Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/339 E. 2022/1364 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz çalıştığının tespiti talebinde bulunduğu davada, 16.10.2008 tarihli durum tespit tutanağındaki işe başlama beyanının bağlayıcı olup olmadığı ve bu tarihten önceki hizmetlerin tespit edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin geçerliliği, her türlü delille ispat imkanı ve işverenin beyanının tek başına hukuki sonuç doğurmayacağı hususları gözetilerek, davacının SGK denetmeni huzurunda işten çıkarılma baskısı altında verdiği 16.10.2008 tarihinde işe başladığı yönündeki beyanının bağlayıcı olmadığı ve diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı onanmış ancak sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “Hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 20. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı ... fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait Cevatpaşa Mahallesi Turna Sokak No:26 Bayrampaşa İstanbul adresindeki işyerinde 19.09.2001 tarihinde çalışmaya başladığını, 2007 yılında işyerinin Cebeci Mahallesi 1. Cebeci Caddesi Osman Cumhur İş Merkezi No:45 Kat: 4-5 ... adresine taşınması üzerine 18.11.2011 tarihine kadar yeni adreste çalışmaya devam ettiğini ancak çalışmalarının Kuruma eksik bildirildiğini, sigorta primlerinin de eksik yatırıldığını ileri sürerek 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline ait işyerinde 29.02.2008-10.03.2008 ve 16.10.2008-04.11.2008 tarihleri arasında çalıştığını, 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında kesintisiz çalışmasının söz konusu olmadığını, işçilik alacaklarının tahsili istemiyle Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2012/521 E. sırasına kayden açılan davadaki yargılama sırasında alınan 27.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının çalışmasının 01.05.2008-18.11.2011 tarihleri arasında olduğunun kabul edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın kamu düzenini ilgilendirdiğini, bu nedenle re’sen araştırma yapılması ve fiili çalışma olgusunun ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

7. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 14.07.2016 tarihli ve 2014/250 E., 2016/272 K. sayılı kararı ile; SGK kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davanın süresinde açıldığı, uyuşmazlık konusu çalışma döneminde davalı işyerinin faal olduğu, davacının iddialarını doğrulayan bordro tanıklarının beyanlarına itibar edildiği, davacının Kuruma bildirilen çalışma süreleri dışlanarak 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 18.04.2018 tarihli ve 2016/17720 E., 2018/4022 K. sayılı kararı ile; davalı ... fer’î müdahil Kurum vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “…2- Dava, davacının 19/09/2001-18/11/2011 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 29/02/2008-10/03/2008 ve 16/10/2008-04/11/2008 tarihleri arasında davalı işyerinden hizmet bildirimlerinin yapıldığı, bildirilen bu sürelere ilişkin olarak düzenlenen imzalı ücret bordrolarının bulunduğu, davacı tarafından davalı işverene karşı işçilik alacaklarına ilişkin olarak açılan davada söz konusu ücret bordrolarındaki imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, beyanı alınan bordro tanıklarının davacının dava konusu dönemde davalı işyerinde çalıştığını doğruladıkları, 16/10/2008 tarihinde Kurumun denetim elemanları tarafından davalı işyerinde yapılan fiili denetim esnasında davacının 16/10/2008 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını beyan ettiği ve buna ilişkin olarak düzenlenen tutanağı imzaladığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda, alının tanık beyanları ile dosya kapsamında toplanan delillere göre davacının 16/10/2008 tarihinden sonraki çalışmalarının tespiti bakımından verilen karar yerinde ise de 16/10/2008 tarihinden önceki çalışmaları bakımından davacının 16/10/2008 tarihli Durum Tespit Tutanağını davalı işyerinde aynı tarihte çalışmaya başladığını beyan ederek imzalamış olması nedeniyle bu beyanın davacı açısından bağlayıcı olduğunun dikkate alınması gerekmektedir.

Yapılacak iş, davacının 16/10/2008 tarihli Durum Tespit Tutanağında 16/10/2008 günü işe başladığına dair ikrarı bulunduğundan bu tarih öncesine ait tespit isteminin reddine karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı işveren vekili ile feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli ve 2018/161 E., 2018/341 K. sayılı kararı ile; davacının işten çıkarılma baskısıyla denetim sırasında davalı işyerinde 16.10.2008 tarihinde çalışmaya başladığını beyan etmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu beyanın davacının 16.10.2008 tarihinden önce davalı işyerinde çalışmadığı anlamına gelmeyeceği, öte yandan Yargıtay içtihatları gereğince hizmet tespiti davalarında sigortalı feragat ettiğine dair beyanda bulunsa dâhi sosyal güvenlik hakkından vazgeçemeyeceği, eldeki davada bordro tanıklarının davacının uyuşmazlık konusu dönemde davalı işyerinde çalıştığını doğruladıkları anlaşıldığından davacının Kuruma bildirilen çalışma süreleri dışlanarak 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı süresi içinde davalı ... fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep ettiği eldeki davada 16.10.2008 tarihli durum tespit tutanağındaki davacının 16.10.2008 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığına dair beyanının bağlayıcı olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 16.10.2008 tarihi öncesine ait hizmet tespiti isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 20'inci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” yönünde düzenleme bulunmaktadır.

