Logo

Hukuk Genel Kurulu2023/590 E. 2024/437 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhale konusu yol yapım işine ilişkin sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu olup olmadığı ve davacı yüklenicinin kâr kaybı tazminatına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı idarenin, kamulaştırma işlemlerini tamamlamaması ve ödenekleri düzenli sağlamaması nedeniyle sözleşmenin feshinde tek kusurlu olduğu, davacı yüklenicinin iş makinelerini ve personeli sahadan çekmesinin haklı bir nedenle olduğu ve bu nedenle kâr kaybı tazminatına hak kazandığı gözetilerek, direnme kararı yerinde bulunmuş ancak tazminat miktarının tespiti için dosya Özel Daireye gönderilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2397 E., 2022/73 K.

KARAR : Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI: Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 29.09.2021 tarihli ve

2021/329 Esas, 2021/512 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat (kâr kaybı) ve teminat mektupları bedelinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun faiz türü yönünden kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 28.03.2012 tarihinde Ordu-Topçam Ayr. Ulubey-Gürgentepe-Gölköy Yolu Toprak Tesviye Sanat Yapıları, Üst Yapı İşleri Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketlerin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa ettiğini, ancak davalı kurumun sözleşme gereği yükümlülüğünde bulunan ve sözleşmenin ifası için zorunlu olan kamulaştırma işlemlerini yapmadığını ileri sürerek sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti ile fesih nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL yoksun kalınan kâr kaybı ve sözleşme masraflarının davalıdan tahsili ile davalı idareye verilen teminat mektuplarının iadesine karar verilmesini talep etmiş, 12.09.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini arttırarak kâr kaybı için 2.499.987,20 TL, dava devam ederken davalı tarafından bedelleri nakde çevrilmek suretiyle irad olarak kaydedilen iki adet kesin teminat mektubu bedeli için 2.231.170,68 TL olmak üzere toplam 4.731.157,88 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; yüklenicinin 11.04.2012 tarihinde işyeri teslim tutanağı ile işe başladığını, yapılan toprak işleri ve sanat yapıları imalatlarına karşılık bedelin ödendiğini, yüklenicinin yapması gereken toprak işleri ve sanat yapıları imalatları için çalışmasına hiçbir engel bulunmadığı hâlde çalışmaları durdurduğunu, (29+480-33+680) km arasında yaptığı imalatlarda hiçbir emniyet tedbiri almadan işyerini terk ettiğini, bu durumun tutanağa bağlandığını, yapım güzergâhındaki (37+000-48+100) km arasında bulunan orman bölgesinin ilgili bakanlıktan yapılan yazışmalar sonucu tahsis oluru alındığını, çalışmalarına engel teşkil eden unsurların kaldırıldığını, belirtilen güzergâhta kamulaştırma nedeniyle tahsise engel bulunmadığının yükleniciye bildirilmesine rağmen yüklenicinin çalışmalarını yapmadığını, yapılan işler için 21.04.2015 tarihinde kurulan komisyon tarafından arazide yapılan inceleme sonucunda herhangi bir çalışmanın olmadığının belirlendiğini, sözleşmeye göre işyerinde bulunması gereken makine parkı ile teknik personel temin edilerek çalışmalara başlanılması konusunda yükleniciye ihtarname gönderildiğini, ancak yüklenicinin ihtarnameye rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkili idarenin haklı olarak sözleşmeyi feshettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2015/183 Esas, 2019/444 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında 28.03.2012 tarihinde Ordu-Topçam Ayr. Ulubey-Gürgentepe-Gölköy Yolu Toprak Tesviye Sanat Yapıları, Üst Yapı İşleri Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmediği ve iş programının aksatıldığı gerekçesiyle davalı kurum tarafından feshedildiği ve teminatların nakde çevrildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye konu yol çalışma alanında toplam beş yüz on beş parselin bulunduğunun, bahse konu parsellerden 13.05.2015 tarihi ile sözleşmenin feshedildiği 05.06.2015 tarihi arasında davalı adına toplam otuz üç parselin, 06.06.2015 ile 24.06.2015 tarihleri arasında ise toplam yirmi adet parselin kamulaştırma işleminin yapılarak tescil edildiğinin belirlendiği, hükme esas alınan ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinin asıl ve ek raporu ile 2012 yılı için %30, 2013 yılı için %40, 2014 yılı için %30 olarak belirlenen ödenek miktarlarının, uygulamada ödenek yokluğu gerekçesiyle revize edildiği, bu hâliyle davalı idarenin iş programının aksamasına sebebiyet verdiği, ayrıca kamulaştırma işlemlerini tam ve zamanında tamamlamayarak davacı iş ortaklığının çalışmasına imkân sağlayacak ortamı sağlayamaması nedeniyle fesih işleminde haksız olduğu, sözleşmenin birim fiyat esasına göre bedelinin 37.172.355,87 TL olduğu, davacıların 27.04.2015 tarihi itibariyle 3.839.193,15 TL ve %10.33 oranında iş yaptığı, ülkemizde genel teamüllere göre beklenen yaklaşık müteahhitlik kâr oranının %10 olduğu, tamamlanmayan ve kâr kaybına esas rakamın 33.333.162,72 TL, kâr kaybının bu rakam üzerinden 3.333.316,27 TL olduğu, yerleşik teamül uyarınca bu rakam üzerinden %25 tenkis yapılması gerektiği belirtilerek feshin haksız olması nedeniyle davacı iş ortaklığının talep edebileceği kâr kaybının 2.499.987,20 TL olarak belirlendiği, alınan raporlar ile davalı kurumun kendi üzerine düşen edimleri yerine getirmediği, davacılara işyerini tam ve eksiksiz olarak teslim etmediği, karşı edimin, davalı kurumun edimini yerine getirmesine bağlı olduğu, kendi edimini yerine getirmeyenin karşı edimi talep edemeyeceği ve feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile toplam 4.731.157,88 TL alacağın 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 2.489.987,20 TL'sinin ıslah tarihi olan 12.09.2019 tarihinden, 2.231.170,68 TL'sinin ise 17.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.03.2020 tarihli ve 2020/7 Esas, 2020/466 Karar sayılı kararıyla;

1. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;

İlk Derece Mahkemesinin feshin haksız olduğunun tespiti ile bilirkişi raporu ile belirlenen tazminat ve teminat mektuplarının paraya çevrilmesi nedeniyle bedelleri yönünden davanın kabulüne karar vermesine yönelik vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,

2. Davacılar vekilinin istinaf başvurusu yönünden;

Dava konusu sözleşmenin tarafı olan davacı yüklenicilerin tacir ve işin ticari işletmeleriyle ilgili olması nedeniyle avans faizi yerine yasal faize karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hükmün bu yönden düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulü ile toplam 4.731.157,88 TL alacağın 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 2.489.987,20 TL'sinin ıslah tarihi olan 12.09.2019 tarihinden, 2.231.170,68 TL'sinin ise 17.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 29.09.2021 tarihli ve 2021/329 Esas, 2021/512 Karar sayılı kararı ile;

"...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2-Davacı yüklenici ile davalı ... Samsun 7. Bölge Müdürlüğü arasında 28.03.2012 tarihinde Ordu-Topçam Ayr.Ulubey-Gürgentepe-Gölköy Yolu Toprak Tesviye Sanat Yapıları, Üst Yapı İşleri Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülüklerini ifa ettiğini ancak davalı kurumun sözleşme gereği yükümlülüğünde bulunan ve sözleşmenin ifası için zorunlu olan kamulaştırma işlemlerini yapmadığını beyanla, sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespitini, haksız fesih nedeniyle yoksun kalınan kâr kaybı zararını talep etmiş, 12.09.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini arttırarak kâr kaybı zararı için 2.499.987,20-TL, dava devam ederken davalı tarafından bedelleri nakde çevrilmek suretiyle irad olarak kaydedilen iki adet kesin teminat mektubu bedeli için 2.231.170,68-TL olmak üzere toplam 4.731.157,88.-TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı iş sahibi cevabında; yüklenicinin 11.04.2012 tarihinde işyeri teslim tutanağı ile işe başladığını, yüklenicinin yaptığı toprak işleri-sanat yapıları imalatlarına karşılık bedellerin ödendiğini, yapacak olduğu toprak işleri ve sanat yapıları olduğu halde çalışmasına hiçbir engel olmadığı halde çalışmaları durdurduğunu, yüklenicinin ( 29 + 480 - 33 + 680 ) Km arasında yaptığı imalatlarda hiçbir emniyet tedbiri almadan terk ettiğini, bu durumun tutanak altına alındığını, yapım güzergahındaki ( 37 + 000 - 48 + 100 ) Km arasında bulunan orman bölgesinin ilgili bakanlıktan yapılan yazışmalar sonucu tahsis oluru alındığını, çalışmalarına engel teşkil eden unsurların kaldırıldığını, belirtilen güzergahta kamulaştırma nedeniyle tahsise engel bulunmadığının yükleniciye bildirilmesine rağmen davacının çalışmalarını yapmadığını, yapılan işler için 21.04.2015 tarihinde kurulmuş komisyon tarafından arazide yapılan inceleme neticesi çalışmanın yapılmadığı, herhangi bir faaliyetin bulunmadığının belirlendiğini, sözleşmeye göre işyerinde bulunması gereken makine parkı ile teknik personel temin edilerek çalışmalara başlanılması konusunda yüklenici firmaya Samsun 5.Noterliği 22.04.2015 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, 27.04.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinden 06.05.201 tarihine kadar yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemeleri sebebiyle idarece kurulan fesih komisyonunun hazırlamış olduğu raporla sözleşmenin feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile toplam 4.731.157,88 TL alacağın 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 2.489.987,20 TL'sinin ıslah tarihi olan 12/09/2019 tarihinden, 2.231.170,68 TL'sinin 17/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; istinaf başvurusunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek esas hakkında kurulan yeni hükümle, davanın kabulü ile; toplam 4.731.157,88 TL alacağın 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, 2.489.987,20 TL'sinin ıslah tarihi olan 12.09.2019 tarihinden, 2.231.170,68 TL'sinin 17.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

