Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/1021 E. 2023/216 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkek eşin istinaf dilekçesinde, ilk derece mahkemesince verilen karşı boşanma davasının kabulüne karşı da istinaf talebinde bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkek eşin istinaf dilekçesinin konu, sonuç ve istem bölümlerinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebinde bulunduğu, bu kararın içinde karşı davanın kabulünün de yer aldığı ve zinaya dayalı boşanma davasının reddinin istinaf edilmesinin kadının davasının kabulünün de istinaf edildiği anlamına geldiği gözetilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusur tespiti ile kendi davasının reddi yönünden istinaf talebinin kabulü ile bu yönlere ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bunun dışında kalan kadının tüm, erkeğin sair istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı vekili 10.12.2015 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 04.01.2008 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten bir çocuklarının bulunduğunu, davalının eşini aldattığını, bu nedenle eşlerin anlaşmalı olarak boşanmaya karar verdiklerini, ne var ki davalının daha sonra anlaşmalı boşanmadan vazgeçtiğini ve ortak çocuğu yurt dışına kaçırma planları yaptığını ileri sürerek eşlerin zina nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, çocuk yararına 500,00 TL tedbir- 1.000,00 TL iştirak nafaksı ile müvekkili yararına 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA

Davalı-karşı davacı vekili 11.03.2016 tarihli dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, zina iddiasını kabul etmediklerini, erkeğin eşine bağımsız konut temin etmediğini, eşlerin davacının ailesi ile birlikte yaşadıklarını, karşı tarafın çok kıskanç olduğunu, eşini iş yerinde zor duruma düşürdüğünü, erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığını, ayrıca hakaret ettiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuk yararına 800,00 TL iştirak nafakası ile müvekkili yararına 50.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2015/978 Esas, 2017/974

Karar sayılı kararı ile erkek eş tarafından ileri sürülen zina iddiasının hukuka uygun yollarla elde edilen somut kanıtlarla ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı dava bakımından ise erkeğin eşine bağımsız konut temin etmediği ve kadına hakaret içeren sözler sarf ettiği, buna karşılık kadının da, evlilik birliği devam ederken güven sarsıcı davranışlar sergilediği, hâl böyle olunca eşlerin boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuk yararına 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, eşit kusur nedeniyle tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.12.2019 tarihli ve 2018/1018 Esas, 2019/2089 Karar sayılı kararı ile erkeğin kusur tespiti ile kendi davasının reddi yönünden istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince erkek eş tarafından açılan davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak kadının zinasının sabit olduğunun tespitine, taraflar arasındaki evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, gerçekleşen olaylara göre bağımsız konut temin etmeyen ve eşine hakaret içeren sözler sarf eden erkeğin az, buna karşılık zina yapan kadının ağır kusurlu olduğuna, hâl böyle olunca erkek eş yararına 25.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, bunun dışında kalan kadının tüm erkeğin sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile "...Dava, erkek tarafından zina hukuki nedenine (TMK m. 161) dayalı boşanma davası; karşı dava ise kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince "Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların TMK’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi hükmüne karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından "Kişisel ilişki süresi, çocuğun yurtdışına çıkmasının yasaklanmasına dair tedbir kararı" yönünden, davacı-karşı davalı erkek tarafından ise; "Kendisinin zina sebebine dayalı olarak açtığı davanın reddi, kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, velayet" yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince taraflarca "Kadının boşanma davasının kabulüne” yönelik istinaf talebi bulunmadığı belirtilerek buna göre istinaf incelemesi yapılmış ise de erkeğin istinaf dilekçesi içeriğine göre "Kadının boşanma davasının kabulüne" yönelik istinaf talebi bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesinde; istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. O halde erkeğin İstinaf dilekçesinin içeriğinde "Kadının boşanma davasının kabulüne” yönelik istinaf talebi bulunmasına karşın, talebe uygun olmayan istinaf sınırlaması yapılmak suretiyle karar verilmesi doğru olmamış ve kararın münhasıran bu sebeple bozulması gerektirmiştir,..."

gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek vekilinin istinaf dilekçesinin konu kısmında Yerel Mahkemenin ilgili 14.12.2017 tarih, 2015/978 Esas, 2017/974 Karar sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak/bozularak davamızın kabulüne karar verilmesi talebimizin sunulmasıdır şeklinde açıklama yapıldığı, dilekçe içeriğinde kusur belirlemesine, velayet kararına, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilmesine, açmış oldukları zinaya dayalı davanın reddedilmesine yönelik itirazların ileri sürüldüğü, dilekçenin sonuç kısmında ise ... Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 14/12/2017 gün, 2015/978 Esas, 2017/974 Karar sayılı kararının kaldırılmasını, vekalet ücretinin ve masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği, temyiz dilekçesinde yer alan davalı-karşı davacının lehine verilen boşanma dâhil tüm kararın kaldırılmasına yönelik talebin istinaf dilekçesinin hiç bir yerinde yer almadığı, diğer bir ifadeyle dilekçesinin hiç bir yerinde kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğuna değinilmediği, kadının tam veya ağır kusurlu olduğunun ileri sürülmesinin tek başına kadının davasının kabulünün doğru olmadığını ileri sürdüğü ya da kadının davasının kabulünü de istinafa getirdiği sonucunu doğurmayacağı, istinaf dilekçesindeki bir takım ifadelerin yorum yoluyla genişletilmesinin, incelemenin istinaf talepleri ile sınırlanmasına ilişkin düzenlemeye aykırı olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı vekili, her iki dava ve fer’îleri yönünden hükmün hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı vekili, kusur belirlemesi, karşı taraf yararına hükmedilen tazminatlar ve ortak çocuğun seyehat özgürlüğüne aykırı verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı-karşı davalı vekili tarafından sunulan 15.02.2018 tarihli istinaf dilekçesi dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince verilen karşı boşanma davasının kabulü bakımından istinaf talebinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 342 nci maddesi şöyledir:

" (1) İstinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.

(2) İstinaf dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

a) Başvuran ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri.

b) Varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.

c) Kararın hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı.

ç) Kararın başvurana tebliğ edildiği tarih.

d) Kararın özeti.

e) Başvuru sebepleri ve gerekçesi.

f) Talep sonucu.

g) Başvuranın veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.

(3) İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır."

2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355 inci maddesi şöyledir:

"(1) İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir."

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.

2. Bilindiği üzere ülkemizde iki dereceli yargı sistemi uygulanmakta iken, 2004 yılında kabul edilen 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi ve 6100 sayılı Kanun ile istinaf kanun yolu hükümlerinin düzenlenmesi, bu düzenlemeye uygun olarak 20.07.2016 tarihinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlaması ile üç dereceli yargı sistemine geçilmiş bulunmaktadır.

3. Bir davanın, talepler ve belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, bir üst derece yargı yerince, yeniden görülmesini, gerekiyorsa yeniden hükme bağlanmasını amaçlayan kanun yoluna istinaf denir. Hemen belirtilmelidir ki istinafta, davanın bir üst derece yargı yerince, tüm boyutları itibari ile değil; sadece tarafların talepleri ve ileri sürmüş oldukları sebeplerle sınırlı bir biçimde ikinci kez ele alınıp görülür.

4. Gerek Türk hukukunda gerekse mukayeseli hukukta, istinaf kanun yolu incelemesi somut olay adaletinin sağlanması ihtiyacı üzerine doğmuş ve uygulanmaya başlanmıştır. Hukuk yargılamasında istinaf; ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş kararlarının, hem maddi vakıa incelemesi yapan hem de hukukilik denetimi yapma yetkisi bulunan daha üst dereceli mahkemece tekrar incelenmesini, taleplerle belirlenen sınırlar içerisinde ikinci kez görülerek, hatalı hallerin düzeltilmesi suretiyle karara bağlanmasını istemek olarak tanımlanabilir. İstinaf kavramı, incelemenin içeriği itibari ile dar ve geniş anlamda istinaf olarak ikiye ayrılır. Türk hukuk sisteminde kanun koyucu tercihini dar anlamda istinaf sisteminden yana kullanmıştır. Buna göre; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın denetlenmesi anlamında sadece gerekli ve itiraz konusu edilen hususlarda inceleme yapılarak bir karar verilir.

