Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/22 E. 2022/1698 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatında, davalı aleyhine dava açmış tanıkların beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: İşçinin fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücretleri alacaklarının ispatında, aynı işveren aleyhine dava açmış tanıkların beyanlarının tek başına yeterli olmayacağı, ancak dosyaya sunulan diğer deliller ve işin niteliği ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek direnme kararı onanmış, alacak miktarlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasında “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalılardan ... Belediye Başkanlığına bağlı beton işletmesinde beton pompa operatörü olarak 08.00-22.00 saatleri arasında pazar günü de dâhil olmak üzere çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, 2013 yılının Eylül ayından itibaren toplu konut inşaatı devam ettiği ve bu dönemde beton işi artış gösterdiğinden 2013 Eylül ile 2014 Nisan ayları arasında 08.00-00.00 saatleri arasında pazar günü de dâhil olmak üzere çalıştığını ancak fazla çalışma ile hafta tatili ücretlerinin ödenmediğini, müvekkilline bazı dönemlerde 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığına ilişkin bir kısım puantaj kayıtlarının işten çıkartılma baskısıyla zorla imzalatıldığını, çalıştığı süre içerisinde yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, iş sözleşmesinin 30.09.2014 tarihinde davalı işverenler tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... (Belediye) vekili cevap dilekçesinde; davada taraf sıfatının bulunmadığını, hizmet alımına ilişkin yapılan ihaleler sonucunda ihaleyi kazanan şirketlerle belirli süreli sözleşmeler imzalandığını, davacının da iş sözleşmesi sürenin sonunda kendiliğinden sona ereceğinden kıdem ve ihbar tazminatları talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacının tüm alacaklarının ödendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... Deri Gıda Temizlik Fidancılık İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. (... Ltd. Şti.) vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkette yalnızca üç ay çalışan davacının davalı Belediyenin kadrolu işçisi gibi çalıştırıldığını, işçilerin hâkimiyetlerinin, işe alımlarının, işten çıkartılmalarının, izinlerinin ve tüm işlemlerinin davalı ... tarafından yapıldığından Belediyenin sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

7. ... İş Mahkemesinin 31.05.2016 tarihli ve 2014/438 E., 2016/212 K. sayılı kararı ile; davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, 25.04.2009-30.09.2014 tarihleri arasında çalışan davacının iş sözleşmesi haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları yönünden davacı tanıklarının davalı işverene karşı derdest davalarının olması karşısında kendi lehlerine beyanda bulunma ihtimallerinin söz konusu olduğu dikkate alınarak hesaplanan alacak kalemlerinden %50 oranında karineye dayalı indirim yapılmasının uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

9. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 11.04.2017 tarihli ve 2016/33080 E., 2017/8234 K. sayılı kararı ile; davalı ... Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden; “…Mahkemece nispi temyiz harcının tamamlanmak üzere usulüne uygun düzenlenmiş muhtıranın davalı ... Deri Gıda Temizlik Fidancılık İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. vekiline tebliğine rağmen, yedi günlük kesin süre içerisinde eksik harcı yatırmadığı anlaşıldığından 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. madde yollaması ile aynı Kanun'un 434/3. maddesi gereğince davalı vekilinin temyiz talebinin REDDİNE,…” karar verilmiş, davalı ... vekilinin temyizi yönünden birinci bendinde sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; “2-Fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı bulunduğunu iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağının ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmalarının bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre bu çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.

