"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin ... Emlak-... aracılığıyla davalılar murisi ...’ın ... Mahallesi, 516 parsel sayılı taşınmazda bulunan ½ hissesini satın aldığını, tarlanın diğer hissedarı olan ...’ın kardeşi ... ile de anlaşarak onun hissesini de aldığını, ancak ... ve emlakçının müvekkilinin iyi niyetinden faydalanarak gerçek taşınmazı değil daha güzel bir yeri göstererek satışı gerçekleştirdiklerini, bu durumu devir sonrası öğrenen müvekkilinin emlakçının yanında satıcılarla buluştuğunu ve satış bedelinde indirim yapmayı teklif ettiklerini, bu doğrultuda diğer hissedarın 25.000TL tutarındaki ödemeyi yaptığını ancak vekâletle satışı gerçekleştiren davalılar murisinin sürekli ödemeyi ertelediğini, bunun üzerine başlatılan takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalılar murisi ... vekili; müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle satışla bizzat ilgilenmediğini, müşteri bulunması, yer gösterme ve pazarlık sürecinde de bulunmadığını, satış sırasında hastanede olduğu için oğluna verdiği vekâletle devrin gerçekleştirildiğini, hissesi karşılığında 90.000TL aldığını, satıştan birkaç ay sonra davacının müvekkilinin yanına gelerek satış bedelinin çok olduğunu, diğer hissedar olan kardeşinin bedelden 25.000TL indirim yapmayı kabul ettiğini, aynı miktarda kendisinin de iade etmesi gerektiğini söylediğini ancak satış sürecine hiçbir müdahalesi olmayan müvekkilinin alıcının rızasıyla yapılmış sözleşmedeki bedeli iade etmek istemediğini, bunun üzerine davacının müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, takibe dayanak protokolün diğer hissedarın imzasını taşıdığını, müvekkilini hiçbir şekilde bağlamadığını, davacının aynı çevrede dönümlerce araziyi satın almış bir kişi olduğunu ve yanlış yerin kendisine gösterildiği, kandırıldığı iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bir an için davacının iddiası kabul edilse dahi dava dilekçesi içeriği ile dosyaya delil olarak ibraz edilmiş olan komisyon sözleşmesi içeriğinden çok net bir şekilde anlaşılacağı üzere gerek yer gösterme gerekse de taşınmazın fiyat belirlemesinin emlakçı ... tarafından yapıldığını, eğer ortada bir hile varsa bunu yapan kişinin emlakçı olduğunu ve bu kişinin kendi bürosunda hazırlanan protokole bu hususu yazmayıp fiyat problemi gibi genel bir tabirle sorumluluktan kurtulmak istediğini, bu nedenle davanın ...’a ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ...’ın 14.01.2014 tarihinde vefatı sonrası davaya dâhil edilen mirasçıları, vekilleri aracılığıyla davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli, 2013/289 E., 2015/864 K. sayılı kararı ile; keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda taraflar arasındaki satışa konu taşınmazın satış tarihindeki toplam değerinin 90.000TL, yarı pay değerinin 45.000TL olarak belirlendiği, satışın ise 180.000TL üzerinden yapıldığı ve davalıya 90.000TL ödendiği, buna göre taşınmazın gerçek bedelinin çok üzerinde bir bedel ile satıldığı, taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucu satışın iptal edilmeyip bedelde indirim yapılması hususunda anlaşıldığı, davacı tarafça indirim bedeli olan 25.000TL nin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça hakkaniyet ve nesafet ilkelerine aykırı şekilde itiraz edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaliyle asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.05.2019 tarihli ve 2016/17897 E., 2019/6325 K. sayılı kararı ile; “…Dava, İcra ve İflas Kanununun İİK’nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, 516 parsel sayılı taşınmazı 1/2 sini davalı ...'dan 1/2 sini de kardeşi ...’dan satın aldığını, ancak davalının konumu daha iyi olan bir yeri göstererek 516 parseli sattığını, taşınmazın devrinden sonra aldığını zannettiği taşınmazın, kendisine devredilen yer olmadığını öğrendiğini, bunun üzerine davalının yaptığı yanlışı kabul ederek satışın iptali yerine bedelden indirim yapma konusunda anlaştıklarını buna göre aldığı taşınmazın diğer 1/2 hissedarının 25.000TL’lik ödemeyi kabul ettiğini ancak anılan bedelin ödenmediğini ileri sürmüştür. Davalı davanın reddi dilemiştir. Mahkemece, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre, davacının davalı ve dava dışı diğer hissedardan aldığı taşınmazın, taraflar arasındaki işlem tarihi itibariyle toplam değerinin 90.000TL olduğu, davalı tarafın 1/2 hissesinin bedelinin ise 45.000TL olduğu bu durumda taşınmazın gerçek bedelinin çok üzerinde bir bedel ile davalı tarafça davacıya satıldığı taraflar arasında satışı yapılan taşınmaz nedeniyle yapılan görüşmeler sonucu satışın iptal edilmeyip bedelde indirim yapılması hususunda anlaşıldığı ve davacı tarafça indirim bedeli olan 25.000TL’nin tahsili için yapılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın hakkaniyet ve nesafet ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle itirazın iptaline karar verilmiş ise de, davacının sunduğu protokol incelendiğinde, protokolün davacı ile taşınmazın diğer hissedarı olan dava dışı ... arasında yapıldığı, davalının imzasının olmadığı, anılan protokolde, dava dışı ...’