Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/566 E. 2022/1747 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı avukat tarafından başlatılan icra takibinde talep edilenin akdi vekâlet ücreti mi yoksa karşı taraf vekâlet ücreti mi olduğu ve buna bağlı olarak yerel mahkemenin direnme kararının doğru olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Yargıtay'ın bozma ilamına rağmen gerekçesini değiştirerek aynı sonuca ulaşması nedeniyle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olduğu değerlendirilerek, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu yerine Özel Daire tarafından yapılması gerektiği gözetilerek dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin birikmiş ve devam eden nafaka alacağının tahsili için eski eşi hakkında başlatılan icra takibini yürütmek üzere davalı avukata vekâlet verdiğini ancak davalının dosya infaz edilmeden ve alacağın tamamı tahsil edilmeden vekâlet ücretini istemesi üzerine davalıyı haklı olarak azlettiğini, davalının ise müvekkili aleyhine vekâlet ücretinin tahsili için icra takibi başlattığını ileri sürerek müvekkilinin başlatılan takip sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı cevabı:

5. Davalı cevap dilekçesinde; davacının kendisini haksız azlettiğini, davacı aleyhine başlattığı icra takibinin vekil-müvekkil arasındaki vekâlet ücretine dayandığını, davacının vekilliğini yaptığı takibin 649.000TL ve bu miktarın %10'unun da 64.900TL olduğunu, haksız azil nedeniyle davacı taraftan bu bedeli talep etme hakkının doğmasına rağmen asgari ücret tarifesi uyarınca karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti baz alınarak 36.961TL (36.810TL vekâlet ücreti+151TL masraf bedeli) talep ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.10.2015 tarihli ve 2014/242 E., 2015/396 K. sayılı kararı ile; azlin haklılığı ispat edilemediğinden davalının vekâlet ücretine hak kazanacağı, benimsendiği belirtilen bilirkişi raporunda davalının takip ettiği icra takibi için 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesine göre vekil-müvekkil arasındaki ücret için isteyebileceği vekâlet ücretinin 32.810TL, aynı Kanun’un 164/son maddesine göre karşı taraf vekâlet ücretinin de 32.810TL olduğunun, davalının harcadığını iddia ettiği masrafı talep edemeyeceğinin belirtildiği, davalının icra takibi ile talep ettiği vekâlet ücretinin bilirkişi raporuyla hesaplanan vekâlet ücretinin altında kaldığı, bu nedenle davacının vekâlet ücretine yönelik menfi tespit talebinin reddinin gerektiği, talep edilen 151TL masraf bedeli yönünden Avukatlık Kanunu’nun 173/2. maddesine göre dava ve takip masraflarının vekil edene ait olduğu ve işin başında avukata ödendiğinin karine olduğu, davalı avukatın aksini ispat edememesi nedeniyle bu yönden davanın kabulünün gerektiği gerekçesiyle takibe konu 36.961,00TL asıl alacağın 151TL'lik kısmı yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 22.10.2018 tarihli ve 2016/2122 E., 2018/9850 K. sayılı kararı ile; “…Somut uyuşmazlığa ilişkin olarak, mahkemece, alınan bilirkişi raporunda, davalının azlinin haklı/haksız olması konusunda takdir ve değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere, azlin haksız olması durumuna göre davalının takip ettiği icra takibi için isteyebileceği vekalet ücretinin; Av. Kanunu 164/4. maddesine göre akdi vekalet ücretinin 32.810,00 TL olduğu, Av. Kanunu 164/son maddesine göre karşı yan vekalet ücretinin 32.810,00 TL olduğu, rapor edilmiştir. Davalı, icra takibindeki talebinin vekil- müvekkil arasındaki vekalet ücretine ilişkin olduğunu bildirmiştir. Hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hem akdi hem yasal vekalet ücreti hesaplanmış olup mahkemece, davalı yanın, icra takibinin vekil- müvekkil arasındaki vekalet ücretine ilişkin olduğuna ilişkin beyanı göz ardı edilerek davalı yanca başlatılan takipte hem akdi hem karşı yan vekalet ücreti talep edilmiş gibi değerlendirilerek davalının talebinin raporda belirlenen miktarın altında kaldığına ilişkin değerlendirmesi doğru olmamıştır. Hal böyleyken Mahkemece, davalının başlattığı icra takibindeki talebinin akdi vekalet ücretine ilişkin olduğu nazara alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli ve 2019/558 E., 2020/426 K. sayılı kararı ile; ilk kararda benimsendiği gibi azlin haksız olduğu, davalının davacıdan yalnızca karşı yan vekâlet ücreti ve yapmış olduğunu iddia ettiği 151TL'lik masraf ücretini talep ettiği, bilirkişi raporuna göre davalının 32.810TL karşı yan vekâlet ücreti talep edebileceği belirtilmişse de dava değerinin 649.000TL olduğu, Avukatlık Kanunu’nun 164/4. fıkrasına göre davalının talep edebileceği karşı yan vekâlet ücretinin 36.901TL olduğu, icra takibinde talep ettiği 36.961TL'lik kısım içerisinde her ne kadar 151TL'lik masraf alacağına ilişkin talep bulunmuşsa da, masraf yapıldığına dair dosyada bir bilgi ve belgeye rastlanmadığından ilk karardaki gibi bu kısma yönelik talebin reddinin gerektiği, her ne kadar davalının 36.961TL'den 151TL masraf bedeli çıkarıldığında 36.901TL'den daha az bir bedel kaldığı görülse de, davalının bozma ilamına direnilmesi talebi göz önüne alındığında talepten daha azına hükmedilebileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalı tarafça başlatılan icra takibinde akdi vekâlet ücretinin mi yoksa karşı taraf vekâlet ücretinin mi talep edildiği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen direnme kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece verilen direnme adı altındaki kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

13. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).

14. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

15. Somut olayda, mahkemece ilk kararda hem akdi hem karşı yan vekâlet ücretinin toplanması suretiyle belirlenen miktara göre karar verilmesine rağmen, Özel Dairece davalı avukatın yalnızca akdi vekâlet ücretini istediği, karşı yan vekâlet ücretini istemediğine işaret edilmesi üzerine bu kez yalnızca karşı yan vekâlet ücreti istenildiğinin kabulü ile ilk karardan farklı açıklama ve hesaplamayla aynı sonuca varılmak suretiyle hüküm tesis edildiği, bu şekilde direnme adı altında karar verildiği anlaşılmaktadır.

16. Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, kurulan hüküm aynı ise de Özel Dairenin bozmasından sonra gerekçenin değiştirildiği, bu şekilde farklı gerekçeye dayalı olarak verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

17. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince kararın taraflara tebliğine ilişkin işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.