"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/45 E., 2021/103 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.11.2018 tarihli 2018/13286 Esas ve 2018/19468 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasında galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ...’nün temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda onanmış, onama kararına karşı karar düzeltme istemi üzerine hüküm bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların ... ... ... Vakfının vakıf evlatları olduğunu, bu hususta kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, vakfın mahkeme kararı gereği ... Vakıflar Bölge Müdürlüğünce idare edildiğini ileri sürerek davacıların galle fazlasına müstehak vakıf evlatları olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacıların vakıf evladı olup olmadıklarının araştırılmasının gerektiğini, ayrıca “... ... ... Vakfına” ait vakfiyeye göre vakıf fazlasının evlada şart edilip edilmediği ve galle fazlasının evlada şart edilmesi hâlinde davacıların vakfiye hükümleriyle belirlenen nitelikleri taşıyıp taşımadıklarının belirlenmesi gerektiğini bildirerek yargılama sonucunda davacıların galleye müstehak vakıf evladı olduklarını kanıtlayamamaları hâlinde davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
6. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2015 tarihli ve 2014/1484 Esas, 2015/1167 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı itibari ile davacıların tümünün ... ... ... Vakfının vakıf evladı olduklarının öncesinde kesinleşen mahkeme kararıyla sabit olduğu, dava konusu vakfın vakfiyesinde galle fazlasından yararlanmak için "...baki kalan fazla-i vakfı evlad-ı zükur ve inas beyinlerınde ale's seviye taksim ideler..." şartından başka bir şart bulunmadığı, vakıf evladı oldukları daha önce tespit edilmiş olan davacıların aynı zamanda ... ... ... Vakfının galle fazlasına da müstehak olduklarının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, dolayısıyla davacılar yönünden vakfın vakfiyesinde galle fazlasından yararlanmaları için gerekli şartın bu şekilde oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Onama Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.05.2018 tarihli ve 2017/5865 Esas, 2018/11959 Karar sayılı kararı ile sair temyiz itirazları reddedilerek hükmün vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı
9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
10. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.11.2018 tarihli ve 2018/13286 Esas, 2018/19468 Karar sayılı kararı ile;
“…Dava, vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Dava konusu vakıf, Mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş vakıf yani “mülhak vakıf" olup, son mütevelli ... ...'nin 27.10.2012 tarihinde vefat etmesi üzerine emaneten ... tarafından yönetilmektedir.
Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
Bir vakıftan galle fazlasının alınabilmesi için öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyede galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (Akgündüz, ... , İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.
Veled kelimesinin çoğulu olan "evlad" ifadesi veled tabirinden farkı bulunan bir ifadedir. Evlad tabiri Türkçe'de tekil olarak kullanılır. Bu sebeple de "evlad" lafzı bir defa zikredilirse, sadece vâkıfın çocukları anlaşılmalıdır. (Akgündüz, ...; sh.275) "Evlad" lafzı iki defa zikredildiğinde yani vâkıf, "evladı ve evlad-ı evladım" (çocuklarıma ve çocuklarımın çocuklarına) dediğinde, "veledime ve veledimin veledine" tabirinden farklı olarak, bu ifade bütün batınları içine alacaktır. Yani evlat kelimesi iki defa zikredilirse bütün çocukları kapsayacaktır. (Sungurbey, İsmet/Karinabadizâde, ... ..., Eski Vakıfların Temel Kitabı, İstanbul 1978, sh 53-54; ... ... Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 141; ... Haydar, Tertibüs-Sunûf Fi Ahkâmil-Vukûf, Dersaadet 1337/1340, md. 644; Mardin, Ebül-Ulâ, Ahkâm-ı Evkaf, 1339-1340 Dersyılı Takrirleri, İstanbul,153. )
Evlâd lâfzı bir def'a zikr olundukda evlâd-ı sulbiyyeye mahmûldür. Binâenaleyh ahfâda (torunlar) şâmil olmaz (kapsamaz).