Somut olayda, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağı talepleri tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve davalı ile husumetli oldukları anlaşıldığından; somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri de tartışmasız olup, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi mümkün değildir. Dosyada husumetli tanık anlatımından başka da delil bulunmadığından; dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağı taleplerinin somut, inandırıcı ve yeteri delillerle ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. ... İş Mahkemesinin 27.09.2017 tarihli ve 2017/254 E., 2017/156 K. sayılı kararı ile; dinlenen davacı tanıklarının davalı aleyhine dava açtıkları ve davalı ile husumetli oldukları anlaşılmış ise de tanıkların beyanlarının ayrı ayrı şahsi olarak değerlendirilmesi gerektiği, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 254. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 255. maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söyledikleri, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, aynı ilkelerin Hukuk Genel Kurulunca da benimsendiği, İş Hukukundan ve işyerinden kaynaklanan özel durumların da değerlendirilmesi gerektiği, zira beş işçi çalıştıran bir işyerinde bu işçilerin üç tanesinin iş sözleşmesinin feshedildiği durumda genellikle her üç işçinin de işçilik alacakları istemiyle dava açmaları durumunda diğer iki işçinin tanıklığına başvurmaktan başka yol kalmadığı, aynı işyerindeki çalışma şartlarının aynı işi yapan bir başka yerde çalışan işçinin tanıklığı ile tespit edilemeyeceği, işe hâla devam eden işçiler ise işveren himayesinde olduklarından davacı tarafından tanık olarak gösterilemeyeceği, diğer işçilerin de bir başka dava ile davalıya karşı husumet yöneltmiş olmakla kayıt dışı bir takım çalışmaların tespitinin mümkün olmayacağı, bu durumun da hak arama özgürlüğünü işçi aleyhine kısıtlayacağı, salt davalı ile davası olduğu için bir işçiyi aynı mahiyetteki bir diğer işçinin davasında tanık olarak dinlememenin yargılamayı zorlaştıracağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı:

11. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2018/(22)9-762 E., 2021/1079 K. sayılı kararı ile; “…26. Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olayın incelenmesinde; mahkemece 27.09.2017 tarihli duruşmada davacı ve davalı ... vekillerinin yüzüne karşı gerekçesiz şekilde direnme kararının tefhim edildiği, gerekçeli direnme kararının davalı ... vekiline 06.03.2018 tarihinde tebliği üzerine davalı ... vekilinin 07.03.2018 tarihinde harcını yatırarak direnme kararını temyiz ettiği, mahkemece 26.03.2018 tarihli ek karar ile “…27/09/2017 tarihinde verilen hüküm davacı ve davalı ... vekillerinin yüzüne karşı tefhim edildiği halde davalı ... vekilince 8 günlük yasal süre geçtikten sonra 07/03/2018 tarihinde temyiz edilmekle davalı ... vekilinin temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davalı ... vekilinin temyiz talebinin süre aşımı yönünden reddine karar verildiği, ek kararın davalı ... vekiline 30.03.2018 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine ek kararın 02.04.2018 tarihinde temyiz edildiği görülmüştür.

27. Direnme kararının 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra verilmiş olması ve tefhim edilen kararda "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte" açıklanmamış olması da dikkate alındığında, temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren başlatılması mümkün olmadığından, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren temyiz süresinin başlayacağı kabul edilmelidir.

28. Hâl böyle olunca, somut olayda 06.03.2018 tarihinde tebliğ edilen direnme kararının davalı ... vekilince 07.03.2018 tarihinde, tebliğ tarihinden 1 gün sonra süresi içinde temyiz edilmiş olduğu anlaşılmakla, mahkemenin davalı ... vekilinin temyiz talebinin süre aşımı yönünden reddine ilişkin 26.03.2018 tarihli ek kararının kaldırılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.

29. Birinci ön sorun aşıldıktan sonra Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce; Özel Dairece verilen gönderme kararının usulüne uygun olup olmadığı hususu ikinci ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

… 34. Öncelikle, direnme kararına yönelik temyiz isteminin süre aşımı yönünden reddine dair verilen ek kararı denetleyip inceleme görevi Özel Daireye ait olmayıp, Hukuk Genel Kuruluna aittir. Hukuk Genel Kurulunca öncelikle bu ek karar incelenmek suretiyle süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin reddi kararı yerinde bulunduğu takdirde ek kararın onanmasına, yerinde bulunmaması hâlinde ise ek kararın kaldırılarak HMK Geçici 4. maddesine göre karar verilmek üzere dosyanın kararına direnilen ilgili Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir. Hâl böyle iken, ek karar konusunda Hukuk Genel Kurulu tarafından henüz bir inceleme yapılıp karar verilmeden, direnme kararının temyizinin süresinde olduğu belirtilerek ve esas yönünden de değerlendirme yapılarak görüş bildirilmek suretiyle gönderme kararı verilmesi yasal olarak mümkün değildir.

