"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin 09.10.2018 tarihli ve 2018/3 E., 2018/49 K. sayılı kararının davacı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen onama kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçesi adı altında verilen dilekçe ile kararın bozulması talebinde bulunulmuştur.
3. Hukuk Genel Kurulunca dilekçe ve düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; ... köyündeki 12 adet taşınmazın 1920 ile 1947 yılları arasına kadar dedesi ... ’ın nizasız fasılasız zilyetliğinde bulunduğunu, 1985 yılına kadar da babası ... ’ın tasarruf ettiğini, bir kısım köylülerle birlikte babası ve kardeşlerinin sulh hukuk mahkemesinde tescil davaları açtıklarını, davalar devam ederken köyde kadastro tespit çalışmalarının başladığını, mahkemece 13.09.1985 tarihinde 28 adet taşınmazın davalı olduğunun bildirildiğini, daha sonra davaların açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bunun üzerine mahkemece 13.09.1988 tarihinde köyde bulunan taşınmazlara ilişkin herhangi bir davanın olmadığının belirtildiğini, taşınmazlara ilişkin tüm davaların aynı mahkemenin 25.12.1987 tarihli ilamı ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu kararın yanlış olduğunu, mahkemece re’sen 3402 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca tüm davaların kadastro mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, kadastro tespit çalışmaları devam ettiği hâlde dava dışı ... ve ailesinin Kiğı Asliye Hukuk Mahkemesinde 1985/138 E. sayılı dosya ile müdahalenin men’i davası açtıklarını, bir yıl sonra davacı asılın vefat ettiğini ve iki yıl boyunca mirasçılarının veraset ilamını dosyaya sunmadıkları için 30.12.1988 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, hükmün tebliğ edilmediğini, kendi çabaları sonucu 20.03.2013 tarihinde kararı tebliğ alarak temyiz ettiğini, ihbar olunan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin dosyayı yeterince incelemeden, temyiz sebeplerini ve delilleri değerlendirmeden kararı onadıklarını, karar düzeltme talebinin de aynı şekilde reddedildiğini, açık kanun hükmüne göre dosyaların görevli kadastro mahkemesine gönderilmesi gerekliliğinin göz ardı edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 5.000TL tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Hazine vekili; davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, davanın niteliği gereği belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, tazminat talebine dayanak yapılan onama kararının yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, herhangi bir kusur ve hata bulunmadığını, hâkimin sorumluluğuna ilişkin koşulların mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.10.2018 tarihli ve 2018/3 E., 2018/49 K. sayılı kararı ile; tazminat isteminin yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkin bulunduğu, dosyanın incelenmesinde davacının iddiası ve biçimi itibariyle hukukî sürecin işlemiş olduğu, davacı tarafından yargısal yollara başvurulduğu, somut olayda sınırlı ve sayılı hukukî sorumluluk nedenlerinden hiç birisinin mevcut olmadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı tarafından yasal süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
8. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Dairesinin 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı kararı ile; dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanmasına karar verilmiştir.
Maddi Hatanın Düzeltilmesi Talebi:
9. Hukuk Genel Kurulunun yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçesi adı altında kararın bozulması talebinde bulunulmuştur.
II. ÖN SORUN
10. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, yargısal faaliyetten dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesi uyarınca açılan eldeki davada Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı karara karşı temyiz dilekçesi adı altında kararın düzeltilmesi talep edilmiş ise de, HMK’nın 341 ilâ 381. maddelerinde “istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesi” kanun yollarına yer verildiği, karar düzeltme kanun yolunun düzenleme altına alınmadığı dikkate alındığında Yargıtayın temyiz incelemesi sonucu verdiği bu kararların kesin olduğu, hâl böyle olunca kesin olan bu karara karşı verilen dilekçenin hukukî niteliği ön sorun olarak ele alınıp tartışılmış ve kesin olarak verilen bu kararlarda maddi hata var ise ancak bu hataya karşı verilecek dilekçe ile maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunulabileceği dikkate alınarak dilekçenin incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Somut olayda davacı vekilinin dava açıldıktan sonra 15.05.2018 tarihli vekâletnamesini dosyaya sunduğu, aynı vekilin Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapmış olduğu 22.05.2018 tarihli ön inceleme duruşmasına katıldığı, Özel Dairece verilen ara kararla “vekilin dava ve duruşmalara kabulüne” karar verildiği, ne var ki bu aşamadan sonra Özel Dairenin gerekçeli kararının davacı asıla tebliğ edildiği, oysa ki 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi ile açıkça vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağının düzenleme altına alındığı, bu açık kanun hükmüne rağmen Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen onama kararında Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.10.2018 tarihli ve 2018/3 E., 2018/49 K. sayılı kararının vekil varken asıla tebliğ edilmiş olduğu hususunun değerlendirilmediği, değerlendirilmeyen bu hususun maddi yanılgıya dayalı olduğunun belirgin olduğu, bu hâliyle 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı Hukuk Genel Kurulu kararına karşı davacı vekili tarafından maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunulabileceği kabul edilmiş ve Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı kararının ortadan kaldırılarak davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
III. GEREKÇE
11. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
13. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
14. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2022 tarihli ve 2019/4-138 E., 2022/451 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 20.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.