"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3188 E., 2022/3192 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 15.09.2022 tarihli ve 2022/4616 E. 2022/12136K. sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince karar düzeltilerek davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Bursa ili Karacabey ilçesi ... Mahallesi 894 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/290 Esas, 2014/296 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 2.469,19 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığının tespitine, tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, anılan hükmün kesinleştiği tarih itibariyle müvekkilinin mülkiyet hakkını kaybetmiş olması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, 13.12.2020 tarihli dilekçesi ile talebini artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın niteliğinin sicilin tutulması nedeniyle değil, mahkeme hükmü gereği değiştiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi ile tapu sicilinin sebep olduğu zararlardan dolayı bir sorumluluk değil, tapu sicilinin yolsuz tutulmasından dolayı bir sorumluluk biçiminin düzenlediğini, söz konusu davada Hazineye yöneltilebilecek bir kusur ya da sorumluluk bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.02.2021 tarihli ve 2020/17 Esas, 2021/123 Karar sayılı kararıyla; tapu kaydının iptal edildiği tarihte taşınmazın değerinin hesaplanması ve böylelikle davacının gerçek zararının tespiti amacıyla konusunda uzman bilirkişiler refakate alınarak mahallinde keşif icra edildiği, alınan bilirkişi raporunun somut, açıklayıcı ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 117.208,20 TL maddi tazminatın 16.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.11.2021 tarihli ve 2021/1117 Esas, 2021/2557 Karar sayılı kararıyla; sulu vasıflı arazide kapitalizasyon faiz oranının son dönemdeki uygulamalara göre %4 oranında uygulanmasının yerinde olduğu, dava konusu taşınmaz yönünden m2 birim değerinin 45,34 TL olarak belirlendiği, aynı yöreden intikal eden ve 2016 yılı verilerine göre yapılan hesaplamalarda m2 birim değerinin 41,22 TL olduğu, dolayısıyla bir önceki yılda zarar bedelinin daha yüksek olması hayatın olağan akışına aykırı olup, taşınmazın gerçek değerine ulaşması sebebiyle objektif değer artış oranı uygulanamayacağı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 97.664,88 TL maddi tazminatın 16.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
''...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu Bursa İli, Karacabey İlçesi, ... Mahallesi 894 parsel sayılı 2.701 m² yüzölçümlü, arazi vasıflı taşınmazın Hazine tarafından açılan dava sonucunda Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/290 Esas, 2014/296 Karar sayılı ilamı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 2.469,19 m²lik kısmının tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçmeksizin 16.01.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 08.01.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri ile aynı bölgeden intikal eden ve Dairemizin 2021/1874 Esas, 2022/4783 Karar; 2020/9035 Esas, 2022/1760 Karar sayılı dava dosyalarında, aynı değerlendirme tarihi itibarıyla aynı mahallede bulunan ve dava konusu taşınmaza komşu olup benzer özellikteki taşınmazlara % 20 oranında objektif değer artışı uygulandığı dikkate alındığında, tespit edilen metrekare birim fiyatına % 20 oranında objektif değer artırıcı unsur uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Doğru görülmemiştir" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın 2015 yılı için tespit edilen metrekare değerinin gerçek bedeli yansıtan adil ve hakkaniyetli bir değer olduğu gerekçesiyle oy çokluğu ile direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin eldeki davada, dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alındığında taşınmazın tespit edilen metrekare birim fiyatına %20 oranında objektif değer artırıcı unsur uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
C. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme kararına yönelik davalı ... vekilinin temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre katılma yoluyla direnme kararını temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği hususu ayrı ayrı ön sorun olarak tartışılmıştır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 348, 352, 362, 366. maddeleri,
2. Değerlendirme
A. Davalı ... vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekir.
2. Somut olayda davacı vekili tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı tazminat istemi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirsiz alacak olarak 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, talep 117.208,20 TL'ye artırılmıştır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile 117.208,20 TL tazminatın tahsiline karar verilmiş; kararın davalı ... vekilince istinaf edilmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabul kısmen reddine, 97.664,88 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
3. Kararın davalı ... vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece, davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davacı vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek taşınmazın tespit edilen metrekare birim fiyatına %20 oranında objektif değer artırıcı unsur uygulanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
4. Bölge Adliye Mahkemesince 97.664,88 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline yönelik direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili ise katılma yoluyla temyiz yoluna başvurmuştur.
5. Dolayısıyla yukarıda değinilen açıklamalar ışığında hüküm altına alınan ve davalı tarafından temyize konu edilen toplam miktar 97.664,88 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 14.12.2022 tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.
6. Hâl böyle olunca davalı ... vekilinin temyiz başvurusunun miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
B. Davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
7. Temyiz dilekçesine süresi içerisinde cevap verecek tarafın, vereceği cevap ile birlikte kendine özgü temyiz sebepleri ileri sürmesi olarak tanımlanabilecek olan katılma yoluyla temyize ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesindeki yollamayla temyiz kanun yoluna ilişkin olarak uygulama alanı bulan aynı Kanun’un 348/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.
8. Karşı (asıl) tarafa bağlı temyiz diyebileceğimiz katılma yolu ile temyiz kurumu, belirli şartlara uygun olarak, kendi temyiz süresi içerisinde temyiz hakkını kullanmamış veya kullanamamış olan taraf, karşı tarafın temyizi ile birlikte ve ona tabi olarak temyiz yoluna başvurmaktadır. Dolayısıyla katılma yoluyla temyiz isteminin sıhhati, asıl temyiz isteminin esasen incelenip incelenmeyeceğine ilişkin akıbete bağlıdır. Bu kapsamda asıl tarafın temyiz itirazından feragat etmesi yahut anılan temyiz itirazlarının esasen incelenmeksizin reddedilmesi durumunda katılma yoluyla başvuranın da temyiz isteminin reddine karar verilir (6100 sayılı Kanun md. 348/2).
9. Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede; yukarıda belirtilen gerekçeyle davalı ... vekilinin temyiz başvurusunun miktardan reddine karar verilmiş olması nedeniyle davalının temyizine bağlı olarak davacı tarafından katılma yoluyla ileri sürülen temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesi yollamasıyla uygulanan aynı Kanun’un 348/2. maddesi gereğince reddine karar verilmelidir.
10. Hâl böyle olunca; davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin de reddine karar verilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
I- A bendinde (§1-6) belirtilen gerekçeyle davalı ... vekilinin temyiz başvurusunun miktardan REDDİNE,
II- B bendinde (§7-10) belirtilen gerekçeyle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin REDDİNE,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.