"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Rucuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı ... Kurumu (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; müvekkili Kurum sigortalısı ...'nin davalı ... Başkanlığına ait işyerinde çalışırken 15.03.2014 tarihinde iş kazası geçirerek sürekli iş göremezlik durumuna girdiğini, kazanın davalı işverenin kusurundan kaynaklandığını, kaza ile ilgili düzenlenen 22.05.2015 tarihli müfettiş raporunda davalı işverenin %80 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, dava dışı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının %40 olduğunu ve kendisine 278.622,34TL tutarında ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, 10.814,88TL tedavi gideri yapıldığını ayrıca 9.683,92TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, Kurumun toplam 299.121,14TL zararının oluştuğunu ileri sürerek bu zararından şimdilik 29.912,11TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 20.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam talebini 209.384,80TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Belediyesi (Belediye) vekili cevap dilekçesinde; dava dışı kazalı ...'nin 1995 yılında Belediyede çalışmaya başladığını, en son Park ve Bahçeler Daire Başkanlığında şoför olarak çalışırken kusurlu davranışları ile kazaya sebep olduğunu, işverenin bu olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, Kurum müfettiş raporunun tek taraflı, yasal ve maddi gerekçeler ortaya konulmadan hazırlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
6. ... İş Mahkemesinin 26.04.2017 tarihli ve 2015/252 E., 2017/112 K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamından dava dışı sigortalı ...'nin davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 15.03.2014 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle yaralandığı ve %40 oranında sürekli iş göremez duruma girdiği, Kurum tarafından sigortalıya 278.622,34TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığı, tedavisi için 10.814,88TL harcama yapıldığı ve 9.683,92TL geçici iş görmezlik ödeneği ödendiği, iş kazasının meydana gelmesinde davalının %70 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 195.034,65TL bağlanan gelir, 6.778,74TL geçici iş göremezlik ödeneği ve 7.570,42TL tedavi gideri olmak üzere toplam 209.384,80TL’nin gelirlerin onay, masraf ve ödemelerin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliyesi Mahkemesinin Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin 27.03.2018 tarihli ve 2017/1622 E., 2018/470 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 2018/5341 E., 2019/9541 K. sayılı kararı ile; “..IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 15.03.2014 tarihinde meydana gelen ve Kurum sigortalısının %40 oranında sürekli işgöremezliği ile sonuçlanan iş kazası nedeniyle, sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, geçici işgöremezlik ödeneği ve tedavi giderinden oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanun'un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;
6331 sayılı Kanunun "Risklerden korunma ilkeleri" başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; "a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken,
Anılan Kanunun "Çalışanların yükümlülükleri" başlıklı 19. maddesinde, "Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak" yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler uyarınca iş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; maddi olayın özellikleri dikkate alınarak, ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Dosya kapsamından, iş kazasına uğrayan sigortalının davalı ... Başkanlığında 04.12.1995 tarihinde işe girdiği, şoför olarak çalıştığı, 15.03.2014 tarihinde Belediyeye ait (... plakalı) kamyonla şelale inşaatı yapılan yerde moloz temizliği işi ile görevlendirildiği; moloz alınacak yerin rampa olduğu, kamyonu yokuş yukarı yerleştirerek, kamyon çalışır ve el freni çekili vaziyette, araç içinde kepçenin molozları kamyon kasasına doldurmasını beklerken, kepçenin kamyon kasasına yüklediği molozlardan su borusunun cam önüne düşmesi ve görüşü kapaması nedeniyle, araç çalışır vaziyette iken inerek, kamyonun damperine çıktığı, boruyu alarak, kasa içine attığı, bu sırada arkada çalışan kepçenin dampere moloz dökmesi üzerine kamyonun geri kaymaya başladığı, kepçeyi kullanan iş makinesi operatörünün kepçenin hareketli kafası ile kamyona baskı yaparak kaymasını engellemeye çalıştığı sırada sigortalının da iki, iki buçuk metre yükseklikteki damperden yere atladığı ve düştüğü, yine de araç içine girerek, kamyonun çalışmasını durdurduğu, düşme nedeni ile omurgasında kırık oluştuğu ve % 40 oranında sürekli işgöremez duruma geldiği anlaşılmıştır.