35. Hâl böyle olunca, Özel Dairece verilen 19.06.2018 tarihli gönderme kararının kaldırılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.

36. Özel Dairenin gönderme kararı HMK’nın Geçici 4. madde hükümleri uyarınca usulüne uygun olarak verilmiş bir karar olarak kabul edilemeyeceğinden, dosyanın anılan yasal düzenlemelere uygun olarak karar verilmek üzere ilgili Dairesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

37. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir…” gerekçesiyle direnme hükmüne yönelik temyiz istemi süresinde olduğundan davalı ... vekilinin temyiz talebinin süre aşımı yönünden reddine ilişkin mahkemece verilen 26.03.2018 tarihli ek kararın ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 19.06.2018 tarihli ve 2018/8562 E., 2018/15153 K. sayılı gönderme kararının ortadan kaldırılmasına, direnme hükmüne yönelik usulüne uygun bir gönderme kararı verilmek üzere dosyanın Yargıtay 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Gönderme Kararı:

13. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.11.2021 tarihli ve 2021/11690 E., 2021/15896 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen bozma kararının gereği yerine getirilerek dosya yeniden Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile genel tatil ücreti alacaklarının ispatında davalı aleyhine dava açmış olan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre başkaca delil ile de desteklenmediğinden bahisle anılan alacakların reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelere ve kavramlara değinmekte yarar bulunmaktadır.

16. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (İş Kanunu) 63. maddesine göre;

“Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.) Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.

Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir. (Ek cümle: 6/5/2016-6715/3 md.) Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz; denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.

Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir”.

17. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63 ve devamı maddelerinde çalışma süresi düzenlenmiş olmakla birlikte, “çalışma süresi”nin tanımı yapılmamıştır. Ancak 63. maddenin son fıkrası uyarınca 06.04.2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinde yer alan, “Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. İş Kanununun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden sayılır. Aynı Kanunun 68 inci maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise, çalışma süresinden sayılmaz.” şeklindeki düzenleme ile çalışma süresinden ne anlaşılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

18. O hâlde işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği “fiili çalışma süresi” ile İş Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca çalıştırıldığı işte fiilen geçmemiş olsa bile çalışılmış gibi sayılan hâller de “farazi çalışma süresi” olarak çalışma süresine dâhil edilmelidir.

19. Yine İş Kanunu’nun 63. maddesi haftalık çalışma süresinin kırkbeş saat olduğunu hükme bağlamıştır.

20. Fazla çalışma ise İş Kanunu’nun 41 ilâ 43. maddelerinde düzenlenmiştir. İş Kanunu’nun 41. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz”.

21. Bu durumda denkleştirmenin uygulandığı hâller hariç, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılarak, normal saat ücretinin %50 yükseltilmesi sureti ile belirlenecek saat ücreti esas alınıp hesaplanarak işçiye ödenmesi gerekir.

22. 4857 sayılı İş Kanunu’nun hafta tatili ücretini düzenleyen 46. maddesinde, Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63. maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verileceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin 2. fıkrasında çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretinin tam olarak ödeneceği ifade edilmiştir.

23. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma” başlıklı 44. maddesinde ise, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağının toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılacağı, sözleşmelerde hüküm bulunmaması hâlinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayının gerektiği; 47. maddede de, Kanun kapsamındaki işyerleri bakımından ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin tam olarak ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödeneceği hükme bağlanmıştır.

24. Bu aşamada fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasının ispat koşulları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.

25. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda anılan alacakların ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle sözü edilen alacakların ispatı genel hükümlere tabidir.

26. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”.

27. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinde de;

“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

28. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü üzerinde taşıyacaktır. Sözü edilen maddenin 2. fıkrasında ise karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir.

29. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, kural olarak, bu iddialarını ispat etmek zorundadır. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. Bu konuda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak çalışmanın bu tür belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de çalışmanın olup olmadığı araştırılmalıdır.

