Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/124 E. 2022/589 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İtirazın iptali davasında, borçlunun takip sonrası işleyecek faiz oranına da itiraz etmesi halinde, mahkemenin bu konuda hüküm kurup kurmaması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Borçlunun, ilamsız takipte borcun yanı sıra takip sonrası işleyecek faiz oranına da itiraz etmiş olması halinde, itirazın iptali kararında mahkemenin faiz oranına ilişkin bir hüküm kurması gerektiği ve aksi halde takip talebinde belirtilen faiz oranının uygulanamayacağı gözetilerek, Özel Daire bozma kararına karşı yapılan direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen 03.06.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/578 K. sayılı kararın bozulmasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2021 tarihli ve 2017/12-750 E., 2021/1048 K. sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi borçlu vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Hukuk Genel Kurulunun kararında yer alan açıklamalara göre, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin İcra ve İflas Kanunu’nun 366 ve HUMK'nın 442. maddeleri uyarınca REDDİNE,

Aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 660TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 21.04.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Karar düzeltme talebine konu olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2021 tarih, 2017/12-750 Esas, 2021/1048 Karar sayılı kararında yer alan karşı oy yazısında belirttiğimiz nedenlerle, karar düzeltme talebi kabul edilerek gerekçesi düzeltilmek suretiyle değişik gerekçeyle hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, karar düzeltme talebinin reddi yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

KARŞI OY

İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı itirazla, duran takibin devamını sağlama amacı ile açılan bir davadır. Alacaklı davayı kazanır ise borçlunun itirazı da iptal edilmiş olur.

İtirazın iptali ile alacak (tahsil-eda) davası birbirinden farklıdır. Bu nedenle itirazın iptali davasında itirazın iptali ve inkar tazminatı talebi ile tahsil isteminin bir arada dava edilmesi mümkün değildir. İtirazın iptali davası tahsil hükmünü içermemesi dolayısı ile ilamlı icraya konu edilemez. Bu karar ile itirazla duran ilamsız icra takibine devam edilmesi sağlanabilir.

İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerindendir. İlamsız icra takibinde borçlu, kendine tebliğ edilen ödeme emrine karşı 7 günlük süre içinde icra dairesinde, borca, işlemiş faize ve takip talebinden sonra işleyecek faiz oranına itiraz edebilir. Alacaklı, borçlunun bu itirazını ya icra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna giderek ya da genel mahkemelerde itirazın iptali davası açarak kaldırılmasını sağlar ve bu şekilde itirazda duran takibe devam edilebilir.

Borçlu icra dairesinde itirazında, asıl alacakla birlikte takip sonrası işleyecek faiz oranına da itiraz etmiş ise alacaklının açtığı itirazın iptali davasında mahkeme itirazın iptali kararı ile birlikte takip tarihinden sonraki dönem için işleyecek faiz ve faiz oranı belirtilerek takibin ne şekilde devam edeceği konusunda infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerekir. Yerel mahkemenin sadece itirazın iptali ve takibin devamı ile yetinmesi isabetsiz olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşik İçtihatları da bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 17.01.2017 gün, 2016/15342 E, 2017/205 K sayılı, 02/03/2016 gün, 2015/15062 E, 2016/3626 K, 15.06.2011 gün, 2010/14177 E,2011/8058 K sayılı kararları). Bu kararlarda “davalı tarafça takip ve faizlerine itiraz edilmekle takip sonrası işleyecek faiz oranı da ihtilaflı hâle gelmiştir.” görüşü benimsenmiş olup mahkemece takipten sonra işleyecek faiz oranı hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine aykırı görülmüş, infazda tereddüt yaratacağından hükmün bu yönden de bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin emsal kararları bu yönde olup somut olayda olduğu gibi ilamsız icra takibinde takipten sonra işleyecek faiz oranına da itiraz edilmesi ve mahkemece davanın kabulüne, itirazın iptaline, talebin takip tarihi itibariyle 645,689,69TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına karar verilmesi nedeniyle asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek sureti ile mi yoksa takip talebinde olduğu gibi yıllık %13,75 (ticarî) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faiz yürütmek sureti ile dosya hesabının yapılması gerektiği uyuşmazlık konusunu oluşturmaktadır.