Meselâ vâkıf -somut olayda olduğu üzere- vakfımın gallesini evlâdıma şart eyledim deyü evlâd lâfzını bir def'a zikr idüb tekrâr itmese meşrûtünleh yalnız vâkıfın evlâd-ı sulbiyyesine mahsûs olub ahfâda şâmil olmaz. (Sungurbey, İsmet/Karinabadizâde, ... ..., Eski Vakıfların Temel Kitabı, İstanbul 1978, sh 53-54; ... ... Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 140 )
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacılar ile vakfeden arasında usulüne uygun soybağının kurulduğu, galle fazlası için ise dava konusu Dergah-ı ... ... ... ... ... Vakfı'nın 23 Ramazan 1223 H./12 Kasım 1808 Miladi tarihli vakfiyesinde; "...sonra bâkî kalan fazla-i vakfı evlad-ı zükûr ve inâs beyinlerinde ale's seviyye taksim ideler ve şurût-ı mezkureye ri'âyet müte'azzire olur ise vakf-ı mezkûr mutlaka fukarâ-i müslimine meşrûta ola..." denilerek galle fazlası evlad-ı sulbiyyeye yani vakıfın öz evlatlarına şart kılındığı, bu tabirin vakıfın torunlarını kapsamadığı anlaşılmakla davacıların galle fazlasına müstehak vakıf evladı oldukları yönündeki istemin reddi ile sadece vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerledirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerektiği anlaşıldığından düzelterek onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir,...” gerekçesiyle ile düzelterek onama ilâmının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı
11. ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2021 tarihli ve 2019/45 Esas, 2021/103 Karar sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; eldeki vakfiyenin incelenmesinde galle fazlasına ilişkin vakıfın evladına evladın nesli kesilmesinden sonra evlattan başkasına galle fazlasının dağıtılabileceğinin düzenlendiği, davacıların tamamının vakfedenin alt soyundan geldikleri, Yargıtay bozma ilamında vakfiyedeki “evlad” lafzının bir defa zikredilmesi ile torunlarını kastetmediği belirtilmişse de vakfın kurulumundan bugüne 206 yıldır galle fazlasının vakfın her nesildeki evlatlarına verildiği, hal böyle olunca Yargıtay bozma ilamından sonra verilmeyen alt soylar açısından hakkaniyete aykırı olacağı, nitekim davalı idarenin cevap dilekçesinde davacıların vakfiye şartı gereği vakfeden ... ... ... ile illiyet bağlarını ispatlamaları gerektiği ileri sürülerek davanın kabulü yönünden soy bağı ispatından başka bir şeyden söz edilmediği, zira Kültür ve Tecil Dairesi Başkan ve Uzmanlarınca hazırlanan 18.12.2015 tarihli Vakfiye Özet Bilgi Formunun 4 üncü bendinde; “galle fazlası satırında; galle fazlasının vakfedenin evladına (erkek ve kız çocukları arasında eşit şekilde paylaşılmak üzere) bırakıldığı, evladın nesli kesildikten sonra ise evlattan başkasına (Müslüman fakirlere) şart edildiği” düzenlemesinin açıkça belirtildiği, diğer taraftan uygulamanın da kadimden beri böyle sürdüğü dosya içeriğinden açıkça anlaşılmış olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
12. Direnme kararı yasal süresi davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, vakıf evladı oldukları uyuşmazlık dışı bulunan davacıların, ilgili vakfiye içeriği dikkate alındığında galle fazlasına müstehak olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır.
III. ÖNSORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme adı altında verilen hükmün gerçekte yeni bir delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi incelenmesi gerektiği hususu ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
18. Somut olayda; mahkemece ilk kararda 19.10.2015 tarihli uzman raporu doğrultusunda hüküm kurularak davanın kabulüne karar verildiği hâlde, Özel Dairenin bozma kararı sonrasında Mahkemece davacıların vakfiye içeriğine göre galle fazlasına müstehak olup olmadıklarının belirlenmesi açısından, 05.05.2019 tarihli uzman görüşü ve 02.03.2020 tarihli bilirkişi raporu alınıp, bozmadan sonra toplanan bu yeni deliller de değerlendirilip gerekçeye esas alınmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
19. Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni delillere ve bu yeni delillere göre oluşturulan gerekçeye dayalı olarak kurulan hükmün, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.10.2023 tarihinde birliğiyle karar verildi.