30. Davacı işçi tarafından tanık deliline dayanılması hâlinde gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 254. maddesi gerekse HMK’nın 255. maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söyledikleri gözetilerek değerlendirme yapılmasıdır.

31. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de aynı işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir.

32. Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2019 tarihli ve 2019/22-61 E., 2019/317 K.; 02.12.2020 tarihli ve 2016/(22)9-2229 E., 2020/994 K.; 17.06.2021 tarihli ve 2018/(22)9-131 E., 2021/788 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

33. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili müvekkilinin davalı Belediyeye ait beton işletmesinde beton pompa operatörü olarak 08.00-22.00 saatleri arasında pazar günü de dâhil olmak üzere ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, 2013 yılının Eylül ayından itibaren toplu konut inşaatı devam ettiği ve bu dönemde beton işi artış gösterdiği için 2013 Eylül ile 2014 Nisan ayları arasında 08.00-00.00 saatleri arasında pazar günü de dâhil olmak üzere çalıştığını ileri sürmüş; davalılar ise çalışma gün ve saatlerine yönelik beyanda bulunmamışlardır.

34. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının anlatımlarına göre hafta tatili, genel tatil ve fazla çalışma ücreti alacakları hesaplanmış, davalı ... vekili tarafından davacı tanıklarının davalı aleyhine açtıkları davalarının bulunduğu ileri sürülerek rapora itiraz edilmiştir.

35. Öncelikle, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden davacı işçi, bu çalışmalarını ispat bakımından tanık deliline dayanmış ve dinlettiği tanıkların da kendi beyanlarından davalı aleyhine açtıkları davalarının bulunduğu anlaşılmış ise de tanık beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir.

36. Dosya kapsamında, dava dilekçesi ekinde sunulan ve bir kısım işçilerin isimleri ile çalıştığı bölümlerin yazıldığı listede davacının beton ekibinde çalıştığı, arıza durumlarında işçilerin işe gelmek zorunda olduğu, hiçbir şekilde mazeretin kabul edilmeyeceğinin belirtildiği görülmüştür. Öte yandan 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin iş sözleşmelerinde personelin istendiğinde fazla çalışma yapmayı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmayı kabul ettiği belirtilmiştir.

37. Ayrıca 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin dosyaya sunulan hizmet alım sözleşmelerinde, idari şartnamenin sözleşmenin eki olduğu belirtilmiş, ilgili sözleşmelerin idari şartnamelerinde de işçilere yaptırılacak fazla çalışma saatleri yazıldıktan sonra fazla çalışma ücretinin teklif fiyata dâhil giderler arasında düzenlendiği görülmüştür.

38. Yine dosyaya suretleri ibraz edilen puantaj kayıtları, asılları sunulamadığından mahkemece dikkate alınmamış ise de bu kayıtlarda da bazı dönemlerde fazla çalışmanın yapıldığı belirtilmiş, fazla çalışmaya karşılık bir adet izin kâğıdı sunulmuştur.

39. Her ne kadar mahkemece, iş sözleşmesi sona eren işçilerin de işçilik alacakları istemiyle dava açmaları karşısında çalışma saatleri ve günlerinin tespit edilemeyeceği, davalı ile davası olduğu için bir işçiyi aynı mahiyetteki bir diğer işçinin davasında tanık olarak dinlememenin yargılamayı zora sokacağı ve işçi aleyhine hak arama özgürlüğünü kısıtlayan bir durum yaratacağı gerekçesiyle fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacakları kabul edilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan yukarıda sözü edilen yan deliller ve yapılan işin niteliği hep birlikte değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma yaptığını, hafta tatili ile genel tatil günlerinde çalıştığını ispatladığı anlaşılmıştır.

40. Hâl böyle olunca açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenler ile direnme kararı yerindedir.

41. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacakların miktarlarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

42. Diğer taraftan, dava tarihi 30.10.2014 olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında 07.08.2017 olarak hatalı yazılmış ise de bu durum mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararı yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı uygun bulunduğundan davalı ... vekilinin hüküm altına alınan alacakların miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.