5. Kanun yolları düzeltici ve bozucu kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılır. Düzeltici kanun yolunda, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda hukuka aykırılık tespit edildikten sonra dosya yeniden karar verilmesi için yerel mahkemeye gönderilmez, aksine üst mahkeme kendisi karar verir. Bozucu kanun yolunda ise, hukuka aykırılık tespit edilirse karar bozulur ve fakat yüksek mahkeme kendisi bir karar veremez, yeni bir karar verilmesi için dosyayı genellikle bölge adliye mahkemesine istisnai hâllerde de ilk derece mahkemesine geri gönderir. Buradan hareketle; temyiz kanun yolu bozucu kanun yolu olup, buna karşılık istinaf kanun yolu ise hüküm mahkemesi sıfatı nedeniyle düzeltici kanun yoludur. Diğer bir söylemle Yargıtay; hukuka aykırı alt derece mahkemesinin hükmünü sadece bozar, yeniden yargılama yapıp bir karar veremez. Bölge adliye mahkemesi ise; ilk derece mahkemesi kararı üzerinde yaptığı denetleme sonucunda hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde veya Yargıtayın bozma kararı sonucunda dosyanın kendisine gönderilmesi halinde yeniden yargılama yaparak karar vermek zorundadır.

6. İstinaf kanun yolu, 6100 sayılı Kanun'un sekizinci kısmının birinci bölümünün 341 ilâ 360 ıncı maddeleri arasında, temyiz kanun yolu da ikici bölümünün 361 ilâ 373 üncü maddeleri arasında düzenleme altına alınmıştır.

7. Kanun koyucu temyiz sebeplerinin tek tek gösterilmesinin (HMK md. 371, HUMK md. 428) aksine, istinaf sebeplerini tek tek saymamış, ''istinaf sebepleri şunlardır'' şeklinde bir düzenlemede bulunmamıştır. Bunun yerine istinaf kanun yolunun niteliğine uygun olarak genel bir sebep göstermiştir (HMK md. 342-2/e, md. 353/6). İstinaf başvurusunda bulunan, istinaf dilekçesinde, dayanmış olduğu istinaf sebebiyle birlikte bölge adliye mahkemesinden nasıl bir karar verilmesi gerektiğine ilişkin iradesini açık ve kesin bir dille ortaya koymalıdır. Zira başvurucuyu haklı bulan bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını, istinaf talebinde çizilen çerçeve içerisinde kalmak kaydıyla değiştirebilir; talepten daha fazlasına karar veremez. Bu kuralın istisnasını kamu düzenine aykırılık hâlleri oluşturur (HMK md. 355).

8. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun özellikle 353 üncü maddesine bakıldığında istinaf sebebinin ilk derece mahkemesi kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olmaması şeklinde düzenlenmiş olduğu söylenebilir. Dolayısıyla istinaf sebepleri, temyiz sebeplerinden çok daha geniş bir çerçeve çizmektedir. Buradan hareketle istinaf dilekçesinde yer alan istinaf sebepleri bölge adliye mahkemesince yapılacak olan incelemenin sınırlarını çizmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Nitekim istinaf sebebinin gösterilmemesi halinde, hükümde kamu düzenine aykırı bir husus da bulunmuyorsa, istinaf talebinin ön inceleme aşamasında reddedileceği hususu tartışmasızdır.

9. İstinaf başvurusu üzerine, dosya kendisine gelen bölge adliye mahkemesinin yapacağı ilk iş, ön incelemeyi gerçekleştirmektir (HMK md. 352). Ön inceleme evresinde, istinaf başvurusunun dinlenebilir olduğu sonucuna ulaşan bölge adliye mahkemesinin gerçekleştireceği ikinci inceleme asıl inceleme olarak adlandırılır (HMK md. 354). Burada inceleme sözcüğü ile kastedilen esasen 6100 sayılı Kanun anlamında tahkikattır.

10. İstinaf incelemesinin kapsamı ise 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi ile düzenlenmiş olup buna göre inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu kendiliğinden gözetir. Buna göre; bölge adliye mahkemesi, incelemesini istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapmak zorundadır. Temyiz incelemesinden farklı olarak, bölge adliye mahkemesinde yapılacak incelemede tarafların ileri sürdüğü sebeplerle bağlı kalınmasının nedeni, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararının kanuna aykırılığını tespit etmesi hâlinde, çoğu zaman yeniden yargılama yaparak yeni bir karar verebilmesidir. Tercih edilen istinaf sisteminde, ilk derecedeki yargılama tümüyle tekrarlanmamaktadır. Bu sebeple, istinaf sebepleri ile sınırlı tutulmuştur. Zira, istinaf incelemesi ilk derece mahkemesi kararını denetleyerek ondan sonra yapılan yargılama özelliği taşımaktadır. Bununla beraber, kamu düzenini ilgilendiren hususlarda bölge adliye mahkemesi istemle bağlı olmaksızın resen inceleme yapar. Örnek vermek gerekirse kamu düzenini ilgilendiren dava şartlarının var olup olmadığı bölge adliye mahkemesince resen araştırılır. Dolayısıyla resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda bölge adliye mahkemesi tarafların istemiyle bağlı olmaksızın ilk derece mahkemesinin kararını inceleme yetkisine sahiptir.

