"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “muarazanın men’i” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesini işleten eczacı olduğunu, davalı ile aralarında 2016 yılı Eczane Protokolünün bulunduğunu, bu çerçevede hizmet vermekteyken 19.10.2016 tarihinde Medula sisteminin herhangi bir bildirim veya ihtarda bulunulmaksızın kapatıldığını, sistemin açılması için 21.10.2016 tarihinde yapılan başvurunun da sonuçsuz kaldığını, davalı Kurum’un 25.11.2016 tarihli yazıyla sözleşmenin otuz gün içinde feshedileceğini bildirdiğini ancak açıklama içermeyen bu işlemin hukuka aykırı olup müvekkilinin sözleşmeye aykırı hiçbir davranışı olmadığını, müvekkilinin hâlihazırda SGK reçete sistemine giriş yapamadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve sözleşmenin aynen ifasına, ihtiyatî tedbir kararıyla sistemin açılmasına ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; ülkenin iç/dış güvenliğini tehdit eden terör örgütleri (FETÖ/PDY vb.) bağlantıları nedeniyle haklarında soruşturma veya tutuklama bulunan yahut bağlantılı olunduğu belgelendirilen sağlık hizmet sunucularının bildirilmesinin müvekkilinden istendiğini, davacının başka bir eczaneyi işleten eşi ... ’ün açıklanan kapsamda tutuklu olduğunu, davacının Medula sistemine erişim engelinin kaldırılmasını talep etmesi üzerine Kurumun 24.11.2016 tarihli yazıyla taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1. maddesi çerçevesinde feshedilmesini istediğini, bu doğrultuda davacıya fesih bildiriminin gönderildiğini, davacı vekilinin 22.12.2016 tarihinde Kuruma başvurarak Ağustos-Eylül aylarında Kuruma fatura edilen reçeteler ile 01.10.2016-20.10.2016 tarihleri arasında Medulaya eklenmekle birlikte sistemin kapatılması nedeniyle faturalandırılamayan reçete bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, bu kapsamda reçete incelemelerinin de devam ettiğini, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak soruşturmaların akıbetinin sorulması ve bu soruşturmaların sonucuna göre işlem yapılması gerektiğini, Kurum tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2017 tarihli, 2016/1014 E., 2017/301 K. sayılı kararı ile; davacı hakkında herhangi bir soruşturma bulunmadığının gelen müzekkere cevabıyla anlaşıldığı, taraflar arasındaki protokolün 5.1. maddesinde bir ay önceden bildirmek kaydıyla tarafların sözleşmeyi feshedebilecekleri düzenlenmiş ise de madde devamında fesih hâllerinin ayrı ayrı sayılmış olması karşısında bu maddenin sözleşmenin her zaman sebep göstermeksizin feshedilebileceği anlamına gelmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, fesih işleminin geçersizliğinin tespitine, sözleşmenin aynen ifasına ve Medula sistemine erişimin sağlanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
8. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 15.11.2017 tarihli, 2017/1105 E., 2017/1379 K. sayılı kararıyla; davalı Kurumun ilk derece mahkemesine gönderdiği 13.03.2017 tarihli müzekkere cevabına göre dava konusu fesih işleminin FETÖ/PYD terör örgütü nedeniyle olağanüstü hâl kapsamında yapılan incelemeye binaen yapıldığı, 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesi uyarınca olağanüstü hâl kapsamında yapılan işlemlere karşı müracaat yerinin ilgili 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de düzenlenen komisyon olduğu, bu nedenle mahkemeler nezdinde dava açılamayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06.05.2019 tarihli ve 2018/110 E., 2019/5749 K. sayılı kararı ile; “…1-685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinde komisyonun görevleri sayılmıştır. Buna göre komisyonun görevleri; “1- komisyon, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir. a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi. b) Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi. c) Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması. ç) Emekli personelin rütbelerinin alınması. 2- Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına girmeyen işlemler de komisyonun görev alanındadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre yapılan işlemin komisyonun görevine girebilmesi için işlemin doğrudan KHK ile yapılmış olması gerekir. Somut olayda ise davacı eczacı ile olan sözleşmesinin feshi işlemi doğrudan KHK ile yapılmış değildir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi’nin 'ilgili 675 Sayılı KHK m.16 hükümleri uyarınca, OHAL kapsamında yapılan işlemlere karşı müracaat yeri kurulan ilgili komisyondur. Dolayısıyla dava açılamayacağı' gerekçesiyle davanın reddine dair kararı yerinde değildir.
2-Davacının sözleşmesi, davalı SGK kararı ile feshedilmiştir.