Borçlu icraya itirazında borca itirazın yanında, faize ve fer'îlerine de itiraz etmiştir. Bu hâlde itirazın iptal kararında takip talebinden sonra işleyecek faiz oranına ilişkin itirazın da incelenip itirazın haklı olup olmadığı konusunda bir karar verilir. Bu karar ile işleyecek faiz oranı hukuka aykırı ise faiz oranı düzeltilerek hüküm kurulması gerekmektedir.

Somut olayda takip talebinden sonra işleyecek olan takip talebinde yazılı (yıllık %13,75 (ticarî) oranından az olmamak üzere artan oranlarda faiz istemi) faiz oranına itiraz edildiğine göre itirazın iptali ilamında işleyecek faiz oranı ile ilgili bir hüküm kurulması gerekirdi. Mahkemenin “davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin, takip tarihi itibariyle 645,686TL asıl alacak miktarı üzerinden devamına” şeklindeki kararında işleyecek faiz oranına itirazın kaldırılması ile ilgili bir hüküm bulunmadığı gibi kararda faiz oranı ile ilgili bir gerekçeye yer verilmemiştir. Bu durumda sayın çoğunluğun “takibin devamı” kararının işleyecek faiz oranını da içerdiğinin kabulü görüşüne katılamıyorum. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi de 03.12.2015 tarih 2014/20378 E, 2015/16210 K sayılı onama kararında “asıl alacağa takipten itibaren %13,75 oranını geçmemek üzere T.C. Merkez Bankasınca belirlenen değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle talebin devamına” sözcük dizisinin eklenmek sureti ile hükmün düzeltilmiş şekilde onanmasına karar vermesinden de itirazın iptali kararının takip talebinde takipten sonra istenilen faiz oranını da kapsadığı görüşü benimsenmemiş, faiz oranına da itirazla ilgili bir karar verilmiş bulunmaktadır.

Ancak Özel Dairesinin bu karar ile itirazın iptali kararının düzeltilmesi şikâyet tarihinden sonraki aşamada olduğundan şikâyet tarihi itibariyle mevcut hukukî duruma göre karar verilmesi gerekmektedir.

Şikâyetçi borçlu, şikâyetinde; icra dairesinde takipten sonra işleyecek faiz oranına da itiraz ettikleri hâlde, itirazın iptali ilamında, faiz oranı ve başlangıç tarihi ile ilgili bir hüküm bulunmadığından, karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini, takip tarihinden itibaren %13,75 oranında faiz hesaplanmasının ilama aykırı olduğunu belirterek 27.11.2014 tarihli dosya hesabının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

İcra mahkemesinin, ilama aykırı olarak dosya hesabının yapıldığına yönelik şikâyetleri inceleme görevi bulunmaktadır. Bu incelemeyi yaparken takip talebini, ödeme emrine itiraz ile itirazın iptali kararını değerlendirerek ilama aykırı bir dosya hesabının olup olmadığını tespit edip, sonucuna göre şikâyeti reddeder ya da kapak (dosya) hesabını düzelterek bir karar verir.

İcra mahkemesinin bu değerlendirmesi icra işleminin ilama uygun olup olmadığını değerlendirmekten ibaret olup bu inceleme, icra mahkemesinin dar yetkili olması nedeniyle yorum yolu ile mahkeme kararını değiştirme olarak yorumlanamaz. Çünkü itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olup, takipten bağımsız olarak icraya konamaz. İtirazın iptali kararı takip talebi ile bir bütün olarak anlam ifade eder. Bu nedenle borçlu borca itirazın yanında takip sonrası işleyecek faiz oranına da itiraz etmiş ise, mahkemenin itirazın iptali ve takibin devamı kararında faiz oranı ile ilgili bir hükme yer vermemesi hâlinde faiz oranına itiraz kaldırılmamış olur. İşleyecek faiz oranı ile ilgili itiraz nedeniyle takipte istenilen oran üzerinden takibe devam edilemez.

Bu durumda borçlunun da kabulünde olduğu üzere takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz işletilerek kapak (dosya) hesabının yapılması gerekir. Bu nedenle Özel Dairenin bozması doğrultusunda, direnme kararının bozulması görüşünde olduğumdan, değişik gerekçe ile bozma kararına karşı yapılan karar düzeltme isteminin reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum. Karar düzeltme isteminin yukarıda belirtilen gerekçe ile kabul edilmesi görüşündeyim.