11. Özetle; 6100 sayılı Kanun ile düzenlenen istinaf sebeplerinin kamu düzenine aykırılık ve taraflarca ileri sürülen nedenler olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise bölge adliye mahkemesince kendiliğinden dikkate alınamaz. Çünkü istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

12. Eldeki davada asıl dava; erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca zinaya dayalı boşanma istemi, karşı dava ise kadının tarafından açılan aynı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda ispatlanamadığından zinaya dayalı asıl davanın reddine, karşı boşanma davasının ise tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile kabulüne karar verildiği, bu karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusur tespiti, kendi davasının reddi ve velayet yönünden; kadının ise çocuk ile baba arasında kurulan şahsi ilişki, ihtiyati tedbir kararı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş olduğu tespiti ile inceleme yapılarak karar verildiği anlaşılmıştır.

13. Yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere 6100 sayılı Kanun’un 342 nci maddesinin ikinci fıkrasının e bendine göre istinaf dilekçesinde; istinaf sebeplerinin, somut bir şekilde temellendirilmek suretiyle gerekçeleri ile birlikte gösterilmesi gerektiği hususuna açıkça işaret edilmiştir. Yine aynı Kanun'un 355 inci maddesinin birinci cümlesinde, istinaf incelemesinin, ilke olarak, istinaf dilekçesinde ileri sürülmüş bulunan istinaf sebeplerine hasren gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Özellikle işaret edilen bu son nokta bağlamında, istinaf dilekçesinde, istinaf sebeplerinin belirtilmesi özel bir anlam ve önem taşımakta, üzerinde hassasiyetle durulması gereken hususlardan birisini teşkil etmektedir. İstinaf başvurusunda bulunanın, bu başvurudan tatmin edici bir sonuç elde edebilmesi, özellikle davanın ikinci kez görülmesini ve yeni bir hüküm verilmesini temin edebilmesi için, istinaf dilekçesinde dayanmış olduğu istinaf sebeplerini somut bir biçimde gerekçelendirmek suretiyle belirtmesi şarttır. Kanun'da temyiz sebeplerinden farklı olarak, dayanılabilecek istinaf sebeplerinin neler olduğuna dair herhangi bir belirlemede bulunulmadığı için, dayanılacak istinaf sebeplerinin somutlaştırılması bağlamında 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeden yararlanılmalıdır.

14. Genel olarak istinaf sebebinden maksat, ilk derece mahkemesi kararının ve buna dayanak oluşturan yargılamanın neden hatalı veya eksik olduğunu gösteren, somut bir biçimde temellendirilmiş bulunan iddialardır. İstinaf yargılaması, hem hukuka uygunluk hem de vakıalara uygunluk denetimi yapılmasını konu almaktadır. Bu bağlamda, hukuka uygunluk denetimiyle ilişkili bir istinaf sebebi ileri sürülmek isteniyor, yani hangi hukuk kuralının hiç uygulanmadığı ya da yanlış uygulandığı iddia ediliyorsa, dayanakları ile birlikte buna, istinaf sebebi olarak, istinaf dilekçesinde açıkça işaret edilmesi gerekir. Burada sözü edilen hukuk kuralı, usul hukukuna ilişkin olabileceği gibi maddi hukuku da ilişkin olabilir. İstinaf dilekçesinde, vakıalara uygunluk denetimiyle ilişkili bir husus, istinaf sebebi olarak ileri sürülmek isteniyorsa, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan vakıaların tespitindeki hataların ve eksikliklerin neler olduğunun yahut hangi delilin ya da delillerin değerlendirilmesinde yanlışlıklar yapıldığının olabildiğince somut bir şekilde belirtilmesi zorunluluk arz eder.

