"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13.03.2018 tarihli ve 2016/580 E., 2018/230 K. sayılı davanın reddine ilişkin karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 21.10.2019 tarihli ve 2018/3083 E., 2019/4860 K. sayılı kararı ile bozulmuş, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2020/73 E., 2020/346 K. sayılı kararı ile Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonrasında gereği görüşüldü:
4. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir. Bu kapsamda HMK’nin 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
5. Ayrıca HMK’nin 294/3 maddesinde ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
6. Öte yandan bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf yapılmak suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikârdır. Nitekim, Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulunun 04.02.2021 tarihli ve 2021/4-100 E., 2021/41 K.; 07.03.2019 tarihli ve 2019/13-113 E., 2019/248 K.; 10.12.2019 tarihli ve 2019/1-691 E., 2019/1319 K. sayılı kararları).
7. Somut olayda ise; direnme kararına esas gerekçeli kararın hüküm kısmı ile direnmeye esas kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, gerekçeli kararda ve kısa kararda önceki karara atıf yapılarak sadece; "Mahkememizin 13/03/2018 tarih ve 2016/580 Esas-2018/230 Karar sayılı kararında direnilmesine" denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamına göre gerekçeli ve kısa kararda taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz hüküm kurulmamıştır.
8. Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
9. O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
10. Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan gerekçeli karar ile kısa karar, usule uygun kararlar değildir. Hâl böyle olunca direnme kararının bu nedenle usulden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440-III/1 maddesi gereğince miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.