ın 1/2 hissesi üzerinden iskonto yaparak 25.000TL iade edeceğinin taahhüt ettiği anlaşılmış olup, Hal böyleyken davacının, takip dayanağı olan, davalının imzasının olmadığı protokole dayanarak davalıdan talepte bulunamayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Mahkemenin 03.12.2019 tarihli ve 2019/689 E., 2019/1125 K. sayılı kararı ile; ilk karar gerekçesi yanında; davacının dava dışı diğer hissedar ... ile imzaladığı protokole dayanarak davalılar hakkında icra takibi başlatma hakkı bulunmamakta ise de maddi olayları açıklamanın taraflara, ilgili hukuk kuralını uygulamanın ise hâkime ait bir ödev olduğu, somut olayda davacı tarafın iddiasını ileri sürüş biçimine göre 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun hata hukuksal nedenine dayanıldığının anlaşıldığı, davacının dava konusu taşınmazdan farklı bir taşınmazı satın aldığı inancıyla hareket ederek, gerçek bedelinden çok daha yüksek bir bedel ödemek suretiyle dava konusu taşınmazı satın aldığının dosya kapsamında toplanan deliller ile sabit olduğu, zira aynı şekilde diğer hissedar ... ile de bir araya gelerek protokol yapıldığı ve satış bedelinden 25.000TL indirildiği, aynı hususun eldeki uyuşmazlık yönünden de geçerli olduğu ve davacının esasında başka bir taşınmazın satışı için irade açıklamasına rağmen dava konusu taşınmazı satın aldığı, bu suretle hataya düştüğünün kabul edildiği, edimler arasında davacı aleyhine fahiş derecede fark bulunmasının davacının hataya düştüğünü gösterdiği, davacının iradesi sözleşmenin ayakta tutulması ancak satış bedelinden indirim yapılmasına yönelik olduğundan çoğun içerisinde az da vardır görüşünden hareketle bu talep bakımından değerlendirme yapıldığı, taşınmazın gerçek bedeli ile satış fiyatı arasındaki dengesizliğin 25.000TL’den daha fazla olduğu, bu durumda davacı tarafça talep edilen 25.000TL’lik alacağın makul ve ölçülü bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında gerçekleşen taşınmaz satışı sonrasında “satıştan kaynaklanan fiyat indirimi” açıklamasıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, mahkemenin diğer hissedarın imzaladığı protokole ve taşınmazın satış tarihi itibariyle keşfen belirlenen değerinin çok daha az olduğu yönündeki tespite dayanarak davalıyı 25.000TL tutarındaki bedelden sorumlu tutmasının dosya kapsamı itibarıyla mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
14. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
15. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
16. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
17. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sözleşme öncesi görüşmelerde gösterilen yerden nitelik olarak daha az değerli bir taşınmazın devredildiğinin satış sonrasında anlaşıldığı ve taşınmazın diğer hissedarı tarafından bu durum kabul edilip bedelden indirim yapılarak 25.000TL’nin geri ödendiği, davalı hissedarın ise bu bedeli ödemekten imtina ettiği iddiasıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasında; Mahkemece ilk karar ile, taşınmazın gerçek bedelinin çok üzerinde bir bedel ile satıldığı, taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucu satışın iptal edilmeyip bedelde indirim yapılması hususunda anlaşıldığı ve davacının indirim bedeli olan 25.000TL’nin tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafça hakkaniyet ve nesafet ilkelerine aykırı şekilde itiraz edildiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Temyiz incelemesinde Özel Daire takip dayanağı olan ve davalı ...’ın taraf olmadığı, imzasının bulunmadığı protokole dayanılarak davalıdan talepte bulunulamayacağına işaret etmiştir.
18. Bozma kararı üzerine Mahkeme; ilk karar gerekçesindekinden farklı olarak, taraf olmadığı protokole dayanılarak davalı hakkında icra takibinde bulunulamayacak ise de davanın hata hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı ve dosya kapsamı itibarıyla taşınmazın gerçek değerinin çok üzerinde bir bedelle satın alındığı, diğer hissedarın da bu durumu kabul ederek 25.000TL bedel indirim yönündeki protokolü imzaladığı, aynı durumun dava konusu uyuşmazlık için de geçerlilik taşıdığı, taşınmazın gerçek bedeli ile satış fiyatı arasındaki dengesizliğin 25.000TL’den daha fazla olduğu, bu durumda davacı tarafça talep edilen 25.000TL’lik alacağın makul ve ölçülü bulunduğu şeklindeki gerekçeye dayanılmıştır.
19. Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk karardan farklı yeni bir gerekçe ve değerlendirmeye dayandığı, böylelikle yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” hükmü atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.