Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/523 E. 2022/469 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hâkimlerin, davacıların taşınmazının yıkımına ilişkin verdikleri kararlar nedeniyle HMK 46. maddesi kapsamında devletin tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hâkimlerin yargılama faaliyetleri nedeniyle tazmin sorumluluğunun doğması için HMK'nın 46. maddesinde sayılan sınırlı hallerin gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda ise bu hallerin mevcut olmadığı ve davacıların hâkimlerin kasıtlı bir eyleminin bulunduğunu ispatlayamadıkları gözetilerek, yerel mahkemenin davacıların tazminat isteminin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 5. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili Sarıyer ilçesi İstinye Mahallesi 1061 ada 71 parselde kayıtlı 14 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin 1/2'şer hissesinde müvekkillerinin malik olduğunu, 14 nolu bağımsız bölümün 1972 tarihli, 15 nolu bağımsız bölümün ise 1986 tarihli projeye uygun olarak tapuya tescil edildiği ve arsa payı alındığını, binanın projesinin ve rölöve projesinin tasdiklendiğini, 15 nolu bağımsız bölümün ruhsatının verildiğini, yapı kullanım iskan belgesinin olduğunu, 14 nolu çekme katın tam kata dönüştürülerek 14 ve 15 nolu bağımsız bölümler olarak tapuya tescil edildiğini, Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.10.2003 tarihli ve 2002/36 E. 2003/1112 K. sayılı kararı ile 14 nolu bağımsız bölümün genişletilmiş hâli ile tescil isteminin reddine, 15 nolu dairenin de 14/112 hisse olarak davacılar adına eşit olarak tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu tarihten sonra 11 nolu bağımsız bölüm maliki olan Mehmet Emin Savcı'nın Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesine 2004/1676 sayılı başvuruda bulunarak 14 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin 1972 tasdik tarihli projesine uygun hâle getirilmesini istediğini, Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.03.2010 tarihli ve 2009/941 E. 2010/240 sayılı K. sayılı kararı ile 15 nolu bağımsız bölüm ile ilgili hiçbir açıklamaya yer vermeksizin 14 nolu bağımsız bölüme terastan ilave edilen kısımlarla ilgili olarak el atmanın önlenmesine ve bu bölümün anılan projesine uygun eski hâle getirilmesine karar verildiğini, bu kararın İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2014/28797 sayılı dosyası ile ilamın icrasının talep edildiğini, 14 nolu bağımsız bölüme ilave edilen kısımlara el atmanın önlenmesi olarak belirtildiği hâlde hukuka aykırı olarak 14 nolu bağımsız bölüm ile birlikte 15 nolu bağımsız bölümün de 1972 tarihli tasdikli projeye uygun hâle getirilmesi için her iki bağımsız bölümün de yıkımının talep edildiğini, bu hususta İstanbul 6. Sulh Mahkemesine açılan davada taleplerin reddedilerek tahliye ve yıkımın gerçekleştiğini, buna yönelik tavzih taleplerinin reddine karar verildiğini ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin kararı ile hükmün onandığı ve taşınmazın 2018 yılı Ocak ayında yıkıldığını, anlaşılamaz ve kabul edilemez bir gerekçe ile "15 nolu daire 14 nolu daireden çıkmıştır, o hâlde 14 ile ilgili karar 15 nolu daireyi ilgilendirir" denilerek tapuya ayrı ayrı tescil edilen bağımsız bölümlerin yıkımlarının gerçekleştirildiğini, müvekkillerinin taşınmazının hukuka aykırı olarak yıkılmasında ve yıkımın gerçekleştirilmesinde İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi Hâkimi ... ve İstanbul 24. Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi ...'ın HMK'nın 46. 1/a, 1/c ve 1/d maddelerine aykırı işlem ve kararlarıyla neden olduklarını ileri sürerek 15 nolu bağımsız bölümün yıkılması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; davacılar tarafından İstanbul 24. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/941 E. 2010/200 K. sayılı ek kararı ile tavzih talebinin reddine karar verildiğini, İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2014/28797 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan itirazlar reddedilerek tahliye ve yıkımın gerçekleştirildiğini, hâkimlerin dosyaya sunulan resmî belge ve delillere dayanarak karar verdiklerini, mahkeme kararlarına karşı yasa yolunun düzenlendiğini, sadece lehte ve aleyhte karar verilmiş olmasının hâkimin sorumlu olduğunu göstermeyeceğini, davada HMK'nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını belirterek açılan davanın reddini savunmuş, davacının disiplin para cezasına mahkûm edilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.03.2021 tarihli ve 2020/1 E. 2021/1 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı vekili 31/12/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan müvekkillerinin Sarıyer, İstinye 54/55 pafta 1061 ada 71 parselde kayıtlı 14 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin 1/2'şer hissesinin malikleri olduğunu, 14 nolu bağımsız bölümün 1972, 15 nolu bağımsız bölümün ise 1986 tarihli projeye uygun olarak tapuya tescil edildiği ve arsa payı aldığını, binanın projesinin ve röleve projesinin tasdiklendiğini, 15 nolu bağımsız bölümün ruhsatının verildiğini, yapı kullanım iskan belgesinin olduğunu, 14 nolu çekme katın tam kata dönüştürülerek 14 ve 15 nolu bağımsız bölümler olarak tapuya tescil edildiğini, Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesince 10/10/2003 tarih ve 2002/36 Esas 2003/1112 Karar sayılı 14 nolu bağımsız bölümün genişletilmiş hali ile reddine, 15 nolu daireninde 14/112 hisse olarak davacılar adına eşit olarak tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu tarihten sonra 11 nolu bağımsız bölüm maliki olan Mehmet Emin Savcı'nın Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesine 2004/1676 sayılı başvuruda bulunarak 14 ve 15 nolu bağımsız bölümlerin 1972 tasdik tarihli projesine uygun hale getirilmesini istediğini, Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12/03/2010 tarih ve 2009/941 Esas 2010/240 sayılı Kararı ile karar bölümünde 15 nolu bağımsız bölüm ile ilgili hiçbir açıklamaya yer vermeksizin 14 nolu bağımsız bölüme terastan ilave edilen kısımlarla ilgili olarak el atmanın önlenmesine ve bu bölümün anılan projesine uygun eski hale getirilmesine karar verildiğini, bu kararın İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2014/28797 sayılı dosyası ile ilamın icrasının talep edildiğini, 14 nolu bağımsız bölüme ilave edilen kısımlara el atmanın önlenmesi olarak belirtildiği halde hukuka aykırı olarak 14 nolu bağımsız bölüm ile birlikte 15 nolu bağımsız bölümünde 1972 tarihli tasdikli projeye uygun hale getirilmesi için 14 nolu bağımsız bölüm ile birlikte 15 nolu bağımsız bölümünde yıkımının gerektirdiği bilirkişi raporuna istinaden yıkım talep edildiğini, bu hususta İstanbul 6. Sulh Mahkemesine dava açılarak itiraz edildiği ancak bu taleplerin reddedilerek tahliye ve yıkımın gerçekleştiğini, buna yönelik tavzih taleplerinin reddine karar verildiği ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih 2017/10491 Esas 2019/1341 sayılı Kararı ile hükmün onandığı ve taşınmazın 2018 yılı Ocak ayında yıkıldığını, anlaşılamaz ve kabul edilemez bir gerekçe ile "15 nolu daire 14 nolu daireden çıkmıştır, o halde 14 ile ilgili karar 15 nolu daireyi ilgilendirir" denilerek tapuya ayrı ayrı tescil edilen bağımsız bölümlerin yıkımlarının gerçekleştirildiğini, müvekkillerinin taşınmazının hukuka aykırı olarak yıkılmasında ve yıkımın gerçekleştirilmesinde İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi ... ve İstanbul 24. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi ...'ın HMK'nın 46. 1/a, 1/c ve 1/d maddelerine aykırı işlem ve kararlarıyla neden olduklarını, 15 nolu bağımsız bölümün yıkılması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesinin talep ve dava etmiştir.