Yargılama sürecinde sözleşme ve eki evraklar ile tarafların gösterdikleri kanıtlar toplanmış, uygulama iki ayrı bilirkişi kurulunca sağlanmıştır. Sözleşme gereğince davacı yüklenici işe başlamış edimini kısmen ifa etmiştir. Davalı idare tarafından 21/04/2015 tarihinde yapılan incelemede, yüklenicinin işyerinde bulundurması gereken teknik personel, makine ve ekipmanının bulunmadığı tespit edilmiş, buna ilişkin tutanak düzenlenmiş, idarenin 22/04/2015 tarihli yazısı ile Samsun 5. Noterliği aracılığı ile davacı tarafa ihtarda bulunulmuş, bu yazı davacı tarafa 27/04/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve bu ihtara rağmen taahhüdünü yerine getirmeyen davacının sözleşmesi davalı idarenin 05.06.2015 tarihli yazıyla 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 20., 22 ve 25.f maddeleri, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 47. maddesi ve sözleşmenin 26.1 maddesi gereğince feshedilmiştir.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 8. İdari Dava Dairesi'nin 2017/707 Esas ve 2018/30 Karar sayılı ilâmında ise; ihale konusu işi kendi kusuru dışında sebeplerle gerçekleştiremeyen davacı firmanın 4735 sayılı Kanunun 25'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan "Mücbir sebepler dışında, ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak taahhüdünü yerine getirmemek " fiilini işlediğinden bahisle 1 yıl süre ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptâline kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar idare mahkemesi kararı ile davacının ihaleden men kararının yerinde olmadığı tespit edilmiş ise de, kararın içeriği ve gerekçesi dikkate alındığında, yukarıda belirtilmiş olan davacı yüklenicinin kusurunu ortadan kaldırmamaktadır. Davalı idarenin, davacı yüklenicinin ihaleden sürekli menine ilişkin başvurusunda kusurlu olmakla birlikte, davacı yüklenici de başvurusunu idareden cevap gelmesi için makul bir süre beklemeden iş mahallini terketmiş olması nedeniyle kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Zira sözleşmede kendisine peyderpey yer teslimi yapılacağı, kamulaştırma yapıldıkça yer teslimi yapılacağı kararlaştırılmış, davacı da bunu bilerek işe başlamıştır. Bilirkişi raporuna göre de teslim edilen yerlerde işe devamı mümkündür. Bu koşullarda iş alanında bulunan makina ve ekipmanlarla birlikte iş alanını terkinde kendi kusurunun da bulunduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda her iki tarafın da eksik ve kusurlarının bulunduğu, sözleşmenin feshinde ortak kusurlu hareket ettiklerinin kabulü gerekir. Her iki tarafın eksik ve kusurlarının bulunduğu, sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu hareket ettiklerinin kabul edildiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına (15. HD, 06.12.2006 gün, 2006/4522 esas, 2006/7157 karar, 15. HD 26.05.2016 gün, 2016/1062 esas, 2016/3002 karar, 15. HD 01.06.2016 gün, 2015/5760 esas, 2016/3130 karar) göre fesihte taraflar birlikte kusurlu olmaları halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesi mümkün değildir. Her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler.

