Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/358 E. 2022/1840 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işverenin, davacının ödenmemiş ücret alacağı iddiasına karşılık, davacının borçları nedeniyle icra dosyalarına yaptığı ödemeleri mahsup edip edemeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına rağmen, bozma kararında belirtilen hususlara uygun bir şekilde karar vermeyip dosyaya yeni deliller sunarak ve yeni bir gerekçe ile karar vermesi nedeniyle direnme kararının usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni bir hüküm niteliğinde olduğu ve bu nedenle temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından değil Özel Dairece yapılması gerektiği gözetilerek dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Alanya İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirket tarafından yönetilen sitede kapıcı, bahçıvan, güvenlik ve temizlik hizmetleri görevlisi olarak 01.03.2014 tarihinden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 07.04.2015 tarihine kadar çalıştığını, çalışma süresi boyunca fazla mesai yaptığını, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasına devam ettiğini, ücretinin net 1.350TL olduğunu, 2014 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2015 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarına ilişkin ücretlerinin ayrıca asgari geçim indirimi alacağının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının asgari ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin devamsızlığı sebebiyle ihtar gönderilerek feshedildiğini, davacının 08:30-17:00 saatleri arasında günde 1 saat öğle yemeği arası kullanarak çalıştığını, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını, davacının müflis bir kişi olup ücretine sürekli haciz geldiğini, avukatlara olan borcunun müvekkili şirketin muhasebecisi tarafından ödendiğini, buna ilişkin ödeme makbuzlarını sunduklarını, davacının ödenmeyen hak ve alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Alanya İş Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 2015/279 E., 2016/268 K. sayılı kararı ile; davacının iş sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğinin davalı tarafından ispatlanamadığından kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, tanık beyanlarına göre hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, fazla çalışma yaptığı, yıllık izinlerinin kullandırılmadığı, asgari geçim indirimi ödemesi yapılmadığı, davalı işveren tarafından ücretin ödendiğine ilişkin dosyaya sunulan bir kısım para makbuzlarında yazılı tutarların ücret alacağından mahsup edildiği ancak davacının borçlu olduğu icra dosyalarına yapılan ödemelerin mahsup edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Alanya İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.10.2020 tarihli ve 2017/16380 E., 2020/10602 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; “2-Taraflar arasında davacı işçinin ücret alacağının olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.

Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde 2014 yılı Kasım, Aralık ve 2015 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek toplam 7.065,00 TL. ücret alacağı olduğunu iddia etmiş, davalı işveren ise davacının müflis bir kişi olduğunu, maaşına devamlı haciz geldiğinden Şirketlerinin muhasebecisi A.K. tarafından avukatlara bizzat ödeme yapılıp karşılığında ödeme makbuzları alındığını açıklayarak alacağının bulunmadığını savunmuştur. Davalı yargılama safhasında da defaatle şifahî olarak bu savunmasını öne sürmüştür. Davacı ise icra takibi nedeniyle yapılan ödeme savunmasını inkâr etmemiş, sadece davalının ücretlerini ödediğine ilişkin bir belge sunmadığı yönündeki bir iddiayla yetinilmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacıya para makbuzu ile yapılan toplam 5.480,00 TL.’lik ödeme ile davacı adına avukata yapıldığı iddia edilen toplam 16.545,89 TL.’lik ödeme olduğu tespiti yapılarak, sadece para makbuzu ile ödendiği ispat edilen kısmın kabulü halinde bakiye ücret alacağının olabileceği, davalının avukata yapılan ödemelerin kabulü halinde ise bu alacağın olamayacağı değerlendirilmiştir.

Bu iddia, savunma ve bilirkişi raporundaki tespite rağmen Mahkemenin aynen “Davalı işveren tarafından dosyaya sunulan bir kısım para makbuzları ücret alacağından mahsup edilmek ile davacının borçlu olduğu icra dosyalarına yapılan ödemeler ücret alacağından mahsup edilmemiştir.” denilerek davalının icra takibinden kaynaklı ödemeye yönelik itirazına değer verilmemesi dosya içeriğine göre yerinde olmadığı gibi varılan bu sonucun gerekçeden yoksun olması nedeniyle de yerinde değildir.