15. İstinaf başvurusunda bulunan, istinaf dilekçesinde, dayanmış olduğu istinaf sebebiyle uyum içerisinde olacak şekilde bölge adliye mahkemesinden nasıl bir karar verilmesi gerektiğine ilişkin iradesini açık ve kesin bir dille ortaya koymalı ve belirtmelidir. Dayanılan istinaf sebepleri, bölge adliye mahkemesinin yapacağı inceleme sonucu vereceği karar içeriğinin belirlenmesinde belirleyici bir işlev görecektir. İstinaf talebi olarak yapılan bu tespit çerçevesinde, istinaf başvurusunda bulunan, dilekçesinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını mı, yoksa değiştirilmesini mi istediğini; değiştirilmesini istiyorsa, hangi kapsamda ve nasıl değiştirilmesi gerektiğine ilişkin iradesini, açıkça ortaya koymalıdır. Buna karşılık, istinaf başvurusunda bulunan, ilk derece mahkemesinin hükmüne dayanak yaptığı maddi vakıaların tespitinde yahut delillerin değerlendirilmesinde hatalı davrandığını ileri sürüyorsa, bölge adliye mahkemesinden bu kapsamda yeni bir yargılama yapmasını ve uyuşmazlığın esası hakkında yeni bir hüküm vermesini, ilk derece mahkemesi hükmünün değiştirilmesini istemelidir. Başvurucuyu haklı bulan bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını, istinaf talebinde çizilen çerçeve içerisinde kalmak kaydıyla değiştirebilir; talepten daha fazlasına karar veremez.

16. Tüm bu anlatılanların ışığı altında somut olaya gelindiğinde; resen araştırma ilkesine tabi olmadığı gibi kamu düzeni ile de ilgisinin bulunmadığı hususunda tereddüt bulunmayan karşılıklı boşanma davalarına yönelik ilk derece mahkemesi kararı üzerinde bölge adliye mahkemesince yapılacak olan incelemenin; taraflarca ileri sürülen nedenlerle sınırlı olarak yapılacağı açıktır. Erkek eş vekili tarafından sunulan 15.02.2018 tarihli istinaf dilekçesi incelendiğinde; konu bölümünde "Yerel Mahkemenin 14.12.2017 tarih, 2015/978 E. 2017/974 K. sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak/bozularak davamızın kabulüne karar verilmesi talebimizin sunulmasıdır" şeklinde açıklama yapıldığı, açıklamalar bölümünde zinaya dayalı davanın hukuka uygun delillerle ispatlanmış olmasına rağmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğuna ilişkin beyanlara yer verildiği, sonuç ve istek kısmında ise "Yukarıda belirtilen sebeplerle ve Sayın Dairenizce re'sen gözetilecek nedenlerle duruşmalı istinaf incelemesi yapılarak, ... Anadolu 6. Aile Mahkemesinin 14.12.2017 gün ve 2015/978 E. 2017/974 K. sayılı kararının kaldırılmasını" talep ettiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık konusu istinaf dilekçesinin tamamı asıl olarak "zinaya dayalı asıl davanın kabulüne karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi halinde çocuğun yurt dışına çıkış yasağına ilişkin tedbirin kalkacağına" ilişkin beyanlardan oluşmaktadır. Konu, sonuç ve istem bölümlerinde açıkça ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. Kaldırılması istenen kararda ise asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verildiğine göre davacı karşı davalı taraf bölge adliye mahkemesinden nasıl bir karar verilmesi gerektiğine ilişkin iradesini açık, kesin ve somut bir dille ortaya koymuş, kararın kaldırılmasına ve zinaya dayalı davalarının kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

17. Diğer yandan uyuşmazlığa konu istinaf dilekçesinde, kadın eşin evlilik birliği içinde zina yaptığına dair somut biçimde temellendirilmiş iddia ve buna ilişkin ispat vasıtaları belirtilerek 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinde yazılı hukuk hukuk kuralının ilk derece mahkemesince uygulanması açıkça işaret edilmiştir. Kaldı ki kadının kabul edilen boşanma davasının istinaf edilmemesi halinde tarafların boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşeceği ve böyle bir hâlde erkeğin zinaya dayalı davasının konusunun kalmayacağı gözetildiğinde bölge adliye mahkemesince erkeğin istinaf dilekçesine yönelik yapılan sınırlama doğru bulunmamıştır. Öyle ise Bölge adliye Mahkemesince yapılacak iş erkeğin istinaf dilekçesinde "her iki dava ve ferilerine yönelik" istinaf talebinin olduğu kabul edilerek bu talebe uygun şekilde istinaf incelemesi yapmaktan ibarettir.

18. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

19. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi