Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/1194 E. 2022/1870 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Direnme kararına karşı yapılan temyiz başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine, davacı vekilinin Hukuk Genel Kurulu kararında maddi hata olduğunu ileri sürerek karar düzeltme talebinde bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Medeni usul hukukunda, direnme kararlarına karşı temyiz başvurusunun kanunda öngörülen süre içinde yapılması gerektiği, mahkemenin dosyayı re'sen temyiz incelemesine gönderemeyeceği, davacı vekilinin mahkemenin re'sen dosyayı göndereceği şeklindeki yanılgısının haklı bir mazeret oluşturmadığı ve Hukuk Genel Kurulu kararında maddi hata bulunmadığı gözetilerek, davacı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 1. Tüketici Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca süresinde temyiz talebi bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

3. Davacı vekilince Hukuk Genel Kurulu kararının maddi hataya dayalı olarak verildiği belirtilerek dilekçenin süresinde olduğu kabul edilmek suretiyle işin esasının incelenmesi talep edilmiştir.

4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İSTEM

Davacı İstemi:

5. Davacı vekili 23.09.2022 tarihli dilekçesinde; malpraktis iddiasıyla müvekkili adına açılan tazminat davasında mahkemece 26.10.2021 tarihinde verilen direnme kararının hüküm fıkrasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/1.ç maddesine aykırı şekilde tesis edilmiş olduğunu gözetmeyen, temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin Hukuk Genel Kurulu kararının maddi hataya dayalı olarak verildiğini, uygulamada direnme kararlarıyla çok nadir karşılaşıldığını, mahkemenin de istisnai bu durumla daha önceden karşılaşmadığı için HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde kanun yollarını ve süresini tam olarak göstermediğini, direnmeye ilişkin kararın hüküm fıkrasında “Dair, hazır bulunanların yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde dosyanın direnme kararı dolayısıyla Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine” şeklinde hüküm tesis edildiğini, bu açıklamayla dosyanın talep üzerine değil re’sen Yargıtaya gönderileceğine karar verildiğini, bu durumun yanılgı yarattığını, kararın kendilerine 04.12.2021 tarihinde tebliğ edildiğini süresinde kanun yoluna başvurulmadığından bahisle kesinleşme şerhi oluşturulduğunu, üstelik 22.12.2022 tarihli bu şerhin karar temyize tâbi iken “istinaf kanun yoluna başvurulmadığı” şeklinde verildiğini, mahkemenin daha sonra yanlışlığı fark edip 22.12.2012 tarihinde temyiz formu düzenleyerek kendilerine bilgi verdiğini, mahkemenin yaptığı hata ile yarattığı yanılgının müvekkilin aleyhine sonuç doğurmaması gerektiğini, aksi yöndeki bir kabulün 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 40. maddesine ve adil yargılanma hakkının ihlâl edilmemesi ilkesine aykırı düşeceğini, nitekim Anayasa Mahkemesinin emsal içtihatlarında bu hususa vurgu yapılarak kanun yoluna başvuru süresinin yanlış gösterilmesiyle hak kayıplarına yol açılmasının mahkemeye erişim hakkının engellenmesi mahiyeti taşıdığına karar verdiğini, Hukuk Genel Kurulu kararında HMK’nın 297. maddesine aykırılığın tartışılmadığı da gözetildiğinde kararın maddi hatayla verilmiş olduğunu ileri sürerek süreden redde ilişkin kararın karar düzeltme yoluyla ortadan kaldırılmasını, işin esası incelenerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

II. GEREKÇE

6. Maddi hata (hukukî yanılma), maddi veya hukukî bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Türk Hukuk Kurumu: Türk Hukuk Lügatı, Ankara 2021, C.1, s.746).

7. Maddi hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta hata olduğu açık ve belirgin olup her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık hatalardır.

8. Somut olayda maddi hatanın bulunduğu ileri sürülen Hukuk Genel Kurulu kararı, direnme kararının süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle dilekçenin reddi yönündedir.

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf (m.341 vd) ve temyiz (m.361 vd) yoluna ilişkin hükümlerinde nihaî kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde söz konusu kanun yollarına başvurulabileceği düzenlemeleri yer almaktadır.

10. Ceza usul hukukundan farklı olarak medeni usul hukuku sistemimizde mahkemelerce verilen nihaî bir kararın talep olmaksızın kanun yolu incelemesine gönderilmesi imkânı bulunmamaktadır.

11. Olağan kanun yolları açısından direnme kararları da tıpkı diğer nihaî kararlar gibi ancak ilgili tarafın başvuru için kanunda öngörülen süre içerisinde talepte bulunmasıyla istinaf veya temyiz merciince incelenebilirler. HMK’nın 364/1-ç bendinde de kanun koyucu temyiz dilekçesinin içeriğini açıklarken “Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı” şeklindeki düzenlemeyle direnme kararına yönelik bir temyiz dilekçesinin ne şekilde hazırlanması gerektiğini belirlemiş, yine 373. maddenin 5. fıkrasında “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” şeklindeki düzenlemeyle nihaî karar direnmeye ilişkin de olsa ancak tarafın temyiz isteminin bulunması hâlinde incelenebileceğini tereddüte mahal vermeyecek şekilde, açıkça ortaya koymuştur.