Netice itibariyle; Mahkemece icra dosyasına yapılan ödemelerin gerekçe belirtilmeksizin ve isabetsiz olarak dikkate alınmadan ücret alacağının belirlenmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bozma sonrası dosyanın tevzii edildiği Alanya 3. İş Mahkemesinin 08.10.2021 tarihli ve 2021/433 E., 2021/26 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacının henüz hak kazanmadığı aylara ilişkin ücretinin ödendiği yönündeki davalının ödeme iddiasının avans olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda da söz konusu ödemeler için işveren tarafından davacının onayının alınması gerektiği aksi hâlde yasal prosedüre uyulmamış olacağı, onay alınması durumunda davacının ödemenin yapıldığı tarih itibarıyla hak kazandığı ücret ve alacaklarından hesaplanacak kesinti tutarının üzerinde kalan borç ödemeleri yönünden işverenin işçiye avans verdiğinin kabul edilebileceği, bu durumda bile davalı işverenin takas ya da mahsup iddiasının dikkate alınabilmesi için işçinin kabulünün gerekli olduğu, işçinin onayına dair bir belgenin olmaması hâlinde ise vekâletsiz iş görme veya sebepsiz zenginleşme durumlarının söz konusu olabileceği, somut olayda davacıdan alınmış onaya dair bir belge bulunmadığı, davacının yargılamanın ilk celsesinde olduğu gibi altıncı celsesinde de davalı tarafın beyan ve itirazlarını kabul etmediğini, bilirkişi raporuna karşı itiraz ve ıslah dilekçesinde de davalı tarafından borçlarına karşılık her hangi bir yere ödeme yapılmadığını açıkça ifade ettiği, bozma kararının aksine davacı tarafça kesin olarak davalının iddialarına karşı çıkıldığı, davalının davacının borçlarına karşılık icra dosyalarına yapılan ödemelere davacının izin/onay verdiğine dair belge sunulmadığı, davacının hem bozma öncesi hem de bozma kararı sonrasında ödeme yapılmadığı iddiasında bulunması, davalı tarafın takas/ mahsup ileri sürmesini kabul etmemesi nedenleriyle ödeme olgusunun yargılama içerisinde dikkate alınmadığı, davalının sadece para makbuzu ile ödediğini ispat ettiği kısmın dikkate alındığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 2014 yılı Kasım, Aralık ve 2015 yılı Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarına ilişkin ücretlerinin ödenmediğini iddia ettiği, davalının ise davacının aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle 15.01.2015 tarihinde icra dosyalarına davacı adına ödeme yaptıklarından alacağı bulunmadığını savunduğu somut olayda, davalının icra takibinden kaynaklı icra dosyalarına yönelik yaptığı ödemelere değer verilerek davacının ödenmeyen ücret alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE

13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

16. Somut olayda, davalı işveren tarafından davacının müflis bir kişi olduğu, devamlı ücretine haciz geldiği ve borçlarına karşılık ödemeler yapıldığı iddiası ile bir kısım ödeme makbuzları dosyaya sunulmuş mahkemece davalı işveren tarafından dosyaya sunulan bir kısım para makbuzlarında yazılı tutarların ücret alacağından mahsup edildiği ancak davacının borçlu olduğu icra dosyalarına yapılan ödemelerin ücret alacağından mahsup edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

17. Kararın davalı vekili tarafından temyizi kapsamında Özel Dairece bozulmasından sonra davacı vekili tarafından icra dosyalarına yapılan ödemelerin müvekkilinin aracını satarak yaptığını belirtmesi üzerine mahkemece, ödeme yapıldığı iddia olunan icra dosyaları getirtilmiş, davacıya ait araç üzerindeki haczin hangi tarihte kaldırıldığı yönünde araştırma yapılmış ve gelen bu belgeler de değerlendirilerek davacının henüz doğmamış ücret alacaklarının ve hak ettiği ücret alacaklarının 1/4 'ünü aşan tutarı için borçlu olduğu icra dosyalarına ödenmesine izin/onay verdiğine dair belge sunulmadığı, ayrıca davalı tarafın takas/ mahsup ileri sürülmesini davacının kabul etmemesi nedeniyle yargılama içerisinde icra dosyalarına yapıldığı ileri sürülen ödemelerin dikkate alınmadığı şeklinde gerekçe oluşturulmak suretiyle direnme adı altında karar verilmiştir.

18. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, Mahkemece Özel Daire bozma kararı sonrası daha önce dosyada yer almayan olgu ve bozmadan sonra bozma konusu ile ilgili toplanan delillere dayanılarak ve Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.

19. Şu hâlde direnme olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozmadan sonra toplanan yeni delil ve olgular ile yeni gerekçeye dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

20. Hâl böyle olunca, verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.