Açıklanan olgular ışığında somut olaya dönüldüğünde; mahkemece davacının davalı tarafından bedelleri nakde çevrilmek suretiyle irad olarak kaydedilen iki adet kesin teminat mektubu bedelinin tahsili talebinin kabulü yerinde ise de, hatalı değerlendirme ile kâr kaybına yönelik belirlenen zararını da içerir şekilde davanın tümden kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur,..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında Özel Dairenin bozma kararında yer alan muhalefet görüşü tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, davacıların sözleşmenin imzalanması sırasında, yapılacak yolda kesintisiz bir çalışma olmayacağını bildiklerini, yüklenicilerin teslim aldıkları işyeri ile ilgili olarak iş programına uygun şekilde idarenin beklediği işi yapmadıklarını, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yüklenicilerin sayısı ve unvanı belirlenen teknik personeli, teçhizat ve ekipmanı iş programına uygun olarak işyerinde bulundurmak zorunda olmalarına rağmen bulundurmadığının belirlendiğini, kamulaştırma işlemleri tamamlanan parseller ile Orman Bakanlığınca tahsis edilen parsellerin ihale edilen yol güzergâhının büyük kısmını oluşturduğunu, bu bölümde yapım işine engel bir durum bulunmadığı hâlde davacıların çalışma yapmadıklarını, davacılara ihale edilen işin programa uygun yürütülmemesinde idarenin kusurunun olmadığını belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu mu oldukları yoksa davalı idarenin tam kusurlu mu olduğu, buradan varılacak sonuca göre sözleşmenin davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle davacıların tazminat (kâr kaybı) talebinin kabul edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 355 ve devamı maddeleri.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 470 ve devamı maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukuki ilişki meydana getirir, bu ilişkiye “sözleşmeye dayalı=akdî ilişki” denir. Doktrin ve uygulamada sözleşme yerine “akit”, “mukavele” veya “bağıt” kelimeleri de kullanılmaktadır.

2. Sözleşme; hukuki bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder. Borç doğuran sözleşmelerden birisi de tam iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesidir.

3. Eser sözleşmesi, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde “istisna akdi” olarak adlandırılmış olup, “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde ifade edilmiş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Kanun’un 470 inci maddesinde de, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.

4. Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olup, “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemekle yükümlüdür (Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2023 tarihli ve 2021/(15)6-191 Esas, 2023/289 Karar sayılı kararı).

5. Türk Hukuk Lûgatında da “eser sözleşmesi” kısaca “Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 353).

6. Eser sözleşmesinin konusu meydana getirilmesi istenen sonuçtur. İstenen sonuç bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi, ortadan kaldırılmasına, değiştirilmesine, iyileştirilmesine veya montajına ilişkin de olabilecektir. Diğer bir ifadeyle eser sözleşmesi, sıfırdan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi, mevcut bir eserin yapılacak değişiklikler ve ilâveler ile farklı bir hâle getirilmesine ilişkin de olabilir. Yapılmış bir şeyin, kişinin kullanımına özel biçimde kurulum ve montajının yapılması için yapılan sözleşme de eser sözleşmesidir (Muammer Öztürk / Zeki Gözütok: Usul Ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, Ankara, Ocak 2021, s. 39).

6. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 28.03.2012 tarihinde Ordu-Topçam Ayr. Ulubey-Gürgentepe-Gölköy Yolu Toprak Tesviye Sanat Yapıları, Üst Yapı İşleri Sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmenin 6.1 nci maddesinde iş bedeli birim fiyat üzerinden 37.172.355,87 TL olarak kararlaştırılmış, 11.2 nci maddesinde de davalı idarece ödenek miktarları 2012 yılı için %30, 2013 yılı için %40, 2014 yılı için %30 olarak belirlenmiştir.

