Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/1025 E. 2022/1669 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının azlığı nedeniyle Özel Daire bozma ilamına karşı verilen direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Özel Daire'nin nafaka miktarının azlığına dair bozma kararına karşı verdiği direnme kararında, tarafların güncel sosyal ve ekonomik durumlarını araştırarak ilk kararında değerlendirmediği yeni bir gerekçeye dayanması ve esasen yeni bir hüküm kurması nedeniyle, direnme kararının usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı gözetilerek dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana 7. Aile Mahkemesince verilen her iki davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davalı-karşı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Adana 7. Aile Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı-Karşı Davalı İstemi:

4. Davacı-karşı davalı vekili 26.04.2016 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 24.02.2002 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, tarafların anlaşarak evlenmelerine rağmen evlilik sonrasında davalının eşinin ailesini beğenmediğini, müvekkiline saygı duymadığını, hakarete varan söz ve davranışlarda bulunduğunu, marka ve lüks düşkünü olduğunu, ortak evin Osmaniye’de olmasına rağmen davalının ortak çocuk ile birlikte Adana'da müvekkilinden ayrı bir şekilde yaşamaya başladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek tarafların öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 161. maddesine göre zina, bunun mümkün olmaması hâlinde aynı Kanun’un 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine ve müvekkili yararına 500.000TL maddi, 750.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-Karşı Davacı İstemi:

5. Davalı-karşı davacı vekili 17.05.2016 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, evliliğin bu hâle gelmesine erkeğin kusurlu davranışlarıyla sebep olduğunu, eşine hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocuk ile ilgilenmediğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, eşlerin yaklaşık sekiz yıldır fiili olarak ayrı yaşadıklarını, ayrıca davacı-karşı davalının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek tarafların öncelikle TMK’nın 163. maddesine göre haysiyetsiz hayat sürme, bunun mümkün olmaması hâlinde aynı Kanun’un 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 15.000TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 5.000TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 1.000.000TL maddi, 1.000.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Adana 7. Aile Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2016/324 E., 2018/39 K. sayılı kararı ile; tarafların 24.02.2002 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, erkeğin Osmaniye’de kadının ise ortak çocukla birlikte Adana’da yaşadığı, eşlerin bu şekilde uzun süredir fiili olarak ayrı oldukları, kadının bu süreçte eşini aldattığı, buna karşılık erkeğin de eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, telefon kayıtlarının incelenmesinde birden fazla kadın ile görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, hâl böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin zinaya dayalı davası ile kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 800TL tedbir-2.000TL iştirak nafakası ile erkek eş yararına 40.000TL maddi, 35.000TL manevi tazminat ödenmesine, ağır kusurlu bulunan kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

8. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.04.2019 tarihli ve 2018/828 E., 2019/524 K. sayılı kararı ile; istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

10. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.02.2020 tarihli ve 2019/4038 E. ve 2020/1133 K. sayılı kararı ile;

“...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk Zübeyde Tuva yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Adana 7. Aile Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2020/239 E., 2021/206 K. sayılı kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; ortak çocuk Zübeyde Tuva yararına hükmedilen iştirak nafakasına yönelik bozma ilamının incelenmesinde her ne kadar ilk karar tarihi olan 2016 ile bozma kararı sonrası 2021 yılına kadar aradan uzun bir süre geçmesi nedeniyle çocuğun ihtiyaçları artmış ise de eşlerin TMK’nın 182/2. maddesi uyarınca çocuğun bakım ve eğitim giderlerine güçleri oranında katılmak zorunda olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖNSORUN

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.

IV. GEREKÇE

15. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

16. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

17. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına ilişkin verilen ilk karardan sonra Özel Dairece hükmün nafakanın miktarına yönelik olarak bozulmuş, bozma kararı sonrasında ise İlk Derece Mahkemesince tarafların güncel sosyal ve ekonomik durumları araştırılmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.

18. Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

19. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

20. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı-karşı davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.