Logo

Hukuk Genel Kurulu2023/1071 E. 2025/35 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın tüm mirasçılarının mirası reddetmesi halinde, reddeden mirasçıların altsoyunun dava ehliyetinin olup olmadığı ve terekenin tasfiyesinin nasıl yapılacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirası reddeden mirasçıların altsoyunun, miras bırakanın en yakın mirasçıları olmadıkları ve mirasın reddi halinde terekenin TMK 612. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1968 E., 2023/412 K.

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 31.10.2022 tarihli ve

2021/6210 Esas, 2022/6385 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddi talebiyle açılan davada İlk Derece Mahkemesince mirasın hükmen reddine terekenin iflas hükümleri uyarınca tasfiyesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalı Finansbank A.Ş. vekili ve davalı Final Varlık Yönetim A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, terekenin borca batık olduğunun tespitine karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; 28.02.2016 tarihinde vefat eden muris ...’ın terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.06.2018 tarihli ve 2016/572 Esas, 2018/319 Karar sayılı kararı ile; davacılar murisinin terekesinin borçları karşılamaya yetmediğinden borca batık olduğu gerekçesiyle mirasın hükmen reddine, miras en yakın tüm mirasçılar tarafından reddedildiğinden terekenin iflas hükümleri uyarınca tasfiyesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili, davalı ... A.Ş. vekili, davalı Finansbank A.Ş. vekili ve davalı Final Varlık Yönetim A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.07.2021 tarihli ve 2021/898 Esas, 2021/966 Karar sayılı kararı ile; davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne; mahkemece tereke borca batık olduğundan mirasın hükmen reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava açılmasına neden olmadıkları gibi ilk celse davayı kabul etmelerinin de söz konusu olamadığı bu nedenle davalıların yargılama gideri ve vekâlet ücreti ile sorumlu tutulmalarının doğru görülmediği, ayrıca dava mirasın gerçek reddine ilişkin olmayıp, terekenin borca batık olduğunun tespiti istemini içerdiğinden terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilemeyeceği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"... Somut olayda, Cumayeri Noterliğinin 07.03.2016 tarihli veraset ilamına göre, mirasbırakan ...’ın 28.02.2016 tarihinde vefat etmesi nedeniyle geriye eşi ... ve çocukları..., ..., ..., ...’ın kaldığı anlaşılmıştır. Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/04/2016 tarihli ve 2016/257 Esas, 2016/402 sayılı Kararı ile mirasçılardan ..., ..., ... ve ...’nın mirasbırakan ...’ın mirasını hükmen reddinin tespitine karar verilmiştir.

Temyiz incelemesine konu eldeki dosyada ise, diğer mirasçı ...’ın mirası reddettiğine dair hüküm kurulmuştur. Bu durumda, eldeki dosyada ... yönünden verilen karar ile Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/257 Esas, 2016/402 Karar sayılı dosyasında 21.04.2016 tarihinde verilen karar birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakan ...’ın mirasının, en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından reddedildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tereke, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecek ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilecektir. Yasada hak sahibi olarak tanımlanan kişiler, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçıları olan ..., ..., ..., ... ve ...’dan ibarettir. Terekeden arta kalan değerin davacı ... dışındaki diğer davacılara verilmesi söz konusu olmayacağı gibi; diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün terekenin pasifinden de sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu hali ile davacı ... dışındaki diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün dava açmak için taraf olma sıfatı bulunmadığından belirtilen davacılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında da mirasın hükmen reddin tespitine karar verilmiş olması,