14. Bu durumda 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin uyuşmazlıklarda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun); bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.

15. Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79. maddesinin 10. fıkrasında "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” hükmü bulunmaktadır. 5510 sayılı Kanun'un 86/9. maddesindeki düzenleme de aynı doğrultudadır.

16. Öte yandan 506 sayılı Kanun'un 2. ve 6. maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar, kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak bu kimselerin ayrıca aynı Kanun’un 3. maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun'un 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan açık hüküm gereğidir (5510 sayılı Kanun 4 ve 92. maddeleri).

17. Ne var ki 506 sayılı Kanun'un 2. ve 6. (5510 sayılı Kanun 4 ve 92. maddeleri) maddelerindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde sigortalılığı oluşumu için fiili çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili ve gerçek bir çalışmanın varlığı tespit edilmediği sürece sigortalılıktan söz edilemez.

18. Gelinen bu noktada fiili çalışmanın varlığının hangi kanıt ve olgularla belirleneceği konusu üzerinde durulmalıdır.

19. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten de hizmet tespiti davaları, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanmaktadır. Bu tür davalarda ispat yükü bir tarafa yükletilemez.

20. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabileceğinden bu davalarda işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, mümkün oldukça tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde, tarafları veya işyerini bilen veya bilebilecek durumda olanlar kolluk aracılığıyla araştırılarak saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında beyanları alınarak tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, beyanları diğer yan delillerle desteklenmelidir.

21. Bu amaçla tanıkların hizmet tespiti istenen tarihte işyeri veya komşu işyeri sigortalısı ya da işvereni olup olmadıkları araştırılmalı, davalı Kurumdan, bu kişilerin belirtilen tarihte sigortalılık bildirimlerinin hangi işyerinden yapılmış olduğu da sorularak elde edilen bilgilerin beyanlarında belirttikleri olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenmeli, işyerinin kapsamı ve kapasitesi ile niteliği bu beyanlar çerçevesinde kontrol edilmelidir.

22. Diğer taraftan bu davalarda işverenin çalışma olgusunu kabulü ya da reddinin tek başına hukukî bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.

23. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2020 tarihli ve 2018/21-1021 E., 2020/743 K.; 09.12.2020 tarihli ve 2017/10-2070 E., 2020/1020 K.; 16.12.2020 tarihli ve 2017/21-2336 E., 2020/1044 K. ile 27.05.2021 tarihli ve 2017/(21)10-2130 E., 2021/640 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

24. Somut olayda davacının işten çıkarılma baskısıyla 16.10.2008 tarihli durum tespit tutanağını imzaladığını, 19.09.2001-18.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını iddia ettiği, davalı şirkete ait işyerinden 29.02.2008-10.03.2008 ve 16.10.2008-04.11.2008 tarihleri arasında hizmet bildirimi bulunduğu, işçilik alacaklarının tahsili istemiyle Bakırköy 1. İş Mahkemesinin 2012/521 E. sırasına kayden açtığı davada ücret bordrolarındaki imzanın davacının el ürünü olmadığının tespit edildiği, sosyal güvenlik kontrol memurları tarafından 16.10.2008 tarihinde yapılan denetimde davalı işverenin 20 sigortalı işçi çalıştırdığına dair bildirimi olmasına rağmen bildirim yapılanların dışında 10 işçinin fiilen sigortasız çalıştırıldığının tespit edildiği, işe giriş tarihinin 16.10.2008 olduğuna dair durum tespit tutanağında davacının imzasının bulunduğu, davacı/bordro tanıklarının davacının uyuşmazlık konusu dönemde davalı işyerinde fiilen ve aralıksız çalıştığını doğruladıkları anlaşılmıştır.

25. Bu itibarla davacı adına 29.02.2008-10.03.2008 tarihleri arasında hizmet bildiriminde bulunan davalı işverenin Kurum tarafından 16.10.2008 tarihinde yapılan denetim sonucunda 30 işçi çalıştırmasına rağmen davacının da aralarında bulunduğu 10 kişiyi sigortasız çalıştırdığının tespit edilmesi, davacının işten çıkarılma baskısıyla imzaladığını ileri sürdüğü durum tespit tutanağında Kurum tarafından denetimin yapıldığı gün olan 16.10.2008 tarihinde işe başladığına dair beyanın bulunması, davalı işverenin denetim sonrasında davacı adına 16.10.2008-04.11.2008 tarihleri arasında hizmet bildirilmesi ve bildirim yapılan çalışma dönemine ilişkin ücret bordrolarındaki imzaların davacıya ait olmadığının tespit edilmesi karşısında davacının 16.10.2008 tarihinde işe başladığına dair beyanı ile bağlı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

26. Hâl böyle olunca direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

27. Ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre davalı ... fer’î müdahil vekillerinin diğer temyiz itirazları incelenmediğinden bu yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun bulunduğundan davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. ve fer’î müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.