Logo

Hukuk Genel Kurulu2024/116 E. 2024/376 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konkordato talebinin kanun yollarında geçen süreçte kesin mühletin dolması nedeniyle usulden reddedilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, Özel Daire'nin bozma kararına karşı verdiği direnme kararında, ilk kararında bulunmayan yeni bir gerekçe ve delile dayanarak hüküm kurması nedeniyle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olduğu değerlendirilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1273 E., 2023/1596 K.

KARAR : Konkordato isteminin usulden reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 10.04.2023 tarihli ve

2023/297 Esas, 2023/1350 Karar sayılı BOZMA kararı

Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep eden şirketin konkordato tasdik talebinin adi alacaklılar yönünden kabulüne, rehinli alacaklılar yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararın talep eden vekili ile alacaklılar Vakıf Katılım Bankası A.Ş., Bayraktarlar Merkon Orta Anadolu Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş., Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş., T. Vakıflar Bankası A.Ş., Mercedes Benz Finansman Türk A.Ş. ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tasdik kararının kaldırılmasına ve konkordato talep eden şirketin tasdik talebinin usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı konkordato talep eden vekili ile alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı konkordato talep eden vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat, hafriyat ve akaryakıt ticareti alanlarında faaliyet gösterdiğini, zaman içinde ekonomik durumlarının bozulduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçlarını ödeyeceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.10.2020 tarihli ve 2018/743 Esas, 2020/419 Karar sayılı kararı ile; talep eden şirketin konkordato revize projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde 2004 sayılı Kanun’un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun’un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle adi alacaklılar yönünden konkordato projesinin tasdikine, rehinli alacaklılar yönünden şartları oluşmayan tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde talep eden vekili, alacaklılar Vakıf Katılım Bankası A.Ş., Bayraktarlar Merkon Orta Anadolu Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş., Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş., Türkiye Halk Bankası A.Ş., T. Vakıflar Bankası A.Ş., Mercedes Benz Finansman Türk A.Ş. ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.07.2021 tarihli ve 2021/683 Esas, 2021/1076 Karar sayılı kararı ile;

1.Talep eden vekili yönünden, istinaf dilekçesinin süresinden sonra verildiği gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine,

2. Resen yapılan inceleme sonunda, 2004 sayılı Kanun’da mühletin tanımının yapılmadığı ve hukuki niteliğinin gösterilmediği, Kanun koyucunun konkordato süresi ya da mehli gibi bir kavram yerine mühlet kavramını başlangıcı ve sonu belli bir zaman dilimini ifade etmek üzere bilinçli biçimde seçtiği, bu bağlamda mühlet bittikten sonra mühleti uzatmanın mümkün olmadığı,

Somut olayda mahkemece talep eden şirkete 11.03.2019 tarihinde bir yıl kesin mühlet verildiği, borçlu tarafından mahkemenin inceleme yapmasına olanak bırakacak şekilde 19.02.2020 tarihinde uzatma istendiği ve mahkemece kesin mühlet için öngörülen süre dolduktan sonra 13.03.2020 tarihli kararla "kesin mühletin sona ereceği 11.03.2020 tarihinden başlanarak 3 ay süreyle uzatılmasına" karar verildiği, uzatma kararında uzatma süresinin başlangıcı olarak her ne kadar 11.03.2020 günü gösterilmiş ise de sona ermiş ve hüküm ve sonuçlarını tamamen kaybetmiş mühletin uzatılmasına yasal olanak bulunmadığı, talep eden şirket için mühlet 11.03.2020 günü itibariyle sona erdiğinden, onun için devam eden bir konkordato prosedürünün mevcudiyetinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve talep eden şirketin konkordato talebinin usulden reddine,

3.Kararın niteliğine göre alacaklılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde konkordato talep eden vekili, alacaklılar Bayraktarlar Merkon Orta Anadolu Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş. ile Mercedes Benz Finansman Türk A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 28.03.2022 tarihli ve 2021/4882 Esas, 2022/1680 Karar sayılı kararı ile;