CEVAP:

Davalı ... vekili 10/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından İstanbul 24. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/941 Esas-2010/200 K sayılı ek kararı ile tavzih talebinin reddine karar verilmiş olması ve İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2014/28797 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan itirazlar reddedilerek tahliye ve yıkımın gerçekleştirilmiş olup somut olayda sorumluluğa dayanılarak yapılan olgunun 15 nolu daire 14 nolu daireden ayrıldığı için verilen bu kararın bu daireyi de ilgilendirildiği belirtilerek reddedildiği ve Yargıtay incelemesine geçilerek yıkımın gerçekleştiğini, hakimlerin dosyaya sunulan resmi belge ve delillere dayanarak karar verdiklerini, mahkeme kararlarına karşı yasa yolununun düzenlendiğini, sadece lehte ve aleyhte karar verilmiş olmasının hakimin sorumlu olduğunu göstermeyeceğini, davada HMK'nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını ayrıca davacının davasını somutlaştırmadığını, zararını ispatlayacak belge ve delil sunmadığını, zarar kalemlerini açıkça yansıtmadığını, eldeki mevcut davanın açılmasına neden olarak gösterilen HMK'nın 46. maddenin a, c ve d bentlerine bakıldığında kararı veren hakimlerin ne hukuka aykırı bir hüküm verdiğine ne de açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar verdiğine dair ve ne de duruşma tutanaklarının değiştirilmiş olduğuna dair bir emare dahi bulunmadığını, sınırlı ve sayılı sorumluluk ilkesi gereğince hakimlerin hak ve nesafet kuralları gözetilerek vicdani kanaatlerine göre hüküm kurmalarından dolayı HMK'nın 46. maddedeki sorumluluğun oluşmadığını ve 48. madde uyarıncada sorumluluğu ispata yarayacak bir delil sunulmadığı bu nedenle yersiz ve mesnetsiz açılan davanın reddi ile HMK'nın 49. maddesi gereğince davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesine talep ettiği görülmüştür.