Doğru görülmemiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B.Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, Düzce 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli 2016/257 Esas 2016/402 Karar sayılı mirasın gerçek reddi kararından muris ... mirasçılarından ... dışındaki mirasçıların mirası reddettiklerinin anlaşıldığı, ... mirasçı sıfatını yitirmediğinden TMK’nın 611. maddesi gereği muris ... mirasını reddeden mirasçılar..., ..., ... ve ... alt soyu mirasçı sıfatı kazandığı, mirasçı sıfatı kazanan anılan mirasçıların alt soyu ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nın mirasçı olmaları nedeniyle eldeki davada taraf sıfatı taşıdıkları gibi dava açmakta da hukuki yararları bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili, Mahkemece eksik incelemeyle verilen kararın kamu zararına neden olduğunu, mirasçıların terekeden faydalanmadıklarını ispatlamaları gerektiğini, idare aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı mirasçı ... dışındaki davacıların dava ehliyetine sahip olup olmadıkları ve terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulup bulunulmayacağı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanu'nun 605., 608., 609., 612. maddeleri

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin kısaca açıklanmasında yarar vardır.

2. Mirasın reddi, TMK'nın 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 605. maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir.

3. Yasal ve atanmış mirasçılar mirası, TMK’nın 606. maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü süre içinde reddedebilirler. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Mirasçılardan biri tarafından ret” başlıklı 611. maddesi; “Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.

Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır” şeklinde düzenlenmiştir.

5. Görüldüğü üzere kural olarak yasal mirasçılardan biri mirası reddederse reddeden mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi değerlendirme yapılır. Onun payı miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi diğer hak sahiplerine geçer.

6. Aynı Kanun’un “En yakın mirasçıların tamamı tarafından ret” başlıklı 612. maddesi ise;

“En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.

Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir” şeklindedir.

7. Bu yasal düzenlemeye göre en yakın mirasçılardan maksat, miras bırakanın ölümünde doğrudan doğruya mirasçılık sıfatını kazanan yasal mirasçılardır. Başka bir ifadeyle mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi hâlinde miras, daha sonraki zümrede yer alan, ikinci derecedeki mirasçılara geçmez.

8. Bu durumda mirasın en yakın mirasçıların tümü tarafından reddedilmiş olması ile mirasçılardan biri tarafından reddedilmesinin farklı sonuçları bulunmaktadır.

9. Mirasın Kanunda öngörülen koşullarının gerçekleşmesi üzerine mahkemece yapılan resmî tasfiye; Miras Hukukunda “kendiliğinden resmi tasfiye” ve “isteme bağlı resmi tasfiye” şeklinde düzenlenmiş olup mirasın en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunması kendiliğinden resmî tasfiye kapsamındadır.

10. O hâlde en yakın yasal mirasçıların mirası reddettikleri anlaşılıyorsa sulh hukuk hâkimi kendiliğinden resmî tasfiye yoluna gitmelidir. Başka bir deyişle en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi durumunda miras sulh hukuk hâkimi tarafından herhangi bir başvuruya gerek bulunmadan iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

11. Ayrıca en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmeden mirasçılara intikal yapılamaz. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edildikten sonra arta kalan bir değer bulunuyorsa bu kısım mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğinden miras daha sonraki derecede bulunan mirasçılara veya Hazineye geçmez. Sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre gerçekleşen tasfiye sonucu arta kalan değerler mirası ret etmiş olan hak sahibi mirasçılara intikal ettirildiğinde miras bırakandan alacağı bulunanlar alacağı nedeniyle mirasçılara yöneltilerek dava açabilir.

12. Somut olayda veraset ilâmına göre, miras bırakan ...’ın 28.02.2016 tarihinde vefat etmesi nedeniyle geriye eşi ... ve çocukları..., ..., ..., ...’ın kaldığı anlaşılmıştır. Düzce 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.04.2016 tarihli ve 2016/257 Esas, 2016/402 sayılı kararı ile mirasçılardan ..., ..., ... ve ...’nın miras bırakan ...’ın mirasını reddettiklerinin tespitine karar verilmiştir. Eldeki dava dosyasında mirası reddetmeyen diğer mirasçı ...’ın mirası reddettiğine dair hüküm kurulmuştur.

13.Türk Medeni Kanununun 612. maddesi gereğince tereke, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecek ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilecektir.

14. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; miras bırakanın en yakın yasal mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ...’dan ibarettir. Davacı ... dışındaki diğer davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ün taraf sıfatı bulunmamaktadır. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekmektedir.

15. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.