"...1) İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordatonun mahkemede incelenmesi” başlıklı 304. maddesi uyarınca, komiserin nihai raporunu hazırlayıp mahkemeye sunmasıyla birlikte duruşma safahatı başlar. Bu aşamadan önce yapılan duruşmalar mahkemenin dosya takibini sağlamak amacıyla açtığı duruşmalardır. Somut olayda, mahkemece 11.03.2019 tarihinde davacı şirkete 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiği ve yukarıda izah edildiği üzere dosyanın takibini sağlamak amacıyla açılan 10.03.2020 tarihinde yapılan duruşma sırasında 1.No.lu ara kararla kesin mühletin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu karardan sonra verilen 13.03.2020 tarihli “kesin mühletin uzatılması” kararı ise esasa münhasır olmadığı için kesin mühletin usulüne uygun bir şekilde 11.03.2020 tarihinden itibaren 3 ay uzatıldığının kabulü gerekir. Bu itibarla, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin dosyada 13.03.2020 tarihli kararı dayanak yaparak kesin mühletin usulüne uygun olarak uzatılmadığından bahisle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu itibarla hükmün bozularak diğer istinaf sebeplerinin incelenmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine iadesi gerekmiştir.

2) Bozma nedenine göre bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir,…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen İkinci Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2022/823 Esas, 2022/998 Karar sayılı kararı ile;

1. Özel Dairenin bozma kararına uyulduktan sonra, 2004 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi uyarınca mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, 7101 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce konkordatoda geçici mühletin hiç olmadığı, kesin mühletin ise sadece üç ay olduğu, kesin mühletin gerektiğinde iki ay süre ile uzatılabildiği, o dönemde de gerek mühlet işlemleri gerekse tasdik yargılamasının bu süre içinde yapıldığı, getirilen yenilikle uzatma ile birlikte beş ay geçici mühlet ve on sekiz ay kesin mühlet kabul edildiği, diğer taraftan bu sürenin ucu açık ve belirsiz biçimde uzatılmasının daha büyük bir tehlike arz ettiği, mühlet zamanaşımı ve hak düşürücü süre olmayıp usulü bir süre olduğundan, hâkim tarafından yasanın öngördüğü uzatma hâlleri dışında uzatılıp kısaltılamayacağı, gelinen aşamada talep eden şirket hakkında kesin mühletin dolduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve talep eden şirketin konkordato talebinin usulden reddine,

2. Kararın niteliğine göre alacaklılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Özel Dairece Verilen İkinci Karar

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde konkordato talep eden vekili ile alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 07.11.2022 tarihli ve 2022/3657 Esas, 2022/5211 Karar sayılı kararı ile;

"…Bölge Adliye Mahkemesince, Dairemizce verilen 28.03.2022 gün ve 2021/4882 E., 2022/1680 K. sayılı bozma ilamına uyma kararı verildiği halde önceki hüküm doğrultusunda karar verilmiş olduğundan mahkemenin bu kararı eylemli direnme niteliğindedir. Dairemizce verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, mahkemece verilen direnme niteliğindeki kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 373. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir,…" gerekçesiyle dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Hukuk Genel Kurulunca Verilen Karar

Hukuk Genel Kurulunun 28.12.2022 tarihli ve 2022/6-1208 Esas, 2022/1895 Karar sayılı kararı ile,

Bölge Adliye Mahkemesince Özel Dairenin bozma kararına uyulduğu, uyma hususunun gerekçeli kararda da vurgulandığı, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararının bulunmadığı, bu nedenle dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,

"....Somut olayda mahkemece konkordatonun tasdikine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tasdik kararı kaldırılarak konkordato isteminin usulden reddine karar verilmiştir. Bu kararın Dairemizce bozulması üzerine bu kez Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden konkordato isteminin usulden reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde, gelinen aşamada ve geçen süre içinde kesin mühlet süresinin zaten dolmuş olduğuna atıf yapmışsa da bu gerekçe hatalı bir değerlendirmeye dayanmakta olup kanun yolunda geçen sürenin konkordato talep eden davacı aleyhine olacak şekilde değerlendirilmesi doğru görülmemiştir. Zira yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle, cezalandırılmaları doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, konkordato sürecinde mahkeme borçlunun talebi üzerine malvarlığının korunması için gerekli tedbirleri almakla görevli olup bu doğrultuda yargılama sürecinde kesin mühletin sonuçlarının devam etmesine karar verebilecekken kanunun aradığı nisapla konkordato istemi tasdik edilen bir şirket yönünden dahi kanun yolunda geçen süre nedeniyle kesin mühletin dolduğundan bahisle konkordato isteminin usulden reddedilmesi hem alacaklıların hem de borçlunun aleyhine olacaktır.

Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

F. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, UYAP kayıtlarından; Bölge Adliye Mahkemesince talep eden şirketin konkordato isteminin usulden reddine dair karardan sonra aynı şirket tarafından 04.08.2021 tarihinde yeniden konkordato talebinde bulunulduğu, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.11.2022 tarihli ve 2021/503 Esas, 2022/816 Karar sayılı kararıyla, şirketin konkordato talebinin tasdikine karar verildiği, bir kısım alacaklılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 01.02.2023 tarihli ve 2023/103 Esas, 2023/199 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı bir kısım alacaklılar vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Özel Dairenin 10.04.2023 tarihli ve 2023/1319 Esas, 2023/1351 Karar sayılı kararıyla, talep eden şirketin projesinin tasdikinin doğru olmadığı ve kararın bozulması gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan red kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde konkordato talep eden vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Konkordato talep eden vekili, müvekkili şirketin faaliyetlerine devam ettiğini, mali durumunun iyileştiğini ve aldığı projelerle borçlarını ödeme gayesinde olduğunu, devam eden işlerle konkordato projesinde borçlarını ödeyebilecek durumda olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2004 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi uyarınca konkordatonun tasdiki talebi hakkında kanun yollarında geçen süre içerisinde kesin mühletin dolduğu dikkate alındığında konkordato talebinin usulden reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Ön Sorun

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, direnme olarak adlandırılan kararın yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi incelenmesi gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

E. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 289 ve 304 üncü maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

2. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

3. Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarında, mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.

4. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, talep eden şirketin teklif ettiği konkordato projesi adi alacaklılar yönünden yerinde görülerek konkordato projesinin tasdikine karar verilmiş, kararın talep eden vekili ile bir kısım alacaklılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince sona ermiş ve hüküm ve sonuçlarını tamamen kaybetmiş mühletin uzatılmasına yasal olanak bulunmadığı, talep eden şirket için mühlet 11.03.2020 günü itibariyle sona erdiğinden onun için devam eden bir konkordato prosedürünün mevcudiyetinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve talep eden şirketin konkordato talebinin usulden reddine karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, talep eden vekili ile bir kısım alacaklılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, kesin mühletin usulüne uygun bir şekilde 11.03.2020 tarihinden itibaren üç ay uzatıldığının kabulünün gerektiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince dosyada 13.03.2020 tarihli kararın dayanak yapılarak kesin mühletin usulüne uygun uzatılmadığından bahisle usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

6. Özel Dairenin bozma kararı üzerine Bölge Adliye Adliye Mahkemesince bozma kararına uyulduktan sonra, gelinen aşamada talep eden şirket hakkında kesin mühletin dolduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve talep eden şirketin konkordato talebinin usulden reddine karar verilmiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, talep eden vekili ile alacaklı Türkiye Halk Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece kanun yolunda geçen süre nedeniyle kesin mühletin dolduğundan bahisle konkordato talebinin usulden reddedilmesinin hem alacaklıların hem de borçlunun aleyhine olacağı gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

8. Özel Dairenin bozma kararından sonra Bölge Adliye Mahkemesince, önceki karar gerekçesi yanında, Bölge Adliye Mahkemesince 05.07.2021 tarihli ve 2021/683 Esas, 2021/1076 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak talebin usulden reddine karar verildiği, verilen karardan sonra aynı talep eden şirket tarafından 04.08.2021 tarihinde yeniden konkordato talebinde bulunulduğu, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.11.2022 tarihli ve 2021/503 Esas, 2022/816 Karar sayılı kararıyla, talep eden şirketin konkordato talebinin tasdikine karar verildiği, istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 01.02.2023 tarihli ve 2023/103 Esas, 2023/199 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bir kısım alacaklılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Özel Dairenin 10.04.2023 tarihli ve 2023/1319 Esas, 2023/1351 Karar sayılı kararıyla, talep eden şirketin konkordato isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu belirtilerek yeni bir gerekçeyle direnme kararı verildiği anlaşılmıştır.

9. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme olarak adlandırdığı kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu görülmektedir.

10. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelenmesini yapma görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

11. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Talep eden vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

10.07.2024 tarihinde yapılan görüşmede oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.