YARGILAMA DELİLLERİ:

Dairemizce yapılan yargılamada davaya esas teşkil eden mahkeme ve icra dosyaları dosya içine celp edilmiştir. Buna göre;

İstanbul (Kapatılan) 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2010 tarih 2009/941 Esas ve 2010/200 Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelendiğinde Sarıyer İstinye 54/55 pafta 1061 ada 73 parselde kayıtlı kat mülkiyetli gayrimenkulün 14 nolu çekme kat niteliğindeki bağımsız bölümün genişletilmiş hali ile tescil istemine ilişkin olarak açılan dava reddedilip kesinleştiğinden, 21/04/1972 tarihli ilk proje uygulanmak ve 16/03/2007 havale tarihli 3. Ek bilirkişi raporu ile eki krokiler göz önünde bulundurularak 14 nolu bağımsız bölüme terastan ilave edilen kısımlar ile ilgili olarak el atmanın önlenmesine ve bu bölümün anılan projeye uygun eski hale getirilmesine, bu hususta davalıya 60 gün süre verilmesine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarih ve 2017/10491 Esas-20191341 karar sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmıştır.

İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2014/28797 Esas sayılı dosyası celp edilmiş, incelendiğinde alacaklının Mehmet Emin Savcı, borçluların davacı Ahmet Ünal mirasçıları olduğu ve yukarıda belirtilen Sarıyer İstinye 54/55 pafta 1061 ada 73 parseldeki 14 nolu bağımsız bölüme terastan el atmanın önlenmesine ve projeye uygun eski hale getirilmesine ilişkin işlem yapılması talepli ilamların icrası olduğu, çeşitli rapor ve sürelerin verilmesinden sonra en son mevcut hali ile 20/02/2018 tarihli İcra Müdürlüğünün bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda kararın infaz edildiği, binanın mevcut kısımlarına zarar verilmediği, kararın aynen yerine getirilmiş olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.

Konuya ilişkin İstanbul 24. İcra Mahkemesine yapılan şikayetlere yönelik 19/07/2017 tarihinde 2017/47 Esas ve 2017/614 Karar ve 2017/38 Esas-2017/615 Karar sayılı kararlar ile taleplerin reddedildiği ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği icra dosyasındaki harçların ve masrafların alacaklı tarafından yatırıldığı anlaşılmıştır.

Taraflar sözlü yargılamada dilekçelerindeki beyanlarını tekrarlamışlardır.

GEREKÇE:

Dava HMK'nın 46. maddesinde düzenlenen hakimin sorumluluğuna ilişkin tazminata ilişkindir.

HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda hakimin yargılama faaliyetleri nedeniyle devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş olup, bunlar maddede sınırlı sayıda belirtilmiştir.

Davacının dayandığı HMK'nın 46. 1/a, 1/c ve 1/d maddelerine bakıldığında hakimlerin davacılara yönelik kin ya da düşmanlık taraf tutma, kayırma sebebiyle hüküm kurduklarına dair, hakimlerin duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verdiklerine dair ve de hüküm veya kararların tahrip edildiği ya da söylenmeyen bir sözün karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilerek ve bu sebeplere dayanılarak karar verildiğine dair ne davacı tarafından somut deliller sunulduğu ne de davaya konu olan dava dosyalarında herhangi bir delilin mevcut olmadığı açıktır.

Bahsedilen Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı müdahalenin meni ve eski hale getirme talepli İstanbul 24. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyası, İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün dosyası ve İstanbul 24. İcra Mahkemesinin kararlarının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, hakimlerin kasıtlı şekilde davacıları zarara sokacak bir eylemlerinin bu dosyalarda dile getirilmediği ve delillendirilmediği HMK'nın 46. maddesindeki devletin sorumluluğunun ancak kasıtlı eylem ve davranışları ile doğabileceği anlaşılmakla toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda davacıların davasının reddine karar vermek yolunda yasal ve vicdani kanaat oluşmuş olup davanın reddi ile HMK 49. maddesi gereğince de davacıya 1.000,00-TL disiplin para cezasına hükmedilmesi sonucunda ulaşılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Davanın HMK'nın 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından REDDİNE,

2-HMK'nın 49. maddesi uyarınca 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacı taraftan tahsili ile Hazineye irad kaydedilmesine,

3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.950,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,

4-Mahkeme masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması” düzenlemesi bulunmaktadır.

10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 05.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.