"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 30. İş Mahkemesince verilen maddi tazminat talebinin davanın reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
4. Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
5. Öncelikle temyiz süresine ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez”.
7. Öte yandan Özel Kanun niteliğinde olan 30.01.1950 tarihli ve mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (5521 sayılı Kanun) 02.03.2005 tarihli ve 5308 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik geçici 1. maddesine göre de “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında yapılan temyiz başvuruları, kesinleşinceye kadar Yargıtay tarafından sonuçlandırılır. Bu kararlar hakkında İş Mahkemeleri Kanununun bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki temyize ilişkin hükümleri uygulanır”.
8. Ayrıca 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) geçiş hükümlerini düzenleyen geçici 1. maddesinin 4. fıkrasına göre İlk Derece Mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği 25.10.2017 tarihinden önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. 25.10.2017 tarihinden sonra verilen kararlar ise 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümlerine tâbidir.
9. Mahkemece verilen karar tarihinde yürürlükte bulunan 30.01.1950 tarihli ve mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (5521 sayılı Kanun) 5308 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 8. maddesinin 1. fıkrasına göre; “İş mahkemesinin nihai kararları tefhim tarihinden itibaren sekiz gün içinde temyiz olunabilir.” Sözü edilen bu hüküm ile iş yargılamasının daha kısa sürede tamamlanması amacıyla temyiz süresi sekiz gün olarak belirlenmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren ve 5521 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldıran 7036 sayılı Kanun’un 7. maddesinde, iş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanacağı ve HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin iş mahkemelerince verilen kararlar için de geçerli olduğu belirtilmiş, ayrıca kanun yoluna başvuru süresinin ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı vurgulanmıştır.
10. Bundan başka 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 1. fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
11. Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.12.2018 tarihli 30617 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenleyen Elektronik Tebligat Yönetmeliği 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
12. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde;
“Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat,
Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi,
UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistem,
Zaman damgası: 5070 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde tanımlanan zaman damgası” olarak tanımlanmıştır.
13. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nda ise “Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı ifade eder” şeklinde belirtilmiştir.
14. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/ğ maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında “Baro levhasına yazılı avukatlar” gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tâbi olanlar için yapılacak başvuru, 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT’nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tâbi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim edeceği, UETS’nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
15. Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde muhatabın elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır”. Bunun sonucu olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi ihtimali söz konusu olmayacaktır.
16. Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye benzer bir düzenleme de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 107/A maddesinin 2. fıkrasında yer almakta olup “..Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır...” şeklindedir. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/144 Esas sayılı kararında; itiraz konusu kuralın muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü yüklediği, bu yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde hukukî yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybı olmayacağı, muhatabın elektronik posta adresini her gün ya da beş günden daha az aralıklarla kontrol etmesi hâlinde ise tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için süre yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı gibi bu sürenin birkaç gün daha uzamasının söz konusu olacağı belirtilerek düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
17. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, direnmeye ilişkin gerekçeli karar davacı vekilinin elektronik posta adresine 17.03.2022 tarihinde ulaşmış, değinilen mevzuat hükümleri çerçevesinde 22.03.2022 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmıştır. Mahkemece direnme kararını verdiği tarih 25.11.2016 olup gerekçeli direnme kararında temyiz süreninin tebliğ tarihinden itibaren 8 gün olduğu açıklamıştır. Öte yandan davacı vekili tarafından 01.04.2022 havale ve elektronik imza tarihli temyiz dilekçesi sunulmuştur.
18. Bu durumda mahkemenin karar tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı Kanun’un 5308 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 8. maddesinin 1. fıkrası gereğince temyiz süresinin 8 gün olması, gerekçeli direnme kararında da taraflara temyiz süresinin 8 gün olduğunun açıklanması karşısında davacı vekilinin süresinde verilmiş bir temyiz talebinin bulunmadığı açıktır.
19. Bu nedenle davacı vekilinin temyiz talebinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.