"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 28. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davacı ve davalılar vekillerinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... Unlu Mamulleri Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.1982 tarihinde ...'e ait işyerinde çalışmaya başladığını, işyeri sahibinin vefat etmesi üzerine mirasçıları tarafından kurulan davalı şirkete ait aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, 2013 yılında emekli olmasına rağmen 30.06.2015 tarihine kadar çalışmasını sürdürdüğünü, ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, dini ve resmî bayram ücretleri ile asgari geçim indirimi alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Unlu Mamulleri Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. (şirket) vekili cevap dilekçesinde; davacının çalışma süresinin Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen süre ile sınırlı olduğunu, davacının önceki dönemki çalışmasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, iş sözleşmesinin askerlik sebebiyle sona erdiği döneme ilişkin alacakların ödenerek bu dönemin tasfiye edildiğini, aynı şekilde davacının 01.01.2000 tarihinden önceki çalışmalarına ilişkin kıdem tazminatının da ödendiğini, son olarak 26.09.2013 tarihinde ödenen kıdem tazminatı ile ilgili olarak ibraname düzenlendiğini, yıllık izinlerini kullandığını, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. İstanbul 28. İş Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2015/506 E., 2019/350 K. sayılı kararı ile; dosya kapsamı ve bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. İstanbul 28. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 04.02.2021 tarihli ve 2019/3660 E., 2021/154 K. sayılı kararı ile; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01.07.2021 tarihli ve 2021/6970 E., 2021/11317 K. sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı temyizi yönünden tüm, davalılar vekilinin temyizi yönünden belirtilen bendin kapsamı dışında kalan yönlerinin usul ve kanuna uygun görüldüğü belirtildikten sonra “…Somut olayda davanın kısmi dava olarak açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı şirket vekilinin yasal süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduğu dikkate alınarak bir kısım alacaklar ( fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi gibi) yönünden ıslaha karşı zamanaşımı savunmasına değer verilmiş ise de, yıllık izin ücreti yönünden zamanaşımı savunmasının -yıllık izin ücretinin zamanaşımı süresinin on yıl olduğu gerekçesiyle- dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Halbuki yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi beş yıldır. İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin fesih tarihi 31/01/2013 tarihi olarak kabul edilmiş olup, davacı taraf bu kabule karşı istinaf yoluna başvurmamıştır. Bu halde, ıslah tarihi olan 31/05/2018 tarihi itibariyle, fesih tarihinin üzerinden beş yıldan fazla bir sürenin geçtiği, yıllık izin ücretinin tabi olduğu beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Bölge Adliye Mahkemesince yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi yönünden yanılgıya düşülerek, ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı savunmasına değer verilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 11.11.2021 tarihli ve 2021/2012 E., 2021/2223 K. sayılı kararı ile; yıllık izin ücretinde zamanaşımı süresi ile ilgili olarak fesih tarihi dikkate alınarak bir ayrıma gidilmesi gerektiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde yapılan fesihlerde zamanaşımının fesih tarihinden itibaren 5 yıl olduğu, iş sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra sona ermiş olması hâlinde ise yıllık izin ücretinde zamanaşımı süresinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ve 147/1. maddeleri gereğince fesih tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirlendiği, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih ile 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 25.10.2017 arasındaki dönemde ise 10 yıl olarak kabulünün gerektiği, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen fesihlerde ise 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağı, somut olayda iş sözleşmesinin fesih tarihinin 31.01.2013 olduğu, davacının 31.05.2018 tarihinde ıslah harcını yatırarak alacak miktarlarını ıslah etmesi üzerine davalı şirket vekilinin 15.10.2018 tarihli dilekçesi ile yasal süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’înde bulunduğu, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu ve dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin 31.01.2023 tarihinde dolduğu dikkate alındığında; davacının 31.05.2018 tarihinde yıllık izin ücreti alacağı yönünden ıslah ettiği miktarın zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin 31.01.2013 tarihinde feshedildiğinin kabul edildiği ve davacı tarafından 15.10.2018 tarihinde ıslah edilen yıllık izin ücreti alacağına ilişkin olarak davalı vekilinin süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def’înde bulunduğu somut olayda, yıllık izin ücretinin alacağının tabi olduğu zamanaşımı süresinin 5 yıl mı yoksa 10 yıl mı olduğu; buradan varılacak sonuca davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı def’înin dikkat alınarak sonuca gidilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, uyuşmazlık konusu olan ve Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan yıllık izin ücreti alacağının toplam miktarının net 33.353,19TL olduğu dikkate alındığında, direnme karar tarihi olan 11.11.2021 tarihi itibariyle Bölge Adliye Mahkemelerinin verdiği kararlarda 78.630TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı şirket vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
16. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar düzenleme altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
18. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
19. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 11.11.2021 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 78.630TL’dir.
20. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
21. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, dini ve resmî bayram ücretleri ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
22. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b.3 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
23. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine Özel Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı temyizi yönünden tüm, davalılar vekilinin temyizi yönünden belirtilen bendin kapsamı dışında kalan yönlerinin usul ve kanuna uygun görüldüğü belirtildikten sonra somut olayda yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi yönünden yanılgıya düşülerek ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı savunmasına değer verilmeden sonuca gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnme kararı verilmiştir.
24. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı şirket aleyhine tespit edilip hüküm altına alınan ve uyuşmazlık konusu olan yıllık izin ücreti alacağının toplam miktarı net 33.353,19TL olup bu miktar açık biçimde Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 11.11.2021 tarihinde geçerli olan 78.630TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
25. Hâl böyle olunca davalı şirket vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı şirket vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.