"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz istemi Mahkemece, süre yönünden ek kararla reddedilmiştir.
4. Temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5. Hukuk Genel Kurulunca; direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davalı vekilinin duruşma isteminin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. ÖN SORUN
6. Hukuk Genel Kurulunca işin esasına geçilmeden önce; direnme kararının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca verilen yetki belgesi ile davayı takip eden avukata tebliğ edilmesinin usulüne uygun olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre direnme kararının temyizine yönelik olarak yapılan istemin süresinde olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
II. GEREKÇE
7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 427. maddesinde "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla, hükmü temyiz edebilir." hükmü bulunmaktadır.
8. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56/5. maddesinde, avukatların veya avukatlık ortaklığının başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları, bütün vekâletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekâletname yerine geçen yetki belgesi verebileceği ve bu yetki belgesinin vekâletname hükmünde olduğu belirtilmiştir.
9. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/1. maddesi ise; “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır…” şeklinde düzenlenmiştir.
10. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca verilen yetki belgesinin vekâletnamedeki tüm yetkileri kapsadığı, nitekim bu yetki belgesi ile duruşmaların takip edildiği, ilk kararın da kendisine yetki verilen vekil tarafından temyiz edildiği, bozma kararından sonraki celselerde davanın yetki verilen vekil aracılığıyla takip edildiği, direnme kararının kendisine yetki verilen avukata 10.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, tarafların süresi içerisinde temyiz isteminde bulunmadıkları hâlde dosyanın mahkemece resen Yargıtay’a gönderilmesi üzerine Özel Dairece usulüne uygun olarak yapılmış bir temyiz itirazı bulunmadığından işlemsiz olarak dosyanın mahkemesine iade edildiği, davalı vekilince 04.03.2020 tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz isteminde bulunulması üzerine mahkemece 04.03.2020 tarihli ve 2019/434 E., 2019/1095 K. sayılı ek karar ile davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, davalı vekilince bu ek karara yönelik temyiz isteminde bulunulduğu görülmüştür.
11. Direnme kararının davalının tevkil suretiyle yetkili kılınan vekili Av. ...’a 10.12.2019 tarihinde yapılan tebliğinin usulüne uygun ve geçerli olması karşısında yerel mahkemece temyiz isteminin süre yönünden reddine dair verilen 04.03.2020 tarihli ve 2019/434 E., 2019/1095 K. sayılı ek karar yerindedir.
12. Bu nedenle temyiz isteminin süre yönünden reddine dair verilen 04.03.2020 tarihli ve 2019/434 E., 2019/1095 K. sayılı ek kararının onanmasına karar verilmiştir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile, mahkemece temyiz talebinin süre yönünden reddine dair verilen 04.03.2020 tarihli ve 2019/434 E., 2019/1095 K. sayılı ek kararın ONANMASINA,
Gerekli ilâm harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 09.03.2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.