7. Sözleşmenin 9.2 nci maddesinde ise yüklenicinin taahhüdünü işyeri teslim tarihinden itibaren dokuz yüz elli gün içinde tamamlayarak geçici kabule hazır hâle getireceği kararlaştırılmış, 11.04.2012 tarihinde ise işyeri teslim tutanağı ve işe başlama tutanağı düzenlenmiştir.

8. Davacı yükleniciler tarafından davalı idareye gönderilen 31.03.2015 tarihli yazıda, sözleşme kapsamında idarece kamulaştırma işlemlerinin yapılmaması, sözleşme ile belirlenen iş süresi ve ödenek oranlarında idarece birden fazla revize yapılmasına rağmen gerekli ödeneğin ayrılmaması, revize edilen iş programında iş bitim tarihi olarak öngörülen 26.09.2015 tarihi itibariyle işin ifasının imkânsız hâle gelmesi nedeniyle tasfiye işlemlerinin başlatılması talep edilmiştir.

9. Dosya içerisinde yer alan ve idarece düzenlenen 21.04.2015 tarihli tespit tutanağı ile iş sahasında yapılan incelemede herhangi bir çalışmanın olmadığı, iş başında bulundurulması gereken teknik personel, makine, teçhizat ve ekipmanın da işyerinde olmadığı tespit edilmiş, 22.04.2015 tarihinde yüklenici ortak girişime gönderilen yazı ile sözleşmenin 23 üncü maddesinde belirtilen teknik personel, makine, teçhizat ve ekipmanın işyerinde bulundurulmaması ve işe başlanılmaması durumunda sözleşmenin 26 ncı maddesi ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi doğrultusunda işlem yapılacağı belirtilmiştir.

10. Davacı yükleniciler tarafından davalı idareye gönderilen 06.05.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin ifası için zorunlu olan ve yüklenici şirketin çalışmasına engel olan hususların idarece ortadan kaldırılması hâlinde yüklenicilerin sözleşmeyi ifaya ve çalışmaya hazır oldukları idareye ihtar edilmiştir.

11. Davalı idarece 05.06.2015 tarihinde, yüklenicilerin edimlerini ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine göre yerine getirmeyerek yolun yapım çalışmalarını aksattığı, bunun sonucunda yol çalışmasının iş programına uygun tamamlanmamasına neden olunduğu, bu hususun tespit komisyonu tarafından tutanak altına alındığı, tutanakta belirtilen bu hususların ivedilikle yerine getirilmesinin bildirildiği, buna rağmen taahhüdün ifasına yönelik hiçbir işlem yapılmadığı gerekçesiyle taraflar arasında imzalanan sözleşme feshedilmiş, idarenin fesih işlemi nedeniyle davacı yükleniciler tarafından sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti ile yoksun kalınan kâr kaybı ve sözleşme masraflarının tahsili talep edilmiştir.

12. Dosya içerisinde yer alan ve harita mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 25.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşme kapsamındaki işe ait mahkemeye sunulan kamulaştırma planlarında toplam beş yüz on beş parselin bulunduğu, bahse konu parsellerden 13.05.2015 tarihi ile sözleşmenin feshedildiği 05.06.2015 tarihi arasında davalı idare adına toplam otuz üç parselin, 06.06.2015 ile 24.06.2015 tarihleri arasında ise toplam yirmi adet parselin kamulaştırma işleminin tescil edildiği belirtilmiştir.

13. ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinin 08.02.2019 tarihli raporunda, dava konusunu oluşturan yol güzergâhında kamulaştırılması gereken toplam parsel sayısının bin iki yüz seksen olduğu, bu parsellerden bin yüz yetmiş dördünün şahıs parseli olduğu, on üç parselde henüz kamulaştırma davalarının devam ettiği, geriye kalan parsellerin ise Hazine, belediye, ..., TEDAŞ gibi resmî kurumlara ait olduğu, harita mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna göre 13.05.2015 tarihi ile sözleşmenin feshedildiği 05.06.2015 tarihi arasında toplam otuz üç parselin, fesih tarihinden sonra 06.06.2015 ile 24.06.2015 tarihleri arasında ise toplam yirmi adet parselin kamulaştırma işleminin tescil edildiği, davalı idarenin sözleşmesinde 2012 yılı için %30, 2013 yılı için %40, 2014 yılı için %30 olarak belirlenen ödenek miktarlarını, uygulamada ödenek yokluğu gerekçesiyle revize etmesi nedeniyle iş programının aksamasına sebebiyet verdiği, ayrıca kamulaştırma işlemlerini tam ve zamanında tamamlamayarak davacı iş ortaklığının çalışmasına imkân sağlayacak ortamı sağlayamadığı bu nedenle fesih işleminde haksız olduğu belirtilmiştir.