12. Somut olayda davacı vekili, mahkemece kurulan hükümde kanun yoluna başvurulacağına ilişkin bir açıklama bulunmaması nedeniyle yanıldıklarını, dosyanın mahkemece re’sen Yargıtaya gönderileceğine karar verildiğini, bu durumun aleyhlerine sonuç doğurmaması gerektiğini belirtmektedir.

13. Elbette ki mahkemelerce verilecek kararların şekil olarak nasıl tesis edilmesi gerektiğini düzenleyen HMK’nın 297. maddesi emredici nitelikte bir usul hükmüdür ve mahkemelerce bu hükme uygun karar verilmeli ve kararda varsa kanun yolu ve süresi gösterilmelidir. Bu hükme aykırılık ve doğurduğu neticeler her somut olayda farklı şekilde tezahür edebilecekse de; kararın 297. madde düzenlemesine uygun şekilde kurulmamış olması, mahkemenin yaptığı usulî hatanın salt bu nedenle kanun koyucunun vermediği bir hakkın tarafa verilmesi sonucunu doğurmamalıdır.

14. Gelinen aşamada maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bahsi geçen Anayasa Mahkemesinin 2013/7114 sayılı başvuru üzerine verdiği 20.01.2016 tarihli kararına değinmekte fayda vardır: Söz konusu kararda, kanun yolunun hatalı gösterilmesiyle ilgilinin temyiz süresini kaçırması hâlinin hukukî güvenlik ve belirlilik ilkelerini zedelediği ve sonuç olarak mahkemeye erişim hakkının ihlâli sonucunu doğuracağı belirtilmiştir.

15. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği kararlar “bireysel” nitelikte, münferit olaylara ilişkindir ve bu hâliyle her olayda uygulanacak mutlak kurallar getirmezler (Hukuk Genel Kurulunun 24.05.2017 tarihli, 2017/23-857 E., 2017/1010 K. sayılı kararı).

16. Üstelik somut olayda davacı vekili, kanun yoluna başvurulacak sürenin hatalı gösterilmesi nedeniyle yanılmış ve bu yüzden hak kaybına uğramış değildir.

17. Davacı vekili, kararın dosyanın re’sen gönderileceği şeklinde tesis edildiğini, bu yüzden karar tebliğ edilmesine rağmen temyiz etmediklerini ifade etmiştir. Ne var ki kararın hüküm fıkrasında dosyanın temyiz olmaksızın kendiliğinden Yargıtaya gönderileceğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı gibi hukuk sistemimizde medeni usul yargılaması bakımından re’sen temyiz gibi bir yolun bulunmadığı tereddüt yahut yanılgı doğuramayacak kadar açıktır. Bir kararın Yargıtay tarafından incelenebilmesi için taraflardan birinin süresinde temyiz dilekçesi sunarak kararı temyiz etmesi gerekir. Temyiz talebi olmadığı sürece mahkeme dava dosyasını kendiliğinden Yargıtaya gönderemez. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1962 tarihli, 1962/6-72 E., 1962/28 K. sayılı kararında da ısrar (direnme) kararlarına karşı taraflardan biri temyiz yoluna başvurmadıkça mahkemenin re’sen dosyayı Yargıtaya gönderme yetkisinin bulunmadığı açıkça vurgulanmıştır.

18. Hukukî güvenlik ve belirlilik ilkesi yargılamanın yalnızca bir tarafı yönünden öngörülmüş bir güvence değildir. Karar lehine çıkmış olan tarafa da, karşı tarafça kanun yoluna başvurulmadığı takdirde bu kararın kesinleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı yönünde haklı bir beklentiye sahiptir.

19. Nitekim Hukuk Genel Kurulu, kanun koyucu tarafından karar düzeltme yolunun bulunmadığı açıkça öngörülen bir davayla ilgili olarak verdiği kararda sehven karar düzeltme yolunun açık gösterilmesi hâlinin tarafa hak verip vermeyeceğini tartışmış ve 08.06.2022 tarihli, 2022/(6)3-491 E., 2022/859 K. sayılı kararında Kanun’da karar düzeltme yolu kapalı olduğu öngörülen kararlara karşı maddi yanılgı ile bu hakkın verilmesi suretiyle bir taraf lehine oluşan haksız kazanımın, bu kez karar düzeltme yolunun kapalı olması nedeniyle karşı taraf lehine oluşan kazanılmış hakkın ihlâline yol açabileceği, bu durumun hukuk devleti olmayı sağlayan ve belli bir kişiyi hedef almadan, aynı durumda olan herkese uygulanması gereken kurallar koymayı zorunlu kılan “kanunların genelliği” ve Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen “eşitlik” ilkelerine de aykırılık oluşturacağı sonucuna varmıştır.

20. Tüm bu açıklamalar karşısında Hukuk Genel Kurulunun temyiz dilekçesinin reddi yönündeki kararında maddi hata bulunmadığı anlaşılmaktadır.

21. Bu nedenle davacı vekilinin maddi hata nedeniyle kararın düzeltilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin maddi hata nedeniyle kararın düzeltilmesi talebinin REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.