Olay nedeni ile düzenlenen Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı İnceleme Raporu ekinde sigortalının kullandığı ... plakalı kamyonun 13.02.2014 tarihinde bakım ve onarımının yapılmasına ilişkin Belediye içi yazışmaların ve faturanın bulunduğu, anılan raporda kazanın meydana gelmesinde işveren Belediyenin %80, sigortalının %20 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, ilk derece mahkemesince mahallinde yapılan keşif sonucu işgüvenliği uzmanı makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 13.06.2016 tarihli raporda davalı işveren Belediyenin %70, sigortalının %30 oranında kusurlu bulunduğunun belirtilmesi üzerine; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda kusur durumunun tespiti için alınan ve ... Teknik Üniversitesi Öğretim üyeleri üç makine mühendisi tarafından düzenlenen 16.11.2016 tarihli raporda da işverenin %70 sigortalının %30 oranındaki kusuru bulunduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Ancak, dosya kapsamından maddi olayın özelliklerine göre tespit yapılmadığı görülmekle; kamyonun geriye kaçmasına yol açan durumun aracın teknik arızasından mı, şoförün kullanım hatasından mı kaynaklandığının araştırılması gerekmekte olup, araçta teknik bir arızanın bulunup bulunmadığı, aracın fren sisteminin incelenip incelenmediği, bu kapsamda başka bir teknik arıza tespiti olup olmadığı araştırılmalı, akabinde şoförün çalışır vaziyetteki aracını terkederek, dampere çıkması ve düşen malzemeyi kaldırmasının o an için zorunlu olup olmadığı veya şoför açısından objektif kriterlere göre normal ve öngörülebilir bir davranış olup olmadığı, işçiler açısından normal sınırlar içinde kalmayan ve öngörülemeyen davranışları nedeniyle işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği yönünden ne gibi bir tedbir alması ve eğitim vermesi gerektiği irdelenmelidir. Yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda araçta teknik bir arıza olmadığı, iş kazasının sigortalının öngörülemeyen davranışı nedeniyle meydana geldiğinin anlaşılması durumunda ise baskın kusurun sigortalıda bulunduğunun değerlendirilmesi gerektiği de gözetilmek suretiyle kusur oran ve aidiyetleri; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa uygun olarak belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır...” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
11. ... İş Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2020/44 E., 2020/117 K. sayılı kararı ile; aynı iş kazası nedeniyle ... İş Mahkemesinin 2015/556 Esas sırasına kayden dava dışı sigortalı ... tarafından ... Büyükşehir Belediyesi aleyhine maddi-manevi tazminat talepli dava açıldığı, dosya kapsamında alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacının %30, davalı işverenin %70 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek verilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2018/7388 E., 2019/4589 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, buna göre iş kazasının meydana gelmesinde davalı ... Belediyesinin %70 oranında kusurlu olduğunun kesinleştiği ayrıca yargılama sırasında araçta teknik bir arıza bulunduğuna veya kazanın fren sistemi ile aracın bakımlarının yapılmamasından kaynaklandığına dair bir iddianın olmadığı, bozma ilamında eğer araçta veya fren siteminde bir arıza yok ise kazanın meydana gelmesinde sigortalıya daha fazla kusur atfedilmesi gerektiği belirtilmiş ise de sigortalıya atfedilecek kusur oranının artması hâlinde Kurumun rücu edebileceği miktar azalacağından her ne kadar tazminat dosyasında alınan kusur raporu Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlamasa da yeni bir kusur raporu alınmasında davacının hukukî yararı olmadığı, Kurum görevlilerince düzenlenen raporda tespit edilen kusur oranları ile eldeki davada alınan bilirkişi raporundaki kusur oranlarının birbirine yakın olduğu belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; rucuan tazminat istemli eldeki davada kusur oranlarının maddi olayın özelliklerine göre tespit edilip edilmediği, kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi için Özel Daire bozma kararında belirtildiği şekilde inceleme yapılarak iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenip yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilir.
18. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesinin rucuan tazminat talebinin kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekilince temyizi üzerine Özel Daire tarafından kusur oranı ve aidiyetlerinin belirlenmesi için iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınarak yapılacak inceleme neticesinde karar verilmesi yönünde bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince aynı iş kazası nedeniyle dava dışı sigortalı tarafından davalı aleyhine açılan ... İş Mahkemesinin 2015/556 E. sayılı dosyası getirtilerek dosya kapsamında alınan kusur raporu değerlendirilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
19. Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesince bozma kararından sonra dosya arasına alınan dava dışı sigortalı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat dosyasında düzenlenen kusur raporu kapsamında yapılan değerlendirme sonrasında yeni bir karar verilmiştir.
20. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozma konusuyla ilgili bozmadan sonra toplanan yeni delile dayalı yeni hüküm bulunmaktadır.
21. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
22. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 08.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.