14. Her ne kadar davalı idarece 21.04.2015 tarihli tespit tutanağı ile iş sahasında yapılan incelemede herhangi bir çalışmanın olmadığı, iş başında bulundurulması gereken teknik personel, makine, teçhizat ve ekipmanın da işyerinde bulunmadığı, yükleniciler tarafından işin devam ettirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshine karar verilmiş ise de, dosya içinde yer alan bilirkişi raporlarına göre idarenin kamulaştırma işlemlerini büyük oranda tamamlamayarak davacı yüklenicilerin çalışmasını sağlayacak iş ortamını oluşturmadığı, sözleşmede 2012 yılı için %30, 2013 yılı için %40, 2014 yılı için %30 olarak belirlenen ödenek miktarlarını ödenek yokluğu gerekçesiyle gelecek yıllara yönelik sürekli revize ettiği, bu nedenle davalı idarenin iş programının sürekli aksamasına neden olduğu anlaşılmaktadır.

15. Dosyada bulunan Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesinin 11.01.2018 tarihli ve 2017/707 Esas, 2018/30 Karar sayılı kararı ile, davacı yüklenicilerin bir yıl süre ile ihalelere katılmaktan yasaklanmasına ilişkin idari işlemin iptali talebi sonrasında Ankara 6. İdare Mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine, davalı idarenin sözleşme konusu yol yapım işinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli kamulaştırma işlemlerini büyük ölçüde tamamlayamadığı, taş ocaklarının teslimi konusunda üzerine düşen edimlerini yerine getirmediği, davacı yüklenicilerin sözleşme konusu işi kendi kusurları dışında gerçekleştiremedikleri gerekçesiyle davacıların ihalelere katılmaktan yasaklanmasına ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemesi nedeniyle idare mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline kesin olarak karar verilmiştir.

16. Davalı idarece yüklenicilerin Hazine ve orman arazileri üzerinde çalışmalarına devam etme imkânı varken bu kesimlerdeki yol çalışmalarının hepsinin tamamlanılmadığı savunulmuş ise de, mahkemece alınan 08.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi yol yapım çalışmasının bütünlük arz etmesi nedeniyle güzergâh kısmında Hazine ya da orman arazisi bulunsa bile içerisinde işin bütünlüğünü bozacak ve kamulaştırılması gerekli parsellerin bulunması hâlinde, yarma ve dolgu, alt ve üst temel işlemlerinin bütünlük gerektiren zincirleme işler olması nedeniyle yüklenicilerin güzergâhın sadece bir kısmında çalışmaya devam etmesi teknik olarak mümkün değildir.

17. Bu durumda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin feshinde davalı idarenin tek kusurlu olduğu, davacı yüklenicilere atfedilecek kusur bulunmadığı kabul edilerek, sözleşmenin idarece haksız feshi nedeniyle davacıların uğradığı zararı (kâr kaybı) davalı idareden tazminini talep etmesinde haklıdır.

18. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacıların sözleşme uyarınca kısım kısım kamulaştırma yapıldıkça yer teslimi yapılacağını bilerek işe başladıkları, yer teslimi yapılan yerlerde işe devam edilmesinin mümkün olduğu, bu durumda iş sahasında bulunan makine ve ekipmanlarla birlikte iş alanını terk etmesinde davacıların da kusurunun bulunduğu, bu durumda direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

19. O hâlde, mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

20. Ne var ki Özel Dairece, davacılara ödenmesine karar verilen miktar yönünden inceleme yapılmadığından dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Direnme kararı yerinde olup, davacılara ödenmesine karar verilen miktar yönünden inceleme yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

18.09.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.