tarihli ve 2019/17 E., 2020/3 K. sayılı kararı ile; “…DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Keşan Belediye Meclisi'nin 04/05/2006 tarih ve 2006/67 esas sayılı kararı ile içkili yer bölgesinin tespitinin yapıldığını, sahibi olduğu işletmeye 09/05/2012 tarihinde Belediye tarafından işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı verildiğini, İçişleri Bakanlığı'nın belediye aleyhine 15/08/2016 tarihinde meclis kararının Efes yolu ile ilgili kısmının iptali için yürütmenin durdurulması istemli iptal davası açtığını, 01/09/2016 tarihinde davanın İstanbul Clup isimli işletmeye ihbarına karar verildiğini, bunun üzerine katılma talebinde bulunduğunu ve kabul edildiğini, 16/02/2017 tarihinde keşif yapılarak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 17/05/2017 tarihinde teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, davacı bakanlık ile belediyenin karara itiraz ettiğini, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi'nin 23/06/2017 günlü kararı ile itirazı reddettiğini, ... İdare Mahkemesi'nin yargılama sonunda 19/09/2017 günle 2016/1186 esas - 2017/1325 karar sayılı kararı ile içkili yerin bulunduğu Efes yolunun karayoluna uzaklığının 200 metrenin altında kaldığı, yönetmelik ile belirlenen mesafe koşullarına aykırı olarak içkili yer bölgesine dahil edildiği, ruhsat sahibinin kazanılmış hakkının da bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verdiğini, tarafların istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi'nin 28/02/2018 gün ve 2018/149 esas - 2018/159 karar sayılı kararı ile dava konusu idari işlemin davacı idare tarafından öğrenildiği tarihten itibaren 60 günlük süreden sonra açılması nedeniyle, süre aşımı sonucu inceleme olanağı bulunmadığından işin esası yönünden verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek istinaf talebinin kabulüne ve ... İdare Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına davanın süreden reddine dair kesin olarak karar verildiğini, mahkemelerce davanın süresinde olup olmadığı ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın işin esası hakkında karar verildiğini, bu konudaki itirazların görmezden gelindiğini, yoruma yer vermeyecek şekilde açık olan bir kanun hükmüne aykırı karar verildiğini, bu şekilde yürütmenin durdurulmasına ve devamına neden olunduğunu, dava açma süresinin dava şartlarından olduğunu, HMK’nun 46/ 1-c-e maddelerine aykırı hareket edildiğini, ihbar olunan hakimlerin görevlerini yerine getirmekten ve dolayısıyla hakkın yerine getirilmesinden kaçındıklarını, bu süreçte 10 ay boyunca iş yerini çalıştıramadığını, kazanç kaybına uğradığını, son karar ile yürütmenin durdurulması kararının açıkça hukuka aykırı olarak verildiğinin ortaya çıktığını, ayrıca işletmenin ruhsata aykırı işletiliyormuş gibi görünmesi nedeniyle müşteri ve itibar kaybına uğradığını, İçişleri Bakanlığı aleyhine idari yargıda da dava açtıklarını, bu nedenle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla maddi ve manevi zararının tazminini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, zamanaşımı süresinin dolduğu, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığı ve HMK’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Başlangıçta ihbar olunan olarak tebligat çıkarılan ...ile ...'nin davacı aleyhine verdikleri bir karar olmadığı, aksine lehine verilen kararda imzalarının bulunduğu, kendilerine davanın sehven ihbar edildiği anlaşılmış ara karar ile bu sıfatları kaldırılmıştır.
... İdare Mahkemesi'nin 2016/1186 esas, 2017/325 karar sayılı dosyasının örnekleri getirtilerek incelenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK'nun 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular, ihbar olunanlarca davanın süresinde açılıp açılmadığı araştırmaksızın ve bu konudaki beyanlar dikkate alınmaksızın yürütmenin durdurulması kararı verilmesi ve işin esasının incelenerek hüküm kurulması iddialarıdır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş, yasa yolları da tüketilmiştir. Davacı, HMK 46. maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,
2-HMK'nun 49. maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 187,85-TL'den mahsubuna, kalan 133,10-TL'nin davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.950,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,...” gerekçesiyle davanın esastan reddine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8.Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 07.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.