Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/342 E. 2022/1501 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı SGK'nın iş kazası nedeniyle sigortalıya ödediği gelir ve sosyal yardım zammı tutarlarının davalı işverenden rücuen tahsili istemine ilişkin ilk derece mahkemesi kararında, sosyal yardım zammı talebi hakkında ayrıca hüküm kurulup kurulmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi hükmünde davacı SGK'nın gelir ve sosyal yardım zammı alacaklarına ilişkin toplam tutar üzerinden hüküm kurduğu, bu nedenle sosyal yardım zammı talebi hakkında ayrıca hüküm kurulmadığı yönündeki Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin bozma kararına karşı, yerel mahkemenin direnme kararının uygun bulunarak, dosyanın işin esasının incelenmesi için Yargıtay 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “Rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 1. İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair karar davacı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı ... (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; dava dışı sigortalının davalı işveren nezdinde çalışmakta iken 21.09.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda %28,2 oranında malûl kalması nedeniyle kendisine 86.338,60TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını ve 268,32TL sosyal yardım zammı ödendiğini, bu sebeple Kurum zararının toplam 86.606,92TL olduğunu, Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 29.01.2007 tarihli ve HG/03 sayılı raporda olayın iş kazası olduğu ve davalı işverenin %60 oranında kusurlu bulunduğu yönünde tespit yapıldığını, bu nedenle 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca Kurum zararının tazmini gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 51.803,16TL ilk peşin sermaye değerli gelirinin gelir bağlama onay tarihinden; 160TL sosyal yardım zammının ise tediye tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı sigortalının maluliyet oranının fahiş olduğunu, kusur ve maluliyet oranları ile ilgili yeniden rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Kayseri 1. İş Mahkemesinin 07.02.2017 tarihli ve 2015/225 E., 2017/45 K. sayılı kararı ile; davalı işveren nezdinde çalışmakta iken 21.09.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda %28,2 oranında malûl kalan dava dışı sigortalıya 86.338,60TL ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığı ve 268,32TL sosyal yardım zammı ödendiği, bu sebeple Kurum zararının oluştuğu, iş müfettiş raporunda davalı işverenin %60; dava dışı sigortalı ...’ın %40 oranında kusurlu olduğu yönünde tespit yapıldığından kaza tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi gereğince davalının kusur oranında tazminattan sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile gelir ve sosyal yardım zammına ilişkin 51.963,16TL’nin gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. Kayseri 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2017/940 E., 2017/971 K. sayılı kararı ile; mevcut delil durumu ve istinaf sebepleri dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/4303 E., 2019/7018 K. sayılı kararı ile; “…Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.

Tarafların dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Dava dosyası incelendiğinde, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararda davacının talebinin tam kabulüne karar verildiği, gerekçenin ve hükmün davanın kabule göre kurulduğu görülmekle, talep konusu olan 51.963,16 TL ilk peşin değerli geliri ve 160,00 TL SYZ giderinin, hüküm kısmından yer alan “Davanın kabulü ile ; Gelir ve sosyal yardım zammına ilişkin 51.963,16TL rücu tazminatının gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı kuruma ödenmesine” ibarelerinin tam kabulü karşılamadığı, dava dilekçesiyle talep edilen 160,00 TL SYZ giderine ilişkin davacı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeyerek, kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle oy çokluğu ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Kayseri 1. İş Mahkemesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/329 E., 2020/426 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten bozma kararında peşin sermaye değerinin 51.963,16TL olduğu belirtilmiş ise de davalı işverenin %60 oranında kusurlu bulunması nedeniyle hesaplanan peşin sermaye değeri olan 51.803,16TL’ye 160TL sosyal yardım zammı eklenerek 51.963,16TL’nin hüküm altına alındığı, dava dilekçesindeki talebin ve hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın da bu yönde olduğu, sosyal yardım zammı yönünden hüküm kurulmadığına ilişkin bozma kararının maddi hataya dayandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan 160TL sosyal yardım zammının tahsiline karar verilmesi talebine ilişkin ilk derece mahkemesince olumlu veya olumsuz bir karar verilip verilmediği; buradan varılacak sonuca göre ilk derece mahkemesi tarafından kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 297. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamış olup 297. maddesinde;

“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini

b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini

d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını

e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

15. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ayrıca sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan haklara sıra numarası altında, açık, duraksamaya neden olmayacak biçimde yer verilmesi gereklidir.

16. Öte yandan davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (506 sayılı Kanun) 26. maddesi olup söz konusu maddede;

“İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (…) Kurumca işverene ödettirilir. (Ek cümle:29/7/2003-4958/28 md.) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir…” hükmü bulunmaktadır. Maddenin 1. fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü Anayasa Mahkemesinin (AYM) 23.11.2006 tarihli ve 2003/10 E., 2006/106 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 21. maddesinde de benzer yönde bir düzenleme bulunmaktadır.

17. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.803,16TL ilk peşin sermaye değerli gelirinin gelir bağlama onay tarihinden; 160TL sosyal yardım zammının ise tediye tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile gelir ve sosyal yardım zammına ilişkin 51.963,16TL’nin gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

18. Görüldüğü üzere davacı vekilinin ilk peşin sermaye değerli gelir ve sosyal yardım zammı olmak üzere toplam 51.963,16TL’nin tahsili talebi ile ilgili olarak İlk Derece Mahkemesince her iki talebi de kapsar şekilde hüküm kurulmuştur.

19. Hâl böyle olunca davacı Kurumun sosyal yardım zammı ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz hüküm kurulmadığına ilişkin Özel Daire bozma kararına karşı sözü edilen sosyal yardım zammı istemine ilişkin de hüküm tesis edildiği belirtilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

20. Ne var ki, Özel Daire bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun bulunduğundan davacı ... vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.