Davacının sözleşmesinin feshine neden olan bilgi ve belgeler dosya içerisinde yer almamaktadır. Davacının sözleşmesinin feshine dayanak hangi bilgi ve belgelerin feshe gerekçe yapıldığı tartışılmadığı gibi, davalı kurumdan bu husus araştırılmalı, ayrıca davacı hakkında mevcut ise adli ya da idari soruşturma evrakları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın terörle mücadele, kaçakçılık organize suçlar ve istihbarat ile ilgili birimlerinden ve bilgi teknolojileri kurumu’ndan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile yine ... ’ya açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa ilişkin işlemler olup olmadığı sorulmalı, tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Bölge Adliye Mahkemesinin 24.09.2019 tarihli ve 2019/2141 E., 2019/1584 K. sayılı kararı ile; ilk karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eczacılık sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasıyla açılan davada somut olay bakımından olağanüstü hâl kapsamında yapılan işlemlere karşı müracaat yerinin 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde oluşturulan komisyon olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının (Anayasa) (21.01.2017 tarihli, 6771 sayılı Kanun ile değişik) 119. maddesine göre Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hâllerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilan edebilir. Olağanüstü hâl ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.
15. Olağanüstü hâllerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile Anayasa’nın 15. maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Bu doğrultuda 27.10.1983 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu ile olağanüstü hâl ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hâllerde uygulanacak hükümleri belirlenmiştir.
16. Olağanüstü hâllerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazete'de yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur (Anayasa, m. 119/6; 2935 sayılı Kanun, m. 4).
17. Ülkemizde 15.07.2016 tarihinde yaşanan darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20.07.2016 tarihinde ilân ettiği olağanüstü hâl, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 21.07.2016 tarihli kararı ile onaylanmış ve bu kapsamda çıkarılan olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle; ceza yargılaması, kamu personeli, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler, askeri ve idari yapı başta olmak üzere sosyal ve ekonomik hayata ilişkin doğrudan düzenlemeler ve mevcut kanunlarda kapsamlı değişiklikler yapılmış, ekli listelerinde isimleri yer alan kişiler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilmemek üzere kamu görevinden çıkarılmış, vakıf üniversiteleri, sağlık kuruluşları, gazete ve televizyonlar, dernekler, sendikalar gibi farklı statülerdeki kurum ve kuruluşlar kapatılmıştır.
18. Somut uyuşmazlık özelinde konuya bakıldığında; 29 Ekim 2016 tarihli, 29872 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bazı tedbirler alınmıştır. Buna göre; olağanüstü hâl kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15.08.2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verileceği düzenlenmiştir (m.16).
19. Olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle tesis edilen işlemlere karşı iç hukukta başvurulabilecek bir yol oluşturmak üzere 02.01.2017 tarihli ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
20. Anılan 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1/1. maddesi “Anayasanın 120 nci maddesi kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulun-duğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bun-larla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hük-münde kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur” şeklindedir.
21. Komisyonun görevleri 2. maddede şu şekilde düzenlenmiştir:
“(1) Komisyon, olağanüstü hal kapsamında doğrudan kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen aşağıdaki işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirip karar verir.
a) Kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarma ya da ilişiğin kesilmesi.
b) Öğrencilikle ilişiğin kesilmesi.
c) Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonlar, özel sağlık kuruluşları, özel öğretim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması.
ç) Emekli personelin rütbelerinin alınması.
(2) Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerle gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve birinci fıkra kapsamına girmeyen işlemler de Komisyonun görev alanındadır.
(3) Bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirler ile kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamaz.”
22. Buna göre Komisyonun görevi 21.07.2016 tarihinde ilan edilen TBMM tarafından onaylanan olağanüstü hâl kapsamında olan ve (maddede yer alan sebeplere bağlı olarak) başvuruya konu hukukî sonucun doğrudan bir olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesinde yer alan işlemle tesis edildiği durumlarla sınırlıdır.
23. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince davacı hakkında uygulanan fesih işleminin olağanüstü hâl kapsamında yapılan incelemeye binaen yapıldığı, bu sebeple 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16. maddesi gereği bu işleme karşı dava açılamayacağı, inceleme merciinin 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle oluşturulan komisyon olduğu gerekçesine dayanılmış ise de dosya kapsamından davacı hakkında Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri çerçevesinde yapılmış herhangi bir işlem bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tam tersine taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin, eczacılık protokolünün “Taraflar bir ay önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir” şeklindeki 5.1. maddesi çerçevesinde davalı tarafından sonlandırıldığı açıktır.
24. Davacı sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilen bu fesih işleminin hukuka ve taraflar arasındaki protokol hükümlerine aykırı olduğu iddiasıyla muarazanın giderilmesini talep ettiğine göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde mahkemeler önünde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
25. Nitekim Özel Daire bozma kararının Hukuk Genel Kurulunca benimsenen birinci bendinde de aynı hususa işaret edilmiştir. Bu yönden bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi hatalıdır.
26. Bununla birlikte bozma kararının ikinci bendinde belirtilen şekilde re’sen araştıma yapılması somut olay açısından mümkün olmadığından Bölge Adliye Mahkemesince, işin esası hakkında taraflarca dosya kapsamına sunulan deliller üzerinden değerlendirme yapılması ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
27. Bu hususlar göz ardı edilerek, davacı hakkında olağanüstü hâl kapsamında herhangi bir işlem bulunmamasına rağmen taleple ilgili müracaat yerinin 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde oluşturulan komisyon olduğundan bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
28. Direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesine göre direnme kararının açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın aynı Kanun’un 373/2. maddesi uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.